Türkiye’nin askeri güç kullanması Erdoğan’ın emellerini nasıl güçlendiriyor?

17-11-2020
Rûdaw
Etiketler Erdoğan Askeri güç Suriye Kürt Libya Dağlık Karabağ
A+ A-

Haber Merkezi - CSMonitor’de yer alan bir haberde analistler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgesel üstünlük hedeflerini gerçekleştirmek ve ülkedeki popülaritesini artırmak için ABD ve Avrupalı aktörlerin bıraktığı boşluktan yararlandığını belirtti.

CSMonitor’de “Türkiye’nin askeri güç kullanması Erdoğan’ın emellerini nasıl güçlendiriyor?” başlığıyla yayınlanan analizde, Türkiye’nin bölgede askeri gücünü sert bir şekilde kullanmasının arkasındaki etkenler değerlendirildi.

Haberde, Ermenistan-Azerbaycan savaşının Türkiye'nin nüfuz sahibi olduğu bölgede ve dışında tek alan olmadığı belirtildi.

Dağlık Karabağ'da altı hafta süren çatışmaları sona erdiren ateşkes anlaşmasının Türkiye'de Ermenistan ile mücadelesinde “kardeş Azerbaycan” için “kutsal bir başarı” olarak karşılandığı ifade edildi.

Türkiye açısından Dağlık Karabağ’daki sonucun, şimdiye kadar Libya ve Suriye'den güney Kafkasya'ya jeopolitik gerçekleri yeniden çizen askeri gücünün iddialı ve oyunun kurallarını değiştiren kullanımının en son başarılı örneği olduğu kaydedildi.

Türkiye’nin askeri sert gücü giderek daha iddialı bir şekilde kullanmasının arkasında ne var? Sorusunub sorulduğu yazıda, “Kolay bir cevap, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi açıdan desteklenmesine yardımcı olması. Ama bir diğeri de Türkiye’nin bölgesel konumunu yeniden sağlamak olarak görmesi” yanıtı verildi.

Analistler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgesel üstünlük hedeflerini gerçekleştirmek ve ülkedeki popülaritesini artırmak için, ABD ve Avrupalı aktörlerin bıraktığı boşluktan yararlandığını söylüyor.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Türkiye uzmanı Aslı Aydıntaşbaş, “Kendine daha fazla güvenen - dünyadaki rolünü sınırları dışında askeri güce sahip olarak tanımlayan açıkça yeniden dirilen bir Türkiye var” dedi.

Aydıntaşbaş, “Türkiye bölgesel bir hegemon olmak ve çatışma bölgelerinde aktif bir oyuncu olması gerektiği amacına ulaşmak istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi, yeni bir büyük güç rekabeti çağına girdiğimizi ve Türkiye'nin büyük bir güç olarak ortaya çıkmasını sağlamanın gerekli olduğunu düşünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

Çoğu zaman tüm bunların yurtdışında Türk maceracılığı olarak görüldüğünü kaydeden Aydıntaşbaş, “Türkiye'de bunlar bir gurur kaynağıdır. Hükümet bunları macera olarak değil, yeni bir çağda Türk imparatorluğuna giden kilometre taşları olarak görüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin genişleyen etkisi

Azeri askerlerinin, Türkiye’nin güçlü desteği ve silahları olmadan Ermenistan ile yıllarca süren çıkmaza son verebileceğini düşünen kişi sayıs çok az.

Reuters'in haberine göre, Ankara’nın Azerbaycan’a silah satışları bu yıl altı kat artarak yalnızca Eylül ayında 77 milyon dolara yükseldi. Azerbaycan Türk silahlarının en büyük müşterisi oldu. Türkiye'nin ayrıca Suriye'den eğitimli paralı askerleri de Dağlık Karabağ’a gönderdiği bildirilmişti.

Ermenistan-Azerbaycan çatışması, Türkiye'nin nüfuz sahibi olduğu bölgede ve ötesinde tek alan değil.

Haberde, Türkiye’nin geçtiğimiz bahar Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Trablus hükümeti adına Libya'ya askeri müdahalede bulunduğu ve Rus, Fransız ve Suudi desteğine sahip general Halife Hafter’in ülkeyi kontrol etmesini engellediği belirtildi.

Türkiye’nin 2016'dan bu yana Rojava ve Güney Kürdistan’da, “terörist” olarak adlandırdığı etnik Kürt milislerin hareketliliğini ve gücünü sınırlamak için daha etkili askeri operasyonlar düzenlediği ve hatta ABD Özel Kuvvetler birimleriyle ve geçen bahar Suriye'nin kuzeybatı bölgesideki İdlib’de Rus güçleriyle doğrudan karşı karşıya geldiği ifade edildi.

Yazıda, Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de yeni bulunan enerji rezervleri konusunda Yunanistan ve Kıbrıs ile gergin bir denizcilik anlaşmazlığı içinde olduğu yer aldı.

Ve Ekim ayı sonlarında, Türkiye'nin Avrupa ile kırılgan ilişkilerini daha da güçlendiren ve Erdoğan'ın tüm Sünni Müslümanlar için lider olma iddiasını güçlendiren Türk cumhurbaşkanı, bir dizi İslamcı saldırının ardından hükümetin Fransa'daki İslami çalışmaları sınırlandırma çabalarını reddettiğini söyleyerek, Başkan Emmanuel Macron'un “zihinsel düzeyde tedaviye ihtiyacı” olduğunu dile getirdi.

Bu tür milliyetçi ve İslam yanlısı söylemin, ekonomi alarm veren ülkede Erdoğan için olumlu sonuçlar doğurduğu vurgulandı.

Eski bir Türk diplomat ve İstanbul merkezli bir ekonomi merkezi başkanı Sinan Ülgen, “Bunun ne kadar ileri gidebileceğine dair içsel sınırlar var ve sınır gerçekten Türk ekonomisidir. Çünkü karşılıklı olarak Batı ekonomisiyle bağımlılık var” dedi.

Ülgen, “Dünyanın bu bölgesine çok daha ilgisiz olan ABD ve AB'nin dış politika aktörü olarak devam eden etkisizliği”nin Türkiye'nin yurtdışındaki istemlerine yardımcı olduğunu söyledi.

Ülgen, “Bu kombinasyon, Türkiye gibi orta güç ülkelerine kendilerini bölgesel tiyatroda daha iddialı göstermeleri için alan açtı. AK Parti'nin yurtdışında güçlü bir Türkiye anlatısını benimsemesi ve sert iktidar taktiklerinin bu anlatıyı besleme eğiliminde olmasıdır” ifadelerini kullandı.

Yazı şöyle devam etti:

Rusya tecavüz olarak görüyor

Türkiye’nin hamleleri, Türkiye’yi hem Libya’da hem de Suriye’de cephe hattının karşı tarafında gören başta Rusya olmak üzere diğer müdahil güçlerin de dikkatini çekti. Türkiye’nin eski bir Sovyet Cumhuriyeti olan Azerbaycan’a verdiği destek, Moskova tarafından arka bahçesine bir tecavüz olarak görülüyor.

Örneğin, Rus gazetesi Moskovsky Komsomolets, Türkiye'nin “Moskova'nın her zaman tamamen kendi başına düşündüğü siyasi alanda eşi görülmemiş bir atılım” yaptığını belirtti.

Bir Rus savunma kuruluşunun yöneticisi Ruslan Pukhov, savaşın sonucunun Rusya için "felaket" olduğunu söyledi.

Financial Times'a verdiği demeçte Ruslan Pukhov, “Acı gerçek şu ki, Moskova'nın Trans-Kafkasya bölgesindeki etkisi keskin bir şekilde azalırken, tam tersine başarılı ve hırçın bir Türkiye'nin prestijinin inanılmaz derecede artması oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Nitekim geçen hafta Kremlin, ateşkes anlaşmasında Türkiye'den söz edilmediğini ve – Azerbaycan’ın açıklamalarına rağmen konuşlandırılan herhangi bir Türk kuvvetinin resmi barış gücü olmadığını açıkladı.

Rusya'nın Türkiye'yi bir oyuncu olarak görmesi bile, Türkiye'nin bölgesel erişiminin karakterinin ve etkisinin 2011'deki Arap Baharı'ndan bu yana nasıl değiştiğinin bir göstergesidir. O zamanlar Sayın Erdoğan, Tunus, Kahire'de bir "zafer turu" yaptı. Trablus ise, Türkiye'nin diktatörlük dönemi sonrası için başarılı ve modern bir İslam devleti modeli sunduğuna dair yaygın inanca sahip.

Ancak bu modelin güvenilirliği kısa sürede ortadan kalktı, İstanbul'daki 2013 Gezi Parkı protestoları sırasında göstericilere karşı atılan göz yaşartıcı gaz bulutlarında kayboldu ve ardından Erdoğan'ın kendi artan otoriterliği tarafından daha da aşındırıldı.

Aydıntaşbaş, “On yıl önce Türkiye, yumuşak güç enstrümanları ile kendisini bölge için bir model olarak sundu. Bugün bölgede sert güçlü enstrümanlara sahip bir aktör. Sert gücün kullanımına büyük bir ilgi var ve bu her seferinde gerçeğe dönüştüğünde, bir sonraki uluslararası olayın işe yaramasıdır” diye konuştu.

Etki nasıl kullanılır?

Türkiye’nin askeri etkisi daha fazla genişlemiş olsa da, Türkiye'nin Libya gibi bir yerde nüfuzunu nasıl kullanacağı net değil.

Aydıntaşbaş, “Bu pek düşünülmemiş. Batı ülkelerinin Ortadoğu'da sert güç kullanımı konusunda bu kadar çekingen olmasının bir nedeni var, çünkü geri dönüşü çok az ve maliyetler çok ağır. Türkiye için büyük bir iştah var. Çünkü Türkiye’nin kendi imajına, Cumhurbaşkanının kendi duruşuna yardımcı oluyor ve artık ülke için nihai bir kader olarak tanımlanıyor" dedi.

Ülgen ise, birçok Türk'ün yurtdışında askeri müdahaleyi desteklemesinin, “Türkiye'nin kendisini daha güvenli hale getirip getirmediğini” ya da “ekonomiyi iyileştirip iyileştirmediğini söylemek için çok erken olsa bile” bunun arkasındaki temel sebeplerden biri olduğunu söyledi.

Ülgen, "Türk dış politikasındaki hareketliliği analiz etme şekliniz, nihai sonuç açısından daha az ve daha çok iç iktidar üzerindeki etkileri açısından oluyor. Aslında daha çok, bu dış politika aktivizminin, ekonomik rahatsızlık nedeniyle popülerliğin stres altında olduğu bir zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkedeki popülaritesine yardımcı olup olmadığı ile ilgili” değerlendirmesinde bulundu.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

Foto: TBMM

TSK'nın Somali'de görev yapmasını öngören tezkere kabul edildi

TBMM Genel Kurulu'nda Türkiye ile Somali arasındaki savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde TSK'nın Somali'nin deniz yetki alanları dahil olmak üzere iki ülke tarafından müştereken belirlenecek