Ankara'da kadınlar, İran tarafından katledilen Jîna Emini için yürüdü

Ankara (Rûdaw) - İran’da ahlak polisinin “başörtüsü” takmadığı gerekçesi ile gözaltına aldıktan sonra katledilen Jîna Emini'nin ölümünün üzerinden iki yıl geçti. Emini ölümünün ikinci yılında Ankara Kadın Platformu Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması yaptı.

Platform tarafından yapılan açıklamada, "Jîna’yı katleden faşist rejim bugün İran’da kadın gazetecileri, insan hakları savunucularını idamla yargılayarak kadınlara saldırmaya devam ediyor. Kürt gazeteci Pêxşan Ezîzî ve birçok kadın bu saldırıların hedefi olmuştur” denildi.

“Şeriata göre dizayn edilen hükümlerle kadınların hayatlarını, haklarını ve iradelerini yok sayarak onları belli kalıplara sığdırmaya çalışan dinci faşist İran rejimine karşı boyun eğmeyen, biat etmeyen kadınlar daima var olmuştur, olmaya da devam edecektir” denilen açıklamada, İranlı kadınların ve İran halkının molla rejimine karşı verdiği mücadelenin yanında oldukları belirtildi.

Açıklamada, “Jîna’nın katledildiği gün İran başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından yükselen kadın isyanı “Jin Jiyan Azadî” sloganının etrafında birleşerek, erkek egemenliğine karşı direnişi örgütlemiştir” denildi. Mahsa Amini’nin katledilmesinin tüm dünyada erkek şiddetine karşı mücadele eden kadınların öfkesi olduğu belirtildi

Açıklamada, “Aynı erkek egemenliğini, aynı erkek şiddetini yaşadığımızı biliyoruz. İran rejiminin dayatmalarına benzer ahlak dayatmalarına maruz kalıyoruz, hayatlarımız giderek kısıtlanıyor. Hayatlarımızdaki şiddet sarmalı İran’da da Türkiye’de de bizzat erkek devlet tarafından örgütleniyor. Siyasal islamın yaşamımız, haklarımız, bedenlerimiz üzerindeki kadın düşmanı politikalarını İran dinci faşist molla rejiminin kadın düşmanı politikalarından tanıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“İran çok uzağımızda değil. Türkiye’de de bir gecede İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, kayyum eliyle kadın kurumları işlevsizleştiriliyor, LGBTİ+lar dini propagandalar ile hedef gösterilerek halk içerisinde nefret söylemi yayılmaya çalışılıyor. Bir grup erkeğin kendini mağdur baba ilan etmesiyle nafaka hakkının gaspı gündeme geliyor. 'Toplum ve aile düzeni' kisvesiyle farklılıklar reddediliyor, iktidar devlet eliyle farklılıklara karşı şiddeti tırmandırıyor, erkeklerin kadına karşı işlediği suçlarda olduğu gibi, çocuğa karşı işlenen suçlarda da hayvanlara karşı işlenen suçlarda da cezasızlık politikası failleri güçlendirmeye devam ediyor.”

Türkiye’de her gün kadın ve çocukların katledildiği ve şiddetin günlük yaşamın bir parçası haline getirildiği belirtilen açıklamada, “8 yaşındaki Narin’in katledilmesiyle , bu şiddet ve katliam ortamını yaratanlar, besleyenler ve bu zihniyeti taşıyanlar biliyoruz ki erk devlet aklıdır” denildi.

 “Bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu ölümleri hiç kimse sıradanlaştıramaz, hiç kimse bizi bu ölümlere ve katliamlara alıştıramaz. ‘Kutsal aile’ dedikçe kadınlar ölüyor, devlet ‘aileyi’ korudukça çocuklar ölüyor” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Erkek şiddetine, çocuk istismarına dönük cezasızlık politikası sürdüğü sürece, kadın ve çocuklar için önleyici-koruyucu tedbirler alınmadığı sürece hiçbirimiz güvende değiliz. Şiddet ve istismar dolu ailelere sıkışmayı değil, eşit-özgür yaşamlarımızı kurabilmeyi; çocukların kaybolmadığı-kaybedilmediği, kadınların öldürülmediği-şiddet görmediği bir toplumda yaşamak istiyoruz. Mücadelemiz bunun içindir. Mücadele ederek kazandığımız İstanbul Sözleşmesi’nden aileler dağılıyor bahanesiyle çıkarak, kadınları şiddet dolu ilişkilere mahkûm ederek boşanmaları engelleyerek nafaka hakkını gasp etmeye çalışan devlet alenen nefret suçu işliyor.”