HDP: İade edilen dosya bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır
Haber Merkezi - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), HDP'nin kapatılması istemli iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine ilişkin, “İade edilen dosya bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır” dedi.
Ebru Günay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, AYM’nin HDP’nin kapatılması istemli iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Günay, AYM'nin, iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesinin gerekçeli kararını açıkladığını anımsattı.
Hazırlanan bu iddianame ile amacın HDP'yi suçlu ilan etmek olduğunu belirten Günay, bu yüzden apar topar ve temelsiz iddialarla dosya hazırlandığını ifade etti.
Beraat ya da takipsizlikle sonuçlanmış yüzlerce soruşturma numarasının iddianameye alındığını kaydeden Günay, şu ifadeleri kullandı:
“Kararda, normal koşullarda aslında onu hazırlayan savcıların görevden alınmasını gerektiren tespitler var. Ancak biz biliyoruz ki bu dosya savcılara zorla hazırlatıldı. İddianame hukuki ciddiyetten uzak, siyasi talimatlara bağımlı çalışan yargı gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Gelinen aşamada AYM bütün siyasi baskılara rağmen siyasi nedenlerle yazılan bu iddianameyi reddederek bu rezalete ortak olmadı. Biz tekrar çağrıda bulunmak istiyoruz, iade edilen iddianameden de anlaşılacağı üzere partimize yönelik yapılan plan siyasidir ve bu dosya bir daha açılmamak üzere kapatılmalıdır.”
Bu ülkede hukuk ve adalet vatandaşın erişimine kapatılmıştır
Cezaevlerindeki açlık grevlerine değine Günay, şöyle devam etti:
“İşkence ve kötü muamelenin merkezi haline gelmiş cezaevlerinde tecride ve hukuksuz uygulamalara karşı açlık grevleri eylemi 141. gününe girdi. Çok kolay çözülebilecek sorunlar için yüzlerce cezaevinde, binlerce tutsak bedenini açlığa yatırmış durumda. Artık bu ülkede hukuk, adalet, eşit yurttaşlık, insani muamele vatandaşın erişimine kapatılmış ve tutsaklar bu yüzden en insani ve hukuki uygulamalar için açlık grevine girmek zorunda kalmışlardır.
Tecrit ülkenin yönetim biçimi haline gelmiştir
Bu taleplerin başında Sayın Abdullah Öcalan üzerinde devam eden ve tüm ülkeye sirayet eden tecrit uygulamasının son bulması gelmektedir. Tecrit; İnsanlık dışı, hukuki zemini olmayan bir uygulama iken adeta ülkenin yönetim biçimi haline gelmiştir. Tutsakların haklı talepleri yerine getirileceğine haklı talepler üzerinden yeni yasa tasarıları gündeme getirilerek açlık grevindeki tutsakları adeta tahrik ediyorlar.
İmralı’da avukat görüşmesine izin vermeleri gerekirken, telefon görüşmesi olarak nitelendirilmeyecek bir görüşme ile Ali Cengiz Oyunları oynuyorlar. Önceki açlık grevleri döneminde yaşamını yitirenler üzerinden yaşadığımız acı tecrübeleri unutmadık. Her bir can kıymetlidir. Geçmiş dönemlerdeki gibi geri dönüşü olmayan acıların yaşanmaması için tecride bir an önce son verilmelidir. Tutsakların diğer bir talebi de hasta tutsaklara ilişkindir. Hasta tutsakların tahliye edilmesi ve insani koşullarda tedavi olabilmesi için, diğer tutsakların kendi sağlıklarından vazgeçerek eylem halinde olmaları bu ülkenin ayıbıdır. Utanç vericidir.
Açlık grevindeki tutsakları tahrik edici hamlelerden vazgeçin
Tutsaklar cezaevlerindeki baskıların sona erdirilmesini talep ediyorlar. Tutsaklar, iktidar blokunun tüm zulüm politikalarını ifşa etmiştir. Ama iktidar cezaevlerini bir baskı ve denetim mekanizmasına çevirme çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Şimdi de bir torba yasa içinde cezaevlerinde anayasanın birçok ilkesine aykırı denetim uygulamaları tahkim etmeye çalışıyorlar. Biz, bir kez daha yetkililere sesleniyoruz. Açlık grevindeki tutsakların taleplerini yerine getirin. Eylemcilerin haklı taleplerini bir an önce yerine getirin.”
AYM Genel Kurulunca 31 Mart'ta eksiklik tespit edildiği gerekçesiyle iade edilmesine karar verilen HDP iddianamesi, dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti.