İstanbul için kırmızı alarm! Su krizi

16-01-2021
Rawin Sterk
İstanbul
İstanbul
Etiketler İstanbul Su Baraj İSKİ
A+ A-

İstanbul (Rûdaw) – Son yağışlardan önce kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan İstanbul'da barajlardaki su seviyesi yüzde 19'a kadar gerilemişti. Ancak uzmanlara göre susuzluk, diğer adıyla yaşamımızın birincil şartı beklediğimizden büyük tehlike altında.

Su, bir diğer tabirle yaşamın olmazsa olmazı. Uzun sayılacak bir süredir, hatta yılardır ekolojist ve doğal yaşam savunucusu çevreler ile küresel iklim uzmanlarınca  bütün insanlığı ilgilendiren ve bütün dünyayı içine alan bir su sıkıntısı tehlikesinden bahsediliyor.

Susuzluk veya su sıkıntısının beraberinde getireceği problemler de cabası. İnsanlık adına dünyayı yönetenlerin bu soruna gerekli ölçüde eğilmediği, gerekli hassasiyetin gösterilmediği bu tehlike altında, sorun giderek ciddi bir tehdit olarak kapılarımıza dayanmış görünüyor.

Küresel ısınma ve insanın doğaya verdiği tahribet nedeniyle söz konusu sorun her geçen saat biraz daha büyüdüğü kadar giderek acil bir kriz haline dönüşüyor.

Halihazırdaki şartlar altında zaten dünya üzerinde bir milyardan fazla insan bir su krizi veya su yokluğu problemiyle yaşıyor.

Doğal Yaşamı Koruma Örgütü tarafından hazırlanan Doğal Yaşamı Koruma Geçici Raporu verilerine göre 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfüsunun tam olarak yarısı büyük bir su krizi ile yaşamak zorunda kalacak. Dünya nüfusunun yerinde saydığını varsaydığımızda bile bu rakam 3 buçuk milyar insan demek.

Türkiye ve Kürt teritoryasında da su sorunu yukarıda bahsedildiği üzere acilen önlem alınması gereken bir sorun olarak her evin kapısına dayanmış durumda.

Yağışsızlık, karın yağmaması ve mevsimlerin artık birbirinden ayırt edilemez şekilde iç içe geçmiş olsaı, beraberinde kuraklığı tüm coğrafyaya yaymaya başladı.

Söz konusu gerekçelerle birçok yerden su kaynaklarının kuruduğunu veya çekildiğini görmeye başladık.

İstanbul’u besleyen barajların durumu

Şu sıralar özellikle İstanbul için ki Türkiye’nin 16 milyon kişiyi barındıran en büyük şehrinden bahsediyoruz. Su sorununu en ciddi ve en acilen çözülmesi gereken problem haline getirdi. Zira İstanbul’a su veren barajlardaki su neredeyse tamamen çekilmiş sıyalacak noktayı geldi.

İstanbul’a su veren barajlarda suyun çekildiği yerler neredeyse baraj havzasının yüzde 80’nine eşdeğer. Baraj her geçen gün biraz daha yerini bir tarlaya terkediyor.

İstanbul’un su ihtiyacı şehrin etrafındaki 7 barajdan sağlanıyor. İstanbul dışında da birkaç kaynaktan su pompalanıyor ancak bu kısım şehrin genel ihtiyacının çok minik bir kısmına denk geliyor. Özellikle Melen ve Sakarya suyunun şehre ulaştırılması projeleri yıllardır belirsiz bir kader ile ilerliyor.

Söz konusu 7 barajdaki su seviyesi son 15 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda.

Şu an itibariyle 16 milyonluk şehrin 3 aylık suyu kaldığından bahsediyor. Gerek İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin ölçümleri ve gerekse de bilim insanlarının verileri de bunu teyit ediyor. Uyarılar ise son derece ciddi bir riskin yaklaşmakta olduğuna işaret ediyor.

Kuraklığın devam etmesi ve acil önlem alınmadığı taktirde 90 gün sonra en büyük şehre susuzluk bir facia gibi çökmüş olacak.

Günlük 3 milyon meterküp suya ihtiyaç var

Bu devasa şehir için günlük 3 milyon meterküp suya ihtiyaç var. Yıl bazında hesaplandığında bir milyar 100 milyon metre küp dolayında su demek bu.

İSKİ’nin paylaşdığı verilere göre 7 barajın toplamındaki su miktarı yüzde 20’nin altına inmiş durumda. Yağan son yağmurlar seviyeyi biraz arttırmış olsa da, İstanbul barajlarının artık yüzde 80 oranında boş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Yine geçici rapora göre 2020 yılı son on yılın en kurak yılı olarak kayıtlara geçti. Ancak 2021’de de durumun sürecek olmasına dair tahminler, meseleyi daha ciddi boyutlara ele almaya zorunlu kılar cinsten.

Uzmanlara göre suyun azalmasının başlıca sebeplerini inşaatlaşma, şehrin her geçen gün çoğalan nüfusu ve tabi ki küresel ısınma olarak sıralamak yanlış olmayacaktır. Çarpıcı olacak ama Covid-19 salgını süreci de su kullanımının artmasına neden olan bir etken olarak gösteriliyor.

Bütün bu gerçekler ışığında Kanal İstanbul projesi de gerçekleşmesi durumunda şehrin su kaynaklarına büyük bir darbe indirecek riskler barındırdığı ifade ediliyor.

İstanbul Belediyesi söz konusu sorunla ilgili rahatlatıcı açıklamalar yaparak, projeleri olduğunu duyuruyor. Ancak söz konusu projelerin tamamlanması için de 3-4 yıla ihtiyaç olduğu gerçeğini inkar etmiyor. Bahsi geçen projeler geçmiş dönemde iktidar projeleri olarak başladığı için ve belediye el değiştirdiği için yeni ve uzun bir sürece ihtiyaç doğuruyor.

Öte yandan hem İstanbul Belediyesi hem de uzmanlar su tasarrufunun yanı sıra korona salgınından korunmak için de hijyen çağrısı ve uyarısında bulunuyor.

Aynı zamanda yukarıdaki projelere ilişkin ise hükümet ve belediye arasındaki çelişkileri unutmamakta yarar var. Söz konusu projelerin belirsizliğe sevk olmasının arkasında bu çelişkiler yatıyor.

Başa dönecek olursak, insanın doğaya karşı olan saldırgan tavrı sonunda büyük bir tufan olarak yaklaşıyor küreye. Durmaksızın doğaya verdiğimiz zarar ve yarattığımız kirlilik büyük felaketler şeklinde bize geri dönüyor. Kimi zaman susuzluk, kimi zaman başka felaketler olarak.

İşte şimdi de o yaklaşımımız hepimizin evine mesken kuran hayırsız bir misafir olarak yayılmaya başlamış durumda. Susuzluk, bir diğer tabirle yaşamımızın birincil şartı beklediğimizden büyük tehlike altında.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli