Bakırhan: Narin’in katledildiği köyde tam bir devlet projesi hayata geçiriliyor

Haber Merkezi – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Narin’in katledildiği köyde tam bir devlet projesi, devlet prototipi hayata geçiriliyor. Örgütsüz kalan bir toplumda böylesine bir cinayetin nasıl işlendiğini izledik. Devletin örgütlendiği bir toplumda böylesine kirli, çürümeye başlamış cinayetler işleniyor” ifadelerini kullandı.

DEM Parti, 1. Merkezi Örgütlenme Konferansında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Narin Güran cinayetine değindi.

Bakırhan “Narin’in katledildiği köyde tam bir devlet projesi, devlet prototipi hayata geçiriliyor. Örgütsüz kalan bir toplumda böylesine bir cinayetin nasıl işlendiğini izledik. Devletin örgütlendiği bir toplumda böylesine kirli, çürümeye başlamış cinayetler işleniyor. Devletin önderlik ettiği toplum işte Tavşantepe köyüdür” ifadelerini kullandı.

“Devletin önderlik ettiği toplum Tavşantepe köyüdür”

Bakırhan Narin Güran cinayetine ilişkin şunları söyledi:

“Son günlerde Narin cinayeti Türkiye’de tartışılmaya başladı. Hep beraber izliyoruz. Meselenin birçok boyutu var. Partimiz ilk günden beri Narin cinayetini bütün yönleriyle takip ediyor.

Doğru bir şekilde ilerlemesi için de elinden gelen bütün çabayı vekilleriyle, örgütüyle birlikte harekete geçirmeye çalışıyor. Narin cinayetinin altını neden özellikle çizmeye çalışıyorum? Çünkü Narin cinayeti en çok bizi, bu delegasyonu, bu salonu ilgilendiriyor. Narin cinayeti aslında örgütleme konferansı yaptığımız bugünlerde bizlere çok büyük dersler, ödevler ve görevler veriyor. Biz nasıl başladık mücadelemize, örgütlenmemize. Her platformda toplumu savunma şiarını dile getirdik. İşte Narin cinayetinde toplumu savunmanın ne anlama geldiğini bir kez daha gördük. Narin’in katledildiği köyde tam bir devlet projesi, devlet prototipi hayata geçiriliyor. Örgütsüz kalan bir toplumda böylesine bir cinayetin nasıl işlendiğini izledik. Devletin örgütlendiği bir toplumda böylesine kirli, çürümeye başlamış cinayetler işleniyor. Devletin önderlik ettiği toplum işte Tavşantepe köyüdür. Bizim olmadığımız, toplumu savunmak şiarıyla örgütlü olmadığımız yerde devlet işte böyle çürümeyi, kirliliği, kendisini örgütler. Bizim olmadığımız yerde bu tür zeminler karanlık yapılara, paramiliter güçlere devlet tarafından açılıyor.

“Tavşantepe’deki kötü örgütlülük Narin cinayetini işledi”

Biz ahlaki politik toplumu savunuyoruz. Bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bizi karşımızda bu sistem, bu devlet, toplumu çürütmeye çalışıyor. İşte Tavşantepe köyündeki devletin pratiği bunun en iyi göstergesidir. Bizim olmadığımız, bizim örgütlü olmadığımız zeminde işte toplumun inancını, dinini istismar eden yapılar büyür ve gelişir. Ve devletle birlikte ahlaki politik toplumu örgütlememek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar. Açık söylüyorum o köy elbirliği ile Narin cinayetini işledi. O köy elbirliği ile örgütlüdür, o örgütlülük, Narin cinayetini işledi. Oranın örgütlülüğü bizim bahsettiğimiz örgütlülük değil, kötü örgütlülük dediğimiz örgütlenmelerden biridir. İşte devletin örgütlülüğü tam da böyledir, ahlaki politik toplumu savunan, toplumun taleplerini gerçekleştirmek için örgütlenmek isteyen bizleri oradan çekerek o karanlık yapıların orada örgütlenmesini sağlıyor. Onun için diyorum Narin cinayeti bizi ilgilendiriyor. Bir çocuk cinayeti işlendi ama devlet, iktidar mensupları, iktidarın milletvekilleri, bürokrasi, taşeron güçler, oradaki karanlık odaklar tamamıyla bu cinayetin altında kaldı. Narin’i katlettiler, gizlediler, gömdüler şimdi yetmiyor cinayetin açığa çıkmasını sağlayacak bilgileri, belgeleri manipüle etmeye çalışıyorlar.

“Narin cinayetinin takipçisi olacağız”

Devletin kolluğu, istihbaratı, jandarmasıyla, uzman kriminal ekipleriyle günlerdir çalıştığı bu köyde faillerin açığa çıkarılmaması neyi gizliyor, neyi örtüyor? Bu soruyu sık sık sormak gerekiyor. Bizler Narin cinayetinin aydınlatılması için, toplumun inancını istismar eden devletle kolkola onun bir aparatı olan, halklarımızın yaşamını çürütmeye çalışan bu anlayışa karşı ancak zemini örgütleyerek başarılı olabiliriz. Bu konferansta bu meselelerin de yoğun bir şekilde tartışılacağına inanıyorum. Narin cinayetinin takipçisi olacağız. Faillerinin, bu olaydaki asıl arka planının ortaya çıkması için de elbirliğiyle hep birlikte mücadele ederek bu olayın açığa çıkmasını sağlayacağız.”

“Ne askerin kılıcına ne de Erdoğan’ın savaş kılıcına asla izin vermeyeceğiz”

Son dönemde Harp Okulu mezuniyetinde teğmenlerin kılıçlı yemin edilmesine ilişkin süren tartışmalara da değinen Bakırhan şunları dile getirdi:

“Muhalifi, itiraz edeni, Kürdü, hakkını hukukunu arayan emekçiyi düşman gören, o keskin kılıcı 22 yıldır sallayanların bu kılıçtan rahatsız olduklarına inanmıyoruz. Başta Kürtler, emekçiler, ezilenler, Türkiye’nin sol ve sosyalist güçleri ne askerin kılıcına ne Erdoğan’ın savaş kılıcına asla izin vermez. Biz bu her iki kılıca da karşı çıkıyoruz. Biz hem askeri vesayete hem de Erdoğan'ın savaş kılıcına karşıyız, izin vermeyeceğiz. Bu iki kılıcın Türkiye halklarına bir yararı olmadığını, hem askeri hem de siyasi vesayete karşı olduğumuzu bir kez daha belirtiyorum. Açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeterince kılıç gördük. Kılıç sahipleri yeteri kadar bu ülkeyi yönettiler. Kılıçların ülkeyi yönettiği dönemlerde Türkiye halkları büyük zulüm gördü, yoksulluk gördü, büyük işkence gördü. Şimdi o kılıçlardan dersler çıkarmak yerine tekrar o kılıçlar çekilmiş, Türkiye gündemi manipüle edilerek o kılıçlarla bizi uğraştırmaya çalışıyorlar. Ülkenin bütün kurumları büyük bir çürüme ve kriz yaşıyor, kimse bu çürümeyi, krizi tartışmıyor, var yok askerin kılıcı, Erdoğan'ın savaş kılıcı tartışılıyor. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz. Herkes kendi işini yapsın. Herkes görev ve sorumluluklarını yerine getirsin. Kılıç çürümenin, yoksulluğun göstergesidir. Kılıç demokrasi ve özgürlüklerin olmamasının göstergesidir. Onun için artık bu kılıç dönemi kapanmalıdır. Bu toplum defalarca bu kılıçlı dönemleri yaşadı. Bir daha yaşamak istemiyor. Ne askerin kılıcına ne bu zulüm politikalarına, zulüm kılıcına boyun eğmeyeceğimizi belirtmek istiyorum.”

Partilerinin Türkiye’de 3’üncü yolu savunduğunu dile getiren DEM Parti Eş Genel başkanı “Partimiz 3’üncü Yol siyasetinin merkezidir  Kürt siyasi hareketinin, Türkiye devrimci sosyalist hareketinin mirasını devralmış bir hareketten bahsediyorum. Partimiz Kürt özgürlük mücadelesinin ve Türkiye sosyalist hareketinin damıtılmış halidir” dedi.

“22 yıldır kılıcın keskin ucunu niye Türkiye halklarına gösteriyorsun?”

Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Siz de takip ediyorsunuz, Narin cinayeti ile birlikte Türkiye’de bir tarafta Mustafa Kemal’in askerleri diye kılıç çekenleri görüyoruz, öte yandan da Erdoğan’ın askerleriyiz diyen iki tarafın da kılıç çektiği bir süreci görüyoruz. Türkiye halklarının ne askerin kılıcına ne Erdoğan’ın savaş kılıcına ihtiyacı yok. Bunu defalarca dile getirdik. Bu halkın barışa, demokrasiye, insanca yaşama ve özgürlüğe ihtiyacı var. 3’üncü Yol’a ihtiyacı var yani bize ihtiyacı var. Asker kılıcından rahatsız olan bir Erdoğan görüyoruz. Madem asker kılıcından rahatsızsın o zaman 22 yıldır kılıcın keskin ucunu niye Türkiye halklarına gösteriyorsun sorusunu Erdoğan’a soruyoruz. Yine muhalif olana, itiraz edene kılıç sallayan, kılıç gösteren sizler değil misiniz?”