Haber Merkezi – İnsan Hakları İzleme Örgütü yayınladığı raporda "Suriye'nin kuzeydoğusunda, Türkiye işgali altındaki bölgelerde, Türkiye ve güdümündeki Suriyeli güçler sivillerin haklarını ihlal etmeyi ve özgürlüklerini kısıtlamayı, cezasızlık koşulları altında sürdürdüler" ifadelerine yer verdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2023 Dünya Raporu'nu yayınladı. Raporun Türkiye başlığında Türkiye'de parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hükümeti eleştirenlerin sistematik olarak hedef altına alındığı belirtildi.
Raporda "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriter hükümeti, 2023 yılının ilk yarısında yapılacak olan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hükümeti eleştirenleri ve siyasi muhalifleri sistematik olarak hedef aldı ve medya ile yargıyı güçlü bir şekilde nüfuzu altında tuttu" denildi.
"Türkiye'de bağımsız medya esas olarak çevrimiçi platformlar üzerinden faaliyet gösteriyor ancak yetkililer bu mecralardaki eleştirel içeriklerin düzenli olarak kaldırılmasına karar veriyor, gazeteciler hakkında ise Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ağır kovuşturmalar yürütüyor" diyen İnsan Hakları İzleme Örgütü, 65 gazeteci ve medya çalışanının gazetecilik faaliyetleri veya basın ile ilişkileri nedeniyle terör suçlarından tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunduğunu kaydetti.
"Çeşitli Kürt medya platformlarında çalışan 16 Kürt gazeteci, Haziran ayında Diyarbakır'da gözaltına alındıktan sonra çokça istismar edilen 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla tutuklandılar" denilen HRW raporunda Ekim ayında da dokuz Kürt gazetecinin gözaltına alınarak çeşitli şehirlerde tutuklandığına işaret edildi.
Raporda ayrıca valiliklerin hükümeti eleştiren seçmenlerin protesto gösterilerini ve toplantılarını sistematik olarak yasakladığı ifade edildi. 8 Mart'ta İstanbul'da düzenlenen bir kadın hakları mitinginin yasaklandığı, 1995'ten bu yana Cumartesi Anneleri/İnsanları adıyla düzenlenen Türkiye'nin en uzun süreli barışçıl oturma eyleminin dört yılı aşkın süredir yasaklı olduğuna dikkat çekildi.
"Son altı yılda polis gözetiminde ve cezaevinde işkence ve kötü muamele iddiaları etkili soruşturmalara veya faillerin kovuşturulmasına nadiren konu oldu" diyen HRW, devamla "Şiddetli dayak, zalimane, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele, sığınmacılar ile göçmenler başta olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerin sınır dışı işlemlerini beklerken idari gözetim altında tutuldukları geri gönderme merkezlerindeki aşırı kalabalık gibi kötü muamele haberleri düzenli olarak alınmaktadır" ifadelerine yer verdi.
“Türkiye ve güdümündeki Suriyeli güçler sivillerin haklarını ihlal etmeyi sürdürdü”
“Kürt İhtilafı ve Muhaliflere Yönelik Baskılar” adlı bölümde şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerinin kırsal kesimlerinde ordu ile PKK arasındaki çatışmalar büyük ölçüde azalmış olsa da, Türkiye PKK'ye karşı askeri operasyonlarını, PKK üslerinin bulunduğu Irak’ın Kürdistan Bölgesi'nde ve giderek artan ölçüde Suriye'nin kuzeydoğusunda, Kürtlerin öncülük ettiği, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı insansız hava aracı saldırıları da dahil olacak şekilde yoğunlaştırdı. Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016'dan bu yana bölgeyi kontrol eden SDG'ye karşı Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye'ye dördüncü askeri harekatını başlatma tehdidinde bulundu. Bu satırlar yazıldığı sırada, hedeflenen bölgelere yönelik kapsamlı bir işgal harekatı henüz gerçekleşmemişti. Suriye'nin kuzeydoğusunda, Türkiye işgali altındaki bölgelerde, Türkiye ve güdümündeki Suriyeli güçler sivillerin haklarını ihlal etmeyi ve özgürlüklerini kısıtlamayı, cezasızlık koşulları altında sürdürdüler.
Türkiye, 20 Temmuz'da Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki Zaho'da bir turistik tesise düzenlenen ve dokuz Iraklı turistin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan PKK'yi sorumlu tutarken, hem Kürdistan Bölgesel Yönetimi hem de Bağdat, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçladı. Türk yetkililer ayrıca 13 Kasım'da İstanbul'un merkezinde altı sivilin ölümüne ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan bombalı saldırıdan da PKK'yi sorumlu tuttu, ancak söz konusu örgüt saldırıyla ilgisi olduğuna ilişkin bu iddiayı reddetti.
İktidar koalisyonu, parlamentoda 56 sandalyesi bulunan muhalefetteki Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) kriminalize etme kampanyasını sürdürürken, çok sayıda eski HDP’li milletvekili ve belediye başkanı, şiddet içermeyen meşru siyasi faaliyetleri, konuşmaları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle terör suçlarından yargılandıkları davalarda aldıkları mahkumiyet kararları nedeniyle veya tutuklu olarak hapiste bulunuyorlar.
4 Kasım 2016'dan bu yana cezaevinde tutulan HDP’nin eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da bunların arasında yer alıyor. Demirtaş, derhal serbest bırakılması yönündeki 2020 tarihli AİHM kararına rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediyor.. Anayasa Mahkemesi’nde HDP'ye karşı açılmış bir kapatma davası da sürüyor.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın