TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 11 Eylül Pazartesi

11-09-2017
RÛDAW
Etiketler TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 11 Eylül Pazartesi
A+ A-
Yeni Şafak: Barzani'yi durdurun

1991’de Irak’ı işgal edip kuzeyini özerkleştiren ABD, aynısını 25 yıl sonra Suriye’de yaptı. Barzani, ‘Bağımsız Kürdistan’ için 25 Eylül’de referanduma gidiyor. PKK/PYD ise kantonları devletleştirme amacıyla 28 Eylül’de sandık kuracak. Bir sonraki adım, iki bölgeyi de tek çatıda birleştirmek.

‘Kimyasal silah üretildi’ iddiası ile 1991 yılında ABD tarafından işgal edilen Irak’ta ‘Çekiç Güç’ himayesinde ve Barzani liderliğinde Kuzey Irak Federe Kürt Bölgesi kuruldu. Esed karşıtı ayaklanmanın iç savaşa dönüştüğü Suriye’de DEAŞ bahanesi ile sahaya inen ABD, Irak benzeri bir Kürt koridorunu da Suriyenin doğu ve kuzey bölgelerinde PKK öncülüğünde inşa etti. ABD himayesinde kurulan Irak Federe Kürt Bölgesi ile Suriye’de Pentagon-PKK ortaklığıyla hayata geçirilen PYD işgalindeki sözde kantonlarda eşzamanlı referandumlar yapılıyor. Barzani yönetimininin Duhok ve Erbil merkezli Kuzey Irak Kürt Devleti’nin ilanı için seçtiği referandum tarihi 25 Eylül olurken, Suriye PKK’sı PYD ise Afrin, Haseke, Rakka, Ayn el-Arab ve Tel Abyad bölgelerini kapsayan sözde federal devlet için oylama tarihi olarak 28 Eylül’ü seçti.

Irak’ın kuzeyi ile Suriye’nin doğu ve kuzey bölgelerini kapsayan Kürt Devleti ilanlarını ‘ortak bir aklın yönettiğini’ söyleyen Irak Türkleri Derneği Başkanı Mehmet Tütüncü, projenin fikri planda İsrail, fiili olarak da ABD ve Avrupa tarafından organize edildiğini söyledi. Bugün gelinen noktanın 1930’larda başlayan sürecin devamı olduğunu belirten Tütüncü, PKK, Barzani, Talabani, Goran ve hatta İslamcı Kürt çevrelerin ‘Büyük Kürdistan’ projesini ‘milli dava’ görme konusunda ittifak halinde olduklarını belirtti. İngiltere, ABD ve Avrupa ülkelerinin 1930’lu yıllardan beri Kürt gençlerini ‘Büyük Kürdistan ideali’ konusunda yetiştirdiğini söyleyen Tütüncü, gelinen noktada Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de etkin bir ‘Kürt Diasporası’ oluştuğuna dikkat çekti.

Suriye’de muhalif gruplara karşı 2014 yılında savaş ilan eden terör örgütü DEAŞ, aynı yılın temmuz ayında Ayn el-Arab’a saldırdı. ABD’nin PYD saflarında savaşa dahil olmasını sağlayan DEAŞ’a karşı, Barzani’ye bağlı peşmerge güçleri de PYD ile birlikte savaştı. Suriye PKK’sı ile Peşmerge ittifakı, Ayn el-Arab’ın dışında Tel Abyad ve Süluk bölgelerinde de devam etti. DEAŞ bahanesiyle aynı siperde savaşan PYD ve KDP’lilerin siyasi alanda da ittifak halinde olduğunu anlatan Mehmet Tütüncü, en fazla 3 yıl içerisinde, Öcalan’ın PKK’sı tarafından Suriye kuzeyinde kurulan PYD korsan devleti ile Barzani’nin Kuzey Irak’ta ilan etmeye hazırlandığı Kürt devletinin birleşeceğini/birleştirileceğini iddia etti. Kuzey Irak'ta referandum aleyhine açıklamaları ‘taktik hamle’ olarak değerlendiren Kerkük asıllı Tütüncü, bölgede Goran (Değişim Hareketi), Komel (Kürdistan İslami Toplum Partisi) ve Talabani’nin KYB’sine (Kürdistan Yurtseveler Birliği) mensup kişilerin sandıkta olumlu yönde oy kullanacağını ifade etti. 

Star: İslam dünyası liderlerine birlik çağrısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan Müslümanlara yönelik son yıllarda artan işkence, sürgün ve katliamlara dikkat çekti, İslam dünyasına çağrı yaptı: Zulmün son bulması için birlikte mücadele etmeliyiz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam ülkelerinin çatışmaya ve gerilime değil vahdete, birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu belirterek, Körfez Krizi’nin bir an önce çözülmesini istedi. Harem-i Şerif’in kutsiyetinin ihlal edilmesine  asla izin verilemeyeceğini belirten Erdoğan, Arakan’daki zulmün birlikte mücadele edilerek durdurulabileceğini söyledi.

Erdoğan, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da Bağımsızlık Sarayı Genel Kurul Salonu’nda gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 1’inci Bilim ve Teknoloji Zirvesi’nin açılış oturumunda yaptığı konuşmada barış, istikrar ve güvenlik olmadan kalkınma ve ilerlemenin olamayacağına işaret etti. Erdoğan, “İslam ülkelerinin şu dönemde çatışmaya ve gerilime değil vahdete, birlik ve beraberliğe ihtiyacı bulunuyor” dedi. Erdoğan, son dönemde yaşanan hadiselerin bunu bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirerek, “Körfez bölgesinde yaşanan kriz hepimizi derinden üzmüştür. Krizin bir an önce çözüme kavuşmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.     

Dünyanın her yerinde Müslümanların sıkıntı içinde yaşadıkları bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, “İslam ülkeleri olarak bizim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı seferber etmemiz gerekirken enerjimizi bu tür krizlerle heba etmemeliyiz. İlk kıblemiz Kudüs’ün ve Harem-i Şerif’in kutsiyetinin ihlal edilmesine de asla izin veremeyiz. Mescid-i Aksa’ya yönelik saygısızlıkların, tahriklerin ve provokasyonların önüne geçilmesi için çok daha kararlı bir tutum ortaya koymalıyız” ifadelerini kullandı.     

Akşam: Batı’nın hedefi Asya istikrarını bozmak

Myanmar'daki katliamı yorumlayan Şanghay İşbirliği Örgütü'nün eski direktörü, Batı'nın zulmü izleyerek gelişen Asya işbirliğine ket vurmaya çalıştığını belirtti.

Birleşmiş Milletler tarafından 'dünyanın en çok zulüm gören halkı' olarak ifade edilen ve vatansız kabul edilen Arakan Müslümanlarının yaşadığı zulmü Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Ortadoğu politikaları Masası eski Direktörü Profesör Dai Wang, AKŞAM’a anlattı.

Budistlerin zulmünden kaçıp Bangladeş’in sınır kapılarında yeni bir mülteci dramı oluşturan Arakanlı Müslümanların durumunun Batı dünyasının yıllardır çok iyi bildiğini ancak bilinçli olarak müdahale etmediğini anlatan Wang, etnik ve dini savaşların yaşandığı kıtalara Batı müdahalesi olmamasının tek bir gerekçesi olabileceğini belirtti: Gelişen ekonoımik işbirliklerini baltalamak. "Henüz 2. Dünya Savaşı bitmeden Myanmar’da bölgede değişen iktidarlar ve ideolojiler altında on binlerce insan hayatını kaybetti. Bu bölgenin eski yöneticileri Batılı idarecilerdi ve bu durumunda farkında olmalarına karşın hiçbir çözüm üretmeden ülkeden çekildiler" diyen Wang, Müslümanlara yapılan saldırıların sonuçlarını Batı’nın kendi lehinde kullanıp istikrarsızlık yaratabileceklerini ifade etti. 

1970’lerden bu yana ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin gözünün diktiği dev enerji yataklarına sahip olan Orta Asya Cumhuriyetlerinin önem arz ettiğini belirten Wang, bölgede etnik kıyıma uğrayan Rohingya Müslümanlarına karşı arabuluculuk görevine bile soyunmayan Batı dünyasının öncelikli hedefinin Orta-Asya’nın, daha genelde ise Avrasya’nın enerji yataklarının rotasına yön vermek olduğunu, nihai hedefinin ise Çin, Rusya, Hindistan, İran ve Türkiye başta olmak üzere bölgenin istikrarlı ülkelerinin birbirine yakınlaşmasını ve kenetlenmesini engellemek olduğunu söyledi.

BMMYK, 25 Ağustos'tan beri Bangladeş'e sığınan Arakanlı sayısının yaklaşık 300 bin olduğunu söyledi. BMMYK'nın Bangladeş'teki bölge sözcüsü Vivian Tan, ülkeye sığınanların sayısının giderek artmaya devam ettiğini, dolu kamplar nedeniyle acilen daha fazla geçici barınağa ihtiyaç olduğunu belirtti. BM, Arakanlı mültecilerin ciddi şekilde gıda, temiz su ve tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğunu, acilen 77 milyon dolarlık yardıma ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.

Cumhuriyet: Adalet istiyoruz

Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı, yazar ve yöneticilerimizin savunmaları ile 24 Temmuz’da çöken davanın 2. duruşması bugün yapılıyor. Duruşma sonunda, 316 gündür tutuklu bulunan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Kadri Gürsel ile 255 gündür tutuklu bulunan Ahmet Şık’ın tahliye talepleri bir kez daha değerlendirilecek. Emre İper ise 158 gün sonra savunma yapacak.

Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı ve yazar ve yöneticilerimizin savunmaları ile 24 Temmuz’da çöken davanın 2. duruşması bugün Silivri Cezaevi’nin karşısında bulunan duruşma salonunda yapılacak. Duruşma sonunda asılsız ve akıl dışı iddialarla adeta rehin tutulmaya devam edilen Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, Yayın Danışmanımız ve yazarımız Kadri Gürsel ve muhabirimiz Ahmet Şık’ın tahliye talepleri bir kez daha değerlendirilecek. Duruşmada 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanımız Emre İper de savunma yapacak.

Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerinin “ifade ve basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe” olarak nitelediği Cumhuriyet davası kapsamında yazar ve yöneticilerimiz tutukluluklarının 9. ayında, 24 Temmuz’da ilk kez hâkim karşısına çıkmıştı. 5 gün süren duruşmalarda savunma yapan ve itham eden yazar ve yöneticilerimiz davayı çökertmişti. Yargılamayı yürüten İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi de davanın ilk ara kararında okur temsilcimiz Güray Öz, yazarımız Hakan Kara, çizerimiz Musa Kart, Kitap Eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yöneticimiz Önder Çelik’i tahliye etmişti. Sabuncu, Atalay, Gürsel ve Şık’ın tutukluluğunun devamına karar veren heyet, bu kararına gerekçe üretirken savcılığın iddialarından öteye gidememişti.

Mahkeme, tutukluluğa devam kararı verirken “sanıkların taşıdıkları sıfat, üstlendikleri görev, görev yaptıkları zaman dilimi dikkate alındığında ‘eylemsel bütünsellik’ değerlendirmesi’ yapılması gerektiğini öne sürmüştü. Mahkeme, özetle Akın Atalay’ı Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İcra Kurulu Başkanı, Murat Sabuncuyu da tutuklanmadan önce 2 ay genel yayın yönetmeni olduğu için tahliye etmediğini söylemişti. Oysa, tahliye edilen 7 arkadaşımızdan 6’sı da Cumhuriyet Vakfı’nda yönetim kurulu üyesi idi. Cumhuriyetçilerin savunmalarından bazı bölümler şöyle:

Birgün: Laik ve bilimsel eğitim için okulları terk etmeyeceğiz

HAZİRAN’ın Laik Eğitim Kurultayı sona erdi. Kurultayın sonuç bildirgesinde aydınlık bir gelecek için laikliğin olmazsa olmaz olduğu vurgulandı, “Okulları terk etmeyeceğiz. Gerici vakıf ve dernekleri okullardan atmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz” denildi

Birleşik Haziran Hareketi’nin (HAZİRAN) Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği Vişnelik Tesisleri’nde düzenlediği Laik Eğitim Kurultayı dün tamamlandı. Eğitimde dinselleştirmenin bütün boyutlarıyla masaya yatırıldığı kurultay iki gün sürdü. “Eğitimde Dinselleştirmenin Yapısal Boyutu” başlığıyla tartışılan ilk gün oturumlarında CHP Milletvekili Gaye Usluer ve Eğitim-Sen’den Özgür Bozdoğan’ın yanı sıra gazetemiz yazarı Ünal Özmen konuşmacı olarak yer aldı. Açılış konuşmasını Bayazıt İlhan’ın yaptığı ilk oturumunda, büyük tepki çeken müfredat değişikliğinin eğitimdeki “gericileştirme hareketi” son halkası olduğu vurgulanarak, “Türkiye 12 Eylül Darbesi’nden bu yana neoliberal siyasal İslamcı politikalarla sürükleniyor” denildi.

İkinci gün geçilen ikinci gün oturumlarında ise “Eğitimde Dinselleştirmenin İdeolojik Boyutu” ve “Laik ve Bilimsel Eğitim Mücadelesi” ile “Tarihsel ve Güncel Boyutlarıyla Laiklik Mücadelesi” başlıkları tartışıldı. İkinci oturum ve devam eden oturumlarda, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, akademisyen Güven Gürkan Öztan, Turan Eser, Fevziye Sayılan, Ahmet Yıldız ve Taner Timur konuşmacı olarak yer aldı. Dün sona eren kurultayın sonuç bildirgesinde ise, “Okulları terk etmeyecek, gerici vakıf ve derneklerle var gücümüzle mücadele edeceğiz” ifadelerine yer verildi.



Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli