Ankara (Rûdaw) - Eski bakan Ali Babacan, kurduğu Demokrasi ve Atılım Partisi'nin (DEVA) benimsediği ilkeleri, getireceği yenilikleri ve vaatlerini içeren programını açıkladı. Partinin programında Kürt soruna bakış ve anadilde eğitim konularındaki düzenlemeler dikkat çekiyor.
Demokrasi ve Atılım Partisi'ni (DEVA) kuran Ali Babacan, partisinin programını Ankara'da Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.
“Artık geldik buradayız. Zaman Türkiye için sorumluluk alma zamanı. Türkiye için iyileşme zamanı başladı. Derdinize ortak arıyorsanız biz DEVA’yız. Derdinize hızlı çözüm arıyorsanız biz DEVA’yız. Artık DEVA zamanı diyoruz” diyen Babacan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Biz yaptık oldu deseydik herhalde partimizi 2 ay içinde kurardık"
“Biz yaptık oldu deseydik herhalde partimizi 2 ay içinde kurardık. Ama biz herkesi dinledik. Bir web sitesi açtık. Vatandaşlarımız sorunlarını bildirdi. Ülkemizin geleceği ile ilgili ne istiyorsunuz diye vatandaşlarımıza sorduk. Bu süreç Türk siyasi tarihinde bir ilk. Bu kadar geniş bir istişare ile, kolektif bir karar alma süreciyle bir partinin kurulması bir ilk
Hep beraber arkadaşlarımızla bu yola çıktık. Kurucularımız bütün bu süreçte fikirleriyle, çalışmalarıyla birlikte oldular. Dualarımızla aramızda duran tüm halkımızın beraberce kurduğu bir parti bu parti. Bizleri yeni bir parti kurmaya teşvik eden, haydi, ihtiyaç var diye bizleri cesaretlendiren halkımıza ben teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Bu değişim ve yenileme talebine kulak verdik. Bir bakıma üzerimizde ahlaki sorumluluk hissederek bu yola çıktık. Kendini yenileyemeyen bir siyaset anlayışıyla Türkiye’nin yola devam etmesi artık mümkün değildir. Vakit yenilenme vaktidir. Türkiyemizin DEVAsı buradadır.
“Farklı kimlikleri, farklı fikirleri zenginlik olarak değerlendiriyoruz”
Bizim için siyaset dürüstlüğün ve erdemin her koşulda hakim değer olmasıdır. Tüm vatandaşlarımızın özgürlüğü, güvenliğidir. Çocuklarımızın, gençlerimizin iyi bir eğitim almasıdır, sosyal adaletin temin edilmesidir, kuvvetler ayrılığın esasına dayanan çoğulcu demokrasinin inşa edilmesidir. Bizler siyasetin sürekli olarak dışlayıcı, ötekileştirici bir dil kullanmasına karşıyız. Siyaset aynı zamanda bir mutabakat oluşturma sanatıdır. Siyaseti ötekileştirme alanı hale getirmek, belirli bir kesimden destek almaya çalışmak bizim siyaset lügatımızda yoktur.
Farklı kimlikleri, farklı fikirleri zenginlik olarak değerlendiriyoruz. Herkesin yaşam tarzına sonuna kadar saygılı olacağız. Dini kutsallarımızı günlük siyasete malzeme etmeyeceğiz. Dini kutsallarımızı siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz. Türkiye tek bir akla dar bir kadroya sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir. Muhalefet kurumunu ve muhalif görüşleri siyasetin vazgeçilmez bir parçası olarak görmek durumundayız. Tüm diyalog kanallarımızın her zaman açık olacağını beyan etmek istiyorum. Doğru hedeflere ancak doğru kadrolarla hayata geçirebiliriz.
Birleştirici kapsayıcı ve umut veren bir siyaset üreteceğimizi, kutuplu siyasete bulaşmayacağımızı, çoğulcu siyaseti esas alacağımızı, iş birliğine açık olacağımızı ilke ve değerlerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi, çözüm odaklı hareket edeceğimizi milletimize şimdiden beyan ve taahhüt ediyoruz.
“İfade özgürlüklerinin kısıtlanmasının büyük zarar verdiğine inanıyoruz”
Demokrasinin başlangıç noktasının seçimlere ve siyasi partilere ilişkin düzenlemeler olduğuna inanıyoruz. Seçim yasasında temsilde adaleti sağlamak amacıyla, barajın düşürülmesi ve seçim bölgesinin daraltılmasıyla ilgili düzenlemeleri gerçekleştireceğiz.
Siyasi partiler yasasında, parti içi demokrasiyi kurumsallaştıracak değişiklikleri hayata geçireceğiz. Siyasetin finansmanının şeffaf ve temiz hale getireceğiz. Sivil toplumu, demokrasinin asli unsuru olarak görüyoruz. Sivil toplum örgütlerinin vesayet altına alınmasının, ifade özgürlüklerinin kısıtlanmasının ve bağımsızlıklarını kaybetmelerinin demokrasiye büyük zarar verdiğine inanıyoruz.
Son yıllarda yaşadığımız siyasi ve sosyal olaylar insanımızdaki devlet algısını ciddi şekilde değiştirmiştir. Herkes için umut ve güven kaynağı olması gereken devletin bu vasfı büyük oranda zayıflamış, ayrımcılık, kayırmacılık, dışlayıcılık ve ötekileştirme yaygınlaşmıştır.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği temel ilkemizdir”
Partimizin hedefi kadınlarımızı; güçlü, üretken ve her alanda söz sahibi konuma getirmektir. Eşitlik, özgürlük ve adalet kavramlarını esas alan, kadınlar ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımlarını ifade eden “toplumsal cinsiyet eşitliği” temel ilkemizdir.
Kadınlara yönelik ayrımcılık içeren ve kadınların eşit haklara sahip olmasını sınırlayan her türlü uygulama ve engel ile mücadele edeceğiz. Temsilde adalet ilkesi çerçevesinde, öncelikle parti teşkilatlanmasından başlayarak, kadınların siyasal hayatta liyakate dayalı olarak daha güçlü bir şekilde yer alması temel hedeflerimizden biridir.
Kadına yönelik sadece fiziki değil, ekonomik, psikolojik ve sosyal her türlü şiddete karşıyız. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine yönelik yasayla belirlenmiş yaptırımların etkin şekilde uygulanmasını sağlayacağız.
"Yerel yönetimlere gelir sağlama amaçlı mevzi imar planı değişiklikleri ve emsal artışlarına son vereceğiz"
Kentlerimizin; yaşanabilir, refah seviyesi yüksek, temiz, huzurlu, güvenli, üretken, verimli, sürdürülebilir, tarihi ve kültürel değerleri korunan, dirençli, ekolojik, teknolojik ve çağdaş kentler olmasını hedefliyoruz. İmar planlarına aykırı yapılaşmaya ve kentleşmeye kesinlikle izin vermeyeceğiz. Kamu yararı ilkesinin göz ardı edilerek yapılan ve kentlerimizi büyük oranda yaşanmaz hale getiren, rant amacı güden veya yerel yönetimlere gelir sağlama amaçlı mevzi imar planı değişiklikleri ve emsal artışlarına son vereceğiz.
İmar planı yapma konusundaki yetki dağınıklığını, mahalli idarelerin imar planı yapma, merkezi yönetimin ise denetim yapma yetkisine sahip olacağı bir anlayışı esas alarak gidereceğiz. Sokak genişliği, ağaç envanteri, karma kullanımların varlığı gibi mahalle dokusunu bozmadan dönüşümler gerçekleştireceğiz. Kentlerde yayaların daha rahat ve güvenli şekilde yürümesini, bisiklet kullanabilmesini sağlayacak çözümler geliştireceğiz. Kentlerimizdeki tüm ulaşım sistemlerinden engelli bireylerin kolayca faydalanmasını sağlayacağız.
“Terörizm ve organize suçlar toplumsal dokumuzu zedelemekte”
Terörizm ve organize suçlar toplumsal dokumuzu zedelemekte, insanımızın huzurunu bozmakta ve ekonomimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Başta FETÖ, PKK ve DEAŞ olmak üzere terör örgütleri bir yandan ülkemizin güvenliğini, anayasal düzenini ve bütünlüğünü tehdit ederken, diğer yandan da daha güçlü bir geleceğin kurulmasına engel olan yapılanmalardır.
Bu ve benzeri örgütlerle hiçbir taviz vermeden son derece kararlı ve azimli olarak mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin hukuk içerisinde, rasyonel bir yöntemle toplumsal dinamikleri dikkate alarak, teröristlerle mücadelenin yanı sıra terörün kaynaklarını kurutmayı da esas alan bir anlayışla, ilgili tüm kurumlar ve uluslararası taraflarla işbirliği içinde yürüteceğiz.
"Zorunlu ve bedelli askerliğin bir arada uygulanmasını sona erdirerek profesyonel orduya geçilmesini hedeflemektedir"
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olması temel hedefimizdir. Kara, deniz ve hava unsurları ile ordumuzu vatan savunmasında kritik görevlerini sürdürürken yeni teknolojilerle destekleyecek, istihbarat, keşif ve vuruş gücü bakımından güçlendireceğiz. TSK’nın stratejik kurumsal yönetimini liyakati esas alacak ve operasyonel yeteneklerini güçlendirecek bir şekilde yürütmesini sağlayacağız.
Öncelik kritik ihtisasa sahip personelde olacak şekilde personel mevcudunu nicelik ve nitelik yönünden güçlendirmeye devam edeceğiz. Partimiz, toplumda adalet duygusunu zedeleyen zorunlu ve bedelli askerliğin bir arada uygulanmasını sona erdirerek profesyonel orduya geçilmesini hedeflemektedir.
Savunma Sanayimizi, özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacak bir planlama ve yönetim anlayışıyla daha ileri noktalara taşıyacağız. Büyük tedarik projelerini, kuvvet yapısı ve kuvvet planlamasını bozmayacak şekilde somut güvenlik ortam ve ihtiyacına uygun olarak, ülkenin dış politikası ile çelişmeyen bir biçimde yöneteceğiz.
"Dış politikamızın iki önemli amacı olacak"
Dış politikamızın iki temel önceliği bulunacaktır: Birincisi, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak, bu çerçevede toprak bütünlüğümüzü ve ulusal egemenliğimizi korumaktır. İkincisi ise ekonomik refahımıza ve büyümemize yardımcı olmaktır.
Diplomasinin daha güçlü yürütülmesi için ülke içi kutuplaşmanın azaltılması ekonomimizin ve sosyal dokumuzun güçlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin ortak değerler ile şekillenen ittifaklarını koruyacağız. Ortak menfaatler üzerinden şekillenen yeni işbirliklerine de açık olacağız. Birleşmiş Milletler Şartı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi gibi temel belgelere, TBMM tarafından onaylanmış olan uluslararası sözleşmelere ve oluşturulmasına katkıda bulunmuş olduğumuz normlara titizlikle bağlı kalacağız. Türkiye’yi tüm müttefikleriyle, komşularıyla ve çevresindeki ülkelerle içişlerine karışmama ilkesi temelinde yapıcı ve dengeli diyaloglar kurabilir duruma getireceğiz.
Diplomasimizi sadece ikili ilişkilerimizde değil, bölgesel ve uluslararası ihtilaflar ve haksızlıklar bakımından da adalet ve hukuk temelinde uzlaştırıcı, sorun çözücü kimliğine tekrar kavuşturacağız. Krizlerden beslenmeyeceğiz. Diplomasi yoluyla sorunları çözerek, krizleri önleyerek güçleneceğiz. Sorunların değil, çözümlerin parçası olacağız.
Mevcut kırılgan küresel ortamda Türk dış politikasının sağlıklı ve tutarlı bir seyir izlemesi için gerçekçi, ihtiyatlı, dikkatli ve sabırlı davranacağız. Ancak diplomasimize gerektiğinde yaratıcı ve cesur adımlar atabilecek esnekliği de kazandıracağız. Kısa vadeli, iç politikaya yönelik, dar parti veya kişi propagandası amaçlı polemikçi söylem ve tarzın ulusal çıkarlarımıza zarar verdiğini dikkate alarak ağırbaşlı ve sorumlu üslup ve yaklaşımlar benimseyeceğiz. Dış politikamızı parlamento, basın, düşünce kuruluşları ve ekonomik-sosyal aktörler dahil, sivil toplum ile işbirliği halinde, geniş ve şeffaf bir istişareye dayandıracağız.
"Ne yazık ki çıkılan yol ile bugün gidilen yol birbirinden çok çok farklı"
Ben ve arkadaşlarım geçmişte de Türkiye’nin en zor dönemlerinde bu ülke için elimizi taşın altına koyduk. Doğru konulmuş bir vizyon ve kararlı adımlar ile kısa sürede ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi hep birlikte gördük.
O kararlılık sürdürülseydi, o vizyondan şaşılmasaydı, demokrasiden, adaletten, ilke ve prensiplerden dönülmeseydi bugün hala başarı hikayesi yazıyor olacaktık. Ancak, ne yazık ki çıkılan yol ile bugün gidilen yol birbirinden çok çok farklı.
"Biz demokrasi, adalet, özgürlükler, barış, huzur ve refah için yola çıkıyoruz"
Ülkemizin en öncelikli dertlerini çok iyi biliyoruz ve hepsi için bir planımız var. İyileşmeye ve bu eşsiz ülkeyi iyileştirmeye, güzelleştirmeye niyeti olanlar için, hayallerimiz ve hedeflerimiz var. Biz demokrasi, adalet, özgürlükler, barış, huzur ve refah için yola çıkıyoruz.
Evet biz yola çıkıyoruz. Bu yolun dikenli, taşlı zorluklarla dolu olduğunu bilerek yola çıkıyoruz. Ama biliyoruz ki milletimizin irfanına ve vicdanına güvenmeden yola çıkılmaz. DEVA Partisi olarak biz buradayız. Hakiki değişimler için çalışmaya başlıyoruz. Biz, bu ahlakî sorumluluğu yüreğimizde hissediyoruz. Bu ülkeye aydınlık, özgür, hakkaniyetli, bereketli ve adil günleri getirmeye kararlıyız. Bu sorumluluğu almaktan geri durmayacağız.
Türkiye artık DEVA'sız değil, DEVA sizsiniz, DEVA biziz, DEVA her ferdiyle Türk halkı. Partimizin, Türk demokrasisi için tekrar hayırlı olmasını temenni ediyor, tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. Ve son söz olarak; hep dediğimiz gibi; Allah doğrularla beraberdir demek istiyorum.”
Parti propgramında Kürt sorunu ve anadilde eğitim konusu
DEVA Partisi programda kuvvetler ayrılığı ve parlamenter sistem vurgusu ile Kürt sorununa çözüm önerileri dikkat çekiyor.
“Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti olma konusundaki eksiklikleri, Kürt sorununun da kaynağında yatan temel faktördür” denilen metnin devamınd aşu ifadeler yer alıyor:
“Uzun bir tarihi arka plana sahip olan bu sorun, iktisadi, siyasi ve insani açılardan pek çok olumsuz sonuç doğurmaktadır. Hayati önemi haiz bu konunun birçok boyutu bulunmakla beraber esasında bu sorun, Kürt vatandaşlarımızın demokratik hak, özgürlük ve eşit vatandaşlık taleplerinin karşılanmasıyla ilgilidir.
Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Kürt sorununu, vatandaşlarımıza güven temelinde siyasi kanalları açık tutarak, taleplerin rahatlıkla tartışılacağı demokratik zemini inşa ederek, özgürlük alanlarını genişleterek ve hukuku tahkim ederek çözeceğiz.
Kürt sorununu çözüme kavuşturmuş bir Türkiye’nin demokraside ilerleyeceğine, kaynaklarını ihtiyaç duyduğu alanlarda kullanarak ekonomisini güçlendireceğine, hukuki standartlarını yükselteceğine, dış politikada hareket alanını genişleteceğine ve sosyal dokusunu kuvvetlendireceğine olan inancımız tamdır. Bu bağlamda öne çıkan en önemli konu, anadilin korunması, kullanılması ve geliştirilmesidir. Vatandaşlarına resmi dili öğretmek ve kullanmalarını sağlamak, her devletin hem hakkı hem de görevidir. Bununla birlikte, demokratik devletler, vatandaşlarının anadillerine yönelik taleplerine cevap üretmekle de yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin hem toplumsal çoğulculuğun muhafazasını sağlayacağına hem de vatandaşların ülkelerine olan aidiyet duygularını pekiştireceğine inanıyoruz.
Anadilde eğitim konusu
Programda anadilde eğitim konusunda ise şu vugu öne çıkıyor:
“Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, anadilin bir çatışma konusu haline getirilmesini doğru bulmuyoruz. Resmi ve ortak dilimiz olan Türkçe’nin iyi öğretilmesi esas olmakla birlikte anadile ilişkin talepleri, vatandaşlarımızın kültürel farklılıklarının tanınması, temel bir insan hakkı ve pedagojik bir gereklilik olarak ele alıyoruz.
Bu itibarla, anadil hakkı kapsamında bütün vatandaşlarımızın anadillerini kullanmaları ve geliştirmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmayı hedefliyoruz. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, etnik, dini, mezhebi ve kültürel çeşitliliğimizi dikkate alarak toplumdaki tüm farklılıkları kapsayacak ve kuşatacak bir vatandaşlık anlayışını savunuyoruz.
Ülkemizde bugüne kadar herkesi kucaklayan bir vatandaşlık anlayışının hayata geçirilememesi hem Kürtlerin hem de diğer bazı toplumsal grupların kendilerini dışlanmış hissetmelerine yol açmıştır. Bu yüzden daha kapsayıcı ve kuşatıcı yeni bir vatandaşlık anlayışının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böylesine güçlü bir vatandaşlık anlayışının hâkim kılınmasının, hiç kimsenin bir ayrımcılığa maruz kalmamasını ve herkesin kendini bu ülkenin eşit ve özgür bir vatandaşı hissetmesini sağlayacak temel dayanaklardan biri olduğuna inanıyoruz.
“Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile diyalog ve işbirliğini geliştireceğiz”
Programın dış politika gündeminde Kürdistan Bölgesi ile ilişkilere dair şu ifadelere yer verildi:
“Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması, merkezi hükümetin güçlenmesi, istikrarın sağlanması ve refahının artması bu ülke ile ilgili temel önceliklerimizi teşkil edecektir. Bu doğrultuda Irak Hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile diyalog ve işbirliğini geliştireceğiz.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın