Tahir Elçi davasında verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı

Haber Merkezi - Diyarbakır'da 2015 yılında hendek çatışmalarının yaşandığı dönemde çatışmalar nedeniyle tahrip olan 4 ayaklı minare önünde açıklama yaparken öldürülen Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Tahir Elçi davasında sanık polisler için verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı.

Yargılamanın yapıldığı Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararında, Tahir Elçi'nin ölümüne neden olan kurşunun kim tarafından ateşlendiği hususunda tereddütler olduğunu bildirdi.

“Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan yargılanan üç polis hakkında 12 Haziran 2024’te beraat kararı verilmişti.

“www.mlsaturkey.com.tr”de ye alan habere göre mahkeme, suç şüphesinin sanık polislerin mahkumiyeti için yeterli delil olmadığını ileri sürdü.

“Ölüm anına dair herhangi bir görüntü tespit edilemedi”

Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerine bakan Mardin Kebapevine ait 4 Nolu güvenlik kamarasına ait görüntülerin tekrar incelendiği anımsatıldı. İş yerine ait kayıt cihazı üzerinde inceleme yapan TÜBİTAK’ın, cinayet anını gören bir kayda rastlanılmadığına dair rapor hazırladığı belirtildi. Cihazda bulanan görüntü kayıtlarının ise 2010 tarihli olduğu aktarıldı. Kararda, olaya dair açık kaynak, basın ve polislerce kayıt altına alınan görüntüler üzerinde yapılan incelemede, “Tahir Elçi'nin ölüm anına dair herhangi bir görüntünün tespit edilemediği görülmüştür” denildi. 

‘Olay yeri özelliğini büyük ölçüde kaybetti”

Kararda, hazırlanan bilirkişi raporları ve keşif tutanaklarında, Elçi’nin hayatını kaybettiği yerin çatışmalar nedeniyle zarar gördüğü, olay yeri özelliğini büyük ölçüde kaybettiği savunuldu. Bu nedenle, olay yerinde tekrar keşif yapılması yönündeki taleplerinin dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddedildiği belirtildi.

‘Tam olarak aydınlatılamamış olay sanık aleyhine yorumlanamaz’

Mahmeme kararında, “şüpheler sanık lehinedir” yönündeki genel içtihata atıfta bulunarak Tahir Elçi’yi vuran kurşunun hangi polisin silahından çıktığının kurşun çekirdeği bulunmadığı için tespit edilemediği belirtildi.

Mahkeme kararında şu ifadeler yer aldı:

“Dosya kül halinde incelendiğinde; sanıkların tüm aşamalarda ısrarlı bir şekilde inkara dayalı savunmaları, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nun 20/06/2016 tarihli raporunun içeriği dikkate alındığında maktulün vücuduna isabet eden ve ölümüne sebebiyet veren tek merminin vücudu terk ettiği olay sonrası yapılan inceleme ve keşiflerde mermi çekirdeğine ulaşılamadığı, dolayısıyla polis memuru olan sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur'un adli emanette bulunan olay esnasında kullandıkları silahları ile balistik eşleştirme imkanının bulunmaması, gerek keşif sonrası tanzim olunan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Adli Tıp ve Balistik İnceleme Uzmanlarına hazırlattırılan 19/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda maktül Tahir Elçi'nin ölümüne neden olan atışın hangi silahtan, hangi açıyla, kişinin hangi vücut pozisyonu ile nasıl gerçekleştiğinin tıbben ve fiziken bilinemeyeceği, olay anında çekilmiş görüntülerde şahısların ateş ettikleri istikamet ve açılardan meydana gelebileceği gibi başka istikametler ve açılardan da meydana gelebileceği, bunlar arasında ayrım yapılamayacağı yönündeki tespitler ve gerek ölüme neden olan atışın yönünün tespitinin tıbben bilinmesinin mümkün olmadığı yönündeki Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nun 20/06/2016 tarihli rapor içeriği ve maktulün vurulma anına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir kamera görüntüsü, tanık beyanı vs. somut delilin bulunmayışı göz önüne alındığında maktulün ölümüne sebebiyet veren ölümcül atışın kim tarafından gerçekleştirildiği hususunda tereddüttün hasıl olduğu.

Bir an için Maktül Tahir Elçi'nin avukatları tarafından İngiltere ülkesi Londra Üniversitesinde faaliyet gösteren Forensic Architecture Goldsmiths isimli enstitüden aldırılan olay yerinde bulunan şüpheli üç polis memurunun Tahir Elçi'ye yönelik doğrudan ateş hatlarının mevcut olduğu, polis memurlarından ‘A’  ile kodlananın olay tarihinde Uğur Yakışır tarafından karnından yaralanan Sinan Tabur olduğu, ‘C’ ile kodlananın Mesut Sevgi polis memuru olduğu, ‘D’ ile kodlananın ise Fuat Tan polis memuru olduğu,  ‘C’ olarak kodlandırılanın Tahir Elçi'ye yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattı ile silahını ateşlediği, olay yerindeki polis memurlarından hangisinin kesin olarak Tahir Elçi'nin ölümünden sorumlu olduğunun tespiti mümkün olmamakla birlikte kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarının saptandığı yönündeki bilimsel mütalaaya hukuki önem atfında dahi yine sanıkların suç şüphesi altında olduğu iş bu vaziyetin tek başına sanıkların mahkumiyeti için yeterli olmadığı nitekim taksirli suçlara iştirakin hukuken mümkün olmadığı hususunun yüksek yargı kararlarıyla artık kesin hüküm haline gelmiş bir husus olduğu anlaşılmakla sanıkların üzerine atılı bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılmaları istemi ile mahkememizde kamu davası açılmış ise de maktül Tahir Elçi'nin ölümüne sebebiyet veren atışın kimin silahından atıldığının tespit olunamadığı anlaşıldığından sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak kanaat elde edilemediğinden sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.”

Avukat Mahsum Batı: Mahkeme şüpheyi gidermek için bir şey yapmadı

Kararı mlsaturkey.com.tr değerlendiren Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mahsum Batı şunları söyledi:

"Mahkeme şüphe var diyor. Ama dava dosyasında şüpheyi gidermek için bir şey yapmadığı gibi katılanların bu şüpheyi gidermek için yaptığı onlarca talebi de reddetti. 27 sayfalık kararda mahkeme, sadece yapılan işlemleri alt alta yazmakla yetinmiş. Delilleri tartışmadığı gibi nasıl böyle bir kanaate ulaştığını da gerekçelendirmemiştir. Gerekçesiz bir karar. Hukuk tekniği açısından son derece zayıf, ceza hukuku kavramlarını barındırmayan hukuk yoksunu bir karar diyebiliriz.”