Erdoğan: Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır
Haber Merkezi - "Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı"nda konuşan "Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır" dedi ve Kürtçe önündeki yasağın da kendi hükümetleri döneminde kaldırıldığını belirterek, “Kürtçe yasak mıydı? Yasaktı. Önünü biz açtık” dedi
Erdoğan, ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Gazze'deki ateşkesi ret kararına tepki gösterdi. Erdoğan, "Adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde "Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı"nda konuştu.
Erdoğan yaptığı konuşmada, ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Gazze'deki ateşkesi ret kararına tepki gösterdi.
"Adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil"
Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi'nde 5 daimi üye ve geçici üyeler. Fakat sadece ABD'nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Tek başına. Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz; adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil" dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini ve arşa yükselen masum çığlıklarını bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işaretleri olarak görüyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nde 5 daimi üye ve geçici üyeler, sadece Amerika'nın ret oyuyla maalesef malum ateşkes reddedildi. Tek başına, böyle adalet olur mu?" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene evvel büyük umutlarla kabul edildi. Bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma amacını koruyor. 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor. Küresel barışın ve istikrarın tesisine de rehberlik ediyor. Beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından birisi olarak görüyoruz.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nün dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alındığı da bir gerçektir. Batı toplumlarını saran İslam düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı insan hakları tehdidinin başında yer alıyor. Terörist ve terör kavramları İslam'a saldırmanın, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü.
4,5 sene önce Yeni Zelanda'da 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermiştir. Kanada'dan ABD'ye, Avrupa'dan Asya'ya dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. "Nefes alamıyorum" diyerek can veren George Floyd'u asla unutamayız. Aylan Bebek'in nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu az önce izledik. Aylan Bebek'in ölümü Batı'yı insafa getirmedi. Aylan Bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında ebediyete yürüdü.
"Batı yeni Zelanda'dan ders çıkarmadı"
Son olarak Filistin kıyafetiyle gezen 3 genç ABD'de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batı Yeni Zelanda saldırısında hiçbir ders çıkarmadı. Ne güvenlik ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadılar.
Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İİT üyeliklerinin Avrupa'daki binalarının önünde 500'e yakın Kur'an'a saldırı düzenlendi. İlk defa dün Danimarka'da kutsal kitaplara yönelik saldırılar nedeniyle cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait işyerlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarının sayısı artıyor.
Meselenin trajikomik yanı tüm bunların demokrasi ve insan haklarının beşiği olan ülkelerde yaşanmasıdır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ikiyüzlülüğün kitabını yazmaktadırlar. Anlaşılan bu ülkeler BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer alan hakların "makbul" insanlar için olduğunu düşünüyor. Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan yararlanma imkanı bulunmuyor.”
Erdoğan, farklı din, mezhep ve inanç gruplarına ait cemaat vakıflarının mülk edinmelerini kolaylaştırdıklarını hatırlatarak, resmi dil olan Türkçe dışındaki dil ve lehçelerin öğreniminin önünü açtıklarını bildirdi.
“Kürtçe yasak mıydı? Yasaktı. Önünü biz açtık”
Bu dillerde siyasi propaganda, radyo ve televizyon yayını yapılmasına imkan tanıdıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Kürtçe yasak mıydı? Yasaktı. Önünü biz açtık. Her türlü siyasi propagandayı Kürtçe olarak da benim Kürt vatandaşlarım, Kürt kardeşlerim yapabiliyor mu? Yapıyor. Önünü biz açtık" diye konuştu.
Nefret suçunun ilk kez kendi dönemlerinde ceza mevzuatına girdiğini belirten Erdoğan, Alevi ve Bektaşiler ile Romanların haklarına yönelik birçok önemli düzenleme yaptıklarını, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının bu çabaların en güzel meyvelerinden biri olduğunu söyledi.
"Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır"
Erdoğan, insanların ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda inanç hürriyeti konusunda ilave adımlar atmayı sürdüreceklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şunu büyük bir memnuniyetle söylemek isterim. Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhur ile Cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini temin ederek milli iradeye vurulan zincirleri parçaladık, attık. Tamamını burada saymaya kalksak saatler sürecek nice reformu, nice atılımı, tarihe geçen büyük bir demokratik dönüşüm hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı zaten günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor. Geçmişle kıyaslandığında ülkemizin nereden nereye geldiğini çok iyi biliyor."
“Tarihin çöp sepetine atmadan mücadeleyi elden bırakmayacağız"
Terör ile mücadeleye de değinen Erdoğan, "Beynini yıkadıkları gencecik çocukları ölüme gönderen, zorla kaçırdıkları kadınları, kız çocuklarını istismar eden, daha kundaktaki bebekleri vahşice katleden, masumların kanı ve canı üzerinden ikbal devşiren bu insanlık düşmanlarının kökünü kurutmakta kararlıyız. Yaklaşık 40 yıldır kan döken, vatandaşlarımıza kan kusturan bu alçakları tarihin çöp sepetine atmadan mücadeleyi elden bırakmayacağız" şeklinde konuştu.
Ankara’da köpeklerin saldırdığı çocuk
Önceki gün Ankara'da yaşanan ve bir evladımızın ağır yaralandığı elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız.