Erdoğan’dan ‘MHP-DEM Parti’ açıklaması: Anlaşılmasını ümit ediyoruz

09-10-2024
Etiketler Küresel Medya Konseyi Çalıştay Medya Antalya Şebjet Herki Mehmet Ali Dim Rûdaw Erdoğan MHP Dem Parti Tokalaşma
A+ A-

Haber Merkezi – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti ile tokalaşması hakkında, "MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını umut ediyoruz" dedi.

Erdoğan, AK Parti Maclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, Meclis’in 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın, siyasi partilere, milletvekillerine ve Meclis çalışanlarına hayırlı olmasını diledi.

Yıl dönümü dolayısıyla 6-8 Ekim olaylarına değine Erdoğan, "Dün, 6-8 Ekim olaylarının 10'uncu yıl dönümüydü. Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur'an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinden 10 yıl, yüzyıl geçse bile unutmayız. Şunu da biliyoruz; ciğer paresini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar bağımsız Türk mahkemeleri önünde, işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır” dedi.

“CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi”

CHP’yi de suçlayan Erdoğan, "Fakat, o dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cesaretini halen gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sırf oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında 'Biz Türkiye partisiyiz' diyenlerin her fırsatta Türkiyelileştirme iddiasında bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.

“Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz”

Erdoğan, demokratik siyasette şiddete asla yer olmadığını herkesin anlaması gerektiğini söyledi.

"Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz" diyen Erdoğan, şiddetin hak arama yolu olarak görülmesiyle de siyaset yapılamayacağını belirterek, "Türkiye Yüzyılı'nda, şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum; Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yılık gecikmeyle bile olsa, 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır” şeklinde konuştu.

“Daha fazla uzlaşıya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz”

Erdoğan, yeni yasama yılında siyasette farklı bir üslup ve söylem görmeyi istediklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek, daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin gerek Meclis'in ilk günü, gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan Meclis'teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış içinde hareket etmeleridir."

Bahçeli ne demişti?

Devlet Bahçeli dünkü MHP grup toplantısında, "MHP Genel Başkanı olarak DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis'in ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, 'Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin' temennisi ve teklifidir. Biz gelişigüze,l keyfe keder anlık dürtülerle dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz, öylesine yerimizden kalkıp el sıkmanın merakına teşebbüs etmeyiz. DEM'e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir” demişti.

Suç kaydı olanlar için yeni yasa düzenlemeleri yapılacak

Yeni yargı düzenlemeleri hakkında da bilgi veren Erdoğan, poliste 26 suç kaydı olduğu açıklanan 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti'nin bir polis memurunu öldürmesi ve 19 yaşındaki Semih Çelik'in iki genç kızı vahşice katletmesini hatırlatarak, "Onlarca suç kaydı olan kriminal tiplerin elini kolunu sallayarak dolaşması, herkes gibi bizi de rahatsız ediyor" dedi.

AK Parti MYK toplantısında bu konuda atılması kararlaştırılan düzenlemeleri anlatan Erdoğan şöyle devam etti:

"Emniyet teşkilatımız içinde bir zafiyet varsa neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık, yanlışlık varsa neşteri vurup Allah'ın izniyle onu da çözüme kavuşturacağız. Medyada ve sosyal medyada suça özendirme, suçu teşvik etmede sorun varsa gerekli müdahalede bulunacağız. Suçu önlemeden suç ve suçluyu önlemede, yargılamadan ıslah sistemimize kadar nerede boşluk varsa hal yoluna koyacağız.

Seri suç işleyenin tutuklanabilmesi kolaylaştırılacak

Bu sorunların çözümü için bir dizi düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor. Öncelikle çok fazla suç kaydı olan kişilerin bu eğilimlerinin yargılama safhasında görülmesini ve dikkate alınmasını sağlayacağız.

Bilindiği gibi mevcut durumda seri suç işleyenlere karşı açılan onlarca dava olmasına rağmen, bunlar sonuçlanmadan kayıtlarda gözükmüyor. İlk derece mahkemesi, istinaf, Yargıtay derken, bir cezanın kesinleşmesi 5 yıla, hatta 7 yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte, suçlu kişi, yeni işlediği cürümlerde herhangi bir sabıka kaydı olmadığı için tutuksuz yargılanabiliyor. Bu çarpıklığı gidermek için iki adım atmayı planlıyoruz. Bunlardan ilki kurumsal düzenlemeye, ikincisi seri suç işleyen tutuklanabilmesinin kolaylaştırılmasına yöneliktir.

“Suç kaydı” birimi kurulacak

Yargı erkini güçlendirmek amacıyla Adalet Bakanlığı'nda kurulacak bir birim, farklı mahkemelerde görülen davaları, düzenlenen iddianameleri, hatta emniyet kayıtlarını toparlayarak, bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra savcılarımızın ve hakimlerimizin dikkatine sunacaktır.

Mesela; 5 suç kaydı olan birinin diğer davalarının bitip sabıka kaydına eklenmeden, yeni suçlar işleme eğiliminin dikkate alınarak tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak.

Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı bir şekilde belirlenecektir. Elbette bu husus, toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacaktır.

Toplumda infiale neden olan bir diğer husus ise pratikte 5 yıldan hatta 6 yıldan az ceza alanların maalesef hiç cezaevine girmeden hayatını sürdürebilmesidir. Bu durumun önüne geçmek için yine belirli suçlarda infaz hükümlerinin ancak mesela, alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır.

Örneğin; 3 yıl ceza almış bir kişi, yaklaşık 3,5 ay cezaevinde serbest kalmasıyla neticelenecek hükümlerden yararlanamayacak. Böylece suç işlemeye teşebbüs edecek kişilerin her halükarda cezaevine gireceğini bilerek, kendini kontrol etmesi sağlanacak ve pervasızca etrafa saldırmasının önüne geçilecektir.

Adalet Bakanlığı ve Meclis grubumuzdan, çerçevesini ifade ettiğim bu düzenlemelerin teknik çalışmalarını, Cumhur ittifakındaki ortaklarımızla da istişare ederek, süratle sonuçlandırmalarını bekliyorum.

“Basınımız ve medyamız elbette özgür olmalıdır”

Burada artık iyice kontrolden çıkan bir riske de dikkat çekmek istiyorum. Medya organlarımız son dönemde reyting uğruna son derece yanlış bir yayın politikası izlemeye başladı. İfade tutanaklarından polis kayıtlarına, kaynağı belirsiz iddialardan önü sonu belli olmayan videolara kadar her türlü bilgi, belge ekranlarda çarşaf çarşaf yayınlanıyor, haber ve tartışma programlarının saatlerce konusu oluyor. Habercilik adına, mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Cinayet vakaları, ailelerin özellikle televizyon izlediği saatlerde detaylıca anlatılıyor. Meselenin sosyal öğrenme boyutu göz ardı ediliyor. Buna rıza göstermemiz söz konusu olamaz. Basınımız ve medyamız elbette özgür olmalıdır. Ama bu toplumsal olaylarda sorumlu yayın yapmaya mani değildir.”

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli