Özgür Özel’den Narin Güran açıklaması: Delliler karartılmasın
Haber Merkezi - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran soruşturması hakkında, “Tahkikatın bundan sonrası son derece dikkatli yürütülmelidir. Olmadık feodal ilişkilere yapılan atıfların hukukun önüne geçmesinin, dellileri karartmasının, suçluların adalet önünde bir ömür boyu hesap vermemesine asla izin verilmemelidir” dedi.
CHP Genel Başkanı Özel, CHP'nin 101'inci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Devlet Mezarlığı'nda Bülent Ecevit ve Deniz Baykal'ın mezarlarına gerçekleştirdiği ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özgür Özel, Kara Harp Okulu'ndaki mezuniyet töreninin ardından teğmenlerin kılıç çatarak yemin etmelerinin ardından başlayan tartışmalar ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Oradaki kendini bilmezler temizlenecek" ifadelerine ilişkin şunları kaydetti:
"Harbiye mezuniyetinde bir gelenek yerine getirildi. Harbiye mezuniyetinde yaşanan, Harbiye'nin kurulduğu günden beri her sene yaşanan kılıç çatma ve yemin merasimiydi. Bunların bir çoğuna basın da yer verdi. Sayın Erdoğan şahitlik etti, izledi, alkışladı vaktiyle. Bu metin 2016'dan beri resmen okunmuyor ama yine teğmenler yerine getiriyordu. Bu sene rahatsızlık nereden gerçekten anlamak güç, oysa bu sene en büyük mutluluğun olacağı sene. Dünyada örneği var mıdır bilinmez ama bizim için büyük bir gurur, Cumhuriyet 100 yılını boşa tamamlamamış denen bir gurur. Kara, Deniz, Hava Harp Okulları'nın birincisi kadın teğmenler. Bu büyük bir gurur, Cumhuriyet'in başarısı. O kadın teğmenlerden biri Harbiye'de arkadaşlarının kılıçlarını birbirine çekip çatarak geldiğinde onlara yemin yaptırıyor.
“Ben bir kutuplaşma istiyorum en uygun zemin burada”
Sayın Erdoğan 8 gün sustu, 8 gün sonra manidar ama manası hiç hoş olmayan bir konuşma yaptı. Bir kez bu konuşmayı imam hatiplilerin bir derneğinde yapmış olmasını toplumsal kutuplaşmaya ve Türkiye'nin aşmakta olduğu bir süreci geri çağırmaktan medet umduğu için son derece rahatsız edici buluyorum. Ne imam hatipliler ordunun düşmanıdır ne ordu imam hatiplilere karşıdır. İmam hatiplilerin görevi, Anayasa çerçevesinde milletin ihtiyacı olan din hizmetlerini görecek personeli yetiştirmektir. Harbiye'nin görevi de savunmayı gerçekleştirecek personeli yetiştirmektir. İkisinin de Anayasal düzende yerleri vardır, ikisinin de kanunda yerleri vardır. Bunları birbirine rakipmiş gibi göstermek, 8 gün susup teğmenlerin yaptığını imam hatiplilerin bir toplantısında dile getirirseniz burada şunu itiraf ediyorsunuz, 'ben bir kutuplaşma istiyorum en uygun zemin burada.' Size yapılan hararetli alkışları orduya karşı yaptığınız açıklamalara imam hatiplilerden gelen alkışlar diye gösterdiğinizde işte o zaman olan oluyor.
“Son çarem eski Türkiye'de”
Bile isteye, imam hatiplilerin olduğu yerde teğmenlere meydan okuma, had bildirme ve bunun üzerinden imam hatiplilerin alkışını canlı yayına servis etme, 'Ben tükendim, bitiyorum, başka çarem kalmadı, son çarem eski Türkiye'de.' Biz o Türkiye'yi 5 Kasım'da niyetiyle, 31 Mart'ta fiilen bitirdik, geride kaldı o eski Türkiye. Normalleşme bu tip işlerden uzak durulmasıdır. Kutuplaşmanın, bu milleti birbirine düşürmenin, 20 yaşında bir teğmenle bir İmam Hatip mezununu rakip, düşman göstermenin son günü 31 Mart'tı. Milletimiz dedi ki 'Kutuplaşmayan kucaklaşan, kavga etmeyen milletiyle kucaklaşan ve benim derdimle meşgul olan suni krizlerle beni unutmayan siyasete prim veriyorum.' Sayın Erdoğan'ın bundan bir mesaj almasını umuyorduk, onun için gittik ziyaret ettik, iletişim kurduk, hiçbir şey anlamadı. İlk günlerde kendi ifadeleri son derece kıymetliydi ama sonrasında şu akla uydu, bu CHP'ye yarıyor ama bu sefer 8 gün durdu düşündü, teğmenlere o sözleri söyleyerek toplumu kutuplaştırmayı, eski Türkiye'ye duyduğu özlemi gündeme getirdi.
“Yıllarca izledin, şimdi mi geliyor aklına”
"Erdoğan bu tip kutuplaşmalardan beslenerek iktidara tutunacağını sanıyorsa büyük bir yanılgı içindedir, onun oyununa düşmeyiz. Bu teğmenlere 'O kılıcı kime çekiyorsun' diyor. Yıllarca izledin aklına gelmedi şimdi mi geliyor senin aklına. Cevaplayayım o zaman, teğmenler kılıcı kime çekerler biliyor musun? Dosta güven, düşmana kaygı versin diye çekerler. Sen Türk Silahlı Kuvvetler'in dostuysan, anayasal düzenin dostuysan, Türkiye Cumhuriyeti'nin dostuysan, kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olan bu rejimin dostuysan o kılıçtan niye ürküyorsun? O kılıçtan vatan, millet düşmanları ürkecek, Türkiye'nin düşmanları ürkecek, Atatürk düşmanı varsa o ürkecek, onlar ürktükten sonra, 8 gün düşünüp onların safına geçip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlerine had bildirmeye çalışmak gerçekten bir siyasi tükenmişliğe kutuplaşma niyetiyle, Türkiye'nin bugünlerini ve yarınlarını heba etmeye çalışmaktır, ben buna izin vermem. O yüzden sözümüze kıymet veren herkese diyoruz ki, bu oyunu görün, gençlerin bir kısmını bir yanda bir kısmını öbür yanda gösterme uğraşını görün.
“Ödül verdiğin teğmene soruşturma mı açacaksın?”
Orduya laf söyleyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ordusuyla, Recep Tayyip Erdoğan'ın ordusu gibi bir ikilik yaratmaya çalışan ayrımcı dili görün. Teğmenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askeridir, Türk Silah Kuvvetleri'nin askeridir. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki hepimizin askeridir. Ona karşı husumet dilini çok tehlikeli, fevkalade siyasi, çıkarcı ve utanç verici buluyorum. Bu bahsi burada kapatıyorum. Ümit ederim bu konuya yeniden dönmemizi gerektirecek yeni saçma sapan açıklamalar ya da olmadık yani takdirlerle ödül verdiğin teğmene soruşturma mı açacaksın şimdi? Manisalı hemşerim İkra'ya had mi bildiriyorsun sen? Üç tane kadın teğmen üç kuvvette, Harp Okulu'nda birinci olmuş bunun gururunu şu millete ağız tadıyla neden yaşatmıyorsunuz? Bu kadar mı huzur düşmanısınız? İki gün hiç olmazsa şunun tadını çıkarsaydı insanlar. Ailelerinin de kursağına dizdiniz. Hepimizin de bu mutluluğu kursağına dizdiniz. Bundan sonraki süreçte bu konuda hiçbir şey duymak istemiyoruz. Bu millet böyle bir gerginlik istemiyor, gerginlikten beslenme hesaplarının da siyaseten menfaat umanlara, siyaseten çok ağır bedelleri olur."
"Adalet yerini bulana kadar Narin'in yanındayız"
Özgür Özel, Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ile ilgili şunları söyledi:
"Dikkatle takip ediyoruz. Bir heyet oluşturduk, Sayın Sezgin Tanrıkulu, Süleyman Bülbül, Atakan Ünver. Bu üç hukukçu arkadaşımız, Kadın Kolları Genel Başkanımız Sayın Asu Kaya ile birlikte bu törenden sonra bölgeye hareket ediyorlar. Çok yakından takip edeceğiz hem otopsiyi hem adli süreci. Beline kadar suyun içinde 20 gündür Narin'imizi arayan güvenlik güçlerine ve sivil personele teşekkür ediyoruz. Evlatlarını arar gibi aradılar. Bu konuda emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Tahkikatın bundan sonrası son derece dikkatli yürütülmelidir. Olmadık feodal ilişkilere yapılan atıfların hukukun önüne geçmesinin, dellileri karartmasının, suçluların adalet önünde bir ömür boyu hesap vermemesine asla izin verilmemelidir. Dün duyduğumuz bazı feodal ve hukuk devletine sığmayacak açıklamaları tehlikeli buluyoruz. Bölgeye gidiyoruz ve bundan sonra yakından takip edeceğiz ve adalet yerini bulana kadar Narin'in yanındayız. Hiçbir feodal ilişkinin teminatı değiliz."