Haber Merkezi – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, elektrik faturalarındaki TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini kaldırma kararı aldıklarını açıkladı.
Beştepe’deki Kabine Toplantısı'nın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Erdoğan, toplantıda sağlıktan dışişlerine, enerjiden adalete kadar pek çok meseleyi görüştüklerini söyledi.
Türkiye'nin salgınla mücadelesini dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, ön alıcı bir anlayışla başarıyla devam ettirdiğini ifade eden Erdoğan, ikinci yılının sonuna doğru yaklaşılan salgının yeni dalgalar ve yeni varyantlar halinde ilk dönemdeki öngörüleri aşarak insanlığı tehdit etmeyi sürdürdüğünü belirtti.
Erdoğan, salgının uzun soluklu mücadeleyi gerektiren sağlık krizi olduğu gerçeğinin artık inkarı mümkün olmayan bir vaka olarak karşılarında durduğunu ifade etti.
Bu durumun gelişmiş ülkeler dahil tüm devletlerin sağlık başta olmak üzere temel hizmet ve ürün altyapılarını giderek daha da zorladığına dikkati çeken Erdoğan, “Bir yandan salgınla mücadeleyi kesintisiz şekilde devam ettirirken daha büyük bir azim ve kararlılıkla da fırsatları değerlendirmenin gayreti içindeyiz” dedi.
‘Vakalar kontrol edilebilecek bir seviyede’
Erdoğan, sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermediklerini, vermeyeceklerini dile getirdi.
Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayılarının kontrol edilebilecek bir seviyede olduğunu anlatan Erdoğan, "İnşallah bunları daha da aşağı çekeceğiz. Bu dönemde özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir. Bunların önüne geçecek tedbirleri de en kısa sürede alacağız" diye konuştu.
‘Yüz yüze eğitim-öğretim kesinlikle devam edecek’
"Okullar açık mı kalacak, kapanacak mı tartışması da artık sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim-öğretim kesinlikle devam edecektir. Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum." diyen Erdoğan, salgını ülke gündeminden tamamen çıkartana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
Elektrik fiyatları
Erdoğan, petrol fiyatlarının 2020 yılı başındaki 42 dolar seviyesinden 80 dolar seviyesine, kömür fiyatlarının 50 dolardan 270 dolar seviyesine kadar yükseldiğini anımsatarak şöyle devem etti:
"Küresel düzeydeki tüm bu yükselişe rağmen, bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeyinde bir faturayla vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık. Böylece sadece 2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden toplamda 127 milyar liralık ilave bir meblağın çıkmasını önledik. Bir başka ifadeyle her vatandaşımıza yıllık 1500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki, burası da çok önemli, altını özellikle çiziyorum, TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. Hem enerji sektöründeki kurumların dengelerini bozmayacak hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşımla bu küresel enerji krizini yönetmeyi sürdüreceğiz. Finans tarafındaki dalgalanmaların da üretimi ve ihracatı artırarak cari açığımızı düşürdükçe durulacağına inanıyoruz. Bu bakımdan 2022 inşallah verdiğimiz emeklerin, yaptığımız fedakarlıkların, yürüttüğümüz mücadelelerin semeresini görmeye başlayacağımız bir yıl olacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolundaki son önemli imtihanımız olan 2023'ü de başarıyla geride bıraktığımızda ülkemizin dünyanın siyasi ve ekonomik liginin en üstündeki yerini alışına hep birlikte şahitlik edeceğiz."
‘Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmeleri omurgasızlıktır’
Erdoğan Meclis’te kabul edilen Irak ve Suriye tezkerelerine karşı çıkan muhalefeti de eleştirerek şunları söyledi:
"Türkiye'nin sınır ötesi harekâtları siyaset üstü bir konusudur. Geçmişte defalarca evet dedikleri bir metne saldıranların, bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Bu tezkereye karşı çıkmak TSK'nın ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesi unsurlarına can simidi atmak demektir. Karşı çıkmak, Türkiye'nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Türkiye'nin en eski ve hâlihazırda ikinci büyük partisinin bu örgüt kuklası yapı tarafından yönetildiğini, yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına geçekten üzüntü duyuyoruz. Yapılan gizli açık ortaklıklar ve pazarlıklarla kimi belediyelerde bazı birimlerin bu parti yönetimine verildiği zaten biliniyor. Meclise Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla savunanların Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmeleri bir başka omurgasızlıktır. Kanal İstanbul projesini yabancı büyükelçilere şikâyet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez.”
İYİ Parti'li Lütfü Türkkan'ın videosunu izlettirdi
Erdoğan, İYİ Parti'li Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de “şehit yakını” olduğüunusöyleyen kişiye yönelik sözlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan Türkkan’ın yer aldıpı videoyu gösterdikten sonra şöyle devam etti:
"Gördüğünüz gibi neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni, PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını, onun namusuna, şimdi açıyorum bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz. Üstelik bu kişi ve avanesi, önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar, sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde, insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin 'milletvekili' sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Partinin grup başkan vekilliğinden veya genel başkan yardımcılığından ayrılması, bu iş için bir çıkış yolu değildir. Artık sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide, bir şehidimizin bacısına küfür edilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki neymiş? İşte başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz ya? Kimi kandırıyorsunuz? Al birini vur öbürüne. Geçmişi benzer pek çok edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu buradaki görüntünün failinden daha az değildir. Sadece bir kamu bankası olan Ziraat Bankasına 36 milyon dolar şu anda borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi, aynı zamanda Kocaeli'nde biliyorsunuz yine devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de çok ciddi orada sıkıntılar yaşanmıştı.
‘Kadın STK'lar ne iş yapıyorsunuz?’
Peki kadın STK'lar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla, sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfür edilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfür edildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların, şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini de hafıza kayıtlarımıza nakşediyoruz."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın