AYM 'bakan onayıyla' medya kuruluşlarının mal varlığına el koyma ve kapatma kararını iptal etti
Haber Merkezi - Anayasa Mahkemesi (AYM), ‘Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen oluşumlarla ilişkili medya kuruluşlarının ilgili bakanın onayıyla kapatılması ve mallarına el konulmasını öngören’ kuralı iptal etti.
AYM 24/12/2020 tarihinde E.2017/21 numaralı dosyada, 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 2. maddesinin (4) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi.
CHP'li Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel'in öncülüğünde 121 vekilin imzasıyla açılan iptal davasına konu olan kural, “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete ve dergilerin, yayınevi ve dağıtım kanallarının ilgili bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine ilgili bakanın onayı ile kapatılmasını ve bunların her türlü mal varlığının hazineye devrini” düzenlemekteydi.
İptal talebinin gerekçesi olarak “Kuralın mülkiyet hakkına aykırı bir düzenleme olduğu, ifade, basın ve haber alma ile süreli ve süresiz yayın hakkının demokratik bir toplumda zorunlu olmayan ölçüde sınırlandığı ve bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu” belirtildi.
Yaptığı incelemenin ardından kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar veren AYM, değerlendirme metninde şu ifadelere yer verdi:
“Kural olağanüstü hâlin ilanına neden olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olmasına rağmen olağanüstü hâl süresini aşacak biçimde uygulanmaya imkân vermektedir. Bu nedenle kurala ilişkin inceleme sınırlamada bulunulan hakkın düzenlendiği madde başta olmak üzere Anayasa’nın diğer hükümleri ve elbette olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olan 13. maddesi bağlamında yapılmalıdır" diyerek "Dava konusu kural özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete ve dergilerin, yayınevi ve dağıtım kanallarının belirli şartlar altında kapatılmasını öngörmek suretiyle ifade ve basın özgürlüğüne sınırlamalar getirmektedir.”
Anayasa’nın 13. maddesine göre, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” hükmüne yer veriliyor.
Mahkeme de açıklamasında, “Buna göre ifade ve basın özgürlüklerine getirilen sınırlamanın kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir” diyerek “temel hak ve özgürlüklere” vurgu yaptı.
Basın yayın kuruluşlarının kapatılmasına dayanak olan ve kapatma kararına karşı itirazların önünü kapatan maddelerin iptaliyle birlikte, kapanan, mallarına el konulan ve lisansları iptal edilen kurumlara ne olacağı da merak konusu oldu.
Ne olmuştu?
Söz konusu KHK kapsamında, Başbakanlık’a bağlı olarak kurulan komisyonun kararı ile aralarında İMC TV, Hayatın Sesi gibi kanalların bulunduğu 16 TV kanalı, 2 radyo kanalı, 45 gazete ve 15 dergiyle birlikte, “terör örgütleri” ile ilişkilendirilen 29 yayınevi kapatılmıştı. Kararın ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-iş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanları, kapatma kararlarının basın özgürlüğüne karşı olduğunu belirterek dönemin Bakanlar Kurulu'na seslenmiş, kararların geri alınmasını istemişti.