‘Düşman değildik ki’ diyen Erdoğan’dan Beşar Esad’a çağrı!

07-07-2024
Etiketler Beşar Esad Recep Tayyip Erdoğan Suriye
A+ A-

Haber Merkezi – Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi açısından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilgili konuşan Erdoğan, "Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz " dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, EURO 2024 Hollanda-Türkiye çeyrek finalini Almanya'da izledi.

Maç sonrası Türkiye'ye dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, futbolun yanı sıra dış politikaya dair değerlendirmelerde bulundu.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la ilgili yaptığı açıklamaları gündem olan Erdoğan, Esad'a her an davette bulunabileceklerini belirterek, "Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye’de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin'in yaklaşımları var. Irak Başbakanı’nın bu konuda yaklaşımları var. Biz her yerde arabuluculuktan bahsediyoruz da sınırımızdakiyle, komşumuzla niye olmasın?" dedi.

Erdoğan'a sorulan sorular ve yanıtları şöyle oldu:

"Efendim, Gazze'yle ilgili bir soru yöneltmek istiyorum size. Gazze'de yaşanan son gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz biliyorum. Bir ateşkes ve esir takası ihtimali yeniden gündemde mi, siz bunu hep gündemde tutuyorsunuz. Bu yönde önemli bir ilerleme var mı? Bir ateşkes için umutlu musunuz? Türkiye'nin bu süreçte rolü ile ilgili neler söylemek istersiniz? Bir de İsrail-Hizbullah gerginliği tedirgin edici, yeni bir savaş söz konusu olabilir mi? Böyle bir gelişme karşısında Türkiye'nin bölge ülkeleriyle diplomatik inisiyatif anlamında neler yapabileceğiyle ilgili görüşlerinizi merak ediyorum. Gazze'yle ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

Gazze konusunda iki üç gündür ciddi manada olumlu bazı gelişmeler var. MOSSAD’ın başındaki şahsın Doha’da Hamas yetkilileriyle yaptığı görüşmeler söz konusu. Görüşmelerde daimi ateşkesi öngören bazı olumlu adımlar atıldı. Artık ateşkes için “an be an” diyorlar. Yani an be an oradan isabetli bir haber gelebilir. Ama bütün mesele Netanyahu’nun tavırları. İsrail bu caniliği, bu vahşeti daha fazla sürdürememeli. İsrail bu katliamları devam ettirmek noktasında ayak diremeyi artık bırakmalı ve bu insanlık dışı saldırıları sonlandırmalıdır. Bu konuda uluslararası toplumun ve özellikle Batılı ülkelerin İsrail’e yönelik baskılarını artırması şarttır. Bugüne kadar saldırıda direten, katliamları sürdüren İsrail’dir. İnsan haklarını ve uluslararası hukuku ayaklar altına alan İsrail’dir. Şimdi kalkmış çatışmaları bölgeye yaymak, kendilerini rahatlatmak için Lübnan’ı tehdit ediyorlar. İsrail çatışmaları bölgeye yayma niyetinden vazgeçmelidir. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batılı ülkeler, bu noktada İsrail’e verdikleri destekten vazgeçmelidir. Türkiye, ilk andan itibaren barıştan yana olmuştur. Türkiye bu çatışmaların sona ermesi gerektiğini, 1967 sınırlarında iki devletli çözümün kalıcı barışı sağlayacağını en yüksek sesle dile getiren ülkedir.

İran'da geçtiğimiz günlerde bir seçim oldu ve Türk kökenli bir Cumhurbaşkanı seçildi. Her seferinde de Türk kimliğini saklamayan, iftar ettiğini de söyleyen birisi yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan. Bundan sonra Türkiye-İran ilişkilerinde bu durumun bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz? Bununla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Mesut Pezeşkiyan aslında Azeri kökenli bir Türk. Mesela Tebriz'de Türkçe konuşuyor. Ama Kürt bölgelerine gittiği zaman oralarda da Kürtçe konuşabiliyor. Farçaya da gayet hakim. O şekilde onu da konuşabiliyor. Ben döndüğümüzde kendisiyle irtibat kurup tebrik edeceğim. Bundan sonraki süreçte Türkiye-İran ilişkileri inşallah daha iyi olacaktır. Kaldı ki İran'la bölgede münasebetleri en iyi olan ülke Türkiye. İran bizim tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan önemli bir komşumuzdur. Yeni dönemde Türkiye-İran ikili ilişkilerinin artan bir tempoda olumlu istikamette gelişmesini bekliyorum.

İngiltere'de de biliyorsunuz seçim oldu ve iktidardaki Muhafazakar Parti büyük bir hezimet yaşadı. Üstelik de Rishi Sunak katı göçmen politikasına rağmen büyük bir yenilgi aldı. Bu yeni dönemde İngiltere ile ilişkilerimiz nasıl olur ve siz bu katı göçmenlik politikaları sunan Rishi Sunak’ın kaybetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu ana kadar uyguladıkları politikalar ve İngiltere'nin ekonomik alanda yaşadığı sıkıntılar Rishi Sunak’ın bana göre en önemli kayıp sebebi olmuştur. Sola gelince, 14 yıldır malum İşçi Partisi İngiltere'de bir netice alamadı. Ama şimdi bu seçimde 411 milletvekili kazandılar. Bugüne kadar İşçi Partisi Tony Blair zamanında bile böyle bir sayıya ulaşamamıştı. Şimdi ise bu milletvekili sayısını yakalamak suretiyle İngiltere'de ikinci defa İşçi Partisi böyle bir güce erişti. İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ı da henüz tebrik için arayamadım. Şimdi döner dönmez ilk yapacağımız işlerden bir tanesi onu da aramak olacak. Avrupa Birliği'nden ayrılmış bir ülke olarak tekrar katılmayı düşünmediğini söylüyor. Yapacağımız görüşmede “bundan sonra Türkiye-İngiltere ilişkilerini nereye vardırırız?” bunları da konuşacağız. Türkiye ile İngiltere ikili ilişkileri son derece köklüdür. Biz, iktidarımız döneminde gerek İşçi Partili gerek Muhafazakar Partili başbakanlarla çalıştık. Önemli olan iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda çalışmalar ortaya koymaktır. Yeni dönemde de müttefikimiz İngiltere ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye devam edeceğiz. Önümüzde önemli gündem başlıkları var bunları ele alarak ilişkilerimizdeki olumlu seyri ilerletmek niyetindeyiz.

“Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz”

Sayın Cumhurbaşkanım son bir yılda özellikle provokatif olaylar birbiri ardınca geliyor. Son örneğini de Kayseri'de gördük zaten. Bunların arkasında bir organize el olabilir mi? Çok sayıda olay oldu çünkü. Ne düşünüyorsunuz?

Muhakkak ortada bir mikser var. Yani bu tür olaylarda bir siyasi mikserin olmaması mümkün değil. Onlar ne kadar bu işi karıştırmaya gayret ederlerse etsinler zaten biz güçlü bir devlet olarak bunlara gereken tokadı anında attık. Bundan sonra da atmaya devam ederiz. Türkiye'nin gücü sayesinde nasıl ki PKK’yı, PYD’yi, KCK'yı, FETÖ'yü çökerttiysek, aynı şekilde bunları da çökertiriz. Ama yeter ki bizim içimizdeki siyasetçiler bu noktada akıllı hareket etsin. Artık biliyorsunuz ana muhalefet diye bir şey kalmadı. Bu muhalefet sürekli kışkırtıcılık yapmaya devam ediyor, rahat durmuyor. Hala kalkıyor, mültecilerle uğraşıyor. Şu anda Suriye'den 3 milyonu aşan mülteci ülkemizde. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye’de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin'in yaklaşımları var. Irak Başbakanı’nın bu konuda yaklaşımları var. Biz her yerde arabuluculuktan bahsediyoruz da sınırımızdakiyle, komşumuzla niye olmasın?"

Merih Demiral'e verilen cezanın Türkiye'nin millet olarak yapısına dönük verilmiş bir ceza olduğunu belirten Erdoğan şu açıklamaları yaptı:

Batı'nın bugüne kadar zihniyet itibarıyla bize yaklaşımı hiçbir zaman değişmemiştir. Batı aynı zihniyetiyle devam etmiştir ve aynı şekilde de devam etmektedir. Merih Demiral’a verdikleri ceza, adeta ilk andan itibaren kararı verilmiş olan bir ceza. Ben Kazakistan'dan dönüşte uçak söyleşimizde de ifade etmiştim. Eğer olay bozkurt işaretini cezalandırmaksa Almanlar’da kartal var, kartalı cezalandırıyor musunuz? Yok. Fransızlarda horoz var, ‘Niye horozlanıyorsun’ diyerek kalkıp da Fransızları cezalandırıyor musunuz? Yok. Fakat Türkiye'de o golün ve arka arkaya atılan gollerin heyecanı içerisinde bizim efsanelerimizde yer alan bozkurt işaretini yapan Merih’e verilen bu ceza, Merih’in şahsına değildir. Aslında Türkiye'nin millet olarak yapısına dönük verilmiş olan bir cezadır. Bunun en güzel karşılığı da aslında bu maçtan bizim galip olarak çıkmamız olacaktı. Ben zaten inanıyorum ki bütün futbolcu arkadaşlarımız, kardeşlerimiz de bu aşkla, bu heyecanla sahaya çıktılar. Onlara sahada güzel bir ders vereceklerdi ama ne yazık ki bu son 3-5 dakika içerisinde yakalanan pozisyonlar gole döndürülmüş olsaydı, oradan ağlayarak dönen onlar olacaktı. Maalesef olmadı. Artık şimdi 2026’da Dünya Kupası, 2028’de Avrupa Şampiyonası var. Şimdi bizim bunlara en güzel şekilde hazırlanarak, Montella’nın da dediği gibi inşallah bunların rövanşını orada alma şansımız var. Böyle de bir ekip inşallah hazırlandı.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli