Yaşar Güler’in Bağdat ve Erbil ziyareti Ankara açısından hangi mesajları taşıyor?

07-02-2024
Şevket Herki
Etiketler Yaşar Güler Bağdat Erbil Ankara ORSAM
A+ A-

Ankara (Rûdaw) – ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman ve SDE Başkan Yardımcısı Alper Tan, Türkiye Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın Bağdat ve Erbil ziyaretlerini Rûdaw’a değerlendirdi.

Bağdat’ta Irak Cumhurbaşkanı Latif Reşid, Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani, Savunma Bakanı Sabit Muhammed Said Rıza Al Abbasi, Irak İçişleri Bakanı Abdülemir Kamil Şammari ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci ile görüşen Güler, dün akşam başkent Erbil’e geldi.

Güler ve beraberindeki heyet bugün de Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakan Mesrur Barzani ve Başkan Mesud Barzani tarafından kabul edildi.

Bakan Güler ve beraberindeki heyetin Bağdat ve Erbil’deki görüşmelerinde temel gündem güvenlik ve bölgedeki gelişmeler oldu. Görüşmelerde Türkiye ile Irak arasındaki su sorunu, Ankara tarafından Süleymaniye havalimanına uygulanan ambargo ve diğer ikili meseleler de ele alındı.

"Ziyareti bütünsel bir sürecin parçası olarak düşünebiliriz”

Basında geniş yer alan ziyaret hakkında Rûdaw’a değerlendirmelerde bulunan Orta Doğu Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, "Bu ziyareti aslında bütünsel bir sürecin parçası olarak düşünebiliriz. Daha önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gitmişti, daha sonrasında MİT Başkanı İbrahim Kalın önce Bağdat'ı ziyaret etti, sonra Ankara'ya geldi ve son olarak tekrar Erbil'e gitti” dedi.

İbrahim Kalın’ın Bağdat ziyareti sırasında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Türkiye’ye geldiğini ve bu nedenle Kalın’ın Ankara’ya dönüp ardından Erbil’e geldiğini hatırlatan Duman, “Burada daha geniş bir diyalog yürütülüyor gibi düşünmek lazım. Tamamen bir tesadüf olabilir ama bence bu noktada İran'ın pozisyonunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin terörle mücadelesinde ve Irak'la ilişkilerinde özellikle İran'ın hem Erbil'e yapmış olduğu saldırılar hem de Şii milis grupları üzerinden yürütülen vekalet savaşları Türkiye'nin terörle mücadelesini ve Irak ilişkilerini Ankara-Erbil diyaloğunu da etkileyen bir mesele” yorumunu yaptı.

“Ankara-Erbil-Bağdat diyaloğu son derece önemli”

“Ankara-Erbil-Bağdat diyaloğu son derece önemli” diyen Duman, Türkiye’nin bunu önemsediğini ve yapılan bu ziyaretlerde Erbil'in hiç pas geçilmemiş olmasının da noktada önemli olduğunu vurguladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2020'den beri Kürdistan Bölgesi toprakları içerisinde sürdürdüğü “Pençe” operasyonlarına değinen Bilgay Duman, “Türkiye'nin yapmış olduğu bu operasyonlarla baskılanan PKK daha şehirlere inmeye başladı. Yani işte Süleymaniye gibi, Kerkük gibi, Mahmur, Sincar gibi. Türkiye her ne kadar nokta operasyonlar yürütmüş olsa da şehir alanlarında, meskun mahallerde operasyon yapabilmek kırsal alanlarda dağlık alan kadar kolay değil. Bu noktada hem Erbil'in hem Bağdat'ın desteğine ihtiyaç duyuyor. Tabii ki bir taraftan da yine Sınır Muhafız güçleri meselesi söz konusu. Erbil-Bağdat'ın daha uyumlu çalışması gerekiyor. Yine istihbarat destekleri konusunda daha uyumlu çalışılmaları gerekiyor ve bu noktada bu geniş ziyaretler silsilesiyle bu noktalarda iş birliği sağlanmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

Duman, ziyaret kapsamında görüşmelerin savunma bakanları düzeyiyle sınırlı kalmadığını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, Ulusal Güvenlik Müsteşarı ile kapsamlı görüşmeler yapıldığına dikkati çekti.

Bilgay Duman, “Tabii Ankara-Erbil-Bağdat üçlüsü arasında yeni bir mekanizmanın geliştirilmesi sadece PKK'yla mücadele anlamında değil, daha geniş çaplı bir terörle mücadelede çok daha büyük fayda ve başarı sağlayacak” dedi.

Türkiye’nin güvenlik konusunda Irak’tan talepleri olduğunu belirten Duman, Şengal Anlaşması’nın hayata geçirilmesi ve PKK’nin Süleymaniye'deki varlığının bunun bir parçası olduğunu söyledi.

Türkiye Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK'nin Irak tarafından resmen “terör örgütü” olarak ilan edilmesi yönünde çağrısı olduğunu iafade eden Duman, “Iraklılar her ne kadar ‘PKK her iki ülkenin çıkarlarına zarar veriyor’ ya da ‘Irak anayasası kendi topraklarının başka bir ülkeye saldırılma amacıyla kullanılmasına izin vermiyor’ dese de fiilen bir varlık var. Bu varlığa karşı hiçbir somut adım atılmış değil. Bugüne kadar Irak açısından PKK birincil bir tehdit değildi ama bugün şehirlerdeki varlığıyla, Irak güvenlik güçlerini ve Peşmergeleri hedef almasıyla yavaş yavaş birincil bir güvenlik problemi haline de gelmeye başlıyor. İşte bu noktada Erbil-Ankara-Bağdat'ın üst üste gelmesi bu noktada üçlü bir mekanizma kurması belki de sorunun çözümü konusundaki atılacak en önemli adımlardan bir tanesi” yorumunu yaptı.

Tan: Ziyaret son derece önemli

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Alper Tan da, Orta Doğu'daki güvenliğin sağlanmasının bölge ülkelerinin birlik beraberlik içerisinde olmasıyla alakalı olduğunu söyledi.

“Bölge ülkelerinin güvensizlik içerisinde olmasının sebebi, bölge dışından güçlerin buraya müdahale etmesinden kaynaklanıyor” diyen Tan, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin “istikrarsızlığın, güvensizliğin, barıştan uzak olmanın, çatışmanın en büyük sebebi” olduğunu savundu.

Tan, “Türkiye Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanının Bağdat ve Erbil'e yaptığı ziyareti son derece önemli ve değerli buluyorum. Onun öncesinde MİT Müsteşarı İbrahim Karın yaptığı ziyaret, muhtemelen bu son Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanının yaptığı ziyaretin altyapısını hazırlamak üzere yapılmış görüşmelerdir. Buradan belli bir yol alındı ki, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı da oraya gitmiş olması gerekir” diye konuştu.

“Ankara, Bağdat ve Erbil'in ittifak içerisinde olması son derece önemli”

Bölgenin “güvenliği sağlama konusunda iyi bir yola girdiğini” belirten Tan, “Bu noktada Ankara, Bağdat ve Erbil'in ittifak içerisinde olması, görüş birliği içerisinde olması son derece değerli. Başka ülkeler olmasa bile Bağdat, Erbil, Ankara aynı çizgide aynı noktada anlaştıkları takdirde en azından Türkiye ve Irak körfeze kadar bir koridor halinde emniyet ve güvenlik içerisine alınmış olabilir. Türkiye ile Irak'ın birlikte olması halinde Suriye'den gelecek tehlikelerde, İran'dan gelecek tehlikelerde azalacaktır. Çünkü sadece batılı ülkelerin Amerika'nın vekil güçleri yok, Irak'ta, İran'ın da maalesef vekil güçleri var, tıpkı Yemen'de, Suriye'de olduğu gibi” şeklinde konuştu.

“İran'ın bu tutumunun değişmesi gerekiyor”

İran’ın tutumuna değinen Alper Tan, “Komşumuz İran'ın da bu tutumunun değişmesi gerekiyor. Herkes kendi sınırları içerisinde egemen olsun, hedefine ulaşsın, ama başka topraklarda kimsenin gözü olmamalı. Böyle olduğu takdirde biz bunu çözebiliriz” dedi.

2011'den beri devam eden Suriye krizi konusunda Soçi ve Astana süreçleriyle Türkiye, Rusya ve İran’ın bir araya geldiğini hatırlatan Tan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şimdi Irak konusunda bundan daha yakın olduğumuzu düşünüyorum. Irak'ın güvenliğinin sağlanması halinde Suriye'nin güvenliği de arkasından rahatlıkla sağlanabilir, bundan Suudi Arabistan da mutlu olabilir. Suudi Arabistan, Irak ilişkileri de düzelebilir, hatta Suudi Arabistan İran ilişkileri de düzelebilir. Bu beni çok umutluyum çünkü burada bu ittifak çalışmaları, ortak faaliyetler, güvenlik sağlayıcı tedbirler hızla ilerlerken, batıda neler oluyor? Yani bölgeyi istikrarsızlaştıran, güvensizleştiren, barışın en büyük tehdidi olan ülkelerin kendi coğrafyalarında, topraklarında neler oluyor? Oraya da kısaca bakalım. Amerika Birleşik Devletleri'nde biliyorsunuz, Teksas'tan başlayarak eyaletler ayaklandılar, merkezi yönetime federal yönetime karşı başkaldırı içerisindeler. Başka eyalet Teksas'a destek verdiğini söyledi. Müthiş bir silahlanma var Amerika Birleşik Devletleri'nde. 333 milyon nüfusu olan Amerika'da 424 milyon silah var, bunun 20 milyondan fazlası ağır makineli tüfek sivil silahlar. Bunlar askerin ve polisin elinde olan silahlar değil ve son zamanlarda zırh almaya başladı Amerika vatandaşları. Bu silahlar bir gün patlayacak, bu silahlar Amerikalı sivillerdeki silahlar, Orta Doğu'da patlamayacak, Amerika kıtasında patlayacak Amerika Birleşik Devletleri'nin içinde patlayacak öyle görünüyor ve bunun için de kasım seçimleri öncesindeki seçim kampanyaları çok önemli.

Trump'ın bütün söylemleri iç savaşı körükleyecek bir şekilde gelişiyor. Dolayısıyla bölgeyi istikrarsızlaştıran Amerika Birleşik Devletleri hızla içine kapanmak zorunda kalacak ve bir müddet sonra, ben öyle temenni ediyorum ve tahmin de ediyorum aynı zamanda bölgedeki askerlerini içerdeki isyanlara bastırmak üzere çağırmak zorunda kalacak. Avrupa'da da korkunç bir protesto furyası başladı, bu da Avrupa'yı istikrarsızlaştıracak. Böylece bölgemiz inşallah daha rahat olacaktır diye umut ediyorum."

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli