CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel: Kürt sorununu görüyor, çözmek üzere söz veriyoruz
Haber Merkezi - CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, “Kürt sorununu görüyor, biliyor ve gerçekten siyasi istismar konusu yapmaksızın çözmek, bu yolda yürümek üzere söz veriyoruz arkadaşlar. Söz veriyoruz” dedi.
CHP Diyarbakır İl Kongresi, bugün Bağlar ilçesindeki bir düğün salonunda toplandı.
Kongre Divan Başkanlığı’na, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu seçildi. CHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Atik, kongrenin açılış konuşmasını yaptı.
ANKA'nın aktardığına göre CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan Adayı Özgür Özel de CHP Diyarbakır İl Kongresi’ne katılarak burada delegelere seslendi.
“Birileri onun yolu, bunun yolu Diyarbakır’dan geçer diyor. Diyarbakır yol değildir, hedeftir. Barış, kardeşlik, özgürlük için hedeftir, Diyarbakır iktidar için hedeftir” diyen Özgür Özel özetle şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada olmak, bu ilin CHP’den bir milletvekilinin olması, Divan’daki Sezgin Tanrıkulu’nun ilin milletvekili olması, benim için çok anlamlı. Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri’ydim, Sezgin Tanrıkulu ile Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesinde, göz gözü görmeyen bir karanlık günde tanıştık. Bir operasyonda, bugün de bazılarının aramızda olduğu 40’a yakın eczacı arkadaşımızı aldılar götürdüler. Duyar duymaz geldim. Kavga dövüş içeri girdim. Sezgin Tanrıkulu hem avukatları hem de dönemin Baro Başkanı olarak geldi. Orada tanıştık. Üç gün, adliyedeki odasında zaman geçirdik. Beni ağırladı. Birbirimizi yakından tanıdık. Onun meşhur bir lafı vardır, ‘Başkan sen çok esaslı bir adammışsın. Bundan sonra da görüşelim.’ 2010’da partimize katıldı, genel başkan yardımcısı oldu, parlamentoda buluştuk. İnsan hakları aktivisti olarak tanıdığımız Sezgin Tanrıkulu ile birlikte partimizin insan hakları ihlallerine karşı, tüm hak ihlallerine karşı, cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı, bölgedeki ihlallere karşı; birlikte ses yükselttik. Elbette Türkiye’nin dört bir yanına gittiğimizde Sezgin Tanrıkulu ile ilgili şöyle eleştiriler de oluyordu: ‘Sezgin Bey neden İstanbul’dan aday Diyarbakır’dan değil?’ Ben de diyordum ki ‘o gün gelecek, Diyarbakır’dan seçime girecek, partimizden seçilecek, kendisini ve sizleri kutluyorum.
“İki şeyin rengi olmaz, bunlardan biri ananın gözünün yaşıdır”
Diyarbakır’a, Sezgin Tanrıkulu’ndan sonra CHP adına en çok gelen giden birkaç isimden bir tanesiyim. Burada il başkanımızın, ilçe başkanımızın şahsında; CHP için bu zor coğrafyada, bu büyük mücadeleleri için bütün örgütümüze yürekten teşekkür ediyorum. Diyarbakır’da siyasi temsilde bulunmak, haksızlıklara karşı ses yükseltmek, doğru yerde durmak başka taraflardan başka başka yorumlanabiliyor. Ama iki şeyin rengi olmaz. Bunlardan biri bir ananın gözünün yaşıdır, birisi de emekçinin alnının teridir. Bunun Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, sağcısı, solcusu olmaz. Anaların gözünden yaşlarının süzülmeyeceği, emekçinin alnının terinin hakkını alacağı yarınlara birlikte yürüyeceğiz. Yarınları hep birlikte kuracağız.
“Barışa, demokrasiye, kardeşliğe, özgürlüğe dair ne varsa hepsi bizimdir”
Gaffar Okkan’ı, Ape Musa’yı, Tahir Elçi’yi ve isimlerini anamadığım, hepimizin kayıplarına hep birlikte ağladığımız değerlerimizi saygıyla anmak lazım. Ve şu sözü tekrarlamak lazım. Barışa, demokrasiye, kardeşliğe, özgürlüğe dair ne varsa hepsi bizimdir ve bu talepler asla suç değildir. Diyarbakır’ın barış ve kardeşlik talebinin karşısında sizinle birlikte saygıyla eğiliyorum.
“Kürt sorununu görüyor, çözmek üzere söz veriyoruz”
Ülkeyi bugünlerde, geçmişte ‘Kürt sorunu benim meselem’ diyen birisi yönetiyor. Artık Türkiye’de Kürt sorununun olduğunu inkâr ediyorlar. Onların savruldukları yer bir yana; biz, Kürtlerin kimliğine, dillerine, kendilerini ifade etmelerine ve her türlü ayrımcılığa karşı, uğradıkları her türlü haksızlığa karşı, Kürt sorununu görüyor, biliyor ve gerçekten siyasi istismar konusu yapmaksızın çözmek, bu yolda yürümek üzere söz veriyoruz arkadaşlar. Söz veriyoruz.
“Demokrasiye vurulan kayyum hançerini reddediyoruz”
Bazı illerin, bazı seçmenlerin belediye başkanı seçebildiği, bazı seçmenlerin seçemediği bir ülkeye demokrasi denmez. Manisa’da oy atıp belediye başkanı seçebilirsin; İstanbul’da, Osmaniye’de, Yozgat’ta, Trabzon’da seçebilirsin. Ama Mardin’de, Muş’ta, Diyarbakır’da olunca, ‘Sen seçersin ben görevden alır bildiğimi atarım.’ Böyle bir demokrasiyi, kayyum demokrasisini, demokrasiye vurulan kayyum hançerini reddediyoruz. Ayrıca, hangi partiye oy verirlerse versinler; Diyarbakırlıların verdiği oyların Türkiye’nin dört bir yanındaki oylar kadar eşit, özgür oylar olduğunu biliyoruz. Onların temsilcilerine farklı muameleler uygulanmasını da asla doğru bulmuyoruz.
“Diyarbakır yol değildir, hedeftir”
Ben diyorum ki: Ben örgütümün, üyelerimin yaptığım görevlerde hiç başlarını öne eğdirmedim. Pozantı Cezaevini kapattırırken de hak ihlalleri raporlarını yazarken de parlamentoda o Süleyman Soylu’ya, o Hulusi Akar’a, Meclis Başkanlarına ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı sizi hiç mahcup etmedim. Derseniz ki, ‘Özgür kardeşimiz, evladımız, yoldaşımız sen bu partiyi yönetirsin, bu partiyi güçlendirirsin, bu partiyi iktidar yaparsın…’ Ben varım, yol verirseniz hep beraber yürüyelim, partimizi iktidara götürelim.
Güzel günler göreceğiz. Birlikte başaracağız, CHP olarak birlikte kazanacağız. Alkışlayan elleriniz dert görmesin. İşte böyle hep birlikte ayağa kalkacağız, partiyi ayağa kaldıracağız. Birileri onun yolu, bunun yolu Diyarbakır’dan geçer diyor. Diyarbakır yol değildir, hedeftir. Barış, kardeşlik, özgürlük için hedeftir. Diyarbakır iktidar için hedeftir. Hep beraber başaracağız.”