Buldan: Bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır
Haber Merkezi - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’ye yönelik operasyonlara ilişkin, “Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Buldan, partilerine yönelik son operasyondan sonra HDP’ye destek ve dayanışmanın Türkiye’de ve dünyada dalga dalga yayıldığını söyledi.
Buldan, “HDP tarihsel, toplumsal geçmişi olan güçlü bir mücadele geleneğidir. Bu gelenek tarih boyunca kendini var etti, bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir. Tek bir HDP’li de kalsa mazlum halkların sesine ses olmaya devam edecektir. Bunun altını önemle çizmek istiyorum; tek bir HDP’li de kalsak mazlum halkların sesine ses, nefesine nefes olmaya devam edeceğiz! Çünkü HDP sadece siyasi bir hareket değildir. Eşitlik ve özgürlük fikriyatının filizlendiği bir yaşam biçimidir. Yaşamanın bir diğer adı direnmekse, direnmenin adı da HDP’dir” dedi.
HDP’nin kale surları gibi sapasağlam kalmaya devam edeceğini belirten Buldan, “Bizlere her gün siyasi operasyon düzenleyenler HDP’yi hala anlayabilmiş değil. HDP sizin gibi çıkar ve rant ortaklığına dayanan bir şirket değildir. HDP her kimlikten, her inançtan, her görüşten milyonların mücadele ortaklığıdır. Her bedeli ödemeye hazır bir mücadele ortaklığıdır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan büyük bir sevinçle “Kobanî düştü düşecek” diyerek yangına körükle gitti
Buldan, şöyle devam etti:
“Erdoğan Antep’te büyük bir sevinçle, bunun da altını önemle çizmek istiyorum, büyük bir sevinçle ‘Kobanî düştü düşecek’ diyerek adeta yangına körükle gitti ve provokasyonların büyümesine neden oldu. Ardından paramiliter güçler ve ırkçı gruplar örgütlü ve organizeli bir biçimde sokaklara salındı, demokratik tepkileri kanla bastırmaya çalıştılar.
Varto katliamı ve Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklaması olmasaydı, güvenlik güçleri silah kullanmasaydı ölümler de yaşanmayacaktı. Devletin müdahalesi olmayana kadar protestolarda hiçbir şiddet olayı yaşanmamıştı. Protestolarda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu partimizin taraftarları olup, güvenlik güçlerinin açtığı ateş, attığı gaz bombası ve ırkçı grupların linç saldırısı nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Katledilen her bir insanımızın acısını halen derinden hissediyoruz. Buradan hepsini saygıyla andığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
HDP olayların son bulması için çaba sarf etti, hükümet temsilcileri bizzat partimize teşekkür etti
HDP, olayları başlatan değil, tam tersine son bulması için çaba sarf eden bir noktada durmuştur. O dönem ve ondan sonrasında. Heyetimiz özellikle olaylar sırasında 48 saat boyunca İçişleri Bakanlığındaydı. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Hatta olayların durdurulmasından sonra hükümet temsilcileri tarafından bizzat partimize teşekkür edilmiştir.
Dayanışma amaçlı demokratik protestoları katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir
Dönemin İçişleri Bakanı, olayların durması için müzakere yürüten HDP heyetine ‘Güvenlik güçleri içinde kontrol edilemeyen güçler var’ demiştir. Kendileri de olup bitenlerin işte bu kadar farkındaydılar. Dayanışma amaçlı demokratik protestoların seyrini değiştirip katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir. Ama bilerek üzerini kapattıklarını biliyoruz ve buna tanıklık ediyoruz.
Yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değil
İnsanları öldüren kamu görevlileri ve yönlendirdikleri ırkçı gruplarla ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmemiştir şimdiye kadar. Şimdi 6 yıl aradan sonra kamuoyunun aklıyla dalga geçercesine olayları, yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değildir. Kendi suçlarını örtbas etmenin, kapatmanın telaşı içerisindeler. Bu, bunun çok açık bir göstergesidir. Kobanî’yi çözüm sürecini bitirmenin zemini olarak planladık ve kullandık diyemiyorlar, işte ancak bu şekilde örtbas etmeye çalışıyorlar.
Diyemedikleri bir başka şey de, bu operasyonun aynı zamanda IŞİD’in Kobanî’yi düşürememesinin yıllardır sürdürülen intikamı olmasıdır. Bu konuda bir söz mü vermişlerdi; şimdi onun gereğini mi yerine getiriyorlar bunu gerçekten merak ediyoruz.
Kobanî halkı direnmeseydi, dünya sahiplenmeseydi ve Kobanî düşseydi IŞİD sınırın diğer tarafında devlet kurmuş olacaktı
Eğer, Kobanî halkı direnmeseydi, dünya bunu sahiplenmeseydi, Kobanî düşseydi, IŞİD sınırın diğer tarafında bir devlet kurmuş olacaktı. Siyah bayrağıyla şimdi Türkiye’nin sınır komşusu olacaktı. Ve en büyük emirliklerini de Türkiye’de kuracaklardı. Bütün işgal ve katliam planlarını Türkiye üzerinden yöneteceklerdi ve bunu buradan yapacaklardı eğer o gün Kobanî düşmüş olsaydı.
Bu dosyanın savcısı Erdoğan ile damat başsavcıdır
Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır. Erdoğan, ‘Yargımız Kobanî eylemlerinin hesabını soruyor’ diyor. Ortada bir yargı yok ki. Hangi yargıdan söz ediyorsunuz? Ortağınızın serbest bırakın dediğini serbest bırakan, tutukla dediğinizi tutuklayanlara mı yargı diyorsunuz Sayın Erdoğan! Buradan gerçekten size sormak istiyoruz. Onlar yargı değil, sizin operasyon güçlerinizdir! Gerçek yargı hukuka, adalete ve hakikate bağlı olur; saraylara, iktidarlara bağlı olmaz.”
Kars Belediye Eşbaşkanlarımız Kars’taki hırsızlık, yolsuzluk ve çete düzenini bitirdi, bunun intikamını alıyorlar
Bunlar Kars’ı niye hedef aldılar? Çünkü Kars; Kürt, Türk, Terekeme, Laz, Azeri, Yerli, Malakan gibi pek çok halkın birlikte barış içerisinde yaşadığı bir kenttir. Partimiz ve Belediye Eşbaşkanlarımız bu barışın bizzat teminatıydı. Belediye Eşbaşkanlarımız Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca, diğer belediye eşbaşkanlarımız gibi Kars’taki hırsızlık, yolsuzluk ve çete düzenini bitirdiler. Bunların hortumlarını kestiler. Kars’ta kurulan karanlık düzeni bitirdi, şeffaf halkçı bir sistemi kurdular aynı zamanda. Toplumcu belediyecilik anlayışıyla belediyeyi Kars halkının hizmetine soktular. Belediye Eşbaşkanları olarak 24 saat Kars halkının emrinde ve hizmetinde oldular. İşte tüm bunların intikamını almak için Ayhan Bilgen’i haksız ve hukuksuz bir şekilde tutukladılar. Şevin Alaca’yı ve belediye meclis üyelerimizi, partililerimizi haksız ve hukuksuz bir biçimde gözaltına aldılar ve halen arkadaşlarımız gözaltındalar.
Kars’ı yeniden karanlığın, çetelerin merkezi haline getirmek istiyorlar
Hırsızlar dışarıda, ev sahibi içeride. İşte sizin düzeniniz budur. Hırsızlık düzenidir bu. Kars’taki barış ortamını bozmak için bu operasyonu düzenlediklerini çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar barış düşmanıdır. Kadın Eş Başkanın Kars’ı yönetmesinden rahatsız oldular, korktular. Her zaman söylüyoruz bugün bir kez daha söyleyelim; bunlar aynı zamanda kadın düşmanıdır. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Kars’ı yeniden karanlığın, çetelerin merkezi yapmak istiyorsunuz!”
Kayyım belediyenin Kürtçe hesabını sildi, Kars halkı da kayyımı silecek
Kayyım ilk iş olarak halkın iradesi olan belediye meclisini feshetti ve belediyenin Kürtçe hesabını sildi. Merak etmeyin onurlu Kars halkı da sizi silecektir. Nazım’ın dediği gibi “Mesele esir düşmek değil, teslim olmamaktır.” Belediyelerimizi, eşbaşkanlarımızı zorla esir alabilirsiniz; fakat şunu da çok iyi bilin, ant olsun ki asla size teslim olmayacağız, sizin bu faşist zihniyetinize meydan okumaya ve direnmeye de devam edeceğiz! Kars halkı birer Ayhan Bilgen’dir bunu unutmayın, Kars’ın direngen kadınları birer Şevin Alaca’dır bunu da unutmayın!
9'uncu sınıf tarih kitabından Kürt kelimesini çıkaranların gücü Kürt halkını tarih sahnesinden silmeye yetmez
Ortaöğretim 9’uncu sınıf tarih kitabında geçen Kürt kelimesine dahi tahammül edemeyerek, kitaptan çıkartan inkârcı AKP iktidarına hatırlatmak isterim. Kürt halkını tarih sahnesinden silmeye gücünüz yetmez, yetmeyecektir. Adını yasaklayan, işkence yaptıran, belediyesini gasp eden, mezarlıklarını parçalatan Kürt düşmanı bir iktidar olarak tarihe geçtiniz. Ve tarih olup gideceğiniz günler de öyle çok da uzakta değildir. Ama Kürt halkı boyun eğmeyen, diz çökmeyen bir halk olarak tarih yazmaya devam edecektir. Bu da size dert olsun!”