Hüseyin Çelik: Türkiye ya Kürt meselesini çözer ya da bu mesele bizi çözer

Haber Merkezi – Siyasetçi, akademisyen ve eski bakan Hüseyin Çelik, “Türkiye'nin şu anda en önemli ve yakıcı meselesi Kürt meselesidir. Türkiye ya bu meseleyi çözer ya da bu mesele bizi çözer, başka yol yok. Bizim temennimiz, benim şahsen arzum budur” ifadelerini kullandı.

DEM Parti’nin yönetiminde ola belediyeler, cadde ve sokaklarda Türkçenin yanı sıra Kürtçe trafik uyarı yazıları da yazdı.

Diyarbakır, Van, Mardin gibi iller ile Nusaybin, Dargeçit ve Cizre gibi ilçelerde yazılan Kürtçe yazılar Valiliklerin talimatıyla sildirildi.

Kürtçe yazıların silinmesi büyük tepki doğururken DEM Partili belediyeler silinen yazıları yeniden yazdı.

AK Parti kurucularından, Türkiye Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ankara’dan Rûdaw’ın yayınına katılarak Kürtçe yazıların silinmesi dahil gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“AK Parti derin devlete rağmen kuruldu”

Kürtçe yazıların silinmesi üzerinden AK Parti’nin mevcut duruma neden geldiğine ilişkin soruyu Çelik şu şekilde yanıtladı:

“AK Parti kurulurken, derin devlete rağmen kuruldu. Yani, cumhuriyetin kuruluşundan beri devletin resmi politikaları maalesef Kürtlerin reddedilmesi, inkâr edilmesi ve asimile edilmesine dayanıyordu. AK Parti programından başlamak üzere bu meseleye daha insani bir yaklaşımla yaklaştı. 15 yıldan beri bu yazılar hiçbir zaman problem olmadı.

“Partinin bu icraatlarını kesinlikle tasvip etmiyorum”

Kürt meselesini Türkiye'nin bir huzur meselesi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını esas alan bir çözüm süreci olarak gündeme getirdi. Bu bir süre başarıyla da uygulandı. Ancak şu anda geldiğimiz noktada, benim de mensubu bulunduğum partinin bu icraatlarını kesinlikle tasvip etmiyorum.

Bunu doğru bulmuyorum, insani de hukuki de bulmuyorum. Neticede, bir insanın ana dili annesinin sütü gibidir; ağzındaki annesinin sütü gibidir.

Bu en temel insan hakkıdır. Siz insanları bundan mahrum edemezsiniz; bu evrensel hukuka aykırıdır, Allah'ın hükümlerine de aykırıdır.

“Esas bölünme gönüllerdeki bölünmedir”

Neticede Türkiye'de resmi dil zaten Türkçedir, eğitim dili zaten Türkçedir. Birkaç belediyede birkaç tabela yazıldı diye, eğer siz bunu bir memleketin birliğine ve bütünlüğüne tehdit olarak algılarsanız, bunu bölünme paranoyalarıyla karşılarsanız, çok yanlış yaparsınız, vahim bir hata yaparsınız. Esas bölünme gönüllerdeki bölünmedir. Türkiye'de bölünme isteyen falan yok.

Hakkâri’deki, Van'daki, Ağrı'daki, Kars'taki vatandaşların Antalya'ya, İzmir'e, İstanbul'a pasaportla gitmek istediklerini kimse söyleyemez. İnsanlar demokratik hak istiyor, insanca yaşamak istiyor ve farklılıklarının saygı görmesini istiyor.

“Hükümetimizin politikalarını eleştirmeye devam edeceğim”

Dolayısıyla, hükümetimizin yaptığı bu uygulamaları ve son zamanlardaki politikaları hep eleştirdim. Bundan sonra da eleştirmeye devam edeceğim. Yanlış politikalardır, doğru değil bunlar.

Bu mesele, demokratik mücadeleden başka yolu olmayan bir meseledir. Bugüne kadar terörle, silahla, insan öldürerek, kan akıtarak, can vererek, can alarak bu meselede bir çözüm olmadığı ortaya çıkmıştır. Demokratik mücadele kolay bir mücadele değil, zordur, zaman alır ama sağlamdır. Öbür türlüsü herkesin canı yanar, herkes bundan zarar görür.

Yıllardan beri Türkiye'de akan kanı, annelerin dökülen gözyaşlarını hepimiz biliyoruz. Altını çiziyorum tekrar, hukuk içinde mücadele etmekten başka yolu yoktur. Bu işin teröre ve silaha havale edilmeden, hukuk içinde kalarak siyasetle, hukukla, demokrasiyle mücadele edilmesi gerekiyor, bunun başka yolu yok.”

“AK Parti, MHP yüzünden Kürtlerin desteğini kaybetmeye devam ediyor”

AK Parti’nin MHP ile olan ittifakına dair soruyu yanıtlayan Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“Bu ortaktan dolayı bence AK Parti kan kaybetmeye devam ediyor, Kürtlerin desteğini kaybetmeye devam ediyor, her geçen gün Kürtlerle kendi arasında duvar örmeye devam ediyor.

Türkiye'de asgari 20 milyon Kürt var. Bu 15 milyon oy demektir. 5 milyonu HDP'ye oy veriyor, geriye kalan 10 milyonun, ben iddia ediyorum, 8 milyonu AK Parti'ye oy veriyordu. Bak, veriyordu diyorum, artık vermiyor. Çoğunluğu vermiyor artık.

Bu son 31 Mart seçiminde AK Parti'nin kaybetmesinde bunun çok önemli bir sebep olduğunu görüyorum. Ben bunu sahada görüyorum, insanlarla konuşurken bunu görüyorum. Bu açıdan yaptığınız hatanın bedelini ödersiniz ve AK Parti MHP'yle ortak olduğu sürece bu konuda devlet eliyle demokratik bir adımın atılacağı maalesef beklenmiyor.

“MHP etnik etnisite üzerinden siyaset yapan bir partidir, ideolojisi Türkçülüktür”

Yani atılamayacaktır, çünkü MHP etnik etnisite üzerinden siyaset yapan bir partidir, ideolojisi Türkçülüktür. Ben şahsen Türkçülüğe de karşıyım, Kürtçülüğe de karşıyım. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığını esas alan bir harekettik.

Partimiz kurulurken programda bu esas alındı. Irkı ne olursa olsun, dili ne olursa olsun, mezhebi ve dini ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır dedik. Herkesin kültürel hakları kendi en tabii hakkıdır.

Türkiye'de Kürtler, Türklerden sonra en geniş kitle, en çok sayıda yaşayan nüfus Kürtlerdir. Eğer huzur bulmak istiyorsanız, birlikte yaşadığınız insanlara huzur vereceksiniz.

Türkiye ya bu meseleyi çözer ya da bu mesele bizi çözer, başka yol yok”

Çözüm sürecinde hep şunu söyledim: Türkiye'nin şu anda en önemli ve yakıcı meselesi Kürt meselesidir.

Türkiye ya bu meseleyi çözer ya da bu mesele bizi çözer, başka yol yok. Bizim temennimiz, benim şahsen arzum budur.

Bana AK Parti'nin etkili ve yetkililerine, Sayın Cumhurbaşkanına, fabrika ayarlarına dönülmesi gerektiğini söylediğim zaman, ‘Nedir fabrika ayarları?’ diyorlar. Ben diyorum ki, fabrika ayarları AK Parti'nin programıdır.

AK Parti'nin programı, dünyanın en özgürlükçü ve demokratik programlarından birisidir. Ama programda ne yazıldığı önemli değil, sizin bunu nasıl uyguladığınız önemlidir. Peki, AK Parti fabrika ayarlarına döner mi?

Temennim budur, arzum budur ama çok ümit var değilim açıkçası.”