'İktidar tüm muhalif kesimlere yönelik topyekün bir saldırı gerçekleştiriyor'
Ankara (Rûdaw) - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Belli ki iktidar ancak baskıyı, şiddeti, zorbalık aygıtlarını devreye sokarak Türkiye’deki iktidarını koruyabileceğini kavramış durumda. Tüm muhalif kesimlere yönelik topyekün bir saldırı gerçekleştiriyor” dedi.
HDP’ye açılan kapatma davasına karşı 45 Sivil Toplum Kuruluşu (STK) dün Ankara'daki İHD genel merkezinde bir araya gelerek ortak basın açıklamasında bulundu.
Rûdaw’a konuşan HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, “Tarihte ne zaman Kürt halkın ya da diğer halklar bir araya geldiyse, toplum ne zaman demokratik bir siyaset talebinde bulunduysa saldırılara maruz kaldı. Türkiye tarihi kapatılmış partilerle doludur. Kapatılan partilerin çoğu Kürtler ve solcuların partileridir. Demokrasi isteyen partiler kapatıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Abdülhakim Daş: Kürtler her zaman baskıya maruz kaldı
Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı Abdülhakim Daş ise, “Süreçle bugün başlamadı. Kürtlerin mücadele tarihiyle birlikte bu süreçler yaşanıyor. Başından beri Kürtlere karşı baskı uygulanmış. HDP Türkiye partisi olmakla birlikte Kürtlerin haklarını dile getiriyor ve seçmenlerinin çoğunluğu Kürtlerdir” ifadelerini kullandı.
Katılımcılar iktidarın tüm muhaliflere baskı uyguladığını belirtti.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, “Belli ki iktidar ancak baskıyı, şiddeti, zorbalık aygıtlarını devreye sokarak Türkiye’deki iktidarını koruyabileceğini kavramış durumda. Tüm muhalif kesimlere yönelik topyekün bir saldırı gerçekleştiriyor. Tek tek baktığımızda işçilere, işsizlere, siyasetçilere, Kürt hareketine, sosyalistlere, demokratlara, değişik toplumsal kesimlere gibi gözüken bu saldırının aslında bir tane ana hedefi var: O da iktidara teslim olmayan, boyun eğmeyen, direnen tüm toplumsal kesimleri susturabilmek ve bunları bir arada mücadele etmesini engelleyebilmek. Dolayısıyla bugün içinde bulunduğumuz evrede esas olan bu iktidara karşı toplumun çok büyük kesimlerinde birikmiş olan öfkeyi, tepkiyi yanyana ve örgütlü bir güç olarak siyaset sahnesine taşıyabilmek. Bunu yapabildiğimiz ölçüde iktidarın bu saldırısını da püskürteceğiz ve aslında iktidarın sonunu getirebileceğiz diye düşünüyorum” diye konuştu.
Muhalefetin daha çok şey yapabileceğini belirten Baş, sözlerine şunları ekledi:
“Kuşkusuz daha fazlasını yapmak mümkün ama öyle bir noktadan geçiyoruz ki aslında kafanızı kuma gömseniz de bu tehdidin sizi de kapsayacağını görüyorsunuz. Bu direnişin bir parçası olabilmek için, bu dayanışmayı gösterebilmek için doğrudan bunlardan etkilenmiş olmaya bile gerek yok. Sonuçta demokrasi, özgürlükler mücadelesi sadece ucu bize dokunduğu için ya da ileride dokunma potansiyeli olduğu için dayanışma görevi yüklemez bize. Bizden olmayanların da özgürlüklerini, haklarını savunmak konusunda adil bir pozisyon almak önemlidir. İktidar kendisi gibi olmayan herkesi düşmanlaştırmış durumda. Tüm muhalefet güçlerinin etkin bir pozisyon alması ülke açısından olumlu olacak.”
Öztürk Türkdoğan: HSK, Gergerlioğlu ile ilgili devreye girmeli
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan da, Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen serbest bırakılmayan Gergerlioğlu’nun durumuyla ilgili Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) devreye girmesi gerektiğini söyledi.
Türkdoğan, “Sayın Gergerlioğlu’nun Perşembe günü bırakılması gerekiyordu. Bu hiçbir mazaretle izah edilemez. Bugün de sayın Gergerlioğlu bırakılmazsa Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) ilgili ağır ceza mahkemesi heyeti hakkında derhal işlem başlatması lazım. AYM kararı çok açık. Mahkemenin kararı kanuna aykırıydı. Yargıtay’ın kararı keyfiydi. Yapılacak şey derhal infazın durdurulması ve Gergerlioğlu’nun tahliyesini sağlamaktır. Hiçbir istisnası yok. Mahkeme tahliye etmemek için bir gerekçe bulamaz. DGM’ler döneminde aynı dakikada yapılırdı bu işlemler. Türkiye’de yargının geldiği nokta ne kadar hazin. En üst mahkeme Anayasa Mahkemesi bir karar alıyor, alttaki bir ağır ceza mahkemesi o kararı bekletiyor. HSK’nın devreye girmesi lazım” dedi.