SP Diyarbakır adayı Ergin: Herkesin haklarını anayasada garanti altına almalıyız

Erbil (Rûdaw) – Rûdaw’a konuk olan Millet İttifakı’nın Saadet Partili adayı Abdurrahman Ergin, “Bütün kesimlerin haklarını anayasada garanti altına almalıyız. Yani bu dil haklı olabilir, yaşam hakkı olabilir. Haklar anayasada garanti altına alınmalı ve herkes bunlara sahip çıkmalı” dedi.

Saadet Partisi’nin (SP) CHP listelerinden seçime girmesinde şaşılacak ve yadırganacak bir durum olmadığını kaydeden Ergin, “1974 yılında Necmettin Erbakan CHP-MSP koalisyonunu kurmuştu. O günden bu yana birçok parti bizlerle çalıştı. Partiler birbirlerine düşman değildir. Partiler bir araya gelip memleket için iyi bir şeyler yapmak isteyebilir. İdeolojilerinin bir yana bırakabilirler” diye konuştu.

Rûdaw’ın “Berbijêr-Aday” programına konuk olan Millet İttifakı’nın Saadet Partili adayı ve Saadet Partisi  Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin, Rûdaw muhabiri Abdulselam Akıncı’nın sorularını yanıtladı.

Diyarbakır’da yaptıkları seçim çalışmaları hakkında bilgi veren Abdurrahman Ergin “Elimizden geleni yapıyoruz. Günlük olarak kendimiz için bir program oluşturuyoruz. Her gün bir yere gidiyoruz. Bazılarımız ilçelere gidiyor, bazılarımız merkezde çalışıyor” dedi.

Aday olarak kendisini Rûdaw aracılığıyla da Diyarbakırlılara tanıtan Abdurrahman Ergin, “Ben Diyarbakır Silvanlıyım. Diyarbakır'da büyüdüm. İnşaat mühendisiyim, inşaat işleri yapıyoruz. Uzun yıllardır aile olarak siyasette yer alıyoruz; amacımız insanlarımızın huzur içinde hayatlarını devam ettirmeleri ve kimseye haksızlık, adaletsizlik yapılmaması. Bunun için siyaset yapıyoruz. Babam da eskiden Refah Partisi’nde yöneticiydi. Milli Selamet Partisi’ne (MSP) kadar uzanıyoruz. Biz bu gelenekten geliyoruz. Siyasetten önce de Anadolu Gençlik Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanıydım. Yaklaşık 2 yıldır da Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı görevini yürütüyorum. Bildiğiniz üzere bu seçimde de ittifak yaptık. CHP listesinden seçime giriyoruz” diye konuştu.

“Halk bu iktidardan çok rahatsız”

Seçim kararı alındığı günden bu yana tek bir gün bile durmadıklarını ve sürekli yoğun bir tempo ile çalıştıklarını belirten Abdurrahman Ergin, “Sabah erkenden evden çıkıyoruz, gece 12.00-01.00'de eve dönüyoruz. Şehirde bize ilginin çok yüksek olduğunu görüyoruz. Halk bu iktidardan çok rahatsız artık bir an önce seçim olsun ve bunlardan kurtulalım diyorlar. Bugüne kadar hükümet neye kötü demişse aynı şeyleri şu an onu kendileri yapıyor. Yasaklarla ilgili, diğer olumsuzluklarla ilgili değiştireceğiz dedikleri şeyleri bugün kendileri uyguluyor; ekonomi için de aynı şey…  20 yıl geçti bizi yeniden o ilk günlere götürdüler” ifadelerini kullandı.

“Şu anki birlikteliğimiz de aslında 2017'de başladı”

Abdurrahman Ergin, muahafazakar bir parti olan Saadet Partisi adaylarının, laik kimliği ile öne çıkan CHP listelerinden aday gösterilmesinin tepki topladığı yönündeki hatırlatma üzerine ise şöyle konuştu:

“Bu aslında AK Parti'nin propagandasıdır. Saadet'e olan ilgiyi azaltmak için yapıyorlar bunu. Halbuki 1974 yılında Necmettin Erbakan CHP-MSP koalisyonunu kurmuştu. O günden bu yana birçok parti bizlerle çalıştı. Yani partiler birbirlerine düşman değildir. Partiler bir araya gelip memleket için iyi bir şeyler yapmak isteyebilir. İdeolojileri bir yere kadar bir yana bırakabilirler. Şu anki birlikteliğimiz de aslında 2017'de başladı. Hükümet, başkanlık sistemini gündeme getirdiği zaman biz karşı çıktık. O zaman bugün başımıza gelenin başımıza geleceğini biliyorduk. Bu nedenle itiraz ettik. Dedik ki bu sistem bütün yetkileri tek bir elde topluyor. Bunun doğru olmadığını ifade ettik. Bütün yetkiler tek kişide toplanırsa bu kişi kendisini kaybeder demiştik. Kendi dar çeversinin yararına çalışacağını, ekonomiyi buna alet edeceğini söylemiştik. Bana göre en büyük problem iktidarın ‘Eğer yanımdaysan dostumsun, yanımda değilsen karşımdasın. Yanımda değilsen, bana destek olmuyorsan kötüsün’ şeklindeki bakış açısıdır. Bu şekildeki tutum halkı birbirinden uzaklaştırıyor, halk bir birine düşman oluyor. Biz diyoruz ki siyaset düşmanlık üzerine kurulamaz. Siyaset huzur üretmek içindir, halkın yaşam şartlarını düzeltmek içindir. Bu iktidar ülkenin kaynaklarını çevresindeki insanlara sunuyor. Bunu da kabul etmiyoruz. Diyoruz ki ülkenin ne kadar geliri varsa adilane bir şekilde paylaşılmalı. Şu an birçok kişi aç ve yoksul. İnsanlar geçinemiyor, yaşamını sürdüremiyor.”

“Bütün kesimlerin haklarını anayasada garanti altına almalıyız”

Yeni bir anayasa yapıldığında Saadet Partisi'nin Kürtlerle ilgili Alevilerle ilgili ve diğer azınlıklarla ilgili yeni anayasada yer almasını istediği temel esasların olacağı yönündeki soruyu da cevaplayan Ergin, “Anayasa toplumsal mutabakat metnidir. Toplumsal mutabakat nedir? Ülkedeki herkes kendisini içinde görebilmeli. Bütün herkesi bir araya getirebilmeli. Kendisini anayasada görmeyen bir kesim o memleketten, ülkeden uzak tutacaktır kendisini ve haksızlığa uğrayacaktır. Bu nedenle bütün kesimlerin haklarını anayasada garanti altına almalıyız. Yani bu dil haklı olabilir, yaşam hakkı olabilir. Haklar anayasada garanti altına alınmalı ve herkes bunlara sahip çıkmalı. Bizim Saadet Partisi olarak en önemli özelliğimiz dürüstlüğümüz. Biz yalan söylemeyi bilmiyoruz, hırsızlık yapmayı bilmiyoruz. Allah bize nasip de etmesin. Biz zaten bu zamana kadar hep bu prensiplerle hareket ettik. Gidip araştırdığınızda, sorduğunuz herkes bizim ardımızdan olumlu şeyler söyleyecektir. ‘İyi şeyler yaptınız, sizi tanıyoruz, dürüst insanlarsınız’ diyorlar ve halkımız için çalışıyoruz. Halkımız da bizim bu samimiyetimizi görüyor. Zaten samimiyetle başlar her şey. Halk da bunu görüyor. İnanıyorum ki bu nedenle halk bize destek verecektir. Biz de çok iyi işler, çok iyi çalışmalar yapacağız.”