Haber Merkezi - DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit Türkiye İçişleri Bakanlığı önünde kayyımlara dair yaptığı açıklamada, "Bakanlığın yaptığı hukuksuzluğu ve demokrasi darbesini buradan teşhir edeceğiz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile milletvekilleri, İçişleri Bakanlığı önünde belediyelere kayyım atamalarına dair açıklama yaptı.
Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları dile getirdi:
"Halk iradesini ve halkın seçme seçilme hakkını gasp eden bir bakanlık. Bu kayyım siyaseti sürdüğü sürece, kayyım siyasetiyle AK Parti yol almaya devam ettiği sürece, bu kayyımcı anlayışı bütün ülkeye yaymaya devam ettikleri sürece bizler de demokratik mücadelemizde ısrar edeceğiz. Gerekirse her hafta, her gün İçişleri Bakanlığı'nın önüne geleceğiz. Bu bakanlığın yaptığı hukuksuzluğu ve demokrasi darbesini buradan teşhir edeceğiz" diye belirtti.
“Kayyımla, siyasi soykırım operasyonları ile bize rota çizmeye çalışıyorlar”
İktidar açık ve net bir şekilde bize darbelerle yol alacağını, ayakta kalacağını ve 2028’de iktidara gelmek için Kürt halkını terbiye edeceğini söylüyor. DEM Parti’yi terbiye ederek ‘yol almak istiyorum’ diyor. DEM Parti'nin son seçimlerdeki 2019’dan beri olan siyasi tercihlerini mahkum etmek ve Kürt halkını kez daha cezalandırmak istiyor. Neden? Çünkü bizim politik tercihlerimiz, siyasetimiz, faşizm karşısındaki duruşumuz, AKP-MHP ittifakının halk düşmanı, demokrasi düşmanı yaklaşımlarına karşı olan tutumuzu bugün bir kez daha iktidarın koltuğunu sallıyor. Bir kez daha AK Parti’yi tek başına iktidar olma yeteneğinden yoksun bırakıyor. İşte korkuları budur. Şimdi bir taraftan kayyımla bir taraftan siyasi soykırım operasyonları ile bize rota çizmeye çalışıyorlar. Bizi demokratik siyaset alanında etkisiz bırakmaya çalışıyorlar. Halkımızın bu faşizme karşı ortaya koyduğu demokratik direniş hakkını yok etmek istiyorlar. Ama söyleyelim; Bu mesele masa başındaki planlara benzemez.”
“Türkiye’de barışı nasıl sağlayacaksınız?”
Gülistan Kılıç Koçyiğit, iktidarın ne demokrasi ne de hukuk diye bir derdinin olmadığına işaret ederek, "Çetelerin Suriye'de yaptığı katliamı protesto eden 7 arkadaşımız İstanbul’da tutukladı. Eş Genel Başkan Yardımcımız Sevtap Akdağ ve Kayapınar Belediye Eşbaşkanımızın içinde olduğu onlarca arkadaşımızı tutukladılar. Düğmeye basmışlar; bir taraftan muhalefeti bölmek istiyorlar, bir taraftan da Kürt halkının mücadelesini yok etmek istiyorlar. Barış diyenlere soruyoruz; üst üste kayyım atayarak, Rojava’da çetelerin önünü açarak, Kuzey Doğu Suriye’de Kürt halkının, Hristiyanların, Dürzilerin, Ezidilerin, Arap Alevilerinin katliamlarına yol vererek Türkiye’de barışı nasıl sağlayacaksınız?" şeklinde konuştu.
“Halep kimin toprağı?”
Gülistan Kılıç Koçyiğit sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halep’e Türk bayrağı dikildi diye sevinenler var. Halep kimin toprağı? Kimin şehri? Türkiye Halep’i Suriye’yi işgal mi etmek istiyor? Soruyoruz. Kürt halkının, orada yaşayan halkların iradesine neden saygı duymuyorsunuz? Neden Suriye halklarının barış içinde yaşaması için bir politika geliştirmiyorsunuz. Bu katliamcı çetelerin önüne niye geçmiyorsunuz?
Efrin’den 300 bin insan başka kentlere sığındı. Şimdi o 300 bin insan yeniden yerlerinden edilerek Şehba’ya yerleştiler. 3,5 yıldır en kötü koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Kendi toprakları bugün Türkiye’nin SMO dediği çeteler tarafından işgal edildiği için. Şimdi Şehba’yı bıraktılar başka bir yere geçiyorlar. İşte AKP'nin 'Kürt anasını görmesin' politikası.
"Niyetiniz barış değil"
Bugün barış için her zamankinden daha fazla fırsat var. Suriye’nin barışı için de Türkiye’nin barışı için de koşullar vardır. Ama sizin niyetiniz barış değil. Siz barış diyerek savaşı kışkırtıyor, ülkedeki gerginliği tırmandırıyorsunuz. Kayyım atayarak halkın iradesini yok sayıyorsunuz; böyle bir barış olabilir mi? Barış deyip tecridi derinleştirmek, barış deyip halka darbe yapmak barış değildir. Böyle bir barış yolu olamaz.
“Suruç ve Konani aynıdır”
Türkiye, Kürtler başta olmak üzere orada yaşayan halkların yaşayacağı her türlü katliamın müsebbibidir. Haberimiz yok diyemezsiniz; İdlib’de kimin üsteleri var? Bu HTŞ’yi kim korudu İdlib'de? Astana'da neyin garantörlüğünü verdiniz? Çıkın bunların yanıtını verin. Şimdi eğitilmiş, donatılmış, silahlandırılmış Kürt katliamına gidiyor, Kürtlerin yaşam alanlarına kastediyorlar ve bize diyorlar ki Suriye’deki Kürtler ayrı Türkiye’deki Kürtler ayrı. Öyle bir dünya yok. Suruç ile Kobani aynıdır sadece arada sınır vardır. Qamişlo ile Nusaybin aynıdır.
Bütün bu kayyım uygulamalarını kınıyoruz. Kayyım uygulamalarına karşı demokrasi güçleriyle beraber her yerde ses çıkarmaya devam edeceğiz. Bugün eş genel başkanlarımız Suruç’ta sınıra yürüyecekler. Çok açık ve net söylüyorum; Suriye bizim kırmızı çizgimizdir. Suriye'de halkların katliamına asla yol vermeyiz. Orada halkımızın katledilmesine göz yummayız. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Suriye’de yaşayan halkların Suriye’nin geleceğini belirlemesi, Suriye’de barışın inşa edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın