4 Kasım’ın yıldönümünde HDP’den açıklama: Yargı eliyle siyasi darbe
Haber Merkezi – HDP Merkez Yürütme Kurulu, 4 Kasım 2016’da, Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu milletvekillerinin tutuklanmasının 6. yıldönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “Türkiye 6 yıldır siyasi darbelerle yönetiliyor. Ortağı Cemaatle birlikte Türkiye’yi 15 Temmuz darbe ortamına sürükleyen AKP, o tarihten beri siyasi darbelerle varlığını sürdürmeye çalışıyor” denildi.
Eş başkanların ve milletvekillerinin tutuklanması konusunda “Yargı açık bir biçimde iktidardan talimat almış ve bunun gereğini yerine getirmiştir” ifadelerinin yer aldığı açıklama şöyle:
“Aradan geçen 6 yılda, 4 Kasım’ın siyasi olarak planlandığı, hayata geçirildiği, partimizi ve demokratik siyaseti tasfiye etmeyi amaçladığı ve yargının da bir aparat olarak darbede kullanıldığı kanıtlanmıştır. Algı operasyonları ve partimizin hedef gösterilmesiyle başlayan ve Kobani Kumpas Davası ile devam eden gelişmelerin tamamı adım adım iktidar ve ortakları tarafından planlanmıştır. Yargı açık bir biçimde iktidardan talimat almış ve bunun gereğini yerine getirmiştir.
“Erdoğan AİHM kararını tanımadığını sayısız kez söylemiştir”
İktidar güdümündeki mahkemeler bu süreci emir telaki edip gereğini yerine getirirken, bu saldırının siyasi boyutu, hukuksuzluğu, demokratik siyaseti tasfiye etme amacı bizzat evrensel hukuk nezdinde ve AİHM kararlarıyla tescillenmiştir. Erdoğan AİHM kararını tanımadığını sayısız kez söylemiş ve bu sürecin korsanlığını bizzat kendisi teyit etmiştir. AİHM kararlarına ilişkin bu tutum ile çiğnenen sadece uluslararası hukuk değil, AİHM kararlarının uygulanmasını emreden Anayasanın kendisidir de. O yüzden 4 Kasım bir siyasidir darbedir, planlıdır ve kumpas davalarıyla ve partimiz hakkında açılan kapatma davasıyla nihai amacını da göstermektedir.
“Ortak olanlar ve sessiz kalanlar da sorumludur”
Bu saldırıların hedefinde demokratik siyasetin öncü gücü olan ve iktidar karşısındaki gerçek muhalefet işlevini gören partimiz, Kürt halkı ve dostları yer alsa da bu darbe gelinen aşamada toplumun tamamını tehdit eder boyuta gelmiştir. 19 Ağustos’ta kayyım darbesiyle kendisini kurumsallaştırmaya çalışan bu darbeci zihniyet, Boğaziçi Üniversitesi örneğinde görüldüğü üzere ve bugün TTB’ye yapmak istediği gibi iktidara hizmet etmeyen her kurum ve kişiyi tehdit etmektedir. Darbenin bu noktaya gelmesinden, Anayasaya aykırı olmasına rağmen partimize ve demokratik siyasete karşı geliştirilen saldırılara ortak olanlar ve sessiz kalanlar da sorumludur.
“Kaybeden darbeciler, ortakları ve destekçileri olacaktır”
Her darbe gibi AKP’nin siyasi darbeleri de ömrünü tamamlamıştır. Darbeyle, baskıyla, saldırılarla ayakta kalmaya çalışan AKP-MHP iktidarı toplumsal desteğini ve meşruiyetini yitirmiş, giderek daha çok suç mekanizmasına dönüşmüştür. Partimiz ise 6 yıldır darbeye karşı sürdürdüğü kesintisiz direnişiyle her zamankinden daha güçlü ve kararlı bir şekilde yoluna devam etmektedir. Bu sürecin sonucunda mutlaka partimiz, halkımız ve Türkiye toplumu kazanacaktır; kaybeden ise darbeciler, ortakları ve destekçileri olacaktır.”