Said-i Kurdi davasını AİHM’e taşıyan avukat Küçükoğlu: Naaşının Isparta'da olup olmadığı belli değil

Erbil (Rûdaw) - Kürt din adamı Said-i Kurdi’nin mezar yerinin tespiti davasında yerel mahkemelerden sonuç alınamayınca Urfa Barosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu.

Urfa Barosu Başkanı Welat İzol, Türkiye'de hiç hukuk yolları tükendiği için 26 Eylül'de AİHM’e başvurduklarını söyledi.

Başvuruda Said-i Kurdi’nin mezar yeri ile ilgili arşivde bulunduğu değerlendirilen bilgi ve belgelerin paylaşılması isteniyor.

Baronun başvurusunda Said-i Kurdi’nin kabirden çıkarılarak bilinmeyen bir yere götürüldüğü ve yıllardır naaşının nerede olduğunun bilinmediği belirtiliyor.

Davanın avukatlarından Nurullah Küçükoğlu Rûdaw canlı yayınına katılarak dava ile ilgili gelişmeleri aktardı.

Dava süreci hakkında bilgi veren Küçükoğlu önce Urfa Valiliğine başvurduklarını ve Valilikten mezar yerinin açılıp cenazenin kaybedilmesi ile ilgili bilgi ve belgelerin kendileri ile paylaşılmasını istediklerini,  ancak bunu yapamıyorlarsa bile cenazenin kaçırılmasında kurumsal olarak idari sorumlulukları bulunduğu için MİT ve Genelkurmay’dan belge talep etmelerini istediklerini söyledi.

Urfa İdare Mahkemesi davayı reddetti

Avukat Küçükoğlu, devam eden süreci ise şöyle özetledi:

“Valilik bize verdiği cevapta ‘Bizde bu belgeler bulunmuyor, istiyorsanız siz kendiniz bizzat MİT ya da Genelkurmay’a başvurabilirsiniz’ dedi. Biz de Urfa İdare Mahkemesinde dava açtık. Valiliğin karanının iptali ve idari sorumlulukları gereği MİT ve Genelkurmay Başkanlığına sorulması talebimizi yineledik. İdare Mahkemesi öncelikle başvurumuzu usulden reddetti. Urfa Barosu'nun Said-i Kurdi’nin yasal varisleri olmaması gerekçe gösterildi. Bu nedenle böyle bir dava açma hakkımızın olmadığı belirtildi. Bu kararı bir üst mahkeme olan Gaziantep İdare Mahkemesine taşıdı, iptali istemiyle. Gaziantep İdare Mahkemesi, Urfa İdare Mahkemesinin kararını iptal etti ve insan hakları ihlalleri durumunda baroların başvuruda bulunabileceğine karar verdi. Urfa İdare Mahkemesi davayı yeniden ele almak durumunda kaldı ancak incelemesinin ardından davayı reddetti. Bunun üzerine davayı AİHM’e taşımaya karar verdik.”

Bir tanık nerede olduğunu bildiğini iddia ediyor

Ancak kaybedilen maaşın nerede defnedildiğini bildiğini iddia eden Necmettin Şahiner isimli bir tanık söz konusu. Bu kişi 50 yıl boyunca Said-i Kurdi’nin naaşının kaybedilmesi olayının izini sürmüş.

Şahiner, Said Nursi'nin mezarını açan askerlere, onların komutanlara ulaşmış. Kemiklerinin taşındığı uçağı kullanan pilotu bulmuş. Bizzat onlarla görüşmüş, isimlerini de söylüyor.

Avukat Nurullah Küçükoğlu, söz konusu tanığın görüştüğü kişilerden halen hayatta olan ve şimdi tanıklık yapabilme ihtimalleri olup olmadığı hususunda şöyle konuştu:

“Necmettin Şahiner böyle söylese de mezar yerinin nerede olduğu bilinmiyor. Isparta'da olup olmadığı belli değil, kesin değil; çünkü Said-i Kurdi’nin kardeşi Abdülmecid Nursi var. O bizzat demiş ki, ‘Ben nerede olduğunu, nereye defnedildiğini bilmiyorum; çünkü etraf karanlıktı, göremiyorduk. Çevremiz kuşatılmıştı. Bahçe gibi bir yerdeydik. Nerede olduğumuzu bilmiyorduk.’ Durum böyleyken ‘Isparta'da gömülüdür’ diyenler nereden çıkarıyor bunu? Biz nerede olduğunu bilmiyoruz, nereye defnedilmişse bunun açıklanmasını istiyoruz. Bunlar devlet arşivlerinde yer alıyor. Devlet nereye gömüldüğünü biliyor. Bu nedenle de ortaya çıkarmasını istiyoruz. Mezar yerlerini kaybedilmesi İttihat Terakki  zihniyetinden itibaren başlıyor. Sadece Said-i Nursi'nin mezar yerini kaybetmemişler, Şeyh Said'in de Seyit Rıza’nın da  nerede defnedildiğini bilmiyoruz. Bu İttihat Terakki’nin politikasıdır.”