DEM Parti Eş Genel Başkanları Gezi davası tutuklularını ziyaret etti

Haber Merkezi - DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları Gezi davası tutukluları Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde ziyaret etti.

Eş Başkanlar daha sonra cezaevi önünde her pazar günü yapılan “Özgürlüğe ses ver” eylemine katıldı.

Burada konuşan Hatimoğulları, “Bugün Bakırköy Kadın Cezaevi’nde Çiğdem Mater ve sevgili Mine’yi ziyaret ettik. Ama Gezi ile ilgili açıklamamızı yarın Silivri Cezaevi’ndeki ziyaretimizi de gerçekleştirdikten sonra orada yapacağız. Değerli ailelerimiz, cezaevlerinde devam eden baskılar, cezaevlerinin adeta bir işkencehaneye dönüşmesini protesto etmek amacıyla her pazar günü olduğu gibi bugün de burada bulunuyorlar. Bizler de bugün Türkiye’nin asli gündemlerinden biri olan cezaevleri sorununu bir kez daha gündeme taşımak üzere ve burada bulunan tutuklu ailelerimizle dayanışmak için iki eş başkan olarak bu açıklamaya katıldık” dedi.

“Haksız yere cezaevine atıyorlar"

Cezaevlerinin kapılarının açılmasını isteyen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da şunları söyledi:

“Bir ülkede demokrasi ve özgürlüklerin olup olmadığını anlamanın en iyi yolu cezaevlerine bakmaktır. Bugün Türkiye’de 350 bine yakın tutsak cezaevlerindedir. Bugün Türkiye'de anadilini konuştuğu için kadın arkadaşlarımız cezaevindedir. Bugün Türkiye'de insanlar halay çektiği için cezaevindedir. Düşüncelerini ifade ettiği için cezaevindedir. Hakkını, hukukunu aradığı için cezaevindedir. İradesine sahip çıktığı için cezaevindedir. Yani Türkiye’deki cezaevleri Türkiye’de demokrasinin olmadığının en iyi göstergesidir. Haksız yere cezaevine atıyorlar, yargı darbesiyle insanları, canlarımızı, kardeşlerimizi, hakkımızı, hukukumuzu aradıkları için cezaevine atıyorlar. Sadece haksız yere cezaevine attıklarıyla yetinmiyorlar, bir de cezaevinde işkence yapıyorlar, bir de cezaevlerinden cenazelerini çıkarıyorlar. Haksız cezalarla cezaevlerinde tutuyorlar yetmiyor bir de infazlarını yakıyorlar. Yetmiyor, hasta tutsakları hastaneye götürmüyorlar. Yetmiyor, ailesine işkence yapıyor, ailesinden uzak illerdeki cezaevlerine gönderiyorlar…

“Nerede demokrasi, nerede özgürlük?”

Kapıları açın. Cezaevlerinin kapılarının açılması demek Türkiye’nin demokrasiyi ve özgürlükleri tartışması demek, Kürt meselesinin tartışılması demektir. Cezaevlerinin kapılarının açılması tecridin kırılması, kaldırılması demek, Türkiye’de yaşayan 85 milyon insanın kardeşçe, insanca, bir arada yaşamasının zeminini hazırlar. Bu ülkede birlikte yaşıyoruz. Kürde cezaevi, Kürde işkence, muhalife cezaevi, muhalife işkence! Nerede demokrasi, nerede özgürlük? Sen var desen kim inanır?”