Haber Merkezi - Kürt Diaspora Konfederasyonu (DİAKURD) “Kürt halkının haklarının gasp edildiği” Lozan Anlaşmasında “kendi kaderini tayin hakkının Kürt halkı tarafından kullanılabilmesi için” yargı yoluna başvurma kararı aldı.
DİAKURD’dan yapılan açıklamada, 24 Temmuz 2023 tarihinde Lozan Anlaşması’nın yüz yılını tamamlayacağı hatırlatılarak, “Anlaşmayı imzalayan devletler uluslararası hukukun en önemli ilkelerine aykırı davranarak bir halkı temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bıraktılar. I. Dünya Savaşı’ndan sonra pek çok yeni devlet kuruldu, halklar özgürleşti, yeni bir dünya düzeni oluşturuldu. Lozan’da Kürt halkı esaret altına alınırken Kürtlere söz söyleme hakkı dahi tanınmadı, temsil edilmelerine izin verilmedi” denildi.
Anlaşmadan sonra kurulan Türkiye devletinin temsilcilerinin “kendi siyasi çıkarlarını merkeze alarak” bir “barış” tesis ettiği ifade edilen açıklamada, “Bu ‘barış’ Kürt halkının inkarı üzerine tesis edildi. ‘Biz Kürtleri de temsil ediyoruz, Kürtler Türkiye parlementosuna ve hükümette Türklerle eşit biçimde söz hakkına sahip’ diyen müstakbel Türk devletinin kurucuları kendi devletlerini kurduktan hemen sonra Kürt ulusunun varlığını dahi inkar ettiler.
Bu anlaşma neticesinde Kürtler yüz yıl boyunca ulusal haklarından mahrum bırakıldı. Yüz yıl boyunca yüzbinlerce Kürt katledildi, milyonlarca Kürt sürgün edildi, binlerce köy yakılıp yıkıldı, Kurdistan asimilasyon alanına çevirildi. Tarihi eserler Kurdistan’dan alınıp götürüldü, götürülemeyenler ise su altında bırakıldı. Bir orman ülkesi Kürdistan’ın doğası tahrip edildi, ediliyor” ifadelerine yer verildi.
Öte yandan Rûdaw’a konuşan Avukat Hişyar Özalp, Lozan Anlaşmasındaki hak gaspının sonra ermesi, uluslararası hukukta emredici kural yani jus cogens niteliğinde olan self-determinasyon hakkının Kürt halkı tarafından kullanılabilmesi için yargı yoluna başvurma kararı alındığını belirtti.
Bu karar uyarınca DİAKURD adına hukuki süreci başlattıklarını belirten Özalp, bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne bu talebin karşılanması için yazılı dilekçe sunduklarını söyledi.
Özalp, “Yasal süresi içerisinde olumlu bir cevap alamazsak önce iç hukuk yollarına daha sonra ise Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne başvuracağız” dedi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın