Eski diplomattan Suriye açıklaması: Diğerleri ellerini çeksin, kardeşliği yeniden ihya edelim

04-02-2025
Hêvidar Zana
Etiketler Rojava Suriye Türkiye Destekli Gruplar Uluç Özülker
A+ A-

Emekli diplomat ve büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye’nin Suriye politikası, bölgedeki gelişmeler ve olası iş birliği fırsatları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Özülker, "Suriye'nin uzun yıllar Esad rejimi altında insan hakları ihlalleri ve savaş nedeniyle büyük yıkıma uğradığını belirterek, Türkiye'nin bu süreçte barış ve düzenin sağlanmasına katkı sunmak için hareket ettiğini" ifade etti. Özülker'e göre Türkiye’nin hedefi, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı göstererek bu ülkenin yeniden güçlü bir devlet haline gelmesine yardımcı olmak.

"ABD'nin Suriye'nin üçte birini kontrol eden Demokratik Suriye Güçleri'ni desteklediğini, bunun ise Suriye'yi bölme politikası olduğunu" savunan Özülker, "Barış ancak müzakere ve iş birliği ile sağlanabilir. Türkiye, Suriye'nin imarı için gerçek bir iyi niyetle hareket etmektedir. Dünya Bankası bile Suriye'nin yeniden ayağa kalkması için 400 milyar dolar gerektiğini belirtiyor" dedi.

Türkiye'nin Suriye ile bir zamanlar iyi ilişkiler içinde olduğunu ancak Esad’ın uyguladığı katliam ve insan hakları ihlalleri nedeniyle ilişkilerin koptuğunu ifade eden Özülker, "Yeni gelen yönetim hâlâ zayıf ancak Suriye’nin toparlanması şart" diye konuştu.

DSG’nin Amerika tarafından silahlandırılmasının Türkiye için tehdit oluşturduğunu öne süren Özülker, bu yapılarla mücadelede Türkiye'nin haklı gerekçeleri bulunduğunu ifade etti.

Ayrıca, Türkiye'nin güvenli bölge oluşturma girişimine Trump döneminde destek verildiğini ancak bu sözlerin tam anlamıyla yerine getirilmediğini dile getirdi.

Son olarak Özülker, Türkiye'nin bölgede bir askeri güç olarak kalma niyeti olmadığını ve müdahalede bulunduğu yerlerde güvenliği sağlayarak huzuru getirdiğini belirtti.

Özülker, "Türkiye, toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu net bir şekilde ifade etti ve bölgede barış sağlandığında bu alanların Suriye'ye iade edileceğine dair taahhütte bulundu" dedi.

Türkiye’nin bölge barışına katkıda bulunmak istediğini vurgulayan Özülker, "Yıllarca kardeşçe yaşadık. Bundan sonra da diğer ülkelerin buradan ellerini çekmesi ve gerçek bir barış ortamının sağlanması gerekiyor" diyerek bölgedeki çatışmaların sona ermesi gerektiğine dikkat çekti.

Emekli diplomat ve büyükelçi Uluç Özülker Rûdaw TV’de Hevidar Zana'nın sunduğu 15:00 bültenine katılarak soruları yanıtladı:

Suriye’deki yeni hükümetin Türkiye’nin etkisinde olduğu ifade ediliyor, ya da Türkiye istediği takdirde birçok şey yaptırabilir deniyor, bu doğru mu?

Aslında Türkiye'nin orada çok şey yaptırabilmesi değil esas sorun. Bugüne kadar özellikle yıllardan beri Esad rejiminde bir diktatörlük olarak ve insan hakları ihlallerinin en üst düzeye çıkarıldığı bir ülke, bir toprak olarak Suriye'de bugüne kadar yaşadıklarından yine herkesin itimat edebileceği, güvenebileceği, birlikte işbirliği yapabileceği ve burada insanların da nihayet barış içinde yaşayabileceği bir ülke konumuna gelmesi için verilen bir mücadelede, Türkiye kendi tecrübelerini ve bu kapsam içinde Türkiye'yi de rahatsız eden ve bugüne kadar ona da çok mali, maddi her yönden ciddi sıkıntılara yola çıkmış olan bir olayı, bir gelişmeyi düzene sokma fırsatı ortaya çıkmışken, buna yardımcı olabilmeyi düşüncesiyle yola çıktığı bir süreç olarak da bunu değerlendirmek lazım.

Yani başka bir ifadeyle Suriye gene kendi toprak bütünlüğü içinde mülkiyetlik yapısıyla inanç sistemleriyle her şeyle ama herkesin burada kendi yönünden rahata tekrar kavuşup ve nihayet devlet olabilme noktasına gelebilmelerini sağlayacak adımların atılmasına katkıda bulunması gerekir diye düşünmekte. Mesela çok basit bir örnek olarak ABD'nin üçte birine toprakların hakim olup da bu kapsam içinde yeni kurulan ve büyük bir iyi niyetle işin içine girmiş olan Suriye hükümetine destek olmak yerine köstek olmayı seçmiş olmasını kabullenebilmek de mümkün değildir.

Dolayısıyla evvela burada bu devletin varlığını ve burada bunun hakkı olduğunu da kabul ederek ne yapılabileceğini düşünmek lazım. Bu da nasıl olur? Müzakere yoluyla görüşerek. Cumhurbaşkanı El Şara da şu anda Türkiye'de bulunuyor. Onun da buraya gelip yaptığı bu görüşmelerin muhakkak ki önemli ve aynı zamanda geleceğe dönük olarak Suriye'nin birlik, bütünlük ve güçlenmesi yolunda da ciddi adımların var atılabileceği bir konumda olmasını temenni etmek herhalde en doğru söz olur diye bakıyorum.

Türkiye ile Suriye arasında gerek güvenlik gerekse ticari çok sayıda anlaşma vardı, söz konusu anlaşmaların  yeni yönetim ile yenileneceğini düşünüyor musunuz?

Esad'la bir zamanlar aramız çok iyiydi Türkiye olarak. Fakat Esad insan hakları ihlallerinde emsali olmayacak kadar ileri gitti. Çok insanı katletti. Burada ciddi bir soykırım yaşandı. Şimdi bu koşullar altında Türkiye'nin Esad'la karşı karşıya oturup bir sonuç alabilme şansı ve ihtimali yoktu. Esad değişti, Esad'ın yerine şu sırada gelmiş olan hükümet henüz çok güçsüz. Yani başka bir de işte Esad'ın özellikle 2011'den başlayarak ortaya koymuş olduğu bu katliamlar ve ortaya koymuş olduğu bu savaş taktikleriyle Suriye'yi yerle bir ettiği ve adeta yaşanamaz bir ülke konumuna soktuğu da çok net bir açık.

Buradan şimdi hareketle yeniden Suriye'yi imar etmek, bununla birlikte de yeniden yapılanmasını sağlamak da çok önem taşıyor. Bunu nasıl yapacaklar? Birilerinin elinden tutması lazım. Bu Amerika olabilir mi? Mümkün değil. Çünkü baktığınız zaman Amerika'nın oradaki politikası çok bölücü bir politika. Bu bölücülük içinde bir yere gidemezsiniz. Dolayısıyla nasıl olacak? Burada Türkiye bir komşu olarak ve şu anda da gerçek bir iyi niyetle Şara'nın da buraya gelişinde de zaten unutmayın Suudi Arabistan'dan sonra şu anda Türkiye'ye gelmektedir. Bu onunla da yürütülebilecek başarılı bir politikayla Suriye'nin tekrar ayağa kalkması, imarını yapması ve bu kapsam içinde de yine bölgedeki önemli rolünü üstlenmesinin zamanı gelmiştir diye görmek lazım. Böyle olunca da son bir husus; bu da çok çok önem taşıyor. Bizatihi Dünya Bankası bugün Suriye'nin yeniden ayağa kalkması için minimum 400 milyar dolar bir paraya ihtiyaç olduğunu ifade etmiş bulunuyor biliyorsunuz. Bu daha da yukarı çıkacaktır. Yani bu yerle bir olmuş, bitmiş bir ülkenin ayağa kaldırılması için Türkiye'nin kendi imkân ve kabiliyetler ve yapılabilirliği ölçüsünde Türkiye tarafından biz de çünkü namütenahi zengin bir ülke değiliz bu manada.

Dolayısıyla ama iş birliği halinde onu ayağa kaldırıp tekrar hayatta yaşayan hem halkı için hem rejimiyle hem de geleceğiyle varlığını tekrar ispat edebilmiş bir Suriye'nin yaratılmasına bir etkimiz, bir desteğimiz olabilirse bunu da herhalde fırsatı kaçırmadan sonuna kadar kullanmak icap eder diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin tutumunda çok net bir açıklama var. Biz size şu veya bu şekilde ne toprak ne sahil hiçbir şekilde buralarda bir derdimiz yoktur.

Toprak bütünlüğü içinde sizin egemenliğinizi sonuna kadar destekliyoruz demiştir Türkiye. Dolayısıyla bunu sonuna kadar götürüp buraya eğer barış getirebilirsek bundan herkes yararlanarak çıkar diye şahsen de düşünmekteyim. Zaten bu benim düşüncem olmuş olmamış önemli değil. Çünkü gördüğüm kadarıyla bu bölge itibariyle Türkiye ile olan ilişkiler de bunu çok net ortaya koyuyor. Herkes artık bu kavganın bitmesini ve bir noktadan sonra da barışın bütün haşmetiyle geri gelmesini de arzu ediyor. Unutmayın ki Öcalan'ın da bir açıklama yapıp bu silah bırakma konusunda da bir karar açıklaması gibi bir noktaya da gelinmiş vaziyette. Yani bir bütün haline bakıldığında artık yeter bu İsrail, yeter. Ama bunun karşılığında da Ortadoğu'daki bu barışı ve yaşamı her hal ve kerde hep birlikte tekrar hayata geçirmekte hepimizin görevidir diye bakıyoruz.

Suriye’de Durziler ile Kürtler özerk bir yönetim talep ediyor aynı zamanda Türkiye’nin de Suriye’de askeri gücü var. Böyle bir durumda Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğu söylenebilir mi?

Türkiye'nin burada bir askeri gücü yok. Aslında başka bir şekilde görmek lazım. Esad burada Türkiye için fevkalade risk içeren bir konumda olduğu bilinen PKK ile ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri’yle karşı karşıya geldi. Bu gayet net. Yani PYD, YPG, PKK vesaire silahlandırdı. 70 bin ve 80 bin civarında çok iyi silahlandırılmış bir askeri güç kurdu vesaire. Kime karşı bunları kullanacak? Irak karşı mı? Yok. Mümkün değil. Türkiye'ye karşı mı o da mümkün değil. Dolayısıyla burada ne işe yarıyor bu? Hâlbuki mülkiyetlik yapısı içinde bu ülke Suriye'ye ayağa kalkıp kendisini ispat edip kalkınıp yine eski Suriye haline gelebilmiş olursak bu Ortadoğu barışı için hepimiz için çok büyük bir avantaj teşkil eder. Şimdi bakın bugüne kadar biraz evvel bilinçli şekilde telaffuz ettim. Barzani ile çok yakın dostluk içinde bu konuları görüşüyor Türkiye. Diğer tarafta Öcalan'ın yapacağı açıklamayı bekliyor. Yani bir barış ortamına gidilsin diye beklenirken burada barışın dışında bir kavgaya girmenin kimsenin hakkı ve hukuku yoktur. Şimdi Türkiye bu koşullarda kendi hudutlarında korumak mecburiyetinde. Saldırıya uğruyorduk biz oradan. Dedi ki burada 20 mil yani 32 kilometrelik bir güvenli alan olacak ve bu alan içinde de Türkiye kendi yönünden ne yapılması gerekiyorsa devriye vesaire barışçıl olmak kaydıyla bunları da yapmasında hiçbir mahsur yoktur dedi. Ama bu sözünü bir türlü hayata geçiremedi.

Burada barışı getirdim bakın dikkat buyurun Türkiye'nin orada var olduğu noktalarda artık herkes huzurlu yaşıyor. İşine de gidiyor sorunu kalmadı açlık bitti her şey bitti. Bunun ötesinde bunu aynı zamanda toprak bütünlüğü içinde Suriye'ye hemen anı geldiği anda iade edeceği hususunda da en ufak bir kuşkusu yok. Nitekim toprak bütünlüğü dediğiniz zaman bu parçası da Suriye'nin o toprak bütünlüğünün içinde yer alır.

Onun için Türkiye burada ileriye dönük olarak bir tehdit değil. Tam tersine el ele vererek, kol kola girerek Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta ve noktaya götürmek suretiyle burada her hal ve karda hem Suriye'nin geleceğini garantiye alabilmek ama aynı zamanda Türkiye yönünden de buradaki bu çatışmaları, ölümleri, bu silahlanmayı vesaire bir barış ortamı içinde son verip normale işleri dönüştürmek için de bir iradeyle hareket ettiğini de kabul etmek lazımdır. Dolayısıyla bu önümüze çıkan fırsatı da kullanalım diye biz şahsen Türkiye'de inanın ki çok içten ve bunun ötesinde içtenin de ötesinde

Yıllar boyu beraber olduk, kardeşçe yaşadık. Bundan sonra da artık diğerleri de buradan ellerini çeksin, şu kardeşliği gerçek anlamda yaşayabilelim ve ihdas edelim. Bu güvenliği de karşılıklı olarak diye düşünmekte olduğumuzda altını birkaç defa çizerek Tekrar edebilirim.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli