Sezai Temelli: Kürtçe konuşmanın ne kadar önemli olduğunu gördük

Haber Merkezi - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Depremde bir görevli kadın arkadaşın Kürtçe konuşması ne kadar önemli olduğunu gördük. 112’de Kürtçe yok. 112’yi arayan bir Kürt vatandaşı meramını nasıl anlatacak?  112’de 112 dil var, Kürtçe yok. Anadilde eğitim yasağı başta olmak üzere yasaklar kalkmalı” dedi.

Sezai Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Kürtçe’ye yönelik baskılara ilişkin eleştirilerde bulundu.

Temelli, “Depremde bir görevli kadın arkadaşın Kürtçe konuşması ne kadar önemli olduğunu gördük. Deprem bunun en uç örneğiydi, günlük hayatta, kamusal alanda kendi dilinizde hizmet almıyorsanız gerçek anlamda dışlanmışsınız, ayrımcılığa tâbi tutulmuşsunuz demektir. Mahkemelerde kendinizi nasıl savunacaksınız? İnsanın kendini en iyi şekilde ifade edebildiği tek şey ana dilidir. 112’de Kürtçe yok. 112’yi arayan bir Kürt vatandaşı meramını nasıl anlatacak?  112’de 112 dil var, Kürtçe yok. Anadilde eğitim yasağı başta olmak üzere yasaklar kalkmalı” ifadelerini kullandı.

Temelli, kayyum görevlendirmeleri ile toplumsal barışın çökertildiğini kaydetti.

Elindeki bir fotoğrafı gösteren Temelli, “Ortada oturan kişi İdil ilçemize atanmış kayyumdur. Bir yanında jandarma komutanı, bir yanında emniyet amiri. İşte Türkiye'nin fotoğrafı budur. Böyle bir fotoğrafı 12 Eylül arşivlerinde bile bulamazsınız. Ülkenin geldiği gerçeklik budur. Çöktürme planının 'başarısı' budur. Bu ülkede demokratik siyaset, toplumsal barış adına hiçbir şey kalmamıştır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştiren Temelli, sözlerine şunları ekledi:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aslında sağ popülist bir iktidarın Kürt düşmanlığı üzerinden nasıl bir otoriter rejim olduğunu bize açıklar. Bu düşmanlıktan beslenerek toplum her geçen gün daha fazla şiddet, baskı girdabına sürüklendi. Her gün yeni bir zulüm ile karşı karşıyayız. Bu sistemin adı aslında zorbalıktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zorba bir sistemdir.”

Çarşı ve mahalle bekçilerine vatandaşlardan kimlik sorabilme görevi ile adli görevler verilmesi gibi düzenlemeleri de içeren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'nin şiddetin yaygınlaştırılmasından başka bir şey olmadığını kaydeden Temelli, “İktidar, şimdi bekçi yasasıyla mahallelere, sokakların arasına kadar bu şiddeti taşıma peşindedir. Kürdistan'da koruculuk sistemi gibi bugün batıda bekçi yasasıyla aslında yapmak istedikleri, koruculuğun sokaklara, mahallelere kadar taşınmasından başka bir şey değildir” değerlendirmesinde bulundu. 

“Orta Doğu'yu yangın yerine çevirdiler”

Sezai Temelli, İdlib'de yaşanan gelişmelere de değinerek, iktidarın dünya sistemi, uluslararası ilişkiler ve dış politika gibi konularda hiçbir fikrinin olmadığını savundu.

Temelli, “Bu iktidar, emperyalistler arası gerilimlerin ortasından kendisine menfaat çıkarmaya çalışan bir iktidardır. Karşımızda bir gün Rusya'nın, bir gün ABD'nin kapısını çalarak bu kaostan, istikrarsızlıktan beslenmeye ve bununla ayakta durmaya çalışan bir iktidar var. Tek dertleri Kürtlerin kazanımlarını yok etmek, Kürt düşmanlığını canlı tutmak, bölge halklarının demokratik çözüm adına yapmış oldukları kazanımların kökünü kazımak. İşte bu anlayışla Orta Doğu'yu aslında bir yangın yerine çevirdiler” dedi.

Türkiye'nin Ukrayna'ya 200 milyon liralık kaynak aktaracağını ifade eden Temelli,  şöyle devam etti:

“Bu, ülkenin kaynaklarının nereye gittiğinin aslında bir göstergesi. Ukrayna, bu 200 milyon lira ile ne yapacak? Bizden silah alacak. Hangi silahları alacak? Damadın ürettiği SİHA'ları alacak. Cumhurbaşkanının aklı fikri damatların bilançosunda. Bunu pazarlama peşinde.

Hamasetle değil barış ve demokrasi politikalarıyla hareket edilmeli. Türkiye'nin hızla demokratikleşmesi, dış politikalarını da tüm bölge için demokrasi ve barış eksenine oturtması bir zarurettir.”

ABD'nin barış planına eleştiri

ABD'nin Ortadoğu'da barış planına ilişkin açıklamada Filistinlilerin bulunmadığına işaret eden Temelli, konuşmasına şunları ekledi:

“O açıklama ile sizin 100 yıllık bir barışı var etmeniz mümkün değil. Filistin halkı ve temsilcileri olmadan ortaya koyduğunuz çözüme çözüm denmez. Aslında aynı Erdoğan gibi Netanyahu, Trump ve Putin de Ortadoğu'daki çözümsüzlükten beslenmeye devam ediyorlar. Otoriter rejimler, kendi ülkelerindeki otoriter rejimlerin bekası için Orta Doğu halklarının üzerinde tepinmeye devam ediyorlar. Eğer gerçekten bir çözüm var etmek istiyorsanız bu ancak ve ancak Orta Doğu halklarının kendi çözüm planları ekseninde gelişebilir. Bunun dışında bir şeyin çözüm olarak adlandırılması mümkün değil. Tam tersine bu dayatmalar Orta Doğu'da şiddeti, savaşı, gerilimleri büyütmeye devam edecek.”

Kürtçe milyonların dili

Temelli, Filistin halkının karşı karşıya kaldığı durumun çok yabancısı olmadıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Herkesi şaşırtacak kadar büyük benzerlikler gösteren bir süreci yaşıyoruz. Bugünkü iktidarın Kürtlere yönelik uygulamış olduğu politikalarla İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı politikalar arasında inanılmaz benzerlikler vardır. O yüzden de büyük olasılıkla İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bu kadar iyi olmasına şaşırmamak gerekiyor. İsrail, Filistin'de özellikle zeytin ağaçlarını kesiyor. Türkiye, Afrin'de zeytin ağaçlarını ele geçiriyor, zeytinleri çalıyor, Afrin halkının zeytinlerinin üzerine konuyor. İsrail, Filistin halkının hafızasını silmekle meşgul aynı şeyi Türkiye'de bu devletin, iktidarın, Kürt halkının hafızasını silmekle meşgul olduğu sahnelerden biliyoruz. Kültüre, Kürtçeye saldırıyor.

Kürtçe milyonlarca insanın kullandığı bir dil. Böyle bir dili yok saymak, karikatürize etmek, hafızalardan kazımak için devletin çabası yoğun şekilde sürüyor.”

Temelli, Meclis'te milletvekilleri Kürtçe konuştuğu zaman bunların tutanaklara, "bilinmeyen dil", "anlaşılmayan dil", "X" olarak geçtiğini belirterek, "Bu ne aymazlıktır, utanmazlıktır. Bu nasıl bir anlayıştır? Meclis Başkanı'na buradan bir kez daha çağrı yapıyorum; bu ayıba bir an önce son verin. Bu Meclis, Kürtlerin de Türklerin de Meclisidir” dedi.

"Kayyum rejiminin" kalıcılaştırılmaya çalışıldığını savunan Temelli, “Yeniden bir yerel yönetimler yasası hazırlama peşindeler. Yani vesayet rejimini çok daha katı bir hale getirecekler. Faşizmin kurumsallaşması için kendileri açısından en kritik hamleyi yapacaklar ve yerel yönetimleri tümüyle merkezi idareye bağlayacaklar. Valilere aşırı yetkiler vererek aslında tüm yerel inisiyatifleri yok edecekler” değerlendirmesinde bulundu.

Tüm seçilmişlerin bu zihniyete karşı bir arada mücadele vermesi gerektiğini dile getiren Temelli, “Bu, Kürtlerin başına geldiğinde arkanızı dönüp giderseniz işte sizin kapınızı çalmaya başlarlar. Önce bu tür yasalarla daha sonra da başınıza valiyi oturtarak sizin bütün yetkilerinizi alırlar. Kürdistan'da açık kayyum, batı da örtülü kayyum rejimiyle iktidarlarını devam ettirmeye çalışırlar” diye konuştu.

Sezai Temelli, 23 Şubat'ta kongrelerini gerçekleştireceklerini belirterek, kongreye katılım çağrısı yaptı.