Meclis Başkanı Şentop'dan “Lozan’da gizli madde var mı’ sorusuna yanıt
Haber Merkezi - Lozan Antlaşması'nda gizli madde var iddiaları hakkında konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Lüzumsuz bir tartışma. Gizli bir madde yok" dedi.
Şentop, Meclis'te basın mensuplarının Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri olduğu yönündeki iddiaları sorması üzerine, bunları ilk duyduğunda espri olarak algıladığını söyledi.
Lozan Antlaşması'nın süreli veya 100 yıllık bir anlaşma olmadığını, birçok ülkenin taraf olduğu bir anlaşma olduğunu vurgulayan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Süre meselesi söz konusu değil, anlaşmada böyle bir şey yok. Gizli madde meselesi de hukukçular açısından tuhaf karşılanacak bir durum. Çünkü, bir anlaşma yapıldığı zaman bu anlaşma, o imzalayan ülkelerin parlamentolarına gelir, orada onaylanır. Gizli olan bir hüküm nasıl parlamentoda onaylanacak, kim bakacak, değerlendirecek de onay verilecek? Uluslararası anlaşmalarda gizli bir hüküm olamaz. Gizli hüküm denilen bir şey varsa anlaşma değildir; anlaşma metninden değildir zaten. Böyle bir şey yok. Süreli de değil, bir uluslararası anlaşmanın gizli maddesi de olamaz; Lozan'ın da yok."
Mustafa Şentop, "Neden Lozan Antlaşması sık sık böyle tartışılıyor?" sorusuna karşılık, "Böyle eksantrik tarih yorumları yapanlar var; biraz dikkat çekici, sıra dışı... Ama bunun, özellikle hukukla ilgili bir olaysa söz konusu olan, hukuki realiteden kopmaması lazım. Bir uluslararası anlaşma, bu kadar çok ülkenin hükümetlerinin imzaladığı, meclislerine giden, oralarda görüşülen bir anlaşmanın gizli maddesi nasıl olabilir? Gizli madde olduğu iddia edilen şeyler varsa da bunlar anlaşma değildir, anlaşma hükmü olamaz. Bu gayet lüzumsuz bir tartışma" sözlerini sarf etti.
Lozan’da “gizli maddeler ve 2023”mitleri
Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Türkiye, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalandı.
Lozan Anlaşması, aradan geçen 99 yılın ardından günümüzde hala tartışma konusu. Bu tartışmalardan biri de “Lozan’da gizli maddeler bulunduğu ve 2023’te hükmünün sona ereceği” şeklindeki mitlerdir.
Kimi Türk tarihçiler, Lozan'ın, üzerinde "çok gizli" yazan 21 maddelik bir ek protokolü olduğunu, 24 Nisan 1923’te imzalanan anlaşmanın maddelerin hükmünün sadece 100 yıllık olduğunu, anlaşmanın asıl hükümlerinin, imzalanmasının 100. yıldönümünde, yani 24 Nisan 2023'te yürürlüğe gireceğini öne sürüyor.
Ancak, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson'ın 8 Ocak 1918 günü, savaş sonrasında yapılacak barış antlaşmasıyla ilgili açıkladığı 14 maddeden oluşan “Wilson İlkeleri” esas alındığında, Lozan’da gizli madde olması düşünülemez.
Zira, ABD, İngiltere'nin içinde olduğu bir müzakere ortamında savaşın kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
Wilson İlkeleri’nin ilk maddesi, “Tam bir açıklık içinde varılmış barış anlaşmalarından sonra hiçbir özel uluslararası anlaşmaya gidilmemeli ve diplomatik etkinlik her zaman içtenlikle ve kamuoyunun gözü önünde yürütülmelidir” şeklindedir.
Anlaşmanın bazı maddeleri gizli dahi olsa ilgili ülkelerin meclisleri tarafından onaylanması gerekir ki bu durumda yine kayıtları olması gerekiyor. Ancak bu iddialara ilişkin hiç bir kayıt, belge veya hatırat yoktur.
Ayrıca antlaşmanın 2023'e kadar veya herhangi bir başka tarihe kadar geçerli olduğunu öne süren hiçbir resmi belge bulunmuyor.
Kürtler Lozan’ı kabul etmiyor
Kürtler, Osmanlı’nın dağılması ile Sevr Antlaşması’yla devlet kurma şansını yakalamıştı. Ancak İngilizlerin çıkarları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin baskıları nedeniyle Kürdistan devletinin kurulması girişimi Lozan Antlaşması’yla sekteye uğratıldı.
Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğunda artık Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetti.
1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması’nın 3’üncü bölümünde “Kürdistan” başlığıyla hazırlanan “Siyasal hükümleri” kapsayan 62, 63 ve 64. maddelerinde açık bir şekilde Kürdistan’ın kurulması ve sınırlarından bahsediliyor.
Sevr Antlaşması’nın 62’inci maddesinde, İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde ve Musul’da bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecekti.
Osmanlı hükümetinin, Sevr Antlaşması’nın 63’üncü maddesinde Kürdistan devletinin kurulması anlamına da gelen 62’inci maddenin yükümlülüklerini yerine getirmeyi kabul ettiği yer alıyor.
63 ve 64’üncü maddelerde şu ifadeler yer alıyor:
63’üncü madde:
“Osmanlı Hükümeti, 62. Maddede öngörülen komisyonlardan birinin ya da ötekinin kararlarını, kendisine bildirildiğinden başlayarak üç ay içinde kabul etmeği ye yürürlüğe koymağı şimdiden yükümlenir.”
64’üncü madde:
“İşbu Antlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye'den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvuruda bulunmaları halinde ve Konsey’in de bu nüfusun bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varır ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı Türkiye'ye salık verirse (tavsiye ederse), bu durumda Türkiye, bu öğütlemeye [tavsiyeye] uymaya ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi, şimdiden yükümlenir. Söz konusu vazgeçmenin ayrıntıları Başlıca Müttefik Devletlerle Türkiye arasında yapılacak özel bir sözleşmeye konu olacaktır.
Bu vazgeçme gerçekleşirse ve gerçekleşeceği zaman, Kürdistan’ın şimdiye dek Musul ilinde oturan Kürtlerin, bu bağımsız Kürt Devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.”
Musul vilayeti denilen Kürdistan 1921 yılında yeni kurulan Irak devletinin bir parçası değildi. Dönemin Irak devleti Bağdat ve Basra vilayetlerinden oluşuyordu.
Birleşik Krallık, Mart 1921'de 1’inci Faysal'ı Irak'ta İngiliz mandası altında kurulacak yönetimin kralı olarak desteklemeye karar verdi. Birleşik Krallık bu hükûmetle, ileri bir tarihte bağımsızlık öngören bir antlaşma yapacaktı. Faysal bu planı kabul etti ve Irak Mandasının kralı olarak Ağustos 1921'de tahta çıktı.
Daha sonra o dönem yapılan bir referandumda Kürdistan Irak’ın dışında tutuldu. Kürtler gönüllü olarak referanduma katılabilir ve oy kullanabilirdi. Sevr’de Kürdistan Irak’tan ayır tutuluyor dolayısıyla söz konusu bölgede yaşayanlara Irak Krallığı’nın bir parçası olarak görülmüyordu.
Irak’taki manda yönetimi de, Kürt bölgelerinde her hangi bir özerk yönetiminin kurulması önünde bir engel görmediğini açık bir şekilde ifade etmişti.
Ancak Lozan ile Sevr Antlaşması doğmadan öldü. İngilizlerin çıkarları söz konusu olduğu için Kürt meselesi Musul Vilayeti meselesine everildi. Daha sonra da Irak-Türkiye meselesine dönüştü.