Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’deki tablo nasıl?
Erbil (Rûdaw) - Türkiye, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne tutuklu onlarca gazeteci ve ifade özgürlüğü tehdidi altında giriyor.
Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü “görev başındaki polislerin görüntülerinin yayınlanmasını” yasaklayan bir genelge yayınladı. Basın meslek örgütlerinin tepkisini çeken bu uygulama hükümet yetkilileri tarafından savunuluyor.
Basın özürlülüğünü engelleyen bu yeni uygulamanın yanı sıra görev başındaki gazeteciler ya yargılanıyor ya tutuklanıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün açıkladığı, 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alıyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre de halen cezaevlerinde 43 tutuklu gazeteci bulunuyor.
“Nisan’da 49 gazeteci yargılandı”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi” projesi desteğiyle “Haberin Bedeli” başlığıyla yürütülen gazeteci davalarını raporlama çalışmasının Nisan 2021 raporuna göre de sadece Nisan ayında yaptıkları haberler nedeniyle İstanbul, Van, Mardin, Batman, Kars, Adıyaman, Edirne, Ağrı ve Diyarbakır’da görülen 21 ayrı davada en az 49 gazeteci yargılandı.
Raporda şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye’deki medya özgürlüğü üzerindeki baskıların en somut örneği olan gazeteci yargılamaları, Nisan 2021’de de hız kesmeden sürdü. Yaptıkları haberler nedeniyle İstanbul, Van, Mardin, Batman, Kars, Adıyaman, Edirne, Ağrı ve Diyarbakır’da görülen 21 ayrı davada en az 49 gazeteci yargılandı.
Duruşmaları görülen 48 gazeteci hakkında 165 yıl 3 aydan 485 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. 1 gazeteci hakkında ise 50 bin TL tazminat talep edildi. Davaların 10’u ağır ceza mahkemelerinde görüldü. Bu mahkemelerde, 18 gazeteci hâkim karşısına çıktı. Tutuklu yargılanan 5 gazeteci hakkında ise tahliye kararı verildi.
Davalarda 11 gazeteci “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla yargılandı. Çoğunluğu gazetecilerin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek açılan davalarda 8 gazeteci “Terör örgütü propagandası yapmakla” suçlandı. 3 gazeteci ise “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” iddiasıyla yargılandı.
Davaların büyük bir bölümü ileri bir tarihe ertelenirken; 3 ayrı davada yargılanan 5 gazeteci hakkında beraat kararı verildi. 2 davada ise davanın reddine karar verildi.
Gazeteciler hakkındaki yargılamalar devam ederken, 4 gazeteciye daha yeni davalar açıldı. Van, Diyarbakır ve İstanbul’da açılan bu davalarda gazetecilerin Terörle Mücadele Kanunu kapsamında 17,5 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Yine çeşitli soruşturmalar gerekçe gösterilerek gazeteciler hakkında gözaltı kararları verildi. Ankara ve Diyarbakır’da iki ayrı soruşturma kapsamında 2 gazeteci gözaltına alındı.
Ayrıca İstanbul’da üç ayrı basın açıklamasını takip etmek isteyen 8 gazeteci de gözaltına alındı. Gazeteciler ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle bir açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de iktidarı tutuklu gazetecileri serbest bırakmaya çağırdı. Türkiye’de iktidarın halkın haber alma hakkını da engellediğini belirten TGC açıklamasında şu görüşler yer aldı:
“İktidarlar Covid-19 salgınıyla mücadele ederken hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, basın ve düşünceyi ifade özgürlüklerine de bağlı kalmak zorundadırlar. Demokratik toplumların vazgeçilmez unsurlarından birisi, halkın haber alma hakkına eksiksiz hizmet edebilen özgür basındır. Medya kuruluşlarının yüzde 90’ının iktidarın denetimi altında olduğu, 12 bin gazetecinin işsiz bırakıldığı, yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle haklarında binlerce dava açıldığı, 43 gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz.
İktidar denetimi altında olmayan az sayıdaki bağımsız gazete, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan kesme cezalarıyla, televizyon kanalları ise RTÜK’ün yayın durdurma ve para cezalarıyla baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır.
İktidar ile ortaklarının kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren gazeteciler, hedef gösterilmekte, evlerinin, iş yerlerinin önünde saldırıya uğramakta, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Bakanlar sosyal medya hesaplarından gazeteleri, gazetecileri tehdit etmeyi sürdürmektedir.
“Anayasal bir hak olan basın özgürlüğü yine engellenmiştir”
Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesiyle 1 Mayıs’ta polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 1 Mayıs eylemlerini takip eden gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellenmeye çalışılmış, meslektaşlarımızın zorla telefonlarına, kameralarına el konulup görüntüler sildirilmiştir. Bu genelge Anayasa’ya aykırıdır. Anayasal bir hak olan basın özgürlüğü yine engellenmiştir.
İktidarın özgürlükleri çoğaltacağı iddiasıyla açıkladığı her reform paketiyle adaletsizlikler de büyümektedir. İktidarı, iddia ettiği gibi demokratik bir ülkede yaşıyorsak cezaevindeki gazetecileri özgür bırakmaya, gazetecilere yönelik fiziksel saldırıları engellemeye, sorumlularını bulup cezalandırmaya çağırıyoruz.
Tüm bu olumsuz koşullara karşın, mesleklerinin gerçek ruhuna kendilerini adamış olan gazeteciler, yaşam koşullarını ve özgürlüklerini tehlikeye atarak basın özgürlüğü önündeki engellerin ve sınırlamaların tümüyle ortadan kalkacağı, haberin serbest dolaşımının sağlanacağı güne kadar Türkiye’deki mücadelelerini sürdüreceklerdir.”