Haber Merkezi - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur. Esas olan, bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir” açıklamasını yaptı.
Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Çelik, “Ülkemizde Türkiye açısından bir terör istemediğimiz gibi Irak açısından, Suriye açısından bölgedeki kardeş ülkeler açısından da herhangi bir şekilde terör tehdit ve terör oluşumlarının istikrarsızlaştırıcı tutumlarını istemediğimizi ve kabul etmediğimizi de bu şekilde ortaya koymuş oluyoruz” dedi.
Çelik, PKK’nin tamamen “lağvedilmesi” ilkesinin benimsendiğini belirterek, “Yani, ister adına PKK densin, PYD densin, ister YPG ister, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim temel yaklaşımımızdır” ifadelerini kullandı.
“Verilen herhangi bir taviz yok”
Ömer Çelik şöyle devam etti:
“Terörsüz Türkiye hedefine ulaşırken çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerimizi, prensiplerimizi ifade ediyoruz. Ama Türkiye’nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibariyle siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Ama terörsüz Türkiye hedefine ulaştığı zaman Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni adı ne olursa olsun, adları farklı olsa da, daha önce de ifade ettim, adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye’nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan kazançlı çıkacaktır.”
Bazı siyasilerin “Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi” şeklinde konuştuğunu belirten Çelik, “Çok net bir şeydir, devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan, bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir” diye konuştu.
Çelik, “Yani, anayasa değiştirilecek, bayrakla ilgili, vatanın tanımıyla ilgili devletle ilgili ya da milletin tanımıyla ilgili asla kabul etmeyeceğimiz birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunuluyor. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Bunlar Türk’ün geleceğidir, Kürt’ün de geleceğidir, Arap’ın da Çerkezin de Lazın da geleceğidir ve Alevinin, Sünninin de geleceğidir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır. Hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir” yorumunu yaptı.
“Özel’in verdiği bilginin hiçbir gerçekliği yoktur”
Çelik, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla ilgili açıklamaları sorulan Çelik, şu yanıtı verdi:
“Özgür Bey'in ilk yaptıkları MYK sonrası yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içerisinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP'nin de bu konuların çözümüyle ilgili geçmişten beri yayınladığı raporlar, çok ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunları Meclis’te de geçmiş yıllarda tartıştık.
Sayın Özel'in AYM'den üyeler, Yargıtay'dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilginin hiçbir gerçekliği yoktur, hiçbir temeli yoktur. Bu kadar büyük bir iddiayı kendisi nasıl gündeme getirebiliyor, onu bilmiyorum. Bir ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu, anlaşamadığımız noktalarda biz de cevabını veriyorduk. Özellikle bu 1-1,5 aylık süreçte, örneğin TSK'da komuta kademesinin, kara kuvvetleri komutanımızın ve deniz kuvvetleri komutanımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaşıldığını kendisi şöyle söylüyor. Diyor ki, ‘Bana söylediler, ben duydum’ diyor. Bu kadar önemli bir bilgiyi ‘Ben duydum’ ya da ‘Bana söylediler’ gibisinden bir çerçevede olmaz.’”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın