TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 3 Mart Perşembe

03-03-2016
RÛDAW
A+ A-

Hürriyet: 1000 KİŞİ PAZARLIĞI

 

Avrupa’ya mülteci geçişini azaltmak için 7 Mart’ta Türkiye ile bir kez daha masaya oturmaya hazırlanan Avrupa Birliği’nin Ankara’dan denizden yapılan günlük geçişlerin binin altına düşürülmesini istediği belirtildi. Hali hazırda günde 2 binden fazla mülteci geçişi olduğu belirtiliyor.

 

Türkiye’den Yunanistan’a geçiş yapan göçmen ve mülteci sayısında geçtiğimiz aylara oranla düşüş olduğunu kabul etmekle birlikte sayıyı çok yüksek bulmaya devam eden Avrupa Birliği, denizden yapılan günlük geçişlerin binin altına düşmesini istiyor.


Ankara ile Brüksel’in mülteci akınını frenlemek amacıyla üzerinde anlaştığı Ortak Eylem Planı’nın alternatifi olmadığı konusunda ısrarcı olan ve bu yaklaşımından taviz vermeyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye’nin günlük geçiş sayısını dört haneli rakamlardan üç haneli rakamlara düşürecek önlemler alması için bastırıyor. 




 

 

Evrensel: MÜCADELEYE DEVAM

 

12 yaşındayken marangozda çalışmaya başladım. 21 yaşımdayım. Okul okuduğum için arada sırada çalışıyorum. 6 sene aralıksız çalıştım ama yine de bazen okula gidip gelecek yol param olmadığı için yürüdüm ve yürümeye devam ediyorum. Böyle giderse devam da edecek. Çünkü istihdam büroları açarak bizleri kölece çalıştıracak, ya da Renault işçileri gibi hakkımızı aradığımız için işten atacaklar. Hakkımızı istediğimizde bizlerin vergisi ile maaş alan polisler patronun emri ile bizi coplayıp, gözaltına alacak.

“Renault işçileri kazanırsan neden biz gençler kazanmış oluyoruz?”, “Boş ver ben işçi değilim işçiler düşünsün”, “Hele bir dur önce işçi olalım sonra direniriz” diyoruz. Ama unuttuğumuz bir şey var bizlerin babası patron, köy ağası, milletvekili değil... Yani bizler yoksul ailenin çocuklarıyız. Biz de fabrikalarda çalışacağız. Ve o işçiler gibi alın terimizin karşılığını alamayacağız. Ya da hakkımız olanı istediğimizde işten atılacağız. İşte geleceğin işçileri olarak bizler ancak bugün Renault işçileriyle dayanışırsak kazanırız. Çünkü bu direniş bizim geleceğimizdir. Bu direnişi bulunduğumuz liselere, üniversitelere, atölyelere, fabrikalara taşırsak o zaman istihdam bürolarını kapatma talebini de gündeme getirip kaldırabiliriz. İşte bu mevziden geleceğimiz için mücadele etmiş oluruz. Bu direnişten elde edilen tüm zaferler, biz gençler için insanca yaşam koşularını yaratacaktır.




 

 

Sabah: FETÖ ÇİLİNGİRİNDEN MÜTHİŞ İTİRAFLAR

 

Kaset kumpasında, eski CHP lideri Deniz Baykal'ın evinin kapısını açan çilingir, gizli tanık olup çok çarpıcı bilgiler verdi. Gizli tanık, 'maymuncuk timi'ndeki polislerden Özgür Türker'in kendisini konuşmaması için tehdit ettiğini ve "Angora Evleri'nde açtığın o ev Baykal'ındı" dediğini anlattı

 

Gülen Örgütü'nün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski çalışma ofisine böcek yerleştirmek ve eski CHP eski lideri Deniz Baykal ile MHP'li yöneticilere kaset kumpası kurmak için çilingir timi kurduğu ortaya çıktı. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi polislerden oluşan timin varlığı, Baykal'ın Ümitköy Angora Evleri'nde villasının kilidini 2010'da Gülenci polislerin talimatıyla açan çilingir gizli tanığın ifadesiyle ortaya çıktı. SABAH, çilingir gizli tanık ile diğer çilingir tanık E. Ö.'nün ifadesini ilk kez açıklıyor. 




 

Zaman: İLAYDA SEN GELME

 

Adana'da 28 Şubat'ı aratmayan bir ayıba imza atıldı. TEOG'da bütün soruları doğru cevaplayan öğrenciler, valiyi ziyaret etti. Ancak Milli Eğitim yetkilileri, Özel Burç Vural Okulları öğrencisi İlayda Gürhan'a ayrımcılık yaptı. Ziyarete götürülmeyen İlayda, “Bu haksızlık aklımdan çıkmıyor, derslerime konsantre olamıyorum.” diye sitem etti.

 

Adana Milli Eğitim Müdürlüğü, büyük bir mağduriyete yol açtı. TEOG sınavında tüm soruları doğru cevaplayan 20 öğrenci, Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar eşliğinde geçtiğimiz hafta Adana Valisi Mustafa Büyük'ü ziyaret etti. Ancak ziyarete bütün soruları doğru cevaplayanÖzel Burç Vural Okulları  öğrencisi İlayda Sevinç Gürhan'ın götürülmediği ortaya çıktı. Yapılan bu ayrımcılık, 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilere yönelik ayrımcılığı hatırlattı. Türk Eğitim-Sen üyeleri, bu durumu protesto için başarılı öğrenciyi evinde ziyaret ederek çeşitli hediyeler verdi.



 

 

 

Yeni Şafak: KİMSE YÜZ VERMEDİ

 

Diyarbakır’da, HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın sokağa çıkma yasağı süren Sur ilçesine yürüyüş çağrısına vatandaşlar kulak asmadı. Güvenlik önlemlerinin artırıldığı kentte, vatandaşlar günlük yaşamlarını olağan akışında sürdürdü, esnaf iş yerini kapatmadı. Urfakapı’da toplanıp Sur’a girmek isteyen yaklaşık 200 kişilik grubu polis tazyikli su ve gaz bombalarıyla dağıttı. Polis ekipleri 34 kişiyi gözaltına aldı.

 

PKK Sur'da köşeye sıkışınca devreye HDP girdi. Daha önce 6-7 Ekim olaylarında 50 kişinin ölümüne neden olan HDP lideri Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da aynı senaryoyu sahneye koydu. Cizre'de ortaya attığı 'bodrum' yalanıyla dağ kadrosu ve Kandil yöneticilerini kurtarmaya çalışan Demirtaş, Sur'da ise halkı ayaklanmaya çağırdı. Bölgede sıkışan ve sayıları 30 ila 40 olduğu tahmin edilen yabancı uyruklu teröristleri kurtarmak amacıyla yapılan 'ayaklanma çağrısı' halkın sağduyusu ve güvenlik güçlerinin tedbiri ile boşa çıkarıldı.




 

Milliyet: SUR ÇAĞRISINA UYAN OLMADI

 

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ‘Sur’a yürüme’ çağrısına vatandaş ilgi göstermedi. 


Birkaç noktada toplanan 200-300 kişilik gruplara da güvenlik güçleri müdahale etti.

 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Sur’daki operasyonların sona ermesi ve sokağa çıkma yasağının kaldırılması gerekçesiyle halka, Sur ilçesine yürüme çağrısına vatandaşlar ilgi göstermedi. Bir kaç noktada toplanan 200-300 kişiden oluşan küçük gruplara da polis tazyikli su, gaz bombası ve plastik mermiyle müdahale etti. Kentin bir kaç noktasında yaşanan gerginlik akşam saatlerine kadar sürdü. 




 

 

Cumhuriyet: TANİMAYRUM DİYEMEZSİN

 

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı tanımıyorum" sözleri için "Madem anayasayı tanımıyordu o zaman 'ben bu anayasayı tanımıyorum' demesi lazımdı." dedi.

 

Anayasa Mahkemesi hak ihlali neticesine vardı. Adeta oy birliği ile... 12 üye, evet hak ihlali vardır, dedi üç üye hayır yoktur dedi. Ben üç taneyi de şahsen tanırım. Hukuka vicdana bağlı olduklarını bilirim. Göreceksiniz, yayınladığı zaman hak ihlali kararı, kendilerine göre bir gerekçeleri olacaktır. Ama 12 üyenin çok doğru çok yerinde, çok haklı bir karar verdiklerini düşünüyorum ve candan tebrik ediyorum. AYM kararları istesen de istemesen de herkesin kabul etmesi gereken kararlardır.

 

Dünyayı başıma yıktılar Erdem Gül ile Can Dündar ile ilgili olarak hem basın mesleği gazetecilik faaliyeti olarak bunu nasıl anladığımı söyledim hem tutuklanmalarına karşı çıktım hem de isnat edilen suçla suçlanamayacaklarını ifade ettim. Dünyayı başıma yıktılar ama hiç önemli değil.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli