Kılıçdaroğlu Van’da konuştu: Kayyum denen garabeti tümüyle bitireceğiz
Haber Merkezi - Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Van'da yurttaşlara, “Büyük haksızlıklar yapıldığını biliyorum. Demokrasinin ayaklar altına alındığını da biliyorum. Seçimle gelenlerin görevlerinden alındığını biliyorum. Bütün bunları çözeceğim. Söz veriyorum, bütün bunları çözeceğim. Tamamını çözeceğim. O kayyum denen garabet uygulamayı tümüyle bitireceğiz” dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, bugün Ağrı'daki mitinginin ardından Van'a gitti. Kılıçdaroğlu'na, Van mitinginde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da eşlik etti.
Van’ın Beşyol Meydanı'nda halka seslenen Kılıçdaroğlu, “Kamplaşmadan, kavgadan bıkmadık mı? Yeter artık ya. Memleketimizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kucaklaşmak istiyoruz. Nedir ayrılık gayrılık. Ayrılık gayrılık bize ne verdi? Hiçbir şey vermedi. Biz, beraber olacağız. Bu güzel ülkede beraber olacağız" dedi.
“İlkokula Erciş’te başladım”
“Benim bu ülkenin insanlarına sözüm var; bu ülkeye barışı, huzuru, kardeşliği getireceğim. Bu ülkede hiç kimse asla ve asla ötekileştirilmeyecek” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Ekrem Başkan’a sözü verdiniz, bana da vereceksiniz. Çünkü ben, ilkokula Erciş’te başladım. Erciş’te okula başlarken müzik dersinde öğrendiğimiz ilk türkü de Ordu’nun Dereleri olmuştu. Ama Ordu nerede, bilmiyorduk. Şimdi bu güzel ülkede, dünyanın en güzel kenti, kadim kenti Van’da olmaktan son derece mutluyum. Dünya kadar sorun var, biliyorum. Bütün sorunlarınızı biliyorum. Kimlerin neler yaptığını da biliyorum. Ama benim bu ülkenin insanlarına sözüm var; bu ülkeye barışı, huzuru, kardeşliği getireceğim. Bu ülkede hiç kimse asla ve asla ötekileştirilmeyecek. Bu ülkede hiç kimse inancından ve kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecek. Allah’ın yarattığı en değerli varlık insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır.
“Demokrasinin ayaklar altına alındığını biliyorum”
Büyük haksızlıklar yapıldığını biliyorum. Demokrasinin ayaklar altına alındığını da biliyorum. Seçimle gelenlerin görevlerinden alındığını biliyorum. Bütün bunları çözeceğim. Söz veriyorum, bütün bunları çözeceğim. Tamamını çözeceğim. O kayyum denen garabet uygulamayı tümüyle bitireceğiz. Yuh çekmeyin. Gideceksiniz, sandıkta oy vereceksiniz, bunu yapanları beraber emekli edeceğiz, göndereceğiz.
Kamplaşmadan, kavgadan bıkmadık mı? Yeter artık ya. Memleketimizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kucaklaşmak istiyoruz. Nedir ayrılık gayrılık. Ayrılık gayrılık bize ne verdi? Hiçbir şey vermedi. Biz, beraber olacağız. Bu güzel ülkede beraber olacağız. Van Denizi’nde beraber olacağız. Ben ‘Van Denizi’ dediğim zaman bir ara eleştirmişlerdi, ‘Gölün adını bilmiyor’ diye. Ama benim Erciş’te okula başladığımı bilmiyorlardı. Buraya ‘Van Denizi’ denir. Van’ın ne kadar güzel olduğunu bilmez miyim, kadim bir kent olduğunu bilmez miyim?
“Belediyeden atılan 306 kardeşim var, onların tamamını görevlerine iade edeceğim”
Bazılarına söz verdim, gelirken söz verdim. Belediyeden atılan 306 kardeşim var, onların tamamını görevlerine iade edeceğim. Nerede bir adaletsizlik varsa adaletsizlikle mücadele etmek benim boynumun borcudur. Çünkü devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde huzur olmaz, bereket olmaz, kardeşlik olmaz. Adaletin olmadığı bir yerde çocuklar yatağa aç girer. Adaletin olmadığı yerde milyonlar yoksul, bir avuç da varsıl olur. O varsıllara da ben, ‘Beşli Çeteler’ diyorum. Sevgili Vanlılar; hiç meraklanmayın. O Beşli Çeteler, malı alıp yurtdışına götürdüler. Ben bunu bilmez miyim? Son kuruşuna kadar getireceğim o paraları, hiç endişe etmeyin. Sizden alınan, sizden çalınan o paraları tamamını alacağım, bu ülkeye getireceğim. En ufak bir endişeniz olmasın.
“Taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağız”
Bu Beşli Çeteler diyor ki ‘Acaba Kılıçdaroğlu’nun ayağını nasıl kaydırırız. Acaba bunu nasıl aday yaptırmayız’. Onun peşindeler. Onlar, yandaşlarına güveniyorlar. Onlar; paralarına, saraylarına güveniyorlar. Ben ise sadece ve sadece size güveniyorum. Halka güveniyorum, milletime güveniyorum. Öğretmenevinde çalışan emekçiler var. Onlar, aylıklarını doğru dürüst alamıyorlar. Onlar memur da değil, taşeron işçisi de değil. Maalesef perişan vaziyetteler. Bunların sayısı, Türkiye genelinde 20 bin. O 20 bin kardeşimiz de asla unutmasın; hepsinin hakkını ve hukukunu teslim edeceğim. Taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağız. Hiç endişe etmeyin.
“100 bin öğretmen ataması yapacağız”
Öğretmenler… Cumhuriyet’in yüzüncü yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Her okulda öğretmen olacak. Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi yapacağız bunu. Başka bir haksızlık; KPSS’de yüksek puan alıp sözlüden elenenler var. Beyler beğenmiyorlar, sözlüde elenenleri. Sözlü sınavı kaldıracağım. Kim kazandıysa atamasını yapacağız. Endişe etmeyin. Devlette liyakat ve devlette adalet; bu, olmazsa olmaz. ‘Efendim senin kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakıp seni sözlüde eleyeceğim.’ Hiçbir şey olmayacak. Onları da çözeceğim. KHK’lıları da çözeceğim, meraklanmayın. Bu kardeşiniz, bu ülkeye adalet gelinceye kadar mücadele edecek. En ufak bir endişe duymayın. Adalet, adalet ve adalet olacak.
“Emine Şenyaşar ile kucaklaştım”
Emine Şenyaşar… Ya 8 savcı değişti. Dava açmıyorlar. Korkularından dava açmıyorlar. Gittim, Emine Şenyaşar ile kucaklaştım. Ondan sonra 8 savcı değişti. 9’uncu savcı davayı açtı. Ama bu kardeşiniz, davaların her aşamasını izliyor, adalet yerine gelinceye kadar. Ciddi bir yoksulluğun olduğunu da biliyorum. Yatağa aç giren çocukları biliyorum. Beslenme çantasına acaba anne, ne koyacak diye derin derin düşündüğünü de biliyorum. Annelere de sesleniyorum; anneler, çocuklarınızı okula gönderirken artık beslenme çantası diye bir şey düşünmeyeceksiniz. Çocuğunuz okula gidecek, arkadaşlarıyla beraber suyunu da sütünü de içecek, yemeğini de yiyecek. Evine tok gelecek. Bütün çocuklar, Türkiye genelinde okulda beslenecek.
“Kadının banka hesabına asgari ücret kadar para yatıracağız”
Ayrıca, hiç geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelerde kadının banka hesabına mutlaka en az asgari ücret kadar bir para yatıracağız. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Onlar gibi yapmayacağız. Kişinin yoksulluğunu teşhir etmeyeceğiz. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Kadın gidecek, bankadan memur, işçi, emekli gibi aylığını çekecek ve çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Dolayısıyla bütün annelere de sesleniyorum; meraklanmayın, sosyal devlet sizin en büyük güvenceniz olacak.
“Hala 100’e yakın aile barakalarda oturuyor”
2011’de deprem oldu. Ben, o depremde buraya geldim, bir gece de burada kaldım. Ertesi gün depremzedelerle buluştum. 12 yıl geçti. Hâlâ 100’e yakın aile barakalarda oturuyor. Geçen hafta eşim geldi, o ailelerle görüştü. Sitem ettiler haklı olarak; ‘Neredeydiniz bugüne kadar’. Söz veriyorum Vanlılara; geleceğim cumhurbaşkanı seçildikten sonra, önce o ailelere gideceğim. Onların bütün sorunlarını çözeceğim, helallik isteyeceğim.”