Dündar hakkında kırmızı bülten

Haber Merkezi - İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Dündar hakkında gıyabi tutuklama ve kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi.

 

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, MİT Tır’larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğraflara gazetede yer verdikleri gerekçesiyle "gizli belge ve bilgileri açıklamak" suçundan Can Dündar'a 5 yıl 10 ay, Ankara temsilcisi Erdem Gül'e 5 yıl hapis cezası veren yerel mahkeme kararını bozmasının ardından dava dosyası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaştı.

 

Mahkeme heyeti, davaya ilişkin hazırladığı tensip tutanağında, sanık Can Dündar'ın kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt dışında bulunduğunu ve bu nedenle kendisine ulaşılamadığını belirterek, Can Dündar'ın gıyaben tutuklanmasına karar verdi.

 

Sanık Can Dündar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına da hükmeden heyet, sanığın Belçika'dan iade talebi prosedürüne esas olmak üzere Adalet Bakanlığı ile yazışma yapılmasını karara bağladı.

 

Heyet, Yargıtay'ın bozma ilamında bahsi geçen Cumhuriyet gazetesinde söz konusu haberin çıkmasının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği tarafından BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Başkanı ve Genel Sekreteri'ne sunulan 5 Haziran 2015 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni şikayet eden özdeş mektubun bir örneği ile varsa tercümesinin Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nden istenmesine karar verdi.

 

Mektup ve tercümesinin araştırılarak varsa birer örneğinin gönderilmesi için Dışişleri Bakanlığı'na da yazı yazılmasına karar veren heyet, ilk duruşmanın da 7 Mayıs'ta yapılmasını oy birliğiyle kararlaştırdı.

 

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, MİT Tır’larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğraflara gazetede yer verdikleri gerekçesiyle "gizli belge ve bilgileri açıklamak" suçundan eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a 5 yıl 10 ay, Ankara temsilcisi Erdem Gül'e 5 yıl hapis cezası veren yerel mahkeme kararını bozmuştu.

 

Daire, Dündar hakkında 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngören "gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçundan hüküm kurulması gerektiğine karar vermişti.

 

Kararda, şöyle denildi:

 

“Gazeteci olan sanıkların, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları gereği, niteliği bakımından gizli kalması gerekli bilgileri temin ederek basın yoluyla açıklamak suretiyle hükümeti gerek iç kamuoyunda gerekse uluslararası alanda 'teröre destek veren ülke' konumuna düşürmek istedikleri açık ise de eylemlerinin maddi cebir içermemesi ve amaç suç bakımından elverişli eylem kapsamında bulunmaması nedeniyle müsnet suçu oluşturmayacağı yönündeki mahkeme kararında isabetsizlik bulunmamaktadır."

 

Haberlere konu yapılan bilgi ve belgelerin niteliği itibarıyla "devlet sırrı" olarak kabulünde isabetsizlik bulunmadığı belirtilen kararda, sanıkların ceza aldığı "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları gereği, niteliği bakımından gizli kalması gerekli bilgilerin 'siyasal veya askeri casusluk' maksadıyla açıklanması" suçunun niteliği itibarıyla basın yoluyla işlenen bir suç olduğu vurgulanmıştı.

 

Söz konusu suça ilişkin 5187 Sayılı Kanun uyarınca 4 ay içinde dava açılması gerektiği ancak davanın 4 aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlatılan kararda, bu nedenle düşme kararı verilmesi gerektiği belirtilerek, bu suçtan kurulan mahkumiyet hükmünün bozulduğu bildirilmişti.

 

Kararda, Can Dündar hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 328. maddesinde düzenlenen ve 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngören, "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme" suçundan hüküm kurulması gerektiği belirtilmişti.

 

Kararda şu ifadelere yer verilmişti:

 

"Cumhuriyet gazetesinin 29 Mayıs 2015 tarihli nüshasında, devletin güvenliği veya siyasal yararları bakımından devlet sırrı niteliğindeki bilgileri yayımlamak suretiyle açıklanmasından sonra, Suriye BM Daimi Temsilciliği tarafından Güvenlik Konseyi Başkanı ve Genel Sekreteri'ne 5 Haziran 2015 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni şikayet eden özdeş mektup sunduğunun da anlaşılması karşısında, anılan bilgileri doğrudan siyasal casusluk kastı ile temin ettiğinin kabulü gerekebileceğinden ve eyleminin bu haliyle basın yoluyla işlenmesi de mümkün olmayan TCK 328. maddesinde düzenlenen suçu oluşturabileceği gözetilerek, bu belgenin Dışişleri Bakanlığı'ndan temini ile 5271 Sayılı CMK'nın 217. maddesi gereğince taraflara okunup tartışılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir."

 

"Devlet sırrı" olduğu kabul edilen bilgilerin kaynağını, kanunla MİT'e verilen görev ve yetkiler uyarınca yapıldığı bildirilen bir faaliyetin oluşturduğu anlatılan kararda, olayla ilgili Aydınlık gazetesinin 21 Ocak 2014 tarihli nüshasında "İşte Tır'daki Cephane" başlıklı haberde bazı iddialara yer verildiği anımsatılan kararda, Can Dündar'ın ikrarı ve incelenen açıklama içeriklerine göre, sanıklar tarafından yayımlanan görüntülerin, Aydınlık gazetesinde yayımlanan haberle ilgili olduğu fakat bazı görüntülerin tamamen farklılık taşıdığı belirtilmişti.

 

Kararda, Cumhuriyet gazetesinde sanıklar tarafından yapılan haberde, önceden yayımlanan haberlere atıf yapılmadığı gibi tamamen farklı nitelikte ve faaliyetle ilgili tüm ayrıntıları içeren, kaynağından edinildiği intibaını uyandıran bilgi ve belgelere yer verildiği ifade edilmişti.

 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Mayıs 2016’da  Mit Tır’ları davasında Can Dündar'a 5 yıl  10 ay Erdem Gül’e de 5 yıl hapis cezası vermişti.

 

Can Dündar ve Erdem Gül 15 Mayıs 2016’da yurtdışına çıkmışlardı. (Kaynak: NTV)