Libya tezkeresi TBMM'de kabul edildi

02-01-2020
Rûdaw
Etiketler Libya Tezkere TBMM
A+ A-

Haber Merkezi – Hükümete Libya'ya asker gönderme yetkisi veren Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için olağanüstü toplandı.

Tezkere üzerine yapılan konuşmaların ardından oylamaya geçildi.

Elektronik yöntemle yapılan oylama sonucu tezkere, 184'e karşı 325 oyla kabul edildi. Toplamda 509 milletvekili oy kullandı.

Tezkereye AK Parti ve MHP’li vekiller “Evet” oyu verirken CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi “Hayır” oyu kullanacaklarını açıklamıştı.

Tezkerede ne var?

Tezkere hükümete Libya'ya asker gönderme yetkisi veriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Libya’daki görev süresi, bir yıl olarak belirlendi. Libya'ya gönderilecek asker sayısı ve kapsamı TSK'nın hangi bölgede görev yapacağı ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek.

Tezkerenin kullanım amaçları "Milli çıkarlara yönelik her türlü tehdide karşı önlem almak, Libya'daki gayrimeşru grupların Türkiye'nin menfaatlerine yönelik, saldırılarını bertaraf etmek, Kitlesel göç gibi risklere karşı önlem almak, Libya halkına insani yardımların ulaşmasını sağlamak" şeklinde sıralandı.

Meclis’te usül tartışması

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmelerinin yapılması amacıyla Genel Kurulun toplanmasına ilişkin çağrı yazısını okuttu.

Ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, görüşmelere geçilmeden önce söz alarak, Genel Kurulun çalışmalarına ara verdiği dönemde, Şentop'un toplanma çağrısının "gündem güvencesinin" ihlali anlamına geldiğini, bunun Anayasa ve İçtüzük'e aykırı olduğunu belirtti.

Özel, Şentop'un, Meclis Genel Kurulunu, "bir kişinin tayin ettiği tarihte toplantıya çağırdığını" da dile getirdi.

İYİ Parti İzmir Milletvekili Çıray: Tezkereye hayır diyeceğiz

Libya tezkeresinin Meclis Genel Kurulundaki görüşmeleri, İYİ Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın konuşmasıyla başladı.

Çıray, iktidarın ekonomik krize karşı ayakta durmaya çalışan Türk milletine yılbaşı tatilini de çok gördüğünü söyledi.

Çıray, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkere kararının aceleyle alındığını ve Türkiye'nin şimdiye kadar maruz kalmadığı bir şekilde bölgedeki insanların husumetiyle yüz yüze kalacağını belirtti.

“Türk milletine ağır bedeller ödetecek bir oldubittiyle karşı karşıya olduklarını” ifade eden Çıray, Suriye ve Rojava’da yaşananlara değindi.

AK Parti'nin dış politikasını eleştiren Çıray, hükümetin izlediği politikalarla Türkiye'yi derin bir yalnızlığa ittiğini belirten Çıray, "BM, Trablus'taki güçleri meşru hükümet olarak kabul ettiği için desteklediğinizi söylüyorsunuz ama meşruiyet konusunda ilkeli ve inandırıcı değilsiniz. Suriye'de de Esad yönetimi BM'ye göre meşru hükümet idi ancak siz Esad'a değil, ÖSO'ya destek verdiniz" diye konuştu.

"Ulusal mutabakat hükümetinin yıkılması durumunda mavi vatanın elden gideceği" tezinin de doğru olmadığını ileri süren Çıray, "Hükümet Libya'da basiretsiz bir göçü teşvik etmektedir. Mehmetçik iç savaşın tarafı haline getiriliyor. Türkiye, Arap coğrafyasında nefret objesi haline gelecektir." ifadelerini kullandı.

Libya'nın yüzde 70'ine yakın bir alanı elinde tutan Hafter güçlerine Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin destek verdiğine işaret eden Çıray, "Libyada ahlaksız bir iç savaş yaşanıyor. Bazıları aynı anda iki tarafa silah veriyor. Mehmetçik, bölgede Vietnam gibi bir iç çatışmanın içerisine sokulabilir. Mehmetçiğimizi milli güvenliğimizle hiçbir ilgisi olmayan bir iç savaşın belirsiz ateşi hattına bırakamayız" diye konuştu.

HDP Adana Milletvekili Oruç: Tezkereye net bir biçimde hayır diyoruz

HDP Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Tülay Hatımoğulları Oruç ise tezkereyi "savaş tezkeresi" olarak nitelendirerek, "İktidar, savaş siyasetinden ve savaş merkezli dış politikadan vazgeçmeyeceğini daha senenin ikinci gününde Türkiye ve dünya kamuoyuna deklare etmiş oldu" ifadesini kullandı.

Meclisin olağanüstü toplanmasını yadırgadıklarını belirten Oruç, "Bu tezkereye net bir biçimde hayır diyoruz. Çünkü bu tezkere, iktidarın dış siyasette muhteşem başarısızlığının ve değerli yalnızlığının bir kez daha tescil edilmesi anlamına geliyor" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı tezkeresinde yer alan gerekçeleri anımsatan Oruç, "Bu yayılmacı siyasetin kendisidir. Uluslararası literatürde diğer bir adı işgal etmektir. Bu iktidar, ülkenin tarihine böyle kara sayfalar eklemeye devam ediyor” dedi.

Doğu Akdeniz'in bütün dünya kamuoyu ve ülkeler açısından önemli bir gündeme dönüştüğünü, doğalgaz rezervlerinin emperyalist güçlerin tamamının iştahını kabarttığını ifade eden Oruç, iktidarın, kendi deniz yetki alanlarını da aşarak ve gerilimi besleyerek Doğu Akdeniz'de inisiyatif almak istediğini ifade etti.

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin meşruluğunun Türkiye ve dünya kamuoyu açısından bir tartışma konusu olduğunu vurgulayan Oruç, "Uzun zamandan beri BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya her iki taraf için de silah ambargosu kararı var. Bunu ilk delen kim? Türkiye. Yıllardan beri Türkiye'nin, ihvancı Trablus hükümetine her anlamda destek sağladığını biliyoruz. Gerek güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması gerekse şu andaki tezkere zaten olanı biraz daha açık hale getirmek, mevcut desteği meşrulaştırmak için yapılmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Oruç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu savaşın ülke ekonomisine maliyetini daha önce çokça ifade ettik. Güvenlik ve askeri iş birliği anlaşmasında, 'gönderen taraf bütün maliyetleri karşılar' ibaresi geçiyordu. Şimdi ise Türkiye'de yoksul halk çocuklarından oluşan askerleri oraya gönderecek ve o çöllerde kanlarının akmasının önü açılıyor. Bu rejim kesinlikle tıkanmıştır. Bu rejim, silah sanayisini güçlendirmek, pazar alanını Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da genişletmek, Bayraktarları daha da zengin etmek için Libya seferine çıkmıştır. Bu iktidarın geliştirmiş olduğu rejim, tıkandığını bir kez daha bizlere göstermektedir. Ekonomik, sosyal, siyasal, hukuksal her açıdan tıkanmıştır. Bu tabloda Libya'ya savaş seferi düzenlemek ülkeyi ateş çemberine atmaktır."

MHP Grup Başkanvekili Akçay: Akdeniz'de mavi vatanımızı koruyoruz

Tezkere üzerinde MHP Grubu adına konuşan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise, “Emperyalist emellerini, bölgedeki istikrarsızlığı destekleyerek, Hafter gibi yasadışı aktörleri finanse ederek gerçekleştirmeye çalışan odakların yanında değil karşısında durmak milli duruşun kayıtsız şartsız gereğidir" dedi.

Libya ile yapılan anlaşmaların, Türkiye'nin Akdeniz'deki hak ve hukukunu koruma yolunda atılmış isabetli adımlar olduğunu anlatan Akçay, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki varlık ve egemenlik hakkının muhafazası, Libya'daki meşru hükümetin varlığını devam ettirmesine, bu ülkenin güvenlik, istikrar ve huzura kavuşmasına bağlıdır” diye konuştu.

Tezkerenin, Libya'nın istikrar, huzur ve güvenliğine destek veren Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını muhafaza ettiğini ve bölgesel barışa katkı verdiğini savunan Akçay, "Doğu Akdeniz dünya jeopolitiğinin önemli bir sahasıdır. Bölgesel gelişmeler Türkiye'nin bu sahada güçlü ve etkili olmasını zorunlu kılmaktadır” ifadesini kullandı.

Akçay, "Doğu Akdeniz artık, Libya'nın da dahil olduğu daha geniş bir coğrafyayı işaret etmektedir. Anlaşmaları imzalayıp onaylayan Libya Ulusal Mutabakat Hükümetinin iktidarda kalması Türkiye ve Libya açısından olduğu kadar, Doğu Akdeniz'in geleceği bakımından da çok önemli bir meseledir" dedi.

CHP Genel Başkanı Yardımcısı Çeviköz: Tezkere anayasaya aykırı

CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz de görüşmelerde, CHP Grubu adına söz aldı.

Türkiye'nin, yurttaşların ve TSK'nın geleceğini çok yakından ilgilendiren önemli, tarihi bir tezkereyi görüşmek üzere olağanüstü toplantıya davet edildiklerini belirten Çeviköz, "Önemli, çünkü iktidar bu kararla Türkiye'yi çok büyük tehlikenin içine atmak üzeredir. Tarihi, çünkü Türkiye'nin şimdiye dek Silahlı Kuvvetlerini, daha önceki örneklerde rastlamadığımız ve daha önceki örneklerle kıyaslanmayacak bir amaca yönelik olarak başka bir ülkenin topraklarına gönderme kararı alıp almamanın eşiğindeyiz" dedi.

Çeviköz, tezkere metninin, önceden planlanmış, sarayın siparişiyle Silahlı Kuvvetlerini Libya çöllerinde savaşa göndermek üzere hazırlanmış bir felaket çağrısı olduğunu belirtti.

Bu tezkerenin, Türkiye'nin şimdiye dek uzak coğrafyalara askere gönderme kararı alırken özen gösterdiği insani yardım amaçlı bir asker gönderme tezkeresi olmadığını öne süren Çeviköz, "Türk askerini Libya'da savaşmak üzere gönderecek olan bir savaş tezkeresidir. TBMM, kuruluşunun 100. yıl dönümünde olağanüstü toplantıya çağrılarak, iktidarın oldubittiye getirme politikalarına ve sarayın siparişlerine araç olarak kullanılmamalıdır. Bu kürsüden yemin ederek göreve başladık, milletimizin oylarıyla milletin vekili olduk, şerefimizle milletin vekili olmaya devam edelim" diye konuştu.

Silahlı kuvvetlerin kimsenin özel güvenlik gücü olmadığını ifade eden Çeviköz, vatan evlatlarının Libya çöllerinde bu şekilde, sorumsuzca sevk edilemeyeceğini kaydetti.

Yurt dışına askerlerin gönderilmesine izin verilmesinin Anayasanın 92. maddesi uyarınca gerçekleştiğini anımsatan Çeviköz, bu tezkerenin söz konusu maddeye aykırı olduğunu söyledii.

Çeviköz, tezkere talebinin, "milletler arası hukukun meşru saydığı hallerde" ifadesini karşılamadığını, bu tezkerenin, BM Güvenlik Konseyi kararının ihlali olduğunu öne sürdü.

Çeviköz, telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için tezkere istemek yerine, tıpkı büyük devletler gibi Rusya veya Almanya gibi, her iki tarafla da temas kurulması, diplomasi kanallarının açık tutulması gerektiğini dile getirdi.

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli