SMDK Başkanı Bahra: PKK Suriye'nin bir örgütü değil

8 saat önce
Rawin Sterk
Etiketler PKK SMDK Hadi el-Bahra Rojava Kuzey ve Doğu Suriye Suriye
A+ A-

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra, Suriye’de kurulacak yeni hükümetlerin çoğulcu ve tüm bileşenleri kapsaması gerektiğini savundu.

SMDK Başkanı Hadi el-Bahra, Suriye’nin yeniden inşası ve kalkındırmasının Suriyelilerin sorumluluğunda olduğunu ifade ederek, “Bu, ister ülkeyi terk edip başka ülkelere göç edenler, ister yerinden edilmiş veya sığınmacı olarak başka bölgelerde yaşayan Suriyeliler olsun, hepimizi kapsıyor. Herkesin geri dönmesi gerekiyor. Mevcut durumu başlangıç noktası olarak kabul etmeli ve devlet kurumlarını yıkmak yerine, onları koruyarak reforme etmeli, yeniden yapılandırmalı ve gerekli uzmanlık ve kaynaklarla donatmalıyız” dedi.

“PKK ile her türlü ilişkiyi ayırmalı”

Heyet Tahrir Şam’ın yabancı milislerin Suriye’den çıkarılması konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini belirten Hadi el-Bahra, “Biz politikacılar olarak hepimiz Suriye'nin ulusal kaygısını ilk sıraya koymaya geri dönüyoruz. PKK ile her türlü ilişkiyi ayırmalı ve başta Kürt bileşeni olmak üzere diğer bileşenlerle de Suriye-Suriye diyaloğunu kabul etmeliyiz. Kürt toplumunda bu düzeyde gerilimlerin yaşanması kabul edilemez. Kürt-Kürt diyalogu, daha geniş ve temel bir Suriye diyaloğunu kuracak başlangıçtır” ifadelerini kullandı.

PKK’nin Suriye içerisindeki bir örgüt olmadığını söyleyen SMDK Başkanı Hadi el-Bahra, “Türk örgütü olduğunu biliyorsunuz. Güçleri ve milislerinin Suriyelilerle doğrudan ilişkisi yok ve Suriye'yi Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden operasyonlar için başlangıç noktası olarak kullandılar. Elbette güçler Kürt Ulusal Konseyi'nin ya da koalisyonun yanında olsaydı Türkiye koalisyona karşı çıkmazdı. Çözüm aramalıyız. Mesela İranlı milisler ve oynadıkları yıkıcı rol. Onlar gittiklerinde sorun çözüldü” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra Rûdaw’ın İstanbul Temsilcisi Rawin Sterk’in sorunlarını yanıtladı:

Rûdaw: Suriye’de yaşanan son gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz, ülke nereye doğru gidiyor?

Hadi el-Bahra: Askeri operasyonların sona ermesinin hemen ardından, bazı temel öncelikler üzerinde çalışmaya başlandı. Bunların en önemlileri; toplumsal barışın sağlanması, Suriye içinde güvenliğin ve vatandaşların emniyetinin temin edilmesi, özellikle gıda gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda adımlar atıldı. Üçüncü olarak, su, elektrik ve telefon gibi hayati altyapı tesislerinin yeniden işler hale getirilmesi sağlanıyor. Ayrıca, devlet kurumlarının çöküşünü engellemek için gerekli adımlar atılıyor.

Bu adımlar, Halep operasyonu ve onun diğer illere yayılmasıyla uygulanmaya başlandı. Şimdi ise bunu Şam’da görüyoruz. Şam’ın kurtarılmasından sonra yaklaşık üçüncü gündeyiz ve bu süreç düzenli ve tatmin edici bir şekilde ilerliyor. En önemli husus, kurtarma operasyonlarını gerçekleştiren askeri güçlerin, vatandaşlara insan hakları çerçevesinde yaklaşmasını sağlamak ve bireysel özgürlüklerine müdahale edilmediğinden emin olmaktı.

Bir diğer adım ise devlet kurumlarında çalışan teknokratlar ve bürokratlar, eski görevlerinde kalmaya devam edebilmesiydi. Ancak bakanlar kurulu geçici bir süre için bir geçici hükümete dönüştürüldü. Yeni hükümet başkanının atanmasına kadar bu durum devam edecek. Bu başkan, Mart ayının sonuna kadar görev yapacak geçici bir süreyle atanacak.

Bu süreçte, tüm Suriyelileri ve onların farklı bileşenlerini kapsayan geniş çaplı istişarelerin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Geçiş hükümeti, üç temel kriteri sağlamalı: Suriyeli halkın siyasi, etnik ve dini tüm kesimlerini kapsamalı ve kimseyi siyasi süreçten dışlamamalı; değişim için çaba gösteren ve toplumun diğer kesimlerini temsil eden güçleri içermeli; mezhep temelli bir yapıya dayanmamalıdır. Söz konusu geçiş hükümet, BM’nin 2254 sayılı kararda ifade edildiği gibi geçiş yönetimi konseyi yerine geçecek.

Rûdaw: Beşar Esad devrildiğinde, devletin tüm sistemini de beraberinde çökertti. Hatta giderken altın ve büyük miktarda parayı da yanına alıp gitti. Batı ülkelerinin Suriye’nin yeniden inşasına yönelik projelere esneklik göstermediğini görüyoruz. Sizce Suriye’yi kim ve nasıl yeniden inşa edecek?

Hadi el-Bahra: Suriye’nin yeniden inşası ve kalkındırması öncelikle biz Suriyelilerin sorumluluğundadır. Bu, ister ülkeyi terk edip başka ülkelere göç edenler, ister yerinden edilmiş veya sığınmacı olarak başka bölgelerde yaşayan Suriyeliler olsun, hepimizi kapsıyor. Herkesin geri dönmesi gerekiyor. Mevcut durumu başlangıç noktası olarak kabul etmeli ve devlet kurumlarını yıkmak yerine, onları koruyarak reforme etmeli, yeniden yapılandırmalı ve gerekli uzmanlık ve kaynaklarla donatmalıyız. Ayrıca, geçmişte umutsuzluktan dolayı Suriye’den ayrılan sermayeyi geri getirmeliyiz. Çünkü geçmişte ileriye dönük aydınlık bir geleceğe olan inançlarını yitirmişlerdi.

Şu an, Suriye’yi yeniden inşa etmek için gerçek bir fırsat var. Ancak mevcut projeleri finanse etmek veya bu projeler için yeterli uzmanlık sağlamak kolay değil çünkü ülkenin altyapısının %65’i tahrip olmuş durumda. Almanya’nın birinci dünya savaşında altyapısı yüzde 60’ı tahrip edildi. Ancak Suriye’nin altyapısının %65’i tahrip edildi. Bu da büyük bir yük oluşturuyor ve dost ülkeler ile uluslararası organizasyonların desteğini gerektiriyor. Bu konuda geniş bir desteğin gelmesini bekliyoruz. Devrimin ilk günlerinden bu yana, iyileştirme projeleri için, birkaç önemli ülkeyi kapsayan ortak bir fon olan Suriye Yeniden Yapılanma Fonu da dahil olmak üzere özel kurumlar kuruldu. Projelere mali destek sağlıyorlar, örneğin artık Kuzey Suriye'nin kurtarılmış bölgelerindeki tüm fırınlar fon tarafından finanse ediliyor. Fon, un ve buğday sağlıyor, çiftçilerin buğday ve sebze yetiştirmesine destek oluyor, hastane masraflarını karşılayacak ve hastaneler için güneş enerjisi ağları sağlıyor. Suriye'nin kuzeybatısında ya da kuzeydoğusundaki tüm bu projeler yıllardır fondan yardım alıyor. Söz konusu fon devam edecek ve biz onu daha da geliştireceğiz. Bu, devrimin başlangıcından bu yana Suriye halkının yanında yer alan Türkiye, Mısır ve diğer ülkeler gibi Arap kardeşlerimizin ve dost ülkelerimizin bu konuda önemli bir rol oynamaya istekli olduklarını görüyoruz.

Rûdaw: Suriye Ulusal Koalisyonu kurulduğunda hedefiniz Esad’ı devirmekti ve bu gerçekleşti. Ana merkezinizi Şam’a taşımayı düşünüyor musunuz?

Hadi el-Bahra: Suriye Ulusal Koalisyonu, toplumun temel bileşenleri ile birkaç siyasi partiyi kapsayan bir koalisyondu. Bunların hepsi Suriyeli, ülkeye dönmeleri doğal ve mantıklı, geri döndüler ve artık Suriye'de ofisleri var. Ancak sadece kuzey bölgelerinde bulunuyorlardı. Koalisyonun ofisi Azaz kasabasındaydı, geçici hükümetin karargahı ise Rayi kasabasındaydı, Efrin bölgesinde de başka karargâhlar vardı. Şimdi hepimiz tek ülkenin, tek vatanın insanları olarak geri dönmeliyiz. Şimdi ise ana merkezimizi Şam’a taşıma ve diğer illerde şubeler açma planları yapıyoruz.

Rûdaw: Heyet Tahrir Şam ile ilişkileriniz nasıl? Edindiğimiz bilgiye göre koalisyondan bir heyet Colani ile görüşmek için Şam'a gidiyor. Bu toplantının niteliği nedir ve sonuca ilişkin beklentileriniz nelerdir?

Hadi el-Bahra: Heyet Colani ile görüşmek için Şam'da değil. Şam Valiliği ve Şam Kurtuluş Cephesi'ni temsil eden koalisyon üyeleri, Esad yıkıldıktan sonra kentteki siyasi ve toplumsal kesimlerle görüşmek üzere Şam’a gönderildi. Amaç Sayın Ahmed Şar’a (Colani) ile iletişim kurmak değildi. Bu konu hakkında koalisyon liderliği karar verecek. Yakında Sayın Ahmed Şar’a ile yapılacak bir toplantıda görüş alışverişinde bulunulması ve en önemli hatların paylaşılması bekleniyor. Suriye'deki tüm bileşenlerin dahil tüm tarafların birlik olabilmesi ve koordinasyon içinde sorumluluklarımızı yerine getirebilmesi için görüş alışverişinde bulunmak ve gerekli adımları atmak üzere Sayın Ahmed Şar’a ile yakın zamanda bir araya gelmeyi bekliyoruz. Halihazırda olan her şeyi geçicidir. Bizim görev ve sorumluklarımız da bu geçici süreci Suriye halkının talepleri doğrultusunda koordineli bir şekilde yönetmektir. Burada üç temel hedefe ulaşmayı planlıyoruz: Adalet, Demokrasi ve tüm Suriyeliler için eşit hak ve yükümlülüklere sahip bir sivil devletin hayata geçirilmesi. Adalet sağlandığı sürece Suriye halkı özgür ve adil seçimlerle liderlerini seçebilecek ve rolünü belirleyebilecektir.

Rûdaw: Mevcut hükümet, Heyet Tahrir Şam tarafından Muhammed el-Beşir başkanlığında kuruldu. Siz koalisyon olarak bu hükümeti tanıyor musunuz? Ve onunla bir anlaşmaya varmayı bekliyor musunuz?

Hadi el-Bahra: Bildiğiniz gibi, o (Muhammed el-Beşir), kendi bakış açısına göre daha önce birlikte çalıştığı uygun kişileri seçti. Bunun temel nedeni, askeri operasyonun hemen ardından gerçekleştirilmesi gereken temel görevlerin olduğunun bilincinde olmasaydı. Emirlerin disiplinli bir şekilde yerine getirilmesi ve hızlı uygulanması önemli bir unsurdu. Bu nedenle, tanımadığı ya da güvenemeyeceği bir kişiyi atama seçeneğine yer verilmedi. Bu dönemde, İdlib’deki Kurtuluş Hükümeti'nden tanıdığı kişileri ön plana çıkardı. Onlarla daha önce çalışmadığım için performansları hakkında bir değerlendirme yapamam. Ancak, Sayın Şar’a (Colani), onları ve yeteneklerinin sınırlarını biliyor ve buna göre bu kararı verdi. Bu karar onun sorumluluğundadır.

Bize gelince, bu aşamada bizimle istişare edilmedi ve zaten böyle bir istişareyi de beklemiyorduk. Çünkü biz esasen düşmanlıkla mücadelenin bir parçasıydık. Askeri gruplar, operasyon odaları kapsamında katılım sağladılar. Ulusal Ordu'dan gelen birliklerdi ve bu odanın önemli bir parçasıydı. Koalisyon ise bu odayı destekledi. Suriyelilerin dile getirdiği tüm endişeleri ve eleştirileri anlıyorum. Ancak, geçiş hükümeti, Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsamalı ve temsil etmeli. Bu hükümet güvenilir olmalı ve mezhepçi ya da ayrımcı bir temel üzerine kurulmamalı. Hiçbir mezhep ya da dinin tekelinde olmamalı. Tüm Suriyeliler kendilerini bu hükümette temsil edilmiş olarak görmelidir. Bu temsil illa ki üye olarak değil, ama hükümetin tüm halkın güvenini kazanması şeklinde olmalıdır.

Rûdaw: Colani resmi olarak mevcut hükümetin başında olmasa da kararlar onun elinde mi? Önümüzdeki günlerde Colani Suriye'nin cumhurbaşkanı olursa bunu kabul edecek misiniz?

Hadi el-Bahra: Konu bir başkanlık meselesi veya bir pozisyon değil çünkü dediğim gibi bu dönem ya şu andan itibaren Mart ayına kadar olan ilk kısımda geçici bir dönem, ya da bir geçiş aşamasıdır. Mart’tan sonra 18 aya kadar olan aşamada, o andan itibaren saymaya başlarsak, kararların bireysel olmaması, yani şeffaflığa izin veren, aynı zamanda kararda kapsamlılığa ve katılıma izin veren yönetim mekanizmalarının devreye girmesi gerekir ki uyum oranı da artsın. Kanunlarla birlikte, kararları tek bir tarafın kontrol etmediği ve mekanizmalar aracılığıyla katılımın daha geniş bir temsilinin olduğu konusunda halkın güvencesi ve rahatlığı artıyor. Biz gerçeklik ilkesi, çalışma ve işbirliği ölçütlerine göre hüküm veririz. Kim işini iyi yaparsa onu takdir eder ilerlemesi için destekleriz, işini iyi yapmadığını veya kötü yaptığına şahit olursak hatasını düzeltilmesini tavsiye ederiz. Düzeltilirse harika olur. Düzeltilmezse bu işleme karşı çıkmak ve düzeltilinceye kadar düzeltilmesini talep etmeye devem edeceğiz. Bu süreçte hepimizin fedakârlık yapması, geçiş dönemi sonuna kadar Suriye'den barışçıl bir şekilde geçmenin, referanduma götüreceğimiz yeni anayasa taslağını hazırlamanın, sonrasında son kararın sandıkların çıkmasının sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor.

Rûdaw: Heyet Tahrir Şam saflarında çok sayıda yabancı kadro ve milis var, Şam ve Lazkiye'de hata ve suç işlediklerine dair birçok videoları yayınlandı. Suriye Ulusal Koalisyonu'nun bu milislere ilişkin tutumu nedir? Varlıkları Suriye'nin geleceği için tehdit oluşturuyor mu?

Hadi el-Bahra: Bildiğiniz gibi biz koalisyon olarak Heyet Tahrir Şam'a liderlik etmiyoruz, ancak Heyet Tahrir Şam'ın, yabancı milisleri Suriye’den ihraç etmeye başladığının farkındayız. Suriyeli yabancı gruplar Suriye dışında ya da onlarla başa çıkmanın ve onlarla baş etmenin yollarını buldular, eğer kalırlarsa, Heyet Tahrir Şam'ın bu duruma çözüm bulması gerekiyor. Heyet Tahrir Şam'la bağlantısı olmayan bazı gruplara gelince, özellikle Lazkiye'de, Heyet Tahrir Şam dışındaki bazı kesimlerin hırsızlıklardan tesislerin yakılmasına kadar pek çok kaos vakasına karıştıklarına dair bir rapor okudum. Heyet Tahrir Şam’a bağlı olduklarını iddia eden bir grup silahlı kişi insanları korkutmaya yönelik eylemler yapıyorlardı. Heyet Tahrir Şam, güvenlik ve polis ekiplerinin irtibat numaralarını açıkladı. Herhangi bir şikayet durumunda vatandaşın zararla baş edebilmesi için bu numarayı araması gerekiyor. Sorun çözülmezse bizimle veya başka bir tarafla konuşun, biz de onlarla konuşuruz. Ama biz kesinlikle özgürlükleri ihlal etmeden insan haklarına saygı göstermeye devam ettik ve yüzde 100 demiyorum yüzde 95 oranında bir disiplin oranı vardı. Geri kalan yüzde 5’lik ihlallerde ise fiziki değildi. Örneğin birine sorulmaması gereken bir soruyu sormuştur ya da mahremiyet ihlali ya da ahlaki ihlal içeriyordu. Onun dışında fiziksel saldırı ve haneye tecavüz neredeyse sıfır vaka diyebiliriz.

Rûdaw: Ulusal Koalisyon'un kendi çerçevesinde bir hükümeti var ve koalisyonun Esad'ı devirme hedefine ulaştığına göre bu hükümet devam edecek mi? Devam ediyorsa rolü nedir?

Hadi el-Bahra: Öncelikle koalisyonun iç tüzüğünden bahsedeyim. Koalisyon tüzüğünde, rejimin düşmesinden hemen sonra koalisyonun, rejimin düşmesinden itibaren en fazla 90 gün içinde genel bir ulusal konferans çağrısında bulunması gerektiğini belirten açık bir madde var. Bu ilk adım ama koalisyon, ister başkanlık ister parlamento olsun, özgür ve adil seçimler yapılana kadar yerinde kalacak. O süreçten sonra koalisyon dağılır ya da üyeleri siyasi koalisyon olarak seçimlere birlikte katılarak ve diğer siyasi koalisyonlarla rekabet ederek yoluna devam edebilir.

Rûdaw: Suriye'de seçim yapılması yönünde bir öneri veya umut var mı? Eğer öyleyse, buna hazırlanmak ne kadar zaman alır?

Hadi El Bahra: Mevcut anayasaya göre Suriye'de seçimlerin yapılması pek mümkün gözükmüyor. Anayasanın ya genel kongre tarafından seçilecek bir kurucu meclis tarafından ya da ana muhalefet kurumlarının üzerinde mutabakata varacağı mekanizmaya göre yeniden hazırlanması gerekiyor. Geçiş hükümetini kurup genel kongre çağrısı yaptıktan sonra, bir geçiş hükümeti ve anayasayı yeniden hazırlayacak bir komiteyle buradan çıkmalı, ardından güvenli ve tarafsız bir ortam yaratmalıyız. Bu geçiş süresi 18 ay sürer.

Rûdaw: İsrail, Suriye'deki savunma sahalarını ve stratejik noktaları bombaladı ve şu anda Suriye topraklarının bir kısmını kontrol ediyor. Bunu nasıl görüyorsunuz? Suriye'nin İsrail'le ilişkileri nasıl olacak?

Hadi el-Bahra: Zamanlaması da yanlış olan ve bu zor koşulları yaşayan ve tarihinde yeni bir sayfa açan Suriye halkına olumsuz bir sinyal olan bu bariz saldırıyı kınıyoruz. Suriye topraklarına hava saldırıları düzenlemek ve sınırları ihlal etmek kabul edilemez. Bazı uluslararası taraflardan aldığımız bilgiler ateşkes ve ateşkes hatlarını geçmenin geçici olduğunu ve devam etmeyeceğini, ayrıca tarafsız veya tampon bölgeyi geçmediklerini de aldık. Ancak Suriye ordusunun unsurlarını veya birçoğu yok edildiği için onlardan geriye kalanları hedef almak, Suriye halkının bedelini ödeyeceği bir şeydir. Bu tedbirler bölgedeki gerilimi artırıyor ve halklar arasındaki düşmanlığı derinleştiriyor.

Öncelikle bu saldırıları şiddetle kınıyor, Birleşmiş Milletler ile dost ve kardeş ülkeleri İsrail'e ateşkes hatlarına ve imzalanan anlaşmalara uyması konusunda baskı yapmaya çağırıyoruz. Ayrıca tüm bu çözülmemiş sorunların çözümü için herkesi Ortadoğu'da bir barış konferansı düzenlemeye çağırıyoruz.

Rûdaw: Suriye'nin İsrail'le ilişkilerinin Türkiye ve BAE ile olduğu kadar iyi olmasını mı tercih edersiniz? Eğer bu iyi değilse Suriye ne ölçüde güçlü bir ülke haline gelebilir ve kendini yeniden inşa edebilir?

Hadi el-Bahra: Nesiller boyu Ortadoğu bölgesinin tamamı savaşlar, cinayetler ve yıkımlarla kasıp kavuruldu. Benden önce kendimi ve babamı hatırlıyorum. Önce bir savaşa tanık olduk, sonra savaşsız yıllar, sonra savaş, sonra savaş. Bu sürekli yıkım süreci devam edemez. Herkesin içinde yeri olan bu topraklarda eninde sonunda birlikte yaşamamız gerektiğini tüm bölge liderleri ve halkları idrak etmelidir. Parayı ve kaynakları savaşlara ve öldürmelere harcamak yerine, sürdürülebilir kalkınmaya, toplulukları geliştirmeye, eğitime, sanayiye, ticarete ve iş fırsatları yaratmaya yatırım yapabiliriz. Bölgedeki tüm halkların yaşayabileceği bir istikrar ve refah aşamasına geçmeliyiz. Bunun için bölgedeki çözülmemiş sorunların ve kriz noktalarının çözülmesi gerekiyor. Filistin meselesinin de bunun bir parçası olduğunu, Esad rejiminin de bu işin bir parçası olduğunu hepimiz biliyoruz. Allah'a hamd olsun, biz Suriye halkı olarak Esad’ı ortadan kaldırmayı başardık, bu da bize sadece Suriye halkı için değil, Filistin, Lübnan ve Irak halkı için de barış için çalışmamız için olumlu bir ortam sağladı. Bir bütün olarak bölgenin tüm halkları için barış, herkes için adil ve ikna edici çözümler ve ortak refah için açık fırsatlar üzerine inşa edilmelidir.

Rûdaw: Tüm grupların ve Heyet Tahrir Şam'ın dikkatlerinin Şam'a çevrildiği bu dönemde Suriye Milli Ordu'nun Kobani ve Minbic'e saldırması da kayıplara neden oldu. SMO Kobani ve Minbic’e neden saldırdı? Bu konudaki pozisyonunuz nedir?

Hadi el-Bahra: Daha önce de belirttiğim gibi bölgede ve Suriye'de kriz var. Siyasi eylemin temel kurallarından biri, komşu ülkelerin diğer ülkelerin güvenliğini ve toprak bütünlüğünü dikkate alması ve bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması için ilişkilerin ortak garantiler üzerine kurulmasıdır. Maalesef bildiğiniz gibi Suriye'de Türkiye'de terör örgütü olarak sınıflandırılan örgütlerle bağlantısı olan örgütler var. Bu örgütler Suriye içerisinde askeri silahlar kurmuş olup, Türk devletine tehdit oluşturan eylemlerle liderlik düzeyinde bağlantıları bulunmaktadır. Bir ülkeye yönelik bir tehdit söz konusu olduğunda, o ülke kayıtsız kalmaz. Suriye içinde geleceğin Suriye'sinin hiçbir komşu ülkenin güvenliğine tehdit kaynağı olmasını beklemiyoruz ve istemiyoruz. Aynı şekilde diğer ülkelerin toprakları da bizim milli güvenliğimize ve güvenliğimize tehdit kaynağı olmamalıdır. Daha önce Lazkiye'de bazı yabancıların varlığından bahsetmiştim. Artık Suriyeli olmayan tüm yabancı milislerin ve güçlerin Suriye topraklarından çekilme zamanı geldi. Bu artık kabul edilemez hale geldi. Biz politikacılar olarak hepimiz Suriye'nin ulusal kaygısını ilk sıraya koymaya geri dönüyoruz. PKK ile her türlü ilişkiyi ayırmalı ve başta Kürt bileşeni olmak üzere diğer bileşenlerle de Suriye-Suriye diyaloğunu kabul etmeliyiz. Kürt toplumunda bu düzeyde gerilimlerin yaşanması kabul edilemez. Kürt-Kürt diyalogu, daha geniş ve temel bir Suriye diyaloğunu kuracak başlangıçtır. Bu Suriye diyaloğunda, daha önce de belirttiğim gibi, Suriye'de hiçbir tarafa veya davaya avantaj veya ayrımcılık yapmadan, haklar ve görevlerde eşit vatandaşlık ilkelerine dayalı bir devlet anlayışına ulaşmak için geleceğin Suriye'sini inşa etmek için el ele verip gelecek için çalışmayı hedefliyoruz.

Rûdaw: Türkiye, Haseke'de, Kobani'de ve Kamışlo'da, hiçbir bölgenin Kürt güçlerinin kontrolüne geçmesine izin vermeyeceğini söylüyor. Bu bölgelerin ulusal ordunun kontrolüne geçmesine katılıyor musunuz?

Hadi el-Bahra: Tekrar ediyorum, Suriye'nin geleceğine elbette ilk ve son olarak Suriyeliler karar verecektir. Ama pencere açtığımızda ya da bir yanımız diğer ülkelerin güvenlik ve emniyetini tehdit ettiğinde, o ülkelerin kendi çıkarlarını gözetip güvenliklerini savunacaklarını, sonra müdahale edeceklerini anlamamız gerekiyor. Biz bahane vermeseydik ne Irak'a ne de tüm bölgeye müdahale etmezdi. Örneğin Irak, İran nüfuzunun ve İran'ın orada bulunan İranlı milisler aracılığıyla Suriye'de oynadığı olumsuz rolün önünü açtı.

Suriye'nin birleşik bir ülke, toprak ve halk olarak geleceğimizi sabırsızlıkla bekliyoruz. Devlet yönetiminin 2011 öncesi gibi devam edemeyeceğinin de farkındayız. Yerel yönetimlere ilişkin mevzuat ve yasaların geliştirilmesi, yerel meclislerin idari yetkilerinin genişletilmesi gerekiyor. Vali ve il meclisi üyelikleri için seçim süreçleri başlatılmalı ve bu idari yetkiler tüm Suriye valilikleri arasında dağıtılmalıdır. Biz Suriye'yi etnik veya dini temelde bölmeye çalışmıyoruz. Ben bir Kürt vatandaşı olarak, Süveyde ve Huran'da olduğu gibi Haseke'de de aynı hak ve görevlere sahip olmak, kimsenin itirazı olmadan her yerde yaşayabilmek ve çalışabilmek istiyorum. Kimsenin diğerine üstünlüğü olmadan bir araya gelmemiz, ulusal güveni inşa etmemiz ve birlikte çalışmamız gerekiyor. Sizinle diyaloga ilgi duyduğumu belirttiğimde, silahınız var diye benden projenize katılmamı istememelisiniz. Barutu bir kenara bırakıp eşit şartlarda diyaloga oturmanız gerekiyor. Sahip olanlar, olmayanlar, verenler ve verilenler olmayabilir. Devletin idaresi, yapısı ve yönetimiyle ilgili her konuda mutabakata varmalıyız.

Rûdaw: Hem koalisyon hem de Türkiye, PKK’nin bu bölgeleri kontrol etmesine karşı çıkıyor. PKK’nin alternatifi olsaydı, örneğin Suriye'deki Kürt Ulusal Konseyi'ne bağlı başka bir Kürt gücü bunu kabul eder miydiniz? Bunun doğrudan nedeni Kürt güçlerinin mi yoksa PKK’nin varlığı mı?

Hadi el-Bahra: Kesinlikle aynı fikir. Siz de biliyorsunuz PKK bir Suriye örgütü değil, Türk örgütü olduğunu biliyorsunuz. Güçleri ve milislerinin Suriyelilerle doğrudan ilişkisi yok ve Suriye'yi Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden operasyonlar için başlangıç noktası olarak kullandılar. Elbette güçler Kürt Ulusal Konseyi'nin ya da koalisyonun yanında olsaydı Türkiye koalisyona karşı çıkmazdı. Çözüm aramalıyız. Mesela İranlı milisler ve oynadıkları yıkıcı rol. Onlar gittiklerinde sorun çözüldü ve soruşturmalar başladı. Bu da aynı şey. Daha fazla kan dökülmesini önlemek için her türlü çabayı göstermemiz gerekiyor. Bütün Kürt halkı ve Kürt örgütleri bu güçlerin gitmesini talep etmelidir. Bitti, teşekkür ederiz topraklarımızdan çekilin demeliyiz, biz Suriyeli kardeşlerimizle oturup Suriye'nin geleceğine karar vereceğiz.

Rûdaw: Muhalefetin bir parçası olan Kürt Ulusal Konseyi, Suriye için Kürtlerin kendi bölgelerini kendilerinin yöneteceği federalizm fikrini önerdi. Koalisyonun başkan yardımcısı Abdül Hakim Beşar iki gün önce bu konuda konuştu. Koalisyonun bu konudaki tutumu nedir? Hadi El Bahra olarak Suriye yönetiminin geleceğine ilişkin denklemi nasıl görüyorsunuz?

Hadi El Bahra: Bu konularda alınacak karara ilişkin olarak, ne koalisyonun ne de Kürt Ulusal Konseyi'nin tek başına oturup bu konuda karar verme hakkı yoktur, çünkü bu durum devletin tamamını etkilemektedir. Anayasa Hazırlama Komisyonu'nda bu konu görüşülecek. Anayasa hazırlama komitesinin, Suriye'deki yönetim sisteminin şekli, parlamenter, başkanlık, karma veya merkezi sistem olması ve yerel meclislerin yetkilerinin sınırlarının neler olduğu dahil tüm çözümleri incelemesi gerekiyor.

Uzlaşmaya varmak için çalışacak olan Anayasa Komisyonu'ndaki görüşmelerde hiçbir şeyin görüşülmesi yasak değil. Aynı madde için bir ya da belki iki öneri sunabilir, fikir birliğine varılamayacağını açıklayabilir, “A” ve “B” olmak üzere iki seçenek önerebilir ve halk hangisini kabul edeceğine referandum sırasında karar verir. Ancak pek çok kişinin bilmediği çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Bana göre Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin büyük çoğunluğu Suriye'nin doğusunda ya da Halep'te değil, Şam'dadır. Kürtler Suriye halkından izole edilmemiş, her bölgede her zaman Suriye halkının yanında olmuştur. Kürtler Suriye'nin tüm vilayetlerine dağılmış ve yayılmıştır. Şu anda Kürtçe konuşmayan aileler var ama kökenleri Kürt. Mesela eşimin annesi Kürt bir aileye mensup ama Kürtçe konuşamıyor ancak köken itibariyle Kürttür Dolayısıyla bütün bunları tartışıp çözüm üzerinde anlaşmamız gerekiyor, bunda da hiçbir sorunumuz yok.

Rûdaw: Fransa ve Amerika, son günlerde Suriye'deki Kürt Ulusal Konseyi ile Ulusal Birlik Partileri yani DSG ve sizin PKK olarak adlandırdığınız partiler arasında arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Kendi aralarında anlaşmaya varıp tek ses olarak Şam'a gitmek istiyorlar. Böyle bir durumda Kürt Ulusal Konseyi ile gündeminiz ne olacak? Kürt tutumunun birliğinden Türkiye'ye ne gibi zararlar gelebilir? Bu birlik diğer Suriye askeri ve siyasi bloklarına ne getirecek?

Hadi el-Bahra: Başlangıçtan bu yana Kürt diyaloğunun taraftarı ve destekçisiyiz. Bildiğiniz gibi bu ilk de değil, daha önce birçok deneyim yaşandı. Maalesef her ilerleme kaydettiklerinde durdular, sonra yeni bir ilerleme kaydettiler ve tekrar durdular. Bana göre mevcut koşullar ve bölgenin yaşadığı çok önemli değişim ve dönüşümler, adımların yeniden düşünülmesini, yeniden hesaplanmasını gerektiriyor. Umarım Kürt kardeşlerimiz bu söylediklerimi tekrar düşünürler. PKK'den ayrılsalar, PKK'den tamamen uzaklaşsalar, yabancı unsurları içlerinden uzaklaştırsalar, karar alma özgürlüğünü kendi ellerine alsalar anlaşma kolay olur. O zaman Kürt Ulusal Konseyi ile aralarındaki anlaşma kolay olacak, zor olmayacak. Her halükarda gördüğünüz gibi Suriye ve bölgede daha önce beklenmeyen ama artık mümkün hale gelen hareketler var. Bu, anlaşmaya varılması beklenmeyen güçler arasında perde arkasında yapılan anlaşmalara işaret ediyor. Umuyorum ki tüm bu hareketlerin sonucu olumlu olur ve Kürt kardeşlerimiz arasında mutabakat anlaşmasının imza törenine katılarak tüm Suriye için kapsamlı bir ulusal diyalog başlatırız.

Rûdaw: Amerika, Avrupa ve diğer ülkeler yeni Suriye'yi desteklemek için Kürtlerin, Dürzilerin ve Hıristiyanların yönetimde yer almasını şart koşuyor. Bu konudaki tutumunuz nedir?

Hadi el-Bahra: Suriyelilerin dediği gibi: Kürtler, Çerkesler, Ermeniler, Ezidiler, Şiiler, Aleviler, Sünniler, Türkmenler, Süryaniler hepsi Suriye halkı. Suriye, çeşitli dini ve etnik bileşenleriyle harika bir ülke. Biz Suriyeliler olarak şunu söylüyoruz: Bütün bu unsurlar olmadan Suriye tamamlanmış sayılmaz, bu unsurların hepsi aynı hak ve görevlere sahip olmadığı sürece Suriye huzur içinde yaşayamaz. Temeli eşit vatandaşlıktır. İnsan kendisine temel hizmetleri sağlamayan bir ülkeyi savunamaz ve devletin ihtiyaç duyduğu en önemli iki hizmet adalet ve güvenliktir. Bir devlet vatandaşlarına adalet ve güvenlik sağladığında vatandaş bu hizmetleri alabilmek için bazı kişisel özgürlüklerinden vazgeçiyor demektir. Eşit vatandaşlık devletinin inşasının gerekliliğini her zaman vurguluyoruz. Bir unsuru diğerinden veya bir din ile diğerini birbirinden ayırmak doğru değildir. Bu ülke hepimizi barındırabilir ama cennete dönüşmesi için hepimizin çabasına ihtiyacı var.

Rûdaw: Son sorum, koalisyonun başkanı ya da tanınmış bir siyasetçi olarak değil, bir baba ya da sivil bir vatandaş sormak istiyorum. Ülkeniz 15 yıldır terörün acısını çekiyor ve Esad'ın devrilmesinden sonra yeniden inşa edilecek. Bir vatandaş olarak duygularınız ve mesajınız nedir?

Hadi el-Bahra: Tek kelimeyle, devletimizin temel hedefleri öncelikle herkes için tam olarak adaleti sağlamak ve hükümet sisteminin demokratik, çoğulcu, parti çoğulculuğuna ve iktidarın barışçıl yollarla devredilmesi, özgür ve adil seçimler inancına dayalı olması gerekiyor. Üçüncü ve en önemli taahhüt ise siyasi partilerin ve hareketlerin, Suriye'yi yönetmek için seçimleri kazandıklarında tüm Suriye halkını temsil edeceklerini ve partizan ideolojilerine göre değil anayasaya göre yöneteceklerini anlamalarıdır. Bu doktrin partinin kendisini temsil ediyor ancak Suriyelilerin geri kalanını temsil etmiyor. Bu nedenle siyasi partilerin aşağıdaki standartlara uyması gerekmektedir: İktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesine olan inanç. Seçimleri kazanırken ideolojik programa göre değil anayasaya göre yönetmek, partinin ideolojisini koruyan ve fikirleri şiddetten ve aşırılıktan uzak tutulduğu sürece gelecekteki Suriye'deki hiçbir siyasi partinin dışlanmaması. Bu üç hedef siyasi çalışmalarımızın temeli olmalıdır. Ülke olarak dediğim gibi adalet esastır, vatandaşların özgürlük ve haklarına saygı gösterirken, hukukun üstünlüğü çerçevesinde herkesin haklarını güvence altına alan ve özgürlüklerini güvence altına alan demokratik bir sisteme ulaşmamız gerekiyor.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli