Irak Federal Mahkemesi'nin kararları: Bağdat merkezileşmeye doğru mu gidiyor?
Ankara (Rûdaw) – Irak Federal Mahkemesi, Kürdistan Bölgesi’ndeki bileşenlerin kota sistemiyle belirlenmiş 11 sandalye hakkını, “Anayasaya aykırıdır” gerekçesiyle ellerinden almış oldu. Federal mahkemesinin söz konusu kararını değerlendiren uzmanlar, söz konusu Türkmenler olunca Türkiye’nin “Irak’ın içişlerine karışmadan” Bağdat yetkiliklerine gereken yanıtı vereceğine inanıyor.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Irak Federal Mahkemesi, aylardır ertelenen davalar hakkında karar verdi. Kürdistan Bölgesi seçim yasası, gelirler ve memur maaşlarıyla kota sistemini ilgilendiren meseleler ile aleyhte bir karara daha imza attı.
Rûdaw’a konuşan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, “Bir kere 2013'te çıkarılan yasanın aslında bu noktada hukuki olmadığı gerekçesiyle iptal edildi ama bundan önceki birkaç seçimde bu yasaya dayanarak yapıldı. Sürekli burada dengesiz bir durum söz konusu olduğunu düşünüyorum ki bu erteleme ya da işte bu iptal meselesi de 12. oturumda ancak gerçekleştirilebildi. Yani federal mahkemenin de işi bu kadar uzatması arkasında farklı bir düşüncenin olabileceğini bize gösteriyor” dedi.
Irak Federal Mahkemesinin son zamanlarda aldığı kararların farklı kesimlerce “siyasi kararlar” olarak nitelendiriliyor.
Mahkemenin Kürdistan Bölgesi’nin aleyhinde verdiği kararların KDP’yi baskılamak amacıyla yapıldığını ifade eden Dr. Bilgay Duman, “Çünkü son 2-3 yıldır alınan kararlara baktığınızda özellikle KDP'nin gittikçe köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var, bence bunu böyle algılamak mümkün” diye konuştu.
“Amaç KDP'yi baskılamak”
Federal mahkemenin kararını birkaç açıdan değerlendirmek gerektiğinin altını çizen ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman şunları söyledi:
“Öncelikle Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin durumuyla ilgili değerlendirmek gerekiyor. Bir kere 2013'te çıkarılan yasanın aslında bu noktada hukuki olmadığı gerekçesiyle iptal edildi ama bundan önceki birkaç seçimde bu yasaya dayanarak yapıldı. Sürekli burada dengesiz bir durum söz konusu olduğunu düşünüyorum ki bu erteleme ya da işte bu iptal meselesi de 12. oturumda ancak gerçekleştirilebildi. Yani federal mahkemenin de işi bu kadar uzatması arkasında farklı bir düşüncenin olabileceğini bize gösteriyor. Tabii, Irak federal mahkemesinin aldığı kararla beraber Irak Kürdistan bölgesel yönetimindeki seçim yapısı da değişecek.
Bugüne kadar hiç dört bölgeli bir seçim olmadı ama şu an seçimin dört bölgeye bölünmesi kararlaştırıldı, açıkçası ben bir süredir KDP üzerindeki baskıyı hep izliyor ve yazıyordum, sizin platformunuzda da bunla ilgili birkaç kez yazmıştım. Bunun ben yine aynı şekilde KDP'yi baskılamak amacıyla yapıldığını düşünüyorum çünkü son 2-3 yıldır alınan kararlara baktığınızda özellikle KDP'nin gittikçe köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var, bence bunu böyle algılamak mümkün.
Tabii Türkiye ve bizim açımızdan başka en önemli konu ise kota sandalyelerinin kaldırılması, zira Türkmenler bugüne kadar 111 parlamentolu Kürdistan bölgesel yönetiminin parlamentosunda 5 temsilciyle temsil ediliyordu ve Türkmenlere özel bir yere ayrılmıştı. Şimdi hem Hristiyanlar hem Ermenilerin de kotası vardı, şimdi bu kararla beraber sandalye sayısı yüze düşürüldü yüze düşürülmesiyle beraber kota sandalyelerinin iptal edildiği bir süreç ortaya çıktı.
Şimdi Kürdistan bölgesel yönetiminin parlamentosuna baktığımızda eşit temsili de sağlanmaya çalışılıyor. Şimdi kota sandalyeleri eğer bu konuda hukuki değilse aynı şekilde Irak Merkezi hükümetinde de Irak parlamentosunda da ve vilayet meclislerinde de kota sandalyeleri var, yani Ezidiler için var Hristiyanlar için var Türkmenler için yok. Türkmenler genel seçimlerle giriyor ama hem Hristiyanlar hem Ezidi hem Şebekler için kota sandalyeleri var ve kota sandalyeleri sistemi orada da uygulanıyor. Şimdi Irak'ı bütün olarak değerlendirirsek aynı sistemin aynı şekilde Irak Kürdistan bölgesel yönetiminde de uygulanmasının gerek olduğunu düşünüyorum ben, özellikle Türkmen temsili bu anlamda çok önemli. Irak Kürdistan bölgesel yönetimi içerisinde 2. en büyük halk olarak biliyoruz biz Türkmenleri ve Türkmen temsili şu an itibariyle sıkıntıya girmiş durumda zira Türkmenler kota sandalyeleri dahilinde oylarını veriyorlardı. Türkmenler bugün itibariyle temsil kabiliyetine sahip bir nüfusa sahipler ama Irak Kürdistan bölgesel yönetimi sistemi içerisinde pek çok Türkmen halkının da Kürdistan bölgesel yönetiminin siyasi durumuna göre oy verdiğini görüyoruz ve bu noktada Irak Türkmen cephesinin ne yapacağının önemli olduğunu düşünüyorum.
“Türkmenler ortak bir liste haline seçime katılabilirler”
Bildiğiniz gibi Türkmenler farklı farklı partilerle seçimlere giriyorlar, şimdi bu aslında yine Türkmenler için de bir avantajı beraberinde getiriyor, Türkmenler belki bu kez ilk kez ortak bir listeyle seçimlere katılabilirler çünkü başka şansları kalmadı. Özellikle Türkmenlerin Erbil'deki varlığı bu noktada önemli, tabii KDP'yle bu noktada yapılacak yani iş birliği, diyalog ittifaklar ön plana çıkabilir. Tabii Türkiye açısından bakıldığında Türkmen temsili her zaman önemli Türkiye'nin dış politikasının en önemli konulardan bir tanesi Türkmenler ki Türkiye'den Irak'a ziyaretler düzenlendiğinde hem Bağdat kapsamında hem Erbil kapsamında Türkmenler mutlaka ayrı bir parantez ayrı bir alan açılıyor Türkmenleri.
“Türkiye mutlaka Iraklı taraflarla görüşürken bir insiyatif kullanacaktı”
Tabii bu Irak'ın iç işi yani Türkiye'de oradan Irak'ın işlerine karışabilecek durumda değil bunu hiçbir zaman da yapmamış durumda ama Türkmen meselesinin ben Türkiye açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum ve Türkiye'nin de zaman zaman Irak'la yapmış olduğu görüşmelerde mutlaka bu konuyu da dile getireceğini umuyorum.
Bu kararın neticesi biraz önce söylediğim gibi, bu Irak'ın iç işleriyle ilgili bir durum. Bunu biraz daha bağımsız değerlendirmek lazım, ama biraz önce söylediğim gibi, Türkmen temsili Irak'ta oldukça önemli. Türkiye açısından Türkmenlerin hukukunun korunması, haklarının korunması, Türkmenlerin refahının sağlanması her zaman Türk yetkilileri tarafından dile getiriliyor, ama o farklı meseleleri iç içe katmamakta gerekiyor, ama söylediğim gibi, Türkiye bu konuda da mutlaka Iraklı taraflarla görüşürken bir insiyatif kullanacaktır.”
Irak Federal Mahkemesi kararlarının Bağdat yönetimi esaslı bir merkezileşmeye doğru gidildiği ifade ediliyor.
“Siyasi” olarak nitelendirilen kararların altında merkezileşme niyetlinin olduğunu ifade eden Kafkasya Stratejik Araştırma Merkezi (KAFKSASSAM) Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, “Irak'taki bölgesel yönetim şu anda 30. yılını tamamlamış, 40. yılına doğru giden, dolayısıyla dışardan baskılarla veya Merkezi hükümetin baskısıyla lağvetme etme imkanı ihtimali olmayan bir mekanizmadır” dedi.
“Yeni bir düzenleme yapılmasıyla ilgili Türkiye teşebbüs edecektir"
Rûdaw’a değerlendirmelerde bulunan KAFKSASSAM Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, federal mahkemenin kararları bir anlamda Kürdistan Bölgesi’ne karşı yapılmış bir operasyon olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“Irak Merkezi hükümetini ve bütün Irak topraklarında Anayasa mahkemesini hâkim kılmak ve seçim sistemini hakim kılmak için yapılmış bir hamle. Fakat netice itibariyle ortada fiili bir bölgesel yönetim var ve bölgesel yönetim içerisinde de Türkmenler var. Bunlar da biliyorsunuz, kota sistemiyle beş vekil çıkartabiliyorlardı. Ancak kota kalkıp bütün Irak bölgesinde seçim sistemi uygulandığında Türkmenlerin meclise milletvekili sokma ihtimalleri söz konusu olmayacak.
Böyle olunca da bu Türkiye açısından yakından takip edilmesi gereken bir konu. Çünkü Türkiye hem bölgesel yönetimin hem de Türkmenlerin oradaki gayri resmi hamisi durumda. Dolayısıyla, geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı ile Genelkurmay Başkanının hem Irak'a hem de bölgesel yönetime yapmış olduğu ziyaretler de Türkiye'nin aslında bölgesel yönetime ve Türkmenlere vermiş olduğu önemi göstermesi açısından son derece önemlidir. Bunu Türkiye'yle Merkezi yönetim görüşerek kotanın devam etmesi ve en azından 5’er milletvekiliyle meclise girmesi konusunda yeni bir düzenleme yapılmasıyla ilgili Türkiye teşebbüs edecektir.
Türkmenler Merkezi hükümette de bölgesel yönetim de temsil edilmek istemektedirler. Bunun için de çıkan mahkeme kararları veya seçim yasalarıyla bu hakların elinden alınmasını istemezler. Dolayısıyla Türkiye'de hem bölgesel yönetimin hem de Türkmenler üzerindeki etkisini devam ettirebilmek adına da şu anda görüşmeler devam ediyor. Ama netice itibariyle henüz bir neticeye varılmadı ve bu netice de Irak merkez hükümetle görüşme aşamasına gelinmedi. Türkiye gelişmeleri yakından takip ediyor, hem Kürtlerin hem de Türkmenlerin oradaki hukuk anlamındaki gerçek hamisi Türkiye olduğunu yakın zamanda gösterecek.”
“Bağdat Türkiye'nin tepki ve reflekslerini göz önünde bulunduracaktır”
Bağdat’ın atmış olduğu adımlarda Türkiye'nin tepki ve reflekslerini göz önünde bulundurmak zorunda görüşünde olan Prof. Dr. Hasan Oktay şunları söyledi:
“Türkiye bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Bir taraftan Merkezi hükümetin merkezileşme sürecindeki gelişmeleri, diğer taraftan da bölgesel yönetimin oradaki hukuki durumunu Türkiye'nin garantisi altında olduğunu söylemek gerekir. Her ne kadar resmen böyle bir şey söz konusu olmasa da, ama fiilen Türkiye bölgesel yönetimi varlığın devam etmesi taraftarı. Bunu yanında da Türkmenlerin de hukuklarının ve oradaki insanca yaşamalarının garantisi yine Türkiye bu bağlamda önümüzdeki günlerde Türkiye Merkezi hükümetle daha ciddi görüşmeler gerçekleştirerek.
Mahkemenin almış olduğu kararın uygulanmasıyla ilgili süreci birlikte takip edecekler. Ama Irak'taki bölgesel yönetim şu anda 30. yılını tamamlamış, 40. yılına doğru giden, dolayısıyla dışardan baskılarla veya Merkezi hükümetin baskısıyla onu lağvetme etme imkânı ihtimali olmayan bir mekanizmadır. Bu mekanizma Türkiye ile birlikte hareket ettiği sürece Türkiye'de onların bölgedeki imkânlarını, haklarını hukuklarını korumakla ilgili merkezi hükümetle irtibatlarını daha da sıkı şekilde devam ettirecek.
Bağdat ister istemez atmış olduğu adımlarda Türkiye'nin tepki ve reflekslerini göz önünde bulundurmak zorunda çünkü şu anda Bağdat'la en iyi ilişkiler içinde olan komşu Türkiye. İran'da problemler yaşıyor, Suriye'deki kargaşadan dolayı sıkıntı yaşıyor. Bu bağlamda Merkezi hükümetin Türkiye'yle daha sağlıklı ilişkilerini sürdürerek kendi iç huzurunu ve güvenliğini sağlama konusunda Türkiye'yle birlikte hareket etmeye de devam edecek.”
Irak Federal Mahkemesi’nin kararı
Mahkeme, geçtiğimiz Çarşamba günü Kürdistan Parlamentosu Seçim Yasası ile bileşenlerin kota sistemi de dahil birkaç dava hakkında karar verdi.
Daha önce tek seçim bölgesi olan Kürdistan Bölgesi’nin tamamının dört seçim bölgesine bölünmesine karar veren mahkeme ayrıca kotalar için ayrılan sandalyelerin ise “anayasaya aykırı olduğuna” hükmetti.
Kararla birlikte Kürdistan Parlamentosundaki milletvekili sayısı 111'den 100'e düşürüldü.
Mahkeme ayrıca Kürdistan Bölgesi Bağımsız Referandum ve Seçim Komisyonu yerine Kürdistan’daki seçimlerin Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından yürütülmesine karar verdi.
1992’de kurulan 111 sandalyeli Kürdistan Parlamentosunda Türkmenlere 5 ve Hristiyanlara (Keldani-Süryanilere 5, Ermenilere 1) 6 olmak üzere, 11 kişilik kota veriliyordu. Ancak yeni kararla birlikte bileşenler kota dışında seçimlere girecek.
Türkmenler ve Hristiyanlar ne diyor?
Rûdaw’a konuşan Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kürdistan Bölgesi Etnik ve Dini Oluşumlardan Sorumlu Bakanı Aydın Maruf, Bileşenlere Kürdistan Parlamentosu’ndan temsiliyet hakkı tanıyan kota sisteminin Irak Federal Mahkemesi kararıyla iptal edilmesinin ‘siyasi ve adaletsizce’ olduğunu söyledi.
Söz konusu kararın Türkmenlerin iradesi dışında verildiğini belirten Bakan Aydın Maruf, “Türkmenler asil bir millettir. Bu adaletsiz karar milletimize daha fazla güç ve heyecan verecektir. Eminin önümüzdeki seçimlerde seçmenlerimiz adaylarına daha fazla sahip çıkacak, bunun ters etki yapacağını düşünüyoruz. Seçimlerde oyumuzun daha fazla yükseleceğine inanıyoruz” dedi.
Rûdaw’a konuşan Bet-Nahrain Demokrat Parti Genel Sekreteri Romeo Hakkâri, federal mahkemenin kararının "haksız ve anayasaya aykırı olduğunu dolayısıyla bileşenlerin haklarını ihlal ettiğini" söyledi.
KDP'den Irak Federal Mahkemesi'nin kararlarına ilişkin açıklama
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Siyasi Bürosu toplantısı Başkan Mesud Barzani başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda Irak Federal Mahkemesi'nin kararları ele alındı.
KDP Siyasi Bürosundan yapılan açıklamada, Federal Mahkemenin kararlarının “anayasanın ruhuna, Kürdistan Bölgesi'nin anayasal haklarına ve federal ilkelere aykırı” olduğu belirtildi.
KDP’den yapılan açıklamada şu hususlara vurgu yapıldı:
1. Bileşenlerin haklarını savunulmalı ve onların anayasal kurumlardaki katılımları desteklenmelidir.
2. Partimiz, Kürdistan Bölgesi Hükümetini ile Irak Federal Hükümeti arasında mali haklar konusunda anayasa çerçevesinde yürütülen müzakerelere devam etmesini desteklemektedir.
3. Kürdistan Parlamentosu Seçim Yasası ile ilgili 1992 tarihli ve 1 sayılı Seçim Kanunu ile bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin karar, Anayasaya ve kuvvetler ayrılığı ilkesi ve niteliğine aykırıdır.
Seçimler ve kota meselesi
Kürdistan Bölgesi’ndeki taraflar arasında “Seçim Yasası” ve “Kota Payı” yüzünden yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle Kürdistan Parlamentosu’nun görev süresi 9 Ekim 2022’de yapılan oylamayla 31 Aralık 2023’e kadar uzatılmıştı.
Ancak Irak Federal Mahkemesi, Mayıs 2023’te “Kürdistan Parlamentosu'nun görev süresinin uzatılması anayasaya aykırıdır” kararını almıştı.
Kürdistan Bölgesi Başkanlığı Sözcüsü Dilşad Şahap, 3 Ağustos 2023’te yaptığı açıklamada, parlamento seçimlerinin 25 Şubat 2024’te yapılacağını duyurmuştu. Ancak seçimler, Federal Mahkemeye yapılan itirazların karara bağlanamaması üzerine yapılamamıştı.
Kürdistan Yurtseverler Birliği Milletvekili Ziyad Cabbar, 4 Mayıs 2023 tarihinde seçim yasasının yenilenmesi için Federal Mahkemeye başvurmuştu.
Mahkeme, Süleymaniye İl Meclisinin Hristiyan Babilion grubu üyesi Amanc Necib Şamun tarafından yapılan başvurunun da aynı içerikte olduğuna karar vererek Seçim Yasası'nın 5 maddesine karşı yapılan itirazları birleştirmişti.
Cabbar ve Şamuun, “1992'de kabul edilen yasanın, bir seçim bölgesi ve bileşenlerin kota sandalyeleri de dahil olmak üzere birçok hükmünün anayasaya aykırı olduğunu” gerekçe gösterrek ve seçim yasasındaki 1,9,15,22 ve 36’ıncı maddelerin değiştirilmesini talep etmişlerdi.