Musul için Kobani formülü

Ankara (Rûdaw) - Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi'nden (IMPR) Doç. Dr. Veysel Ayhan, Musul’un IŞİD’den kurtarılması için “Kobani” formülünü önerdi. Ayhan, Musul’a dışarıdan müdahale etmek yerine bölgedeki Sünni Arap aşiretlerin desteklenmesini önerdi.

 

Uluslararası güçler Musul’dan IŞİD’in temizlenmesi için formül hazırlığında.

 

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani, geçen hafta Taraf gazetesinden Amberin Zaman’a verdiği röportajda IŞİD’in Musul’dan temizlenmesi için yapılacak operasyona Türkiye’nin de mutlaka dahil olmasını istemişti.

 

Barzani, “Musul, Sünni güçler ve Irak Ordusu’nun birlikte yer aldığı bir operasyonla özgürleştirilmelidir. Bizler tek başımıza girsek Kürt- Arap savaşına döner. Şii milisler girerlerse Sünni- Şii çatışmasına döner. Durum çok hassas” demişti.

 

Rûdaw’a konuşan Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Doç. Dr. Veysel Ayhan, bölgede yaşanan çatışmaların artık kimlik savaşına dönüştüğünü belirterek, terörist yapılanmaların da kimlik savaşı adı altında ortaya çıktığını söyledi.

 

IŞİD’in bölgeden çıkarılması noktasında gerçekleştirilecek bir operasyonun Sünni Araplar tarafından gerçekleştirilmesinin daha doğru olacağını belirten Ayhan, diğer bölgesel aktörlerin buna destek vermesi gerektiğini ifade etti. Ayhan, şöyle dedi:

 

“IŞİD bölgede güç kazanırken Sünni Araplar buna ortak olmamalıydı. Bunun önüne kendileri geçmeliydi ama bunu yapmadılar. Şimdi böyle bir görevi yerine getirmeleri lazım. Karşımızda bir Kobani örneği var. Bölgenin asli unsurlara destek verildiği takdirde IŞİD’i yenilgiye uğratabilirler.”

 

İran’ın bölgede ciddi sayılabilecek bir şekilde etkinliğini arttırdığına dikkat çeken Ayhan, “Hem IŞİD unsurlarının hem İran’ın bir kimlik çatışması noktasında savaşı derinleştiğini görüyoruz. Kimliksel düzeyde savaş derinleştiriliyor. Bölgede savaş ve çözüm paradigması oluşturulamıyor” dedi.

 

Ayhan, bu paradigmanın Türkiye tarafından oluşturulabileceğini belirterek, şunları ekledi:

 

“Türkiye’de sadece iktidar partisinin bu işe girişmesi çelişkileri daha da derinleştirir. Güvensizliği artırır. Türkiye’deki tüm çevrelerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünni kesimlerin de dahil olduğu ve üzerinde uzlaşabildiği bir paradigma geliştirilmeli ve Türkiye de bu paradigma ile bölgede yerine almalı.”