Referandum sonrası Erbil ve Ankara

Yorum

 

Görünen o ki, Kürdistan’da referandum yapıldıktan sonra diğer ülkelerden çok en büyük şoku Türkiye yaşadı. Ankara, bir dostunun kendisine sormadan, danışmadan, Türkiye’nin yüz yıldır kırmızı çizgi olarak gördüğü bir konuda, Kürdistan devletini kurmak amacıyla bağımsızlık referandumu yaptığını düşünüyor.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakanı Binali Yıldırım’ın sözlerinden, son ana kadar dostları Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin, referandumdan vazgeçeceklerini düşündükleri anlaşılıyor. Ancak tahmin ettikleri gibi olmadı, bu yüzden üslupları sertleşti.

 

Türkiye’nin gerekçeleri

 

1- Erdoğan, Ankara’nın Kürdistan Bölgesi’ne sunduğu yardımların karşılığının, Erbil’in referanduma gitmemesi olduğu inancında. En azından bir dostları olarak, onların talebi üzerine böyle bir adımın atılmaması yönünde.

 

2- Türkiye dış siyasette sorun yaşıyor, özellikle de Amerika ve Avrupa Birliği’yle. Türkiye için az kriz yaşamak daha iyi. Ankara, Kürdistan referandumunun, onlar açısından durumu bozduğunu, sertleşmemeleri halinde, önemli komşuları olan İran ve Irak’la ilişkilerinin bozulacağını düşünüyor.

 

3- Türkiye ve İran, her zamankinden çok daha yakınlar, özellikle Suriye konusunda. İki taraf da Rusya ile birlikte Suriye sorununu çözmeye karar vermiş durumda. Çatışmasızlık bölgeleri oluşturarak Suriye’de birçok bögeye istikrar gelmesini sağladılar. Ankara şu sıralar, kendisi için istikrar ve ticaret kaynağı olan İran’la arasını bozmak istemiyor.

 

4- Türkiye’nin Suriye politikası başarısızlıkla sonuçlandı ve aynı senaryonun şimdi de Irak’ta tekrarlanıp milyonlarca göçzedenin Türkiye’ye akın etmesini istemiyor. Ankara’nın elindeki son rakamlara göre Suriyeli göçzedelerin Türkiye’ye maliyeti 30 milyar dolar.

 

5- Washington, Bağdat, Tahran hatta Türkiye’nin kendi içinde bile, referandumun, Kürdistan petrolünün bağımsız olarak satılabilmesi için Ankara’nın kendi isteğinin bir parçası olduğu, Erdoğan’ın referanduma zemin hazırladığına dair bir izlenim var. Türkiye de şimdi bu sert söylemlerle bu izlenimi silmeye çalışıyor.

 

6- Referandum konusunda CHP’si ve MHP’siyle muhalefet çok katı. Erdoğan da özellikle, 2019’da geleceğini belirleyecek olan seçim öncesi bunlardan geri kalmak istemiyor.

 

Türkiye ne kaybediyor?

 

1- Türkiyeli yetkililerin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik bu sert söylemleri uygulamaya dönüşürse, Türkiye bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olan Kürdistan Bölgesi’ni kaybeder. Ankara, Irak’ta sadece iki seçeneği olduğunu biliyor: Ya Kürtler ya da İran’a bağlı Şii gruplar.

 

2- Türkiye, her an tavrını değiştirip bugün dost, yarın düşman olabileceğine dair bir tablo çizdi. Bu yüzden referandumdan önce Kürdistan halkının yarısı Türkiye’ye kızgınken, şimdi ise Türkiye’nin son yaptıkları nedeniyle hepsini kızgın ve ‘Türkiye gerçekten bizim dostumuz mu?’ sorusunu soruyorlar.

 

3- Eğer Türkiye Irak’ta Kürtleri kaybederse, Türkiye’deki Kürtlere de muhakkak etkisi olacaktır. Zaten Rûdaw’a konuşan AK Parti’li Kürtlerin kendisi, Erdoğan ve Yıldırım’ın referandumla ilgili sert sözlerinden rahatsız olduklarını söylüyor. Böyle devam ederse, Erdoğan’na başkanlık referandumunu getiren oylar kolay kolay yerinde kalmayacak.

 

4- İranlı bir generalin siyasi kararları değiştirebildiği bir Bağdat’tan Türkiye’nin kazancı ne olabilir? Amerika, Bağdat ve Irak ordusu için milyar dolarlar harcadı ancak bugün İran’ın çıkarına olmayan tek bir karar çıkartamıyor. Ankara hangi hayalle bunu yapıyor?

 

5- Ankara, Irak’la ilgili siyasetinin farkında mı? Erdoğan bir gün Heşdi Şabi’ye terörist diyor, diğer gün Türkiye Büyükelçisi bu grubun yetkilileriyle poz veriyor. Türkiye, Bağdat’la her yakınlaşmasında Kürtlerden önce Sünni Arapları kaybedeceğini bilmiyor mu? Türkiye Şii yayılmacılığına karşı olduğunu söylüyordu ancak şimdi Irak’ta Maliki, Tahran ve Heşdi Şabi’yle aynı cephede yer alıyor.

 

6- Bütün bu atılan adımlara rağmen, Yıldırım’ın Abadi’yi telefonla aramaları, sınırdaki ortak askeri tatbikata rağmen Irak Başbakanı halen Ankara’yla sorunlarının mevcut olduğunu söylüyor.

 

Türkiye ne yapmalı?

 

Türkiye, Irak’ta görüşebileceği tek dostunun Kürdistan Bölgesi olduğunu anlamalı. Erbil’le olan bu dostluk sayesinde AK Parti ticari kazançtan ziyade, Kürt illerinde istikrar ve oy kazandı. Türkiye’nin sert söylemi sadece İran’a hizmet eder. Türkiye bu şekilde devam eder, ambargo ve tehditlerini fiiliyata dökerse, sonunda yenilgi alır, Erbil ve Bağdat’ı kaybederek Irak’ta zayıf bir aktöre dönüşür.

 

Erbil ne yapmalı?

 

Erbil, Ankara’yla olan dostluğunu kaybettirecek herhangi bir tutum içinde olmamalı, tehditlere yanıt vermemeli. İstesek de istemesek de gerek devlet olduğumuzda  gerek şimdi Kürdistan Bölgesi olarak, Türkiye dışarıya açılan tek kapımız. Türkiye şimdilik karşı olsa da Erdoğan’ın cesareti sayesinde Kürdistan petrolünün bağımsız şekilde satılmasının yolu açıldı. Türkiye’nin bu karar nedeniyle; Obama, Tahran ve Bağdat tarafından büyük baskıya maruz kaldığını da Kürdistan Bölgesi liderliği unutmamalı. Erbil ile Ankara arasındaki anlaşma sadece ticari değildi. Siyasi olarak da bir devletin Kürdistan Bölgesi’yle anlaşma imzalaması açısından anlamlıydı. Güney’de Kürtleri bu aşamaya taşıyan, o karardı.

 

Türkiye’de yetkililerin sert söylemleri çoğu zaman Türkiye kamuoyuna yöneliktir. Ancak Kürdistan Bölgesi, bu ilişkilerin bozulmaması için her çabayı göstermeli, ilişki bozulsa bile uzun sürmemeli.

 

Kürdistan Bölgesi ve Türkiye, bölgede birbirlerinden daha iyi dostları olmadığını çok iyi biliyor. Bu yüzden oluşacak her gerginlik, iki tarafın da zararına olur.