Kürdistan Cumhuriyeti kurucusu Qazi Muhammed’in son vasiyeti!

Erbil (Rûdaw) - Kürdistan Cumhuriyeti’nin Kurucusu Qazi Muhammed, idam edilmeden önce yazdığı vasiyetinde, “Her halkın, ulusun başarısının sembolü birliği, işbirliği ve dayanışmasıdır” diye yazdı.

31 Mart 1947 yılında Mahabad’da dönemin İran yönetimi tarafından idam edilen Peşewa (Öncü) Qazi Muhammed’in şehadetinin üzerinden 74 yıl geçti.

22 Ocak 1946'da Mahabad kentindeki Çarçıra Meydanı'nda Qazi Muhammed'in öncülüğünde, Mele Mustafa Barzani ve Mahabad halkının da hazır bulunduğu törende Kürdistan Bayrağı göndere çekilmesiyle  Kürdistan Cumhuriyeti ilan edildi.

Parlamento’nun 11 Şubat 1946’da yapılan 30 üyeli ilk toplantısında Cumhurbaşkanı seçilen Qazi Muhammed, Mele Mustafa Barzani’yi de Kürdistan Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirdi.

Parlamentodaki yemini

Qazi Muhammed parlamentodaki yemin töreninde, şu yemini etti:

 “Yüce Allah'ın adına, kutsal Kuran-ı Kerim, ülkem ve bayrağım üzerine ant içiyorum ki, kanımın son damlasına ve son nefesime kadar, canımla ve malımla, özgürlük yolunda bayrağımızın göklerde dalgalanması uğruna çalışacağım.”

11 aylık kısa ömründe büyük ulusal, edebi ve kültürel hizmetler veren Kürdistan Cumhuriyeti’nde Kürtçe resmi dil ilan edildi ve okullarda Kürtçe eğitim verilmeye başlandı.

Bu çerçevede, “Kürdistan” gazetesi ve Hawar, Hilale, Agir, Gelawêj ve Nıştiman dergileri yayınlandı. Kürtçe radyo yayımları başlatıldı ve Kürt dili ve edebiyatının gelişmesi için çalışmalar yürütüldü.

16 Kasım 1946'da Sovyetler Birliği’nin (SSCB) İran'dan çekilmesinin ardından, İngiltere'nin desteğini alan İran, bütün gücüyle Kürdistan Cumhuriyeti’ne yönelik saldırı başlattı.

Qazi Muhammed, Kürtlerin katliamlara maruz kalmaması için İran yönetimiyle anlaşma kararı aldı. İran Ordusu 17 Aralık 1946 yılında Mahabad kentini işgal ederek Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ne son verdi.

İran yönetimi 2 gün süren göstermelik bir mahkemenin ardından Qazi Muhammed’i idam cezasına çarptırdı. Qazi Muhammed, kardeşi Sedr Qazi ile kuzeni Seyf Qazi 31 Mart 1947'de Çarçıra Meydanı’ında idam edildi.

Vasiyeti

Qazi Muhammed, idam edilmeden önce yazdığı vasiyetnamede Kürtlere birlik ve ittifakı, şu sözlerle tembihledi:

“Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına, bir birinize düşmanlık etmeyin, bir birinizi destekleyerek düşmana ve zalimlere karşı durun! Kendinizi düşmana ucuz satmayın!

Kürt halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarısının sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan, ittifakı olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir.

Kürtlerin, yeryüzünde yaşayan diğer halklardan hiç bir eksiği yoktur. Hatta siz yiğitliğinizle, fedakârlığınızla, baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz. Düşman, işinin gerektiği kadarıyla sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez. Düşmanlarının zulmünden kurtulan halklar da sizin gibiydiler, ama onlar kurtuluş için birliklerini sağlamışlardı.

Yeryüzündeki tüm halklar gibi artık siz de baskıdan kurtulun. Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz.”

Kızı Qazi Muhammed'i anlatmıştı

Qazi Muhammed'in yedi kızından biri olan Münire Qazi, Rûdaw ile yaptığı röportajda, Kürdistan Cumhuriyeti’nin kurucusunu şu sözlerle anlatmıştı:

“Babam dünyadaki en merhametli babalardan biriydi. Fakat o Kürt halkını bizden daha çok severdi. Annem ona, “peki bu çocuklara ne yapayım?” diye sorduğunda o, “Ben çocuklar için halkımın önünde yüzümü kara çıkaramam. Halkıma bir söz verdim ve iyi günde, zor günde yanlarında olacağım” demişti.

Münire Qazi, 31 Mart 1947 gününe ilişkin hatırladıklarını şöyle dile getirmişti:

Çarçıra Meydanı’na idam sephası için ağaç kurduklarını gördüm ama ne olduğunu anlayamıyordum. Ninem kendini dövüyor, “bunu ağam için mi kuruyorlar?” diyordu. Daha sonra askerler gelip ninemi ve dayımı ittiler ve oradan uzaklaştırdılar. Babamın sesini duydum; “Bu gün bir Qazi Muhammed’i öldürürsünüz, yarın binlercesi doğar” dediğini hatırlıyorum. Urganı iki defa koparmış, her iki defa da idam mangasının komutanını dövmüş. Sonra dünya bizim için ağladı.