Balarus sınırında bekleyen Kürt mülteci: Çocuklarıma su vermek için yağmuru bekledim!

17-08-2021
Rûdaw
Etiketler Belarus Litvanya Avrupa Kürt Mülteci Irak
A+ A-

Erbil (Rûdaw) – Avrupa’ya gitmek için Belarus-Litvanya sınırında takılı kalan Güney Kürdistanlı mülteciler zor şartlarda ormanlık alanda barınıyor. Kadın mültecilerden biri, kanser hastası ve hamile olduğunu, günlerce sınırda beklediğini ve çocuklarına yağmur suyu içirdiğini söyledi.

Belarus ve Litvanya, son zamanlarda Avrupa Birliği sınırlarına geçmek isteyen göçmenler konusunda yaşanan çekişme nedeniyle gündeme geliyor.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, ülkesinin AB topraklarına geçmek isteyen göçmenlerin batı sınırında engellemeyeceğini açıklamıştı. Litvanya ise Temmuz ayının başlarında Belarus’tan ülkeye gelen göç dalgası yüzünden olağanüstü hal ilan etmiş ve sınıra duvar örme kararı almıştı.

Aralarında Kürt mülteciler de var

İki ülkenin tavrı, Avrupa’ya geçmek için Belarus’u tercih eden mültecilerin sınır bölgelerinde handikapla karşılaşmasına neden oluyor.

Belarus’ta yaşadıkları zorlukların ardından Litvanya sınırına yönelen mülteciler, Litvanya hükümetinin aldığı yoğun önlemler nedeniyle mahsur kalıyor.

Mülteciler arasında Avrupa’ya ulaşmak umuduyla yola çıkan Güney Kürdistan’dan giden aileler de var.   

Geçtiğimiz günlerde Rûdaw’a konuşan Litvanya'nın Uluslararası Göçmen Ofisi Sorumlusu Jovita Sandaite, 4 binden fazla göçmenin Belarus sınırından Litvanya'ya geçtiğini bunlardan 2 bin 700 yüz kişinin Kürdistan Bölgesi ve Irak vatandaşı olduklarını belirtti.

Litvanya, Iraklı yetkililerle yapılan görüşmelerin ardından mültecilerin “gönüllü bir şekilde” ülkelerine geri dönmesi konusunda görüş birliğine varmıştı.

Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Sahaf geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Belarus-Litvanya sınırında mahsur kalan 690 Irak ve Güney Kürdistanlı mültecinin geri getirildiğini açıkladı.

Kürt mülteci yaşadıkları trajediyi anlattı

Yaklaşık 3 ay önce Belarus’a geçen ve 20 gün sınırdaki ormanlık alanda bekledikten sonra ailesinden koparılarak Litvanya’da bir kampa alınan mülteci Kürt kadın, isminin verilmemesi kaydıyla yaşadıkları trajediyi Rûdaw’a anlattı.

Rûdaw Radyo’ya yayımlanan “Rêya Sor” (Kızıl Yol) programına telefonla bağlanan Zaholu kadın, 4 çocuk annesi olduğunu, kanser hastası olduğu için ailece Avrupa’ya geçmeye karar verdiklerini, Litvanya-Belarus sınırında eşi ve iki çocuğunun kendilerinden koparıldığını, diğer iki çocuğu ile Litvanya’da bir kampta bulunduğunu söyledi.

Yaklaşık 5 yıldır kanser hastası olduğunu anlatan Zaholu anne, mültecilik hikayesini şu sözlerle anlattı:

“Irak’ta sayısız defa doktora gittim, bir sonuç alamadım. İran’da tedavi gördüm fakat kısa süreli bir iyileşme oldu, hastalığım geçmedi. Tedavi mesrafları gittikçe artıyordu. Kessin tevadi için Almanya, İsveç veya Hindistan’a gitmem gerektiği söylendi. Vize alabilmek için elimizden geleni yaptık, kimse yardımcı olmadı, vize alamadık. Biz de ailece neyimiz var neyimiz yok satıp, bu yolla Avrupa’ya geçmeye karar verdik.

“Belarus’ta tüm paramıza el koydular”

Belarus’a ilk geldiğimizde gözaltına alındık. Elimizde avucumuzda olan paranın hepsini sınır geçme harcı gibi çeşitli bahanelerle bizden aldılar. Yaklaşık 30 bin dolarımız vardı, hepsine el koydular. Çaresiz kalınca Birleşmiş Milletler’e sığındık, bize yardım edeceklerini umduk. Sadece bir defaya mahsuz biraz harçlık verdiler, bir süre yetti. Fakat çocuklarımız aç kaldı. Paran olmayınca kimse birşey vermiyor. Ben de hastayım. O yüzden fazla beklemeden Litvanya’ya geçmeye karar verdik. Kendimiz yola koyulmazsak onlar bizi o halde bırakacaktı.   

Belarus-Litvanya sınırında bir köye geldik. Yanımızda yiyecek bri şey yoktu. Köylülerden biri bize köyün aşağısındaki boş bir evde 2 gün yer verdi. Ancak ne yiyecek ne de başka bir şey vermedi. Yemin ediyorum, çocuklarım sudan başka birşey içmedi, yemedi. İki gün sonra Belarus polisi gelip bizi evden zorla çıkardı. Hava soğuk, iki gün boyunca yağmur yağıyordu. Dışarıda kalsak çocuklar soğuktan ölecekti. Bizi çıkarmamaları için yalvardık ama hepimizi askeri araca bindirip sınıra bıraktılar. Polislerden hiç olmazsa çocuklar için ekmek istedik, vermediler. Bize Belarus’a dönmememiz gerektiğini söylediler.

“Litvanyalı askerler de bizi dövdü, sınıra bıraktı”

Sınırı zor bela yürüyerek geçtik. Oradaki ormanlık alanda perişan olduk. Yaşları 4 ile 11 arasında değişen çocuklar bu yolculukta çok yoruldu. Çocuklarımdan biri zaten tek böbrekli o çok eziyet çekti. Litvanya tarafında bir köye ulaştık ve herşey bitti sandık oysa çilemiz yeni başlıyordu. Köylüler sınırı muhafaza eden askerlere haber verdi. Askerler gelip bizi zorla, tekme tokat döverek sınıra geri bıraktı. Elimdeki hasta raporumu gösterdim, çocukları gösterdim ama fayda etmedi. Eşimi elektrikli sopa ile dövdüler, bize şiddet uyguladılar, yumruk attılar. Bize Belarus’a dönmemizi ve geri gelmememezi söylediler.

Ormanda Ezidi bir aile ve üç gençle 20 gün boyunca kaldık. Ne yiyecek ne içecek. Gidip ağaçlardan elma topluyorduk, günde bir elma ile idare etmeye çalışıyorduk. Kaldığımız yerde ne bir çeşme, ne de ırmak vardı. Yağmur yağar, çukurları doldururdu, biz çocuklarımıza su vermek için yağmuru bekledik. Bir tol kenarında araçların tekerleri ile açtığı çukurda biriken suyu içtik.

“Aileleri bilerek parçaladılar”

Daha sonra Litvanya’ya geri dönmeye karar verdik. Litvanyalı askerler bizi yine yakaladı. Kim kimin ailesinden diye sordular. Aileleri bilerek parçaladılar. İki kişi bile olsa birini alıp diğerini geri gönderdiler. Bizi de öyle yaptılar. Beni ve iki çocuğumu sınırda bri kampa aldılar. Eşim ve diğer iki çocuğumu geri saldılar. Şimdi onlar nerede bilemiyorum. Sadece sınırda bir yerlerde olduklarını biliyorum. Şu an bir haftadır bu kamptayım. Diğer çocuklarım ne halde bilmiyorum. Açlık ve susuzluktan hasta düşmüşlerdi, ayakları yaralıydı, öksürüyorlardı. Burada da çocuklar için doktor yok.

“Dönersem hiç bir şeyim yok”

Belarus’ta Birleşmiş Milletler görevlileri bize 6 aylık oturum izni almıştık. Ancak hem o izin kartları hem de pasaportlarımız onlarda kaldı. Bizim gibi bu durumda olan başka aileler de var. Dönersek nasıl döneceğimizi bilmiyoruz. Ama ben hiç bir şekilde Irak’a geri dönemem. Çünkü dönersem hiçbir şeyim yok, tedavi imkanım yok, barınma imkanım yok. Ayrıca eşim ve çocuklarımın akibeti hakkında birşey bilmiyorum. Mecbur olmazsam asla Avrupa’ya gitmek istemezdim. Şimdi kurumlardan, yetkililerden yardım bekliyorum.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli