İlginç özellikleri ile konik kubbeli Harran evleri
Urfa (Rûdaw) – Geceleri yukarıdan Harran Ovasına bakıldığında ilk dikkat çeken konik kulelerden saçılan ışıklar oluyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan ve turizme açılan tarihi konik kubbeli evler, bugün bölge halkı için gelir kaynağına dönüşmüş durumda.
Urfa'nın tarihi Harran ilçesindeki yaklaşık 250 yıllık konik kubbeli evler, mimari yapısı ve özellikleriyle ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.
Dünyada bir benzerleri Suriye’nin Halep kenti ile İtalya’nın Alberobello kasabasında bulunan bu evler ilginç bir mimari yapıya sahip.
Dışardan bakıldığında her kümbet bir ev gibi görünse de aslında her biri bir odaya ait. En küçük ev 3 oda, en büyük ev ise 22 odadan oluşuyor ki o da şu an Harran Kültür Evi olarak kullanılıyor.
Rûdaw’a konuşan Harran Kültür Evi Müdürü Mahmut Kızıl,”İlk dedelerimiz 16. Yüzyılda Irak’ın Feluce kentinden gelmişler. Burada bu evleri tuğlalardan yapmışlar. Evler hava şartlarına göre inşa edilmiş. Her bir bümbet bin 600 tuğladan oluşuyor. Dedem bu evin sahibiydi. Ondan babama kaldı. Babam da vefat edince bize kaldı. Ev 22 odadan oluşuyor. Bunden 20 yıl önce de evimiz burasıydı. Daha sonra bu evler Turizm Bakanlığı tarafından tescil edildi ve bu ev Kültür Evi oldu” dedi.
Harran’daki konik evlerin mimari yapısı diğer tarihi yapılarınkinden farklı. Bu yapılar ayrıca yerlilerin kültürünü yansıtıyor.
Mahmut Kızıl, “Sol tarafta gördüğünüz kapılar dardırlar. Bu kapılardan içeri girenler eğilerek girer. Bu da aşiret geleneklerine göre saygı işaretidir. Konik olmalarının sebebi yazın serin, kışın ise sıcak tutmalarıdır. Bacalarına bırakılan üç kaya bırakılır. Ancak bu taşlar yazın gün ışığı alabilmesi için kaldırılır” diye konuştu.
Bölgede kullanılan tarihi ürünler de Kültür Evi’nin evlusunda sergileniyor. Burası aynı zamanda bir fotoğraf stüdyosuna dönüşmüş durumda. Bölgeye gelen turistler evleri geziyor, yerel kıyafetlerle fotoğraf çekiyor ve ziyaretlerini ölümsüzleştiriyor.
Bölgeye Afyon’dan geldiğini belirten Kübra adlı ziyaretçi, arkadaşları sayesinde burayı tanıdığını belirterek, “Burası çok güzel bir yer, efsane. Burada kendimi eski zamanlardaymışım gibi hissediyorum. Elbiseler de çok güzel, tam da modaya göre. Herkese buraya gelmelerini tavsiye ederim” dedi.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde yer alan ve dünyanın en eski yerleşim yerlerinden bir olarak gösterilen bu bölgeye yılın her döneminde çok sayıda yerli ve yabancı turist geliyor.
Emine Taştekin de buradaki atmosterden çok etkilendiğini belirtti.
Annesi ve teyzesi ile burayı görmeye geldiğini belirten Akif Filiz ise, Harran’ı ve bu yapıları çok beğendiğini söyledi.
Harcında gül yağı, saman, pişmiş toprak ve yumurta akı kullanılan, mimari yapısı ve malzemeleri sayesinde de yazları serin, kışları sıcak tutma özelliğine sahip evler, aşağıdan yukarıya doğru gittikçe daralıyor. Yüksekliği içeriden 5 metreye varan ve 30-40 tuğla dizisiyle örülerek inşa edilen evler, içeriden ve dışarıdan balçıkla sıvanması sayesinde varlıklarını bugüne kadar sürdürüyor.
Bugün evlerde gül kokusu kalmamış olsa da zarafetlerini koruyorlar.