Başkan Barzani: Lozan’ın asıl mağduru Kürt halkı olmuştur

Erbil (Rûdaw) – Lozan Anlaşması'nın Kürt halkının kaderi üzerindeki olumsuz etkisi ve sonuçlarının saymakla bitmeyeceğini belirten Başkan Barzani, felaket, hak mahrumiyeti, ötekileştirme ve inkarla dolu bu anlaşmanın asıl mağdurunun Kürt halkı olduğunu söyledi. Barzani, “Unutmayalım ki, Lozan'ın kötü sonuçlarıyla yüzleşmek ve hataları düzeltmek sadece Kürt halkının değil, bölge devletlerinin ve uluslararası denklemlerde söz sahibi olan ülkelerin de omuzlarındadır” dedi.

Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılı dolayısıyla İsviçre’nin Lozan kentinde bir konferans düzenleniyor. İki gün sürecek konferansa, Kürdistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Hemin Hewrami, Kürt siyasetçiler Huşyar Zebari, Mele Bahtiyar, Hişyar Özalp, Osman Baydemir, Hatip Dicle; Almanya Kürt Toplumu (KGD) Başkanı Mehmet Tanrıverdi, Avusturya Graz Üniversitesinden Prof Dr. Bilgin Ayata, Süleymaniye Üniversitesinden Pişko Hemetahir, Prof. Dr. Abbas Vali ve Sosyolog İsmail Beşikçi’nin yanı sıra çok sayıda yabancı ülke temsilcisi katılıyor.

Konferansa bir mesaj gönderen Başkan Mesud Barzani, bu önemli toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederek, çok sayıda Kürt siyasetçi ve şahsiyetin bu tarihi mekanda tarihi bir olaya ilişkin görüş alışverişinde bulunulmasının önemli ve gerekli olduğunu vurguladı.

“Lozan’ın Kürdistan halkının kaderi üzerindeki sonuçları sayılamayacak kadar çoktur”

Barzani şunları kaydetti:

“Lozan Anlaşması'nın Kürdistan halkının kaderi üzerindeki etkisi ve sonuçları sayılamayacak kadar felaket, ham mahrumiyeti, ötekileştirme ve inkarla doludur. Bu anlaşmanın asıl mağduru Kürdistan halkı olmuştur, çünkü binlerce yıldır köklerini bu topraklarda ve coğrafyada salmış bir halkın temel hak ve iradesi dikkate alınmamıştır. Lozan Anlaşması, Kürtlerin hafızasında her zaman zulüm, mahrumiyet ve karanlık bir dönemin başlangıcı anlamına gelmektedir.

Lozan Antlaşması'ndan üç yıl önce Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması, Kürtlerin her millet için meşru ve mutlak hakkı olan bağımsızlık hakkından yararlanmalarına izin vermiş, ancak Lozan Antlaşmasında Kürtlere kısıtlamalar konularak umudu söndürülmüştür.

“Kürtlerin meşru hakları tanınmamış ve varlıkları inkar edilmiştir”

Lozan Anlaşması'nın sonuçları ve etkileri bölge halklarına ilerleme, bir arada yaşama ve birlik getirmemiş, özellikle Kürdistan halkı için sağlıksız ve doğal olmayan bir gerçekliğin dayatılmasına yol açmıştır. Lozan sonrası ortaya çıkan gerçeklik, çok karmaşık bir jeopolitik durum yarattı ve bölgede uzun süreli istikrarsızlığa kapı araladı. Yeni sınırların çizilmesi ve Kürdistan'ın bölünmesi, Kürdistan'ın her parçasına kendine has özellikler kazandırdı. Maalesef hiç bir parçada Kürtlerin meşru hakları tanınmamış ve varlıkları inkar edilmiştir.

Bölge devletlerinin bu yanlış politikası sonucunda Kürtler kendilerini ve kimliklerini savunmaya başlamış ve günümüze kadar devam eden uzun bir mücadeleye girişmiştir. Bu çatışma içerisinde ne devletler Kürt halkını yok edebilmiş ne de Kürtler Kürtlerin üzerinde bölündüğü devletleri yıkabilmiştir. Asıl kaybeden ise bölge halkları, barış ve istikrar olmuştur. Çok kan dökülmüş, çok zaman ve enerji boşa harcanmıştır.”

Kürdistan'ın üzerinde bölündüğü tüm devletlerin çeşitli yollara demografik yapıyı değiştirme, Kürt halkına karşı baskı inkar ve yok etme politikasına yönlendiğini belirten Başkan Barzani, “Belirtildiği gibi Kürt halkı bu baskı karşısında sessiz kalmamış ve Kürdistan'ın farklı parçalarında devrim, ayaklanma ve protestoların yolunu tutmuştur” dedi.

“Kürdistan'ın Irak devletine bağlanan parçasının kaderi felaket ve trajedilerle doludur”

“Kürdistan'ın Irak devletine bağlanan parçasının kaderi felaket ve trajedilerle doludur” diyen Barzani,  20. yüzyılda Irak hükümetlerinin, tehcir, Enfal, kimyasal saldırılar ve soykırım politikaları çerçevesinde Kürt halkını tasfiye etme planlarını hayata geçirdiğini söyledi.

Barzani şu ifadelere yer verdi:

“Ancak Kürt halkı ve Kürt özgürlük hareketi, Irak rejimlerinin bu vahşi uygulamaları karşısında pes etmemiş, Irak hükümetlerinin insanlık dışı ve şövenist politikalarına cesurca göğüs germiştir. Tüm bunlarla birlikte, Irak'ta diğer ülkelerden daha fazla anlaşma fırsatı ve Kürt sorununu çözme çabaları olmuş ve Kürt özgürlük hareketi Kürdistan'ın bu parçasında daha fazla büyümüştür.

Yüz yılın tahribat ve istikrarsızlığa yol açan bu sağlıksız gerçeği bize her iki tarafın da (hem bölge devletleri hem de Kürt tarafının) programlarını ve stratejilerini gözden geçirmesi gerektiğini söylüyor.   Savaş ve gerilim yerine demokratik ve barışçıl bir çözüm düşünmeliyiz. Bu doğrultuda her bir parçanın sorunları kendi özelliklerine ve koşullarına göre diyalog çerçevesinde, barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir.”

“Lozan'ın kötü sonuçlarıyla yüzleşmek bölge devletlerin de omuzundadır”

Kürtler ve bölge hükümetleri arasındaki bu uzun ve asırlık çatışmada meselenin etnik çatışmaya dönüşmemiş olmasının önemli olduğuna vurgu yapan Barzani,  Kürtler ile bölgedeki diğer halklar arasında her zaman dostluk ve samimiyet olduğunu belirtti.

Barzani, “Kürdistan halkının temel sorunu bölgedeki milletlerle değil, rejimlerle, diktatörlerle, yanlış politika ve baskıya karşı olmuştur. Unutmayalım ki, Lozan'ın kötü sonuçlarıyla yüzleşmek ve hataları düzeltmek sadece Kürt halkının değil, bölge devletlerinin ve uluslararası denklemlerde söz sahibi olan ülkelerin de omuzlarındadır. Ayrıca sivil toplum örgütleri, akademik ve sosyal merkezler, aktivistler ve uluslararası figürler de sorunları çözmek için barışçıl, demokratik ve iyi niyetli bir çerçeve oluşturmaya katılmalıdır” diye belirtti.

Kürt diasporasının bulundukları ülkelerin siyasi, sosyal ve bilimsel merkezlerinde büyük rol oynayabileceğine dikkati çeken Barzani, Kürt halkının davasını tanıtmak, gerçekleri anlatmak, Kürt halkının haklarını savunmak, diğer halklardan destek bulmak ve Kürdistan'daki tarihi zulmün sonuçlarını azaltmak açısından önemli olduğunu belirtti.

Barzani, “Elbette bu kutsal bir görevdir ve bu görevin ifası hepinizin kardeşliğini, ortaklığını ve birliğini gerektirir. Bu görev içerisinde dar çıkarlardan vazgeçmeli ve Kürdistan tüm çıkarların üzerinde görülmelidir” dedi.

Bu önemli toplantının faydalı sonuçlar doğurmasını, Lozan Anlaşması'nın etki ve sonuçlarıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda öneriler geliştirmesini ve aydınlatıcı olmasını temenni eden Başkan Barzani, konferansa başarılar diledi.