DİERG’den ‘Zorunlu’ Seçmeli ve ‘Seçmeli’ Dersler raporu
Haber Merkezi - Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG), seçmeli ders sistemi ve işleyişi üzerine hazırladığı “21. Yüzyıl Becerilerini Okullardan Dışlayan Sistemde ‘Zorunlu’ Seçmeli ve ‘Seçmeli’ Dersler” başlıklı tematik arka plan raporunu kamuoyu ile paylaştı.
Raporda yapılandırmacı yaklaşımı baz alınarak okullarda yaşanana ışık tutmaya çalışan bir alan araştırmasına dayanmaktadır.
DİERG, bu rapor ile; tartışılanın seçmeli dersler ve onların okullardaki uygulanışı değil, aslında bir bütün olarak eğitim sisteminin bir sonucu olarak okullarda yaşanan durumu ortaya komaya çalıştığını aktardı.
Raporun giriş kısmında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 2022-2023 eğitim öğretim yılında ortaokul ve imam hatip ortaokullarında uygulanacak seçmeli dersleri tercih işlemlerinin 03-21 Ocak 2022 tarihleri arasında tamamlanması gerektiğini duyurduğu ancak ağır kış koşulları yüzünden son tarihin 7 Şubat’a ertelendiği hatırlatıldı.
Türkiye'de 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi’nin (4+4+4 eğitim sistemi) 2012-2013 eğitim döneminde başlatıldığı, yeni sitemle birlikte öğrencilerin ilgi ve tercihlerine göre oluşturulan seçmeli derslerin de ders çizelgelerine eklenmesiyle ortaokul ve liselerde haftalık toplam ders saatinin arttırldığına değinilen raporda, “Seçmeli derslere öğrencinin 21. yüzyıl becerilerini edindirme ve geliştirme, çoklu zekasına hitap edici ve ortaya çıkarıcı içerik oluşturma, öğrenciyi merkeze alma, öğrencinin merkezde olduğu süreçler oluşturma, kültürel, sanatsal ve sportif yönlerini açığa çıkarma, merak duygusunu kalıcılaştırma, eleştirel düşünmeyi artırma; öğrencilerin kişisel farklılıklarını belirleme, ciddiye alma, destekleme ve gelişim olanağı tanıma amacıyla yer verildi” belirlemesine yer verildi.
Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:
Yapılandırmacı yaklaşımın gerekleri LGS, AYT, TYT sınavlarına odaklanmış öğrenci ve ebeveyn için ‘başarıya’ yolunda zaman kaybettiricidir, hatta akıl çelicidir. Böyle bir motivasyonda yine zaman kaybettirici bir uygulama olarak seçmeli dersler okullardaki rasyonel yerini kısa sürede bulmuş ve günümüze dek sorunsuz uygulana gelmiştir. Ancak, kısa sürede sisteme adapte olan ve kendi gerçekliğini yaratan seçmeli dersler sadece kendisini değil, bir bütün olarak 21. yüzyıl becerilerini edindirmeyici durmak bilmeyen ve gittikçe daha da güçlenen ve zarar vermede seçici bir tsunamiye dönüşen eğitim sistemini bir kez daha tartışmamız için kanıtlanmış veri durumundadır .
Seçmeli ders tercihleri yönetmeliğe uygun yapılırsa, tercih dönemi bittiğinde tüm okul ve dersliklerde neye ve hangi branşlara ihtiyaç duyulduğu, hangi branşlarda fazlalık olduğu da ortaya çıkmış olacaktır. Bu veriler ise asıl yaşananın ve aslında ne olması gerektiğini tartışmamıza ve çözüm arayışı aşamasına geçişe neden olacaktır. Ancak okullardaki seçmeli ders tercih ve kararlardaki işleyiş buna engel olmaktadır.
Bu nedenle DİERG; öğrenci, ebeveyn, öğretmen ve idarecileri ‘sadece bir kez’ yönetmeliğe uygun yaklaşmalarını ve tutum almalarını öneriyor.
Ders seçimi
Seçmeli dersler 4. sınıftan itibaren Bakanlığın belirlediği tercih döneminde seçilmektedir. Bir sonraki yılın seçmeli ders listesinden istediği dersleri tercih eden öğrenci, ebeveynine evde imzalattığı formu okula teslim etmekte ya da ebeveyn formu okula gelerek imzalamaktadır. 6, 7. ve 8. sınıftaki seçmeli dersler de aynı yöntemle belirlenmektedir. Okula teslim edilen formlar okul idaresi ya da sınıf rehber öğretmeni tarafından her bir öğrenci için sisteme işleniyor. Bir okulda bir dersin başlayabilmesi için şubesi fark etmeksizin en az 10 öğrencinin o dersi tercih etmesi gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında okutulacak seçmeli dersler ile ilgili duyurusunda “öğrencilerimizin kendi ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla seçmeli derslere yer verildiğini; süresi içerisinde ders seçimi yapmayan öğrencilerin dersleri okul yönetimince belirleneceğini; her okul yönetimi kendi imkânları doğrultusunda azami 10 seçmeli dersten bir grup oluşturabileceğini ve öğrencilerin kendi okullarında okul yöneticileri tarafından oluşturulan gruptan dersleri seçebileceklerini; okullarda ilgili alanda yeterli sayıda öğretmenin bulunmadığı derslerin seçilmesi hâlinde öncelikle diğer okullardan maaş/ek ders karşılığı görevlendirmeler yoluyla öğretmen temin edileceği, bunun da mümkün olmadığı hallerde ücretli öğretmen görevlendirilmek suretiyle bu dersler açılıp okutulabileceğini” ifade etmiştir.
Ortaokullardaki seçmeli dersler
İlkokulların 4, ortaokulların 5, 6, 7. sınıf öğrencileri şu başlıklar altındaki derslerden en fazla üçünü (toplamda 6 saat) seçebiliyor:
Dil ve Anlatım:
Okuma Becerileri, Yazarlık ve Yazma Becerileri, Yaşayan Diller ve Lehçeler (Adığece (Kiril Alfabesine göre), Adığece (Latin Alfabesine göre), Abazaca , Kurmancca, Zazaca, Lazca , Gürcüce, Boşnakça , Arnavutça), İletişim ve Sunum Becerileri Yabancı Dil (Bakanlar Kurulu Kararı ile Kabul Edilen Diller)
Okulların Seçmeli Ders Politikası
Bu rapor seçmeli derslerin tercihi, derslerin açılması ve derslerin yürütülmesi süreçlerinde okullarda yaşananı izleme sonucunda şekillenmiştir.
Diyarbakır’da toplamda yaklaşık 13 bin öğrencinin öğrenim gördüğü 7 ortaokulda 2021-2022 eğitim yılında seçmeli “Okuma Becerileri, Yazarlık ve Yazma Becerileri, İletişim ve Sunum Becerileri” isimli derslerden herhangi birinin açıldığını DİERG tespit edememiştir. Ayrıca, toplamda yaklaşık 3 bin öğrenciye sahip 3 lisede de geçmişte ya da şimdiki dönemde belirtilen seçmeli derslere rastlanmamıştır.
DİERG ayrıca resim, müzik gibi özel yetenekleri nedeniyle iki kentteki güzel sanatlar lisesinde öğrenim gören öğrenciler ile ön görüşmeler yapmıştır. Yetenek sınavı ve okul ortalaması ile bu liselere kabul edilen öğrenciler mezun oldukları ortaokulda ‘sanat ve spor’ başlığı altındaki derslerden herhangi birini almamıştır. Dahası, kimi güzel sanatlar lisesinde de seçilen seçmeli dersler konusunda diğer okullardaki yaklaşımın benzeri sergileniyor. Örneğin, öğrenciler üniversitede öğrenim görmek için yetenek sınavlarına hazırlık yaparken güzel sanatlar lisesinde öğrenim görmelerine neden olan yeteneklerini geliştirici ya da destekleyici ya da daha farklı bir bakış edindirici seçmeli dersler açılmamıştır. Elimizdeki veriler genelleme yapmamıza izin vermese bile görüşme yapılan öğrencilerin ortaokulda ya da devam ettikleri liselerde ilgi alanlarına uygun seçmeli dersleri almamış, almıyor olmaları, hatta böyle bir haklarının olduğunu bile bilmemeleri, ‘her yıl bize seç denilen dersleri seçtik’ demeleri sorunun yaygın olduğunu ve daha ileri çalışmalar yapılması gerektiğini işaret etmektedir.
Okul Öğrencinin Seçtiği Dersleri Geri Çevirebilir mi?
Öğrencilerin öncesinde yeterince bilgilendirildikleri ve özgürce belirleyecekleri seçmeli derslerin yer aldığı formlar belli bir tarih aralığında öğrenciler ya da ebeveynler tarafından sınıf rehber öğretmenlerine ya da okul yönetimlerine teslim edilmektedir. Bu formlar 2022-2023 eğitim döneminde yani okulların açılacağı 2022 Eylül’ünde okullarda verilecek seçmeli derslerin belirlenmesi amacıyla doldurulmaktadır. Yani Bakanlık 2022 Eylül ayından yaklaşık 8 ay önce tercih formlarının ebeveynlerden toplanarak okul tarafından sisteme işlenmesini istemektedir. Bunun amacı tercih edilen seçmeli dersler için ihtiyaç duyulacak öğretmen, kitap ve donanım ihtiyacını 8 aylık sürede planlayabilmek ve tamamlayabilmektir. Bu nedenle herhangi bir dersin öğretmen yok ya da donanım yetersiz denilerek formların okul tarafından geri çevrilmemesi gerekmektedir. 2022-2023 eğitim dönemi öğretmen ihtiyacını belirlemek sadece Bakanlığın yetkisindedir, her türlü planlamayı Bakanlık yapmaktadır. Bu yüzden tercih edilen seçmeli derslerin Bakanlığa bildirilmesi gerekmektedir.
Sürece göre, 10 öğrencinin seçtiği müzik dersi için okulun öğretmeni dersi verecektir, eğer bu mümkün değilse o ders için bir başka okuldan öğretmen ya da ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılacaktır. Atama bekleyen öğretmenlerin branşları ve sayısı dikkate alındığında bu derslere ücretli öğretmen görevlendirmesi yerine sözleşmeli branş öğretmen ataması yapılması hem akademik hem de istihdam açısından olumlu olacaktır.
Bakanlık okullara en az 10 seçmeli dersten oluşan bir ders grubu oluşturma yetkisi vermektedir. Okul idaresi örneğin Kürdce (Zazaca ve Kurmancca) dersini ya da bir başka seçmeli dersi en az 10 derslik gruba almamışsa bunun nedenini ebeveyne yazılı olarak açıklayabilmelidir; dahası talebe göre en az 10 ders içeren grupta değişiklik yapabilmelidir. Yönetmelik gereği şubeleri farklı da olsa aynı okuldaki 10 öğrenci aynı seçmeli dersi tercih etmişse o dersin öğretmen ihtiyacını gidermek için 8 ay süre vardır.
Ebeveynler öğrencisinin tercih ettiği derslerin işaretlendiği formları okula teslim etmektedir. Formlarda yer alan tercihlerin sisteme olduğu gibi işlenmesi zorunluluktur. 2022 Eylül ayında öğrencisinin tercih ettiği ders açılmazsa ebeveynler bunun nedenini okul idaresine yazılı sorabilme ve yanıtı yazılı alma hakkına sahiptir. Günümüzde, formlar online da doldurulabilmektedir.
Yaşayan Diller ve Lehçeler Çıkmazı
Türkiye’de anadili Türkçe olmayan toplumların dilleri ortaokullarda Yaşayan Diller ve Lehçeler başlığı altında ders olarak yer almaktadır. 2012 yılında Kürdce (Zazaca ve Kurmancca), Abhazca ve Kiril alfabesine göre hazırlanan Adigece ile başlayan Türkçe dışındaki anadillerinde seçmeli ders kapsamındaki öğretime 2013 yılında Lazca, 2014’te Gürcüce, Latin alfabesine göre hazırlanan Adiğece ve 2017’de Arnavutça ve Boşnakça anadilleri dahil oldu. Abazaca, Domca, Hemşince, Hertevin, Ladino, Lomca, Pomakça, Pontus Rumcası, Romca, Süryanice ve Teberce anadillerine okullarda seçmeli ders olarak yer verilmemiştir.
Yaşayan Diller ve Lehçeler dersi ortaokullarda haftada 2 ders saati iken, imam hatip ortaokullarında haftada 1 ders saatidir. Yaşayan Diller ve Lehçeler derslerinin halen okullarda zorunlu değil de seçmeli ders olmasına dair eleştiriler devam ederken, uygulamada dersi verecek öğretmenin sertifikası ve yeterliği, derslerin tercih edilmesi, sınıf mevcudiyeti, dersin işlenişi konularında eksiklikler ve belirsizlikler mevcuttur.
MEB Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ücretsiz Ders Kitaplarının Teslim Alınması ve Dağıtımı konulu 01.07.2016 tarihli resmi yazısının 3. maddesindeki, “Türkiye genelinde 500’ün altında ihtiyaç belirtilen ders kitaplarının baskısının yapılmayacağı, sadece elektronik ortamda hizmete sunulacağı” hükmüne dayanarak büyük emekle hazırlanan bu kitapları sadece internette PDF olarak yayınlamış, kitapların baskısını yapmamıştır.
Bu uygulama Lazca, Gürcüce ya da bazı meslek liselerindeki ders kitaplarının basımını imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle herhangi bir okulda sınıf açmaya yetecek sayıda öğrenci olmasa bile dersin tercih edilmesi kitap temini için önemli hale gelmektedir ancak en uygun yöntem Bakanlığın alt sınır koymaksızın kitap teminini yapabilmesidir.
Türkçe dışındaki herhangi bir anadilinin öğrenci ve/veya ebeveyn tarafından seçmeli ders olarak tercih edilmemesi ya da tercih ettirilmemesi tartışmaları devam etmektedir. Bazı ebeveynlerin LGS kaygısı, önceliği nedeniyle bu dersleri öğrencilerine tavsiye etmediği belirtilirken, bazı ebeveynler ve öğrenciler ise bu tür derslerin ayırdında bile değildir.
Bazı okullarda bu derslerin açılmamasına neden olarak bazı öğretmen ve okul yönetimlerinin Türkçe dışındaki anadillerine karşı tepkiselliği öne sürülüyor. Anadili Türkçeden farklı toplumlar için önemi tartışmasız olan anadillerinin çocuklarına öğretilmesi meselesi her daim canlı ve çözüm bekleyen bir beklentidir. Türkiye’de anadili Türkçe olmayan toplumların anadillerini çocuklarına öğretememelerinde belirleyici olarak resmi ya da gayrı-resmi uzun süren yasak yılları ve açık ve örtük baskı da ifade edilmektedir. Bu nedenle, geçmişi telafi etmek, anadili ölümlerini durdurmak ya da anadilinin ölümü riskini ortadan kaldırabilmek için bu derslerin seçmeli statüsünden çıkarılarak haftada en az iki saat olmak üzere zorunlu ders haline getirilmesi yerinde olacaktır. Bu başlangıç, evrensel kabul gören ve uygulamada oldukça yol katedilen eğitimde çokdilliliğe geçiş için hazır bir rezerv olanağı da sağlamaktadır.
Kürdce (Kurmancca ve Zazaca)
Hangi okulda, hangi öğretmenlerin Kurdce anadilinde kaç sınıfta, kaç öğrenciye ders verdiği bilgisi mevcut değildir.
Açılacak derslerin belirlenmesi
Seçmeli bir dersin açılmasında tek dikkate alınması gereken öğrencinin tercihi olmalıdır; Bakanlık genelgesi bu netliktedir ve ebeveyne, öğretmene, okul idaresine ya da il ve ilçe müdürlüklerine, bürokrasiye seçmeli ders belirlenmesinde esneklik, tavsiyede bulunma, etkide bulunma ya da karar vericilik hakkı tanımamaktadır. Bu nedenle, seçmeli ders seçiminde öğrenci tercihlerine müdahale eden öğretmen ya da her kademede yönetici yönetmeliğe aykırı tutum sergilemekte; yetki ve sorumluluğunu aşan kararlar almaktadır.
Seçilmek istenen ders ya da derslerin öğretmen yokluğundan açılamayacağını ebeveyne ve öğrenciye ifade etmek yetkiyi aşan bir yönlendiriciliktir. Öğretmenlerin ve okul idaresinin yapması gereken, öğrencilerin istedikleri gibi tercihte bulundukları formları sisteme işlemektir.
Mevcut yaşananlar
Çoğu durumda öğrenci, ebeveyn ve öğretmenler seçmeli dersleri zorunlu (ana) derslere takviye olarak görüyor. Örneğin, matematik, bilim uygulamaları ve din kültürü ve ahlak bilgisi gibi seçmeli dersler ana derslerin uzantısı olarak sürdürülüyor. LGS belirleyici olduğu sürece belli dersler dışındaki seçmeli derslerin tercih edilmesi zayıf ihtimaldir. Yine bazı okullarda öğrenciler ve ebeveynler öğretmenin ya da idarenin işaret ettiği seçmeli derslerin seçilebileceğini sanmaktadır. Öğrenci ve ebeveynlere seçmeli dersler için hakları açıkça bildirilmelidir.
Bir sonraki yılın seçmeli dersler için öğretmen görevlendirmede aylar öncesinden planlama yapmak gerekiyor. Birçok il ya da ilçe milli eğitim müdürlüklerinde bu planlamayı yapabilecek uzman kadrosuna ihtiyaç duyuluyor. Planlama kadrosundaki yetersizlik nedeniyle öğretmen görevlendirme planlamasının okul idaresince yerine getirilmesi bekleniyor. Bu da ’seçmeli ders planlamasının ve görevlendirmelerin okulun bir iç çalışması olduğu’ yanlış kabulünün yerleşmesine neden olmuştur.
Bazı okullarda zorunlu ders öğretmenleri kendi alanı dışındaki seçmeli dersler açıldığında ders sayıları azalacağından ve bu azalış nedeniyle norm fazlası olacaklarından diğer seçmeli derslere temkinli yaklaşılmaktadır. Okul idaresi de öğretmenlerin norm fazlası olmasının önüne geçmek için bunu sağlayıcı seçmeli derslerin açılması taraftarı olmamaktadır ya da bazı öğretmenlere uygun seçmeli dersleri tercih edebilmektedir.
Bazı okul idareleri okulda çok sayıda matematik, fen ve din bilgisi ve kültürü öğretmeni olmasını yeğlemektedir. Bu öğretmenler DYK’da da ders aldıkları için toplam ders saatlerinin 40'ı geçmemesi gerekmektedir.
Okullarda açılacak dersler ‘belirlenirken’ sadece derslik sayısı, norm kadro, gereken alan, olanak ve donanım tartışılmamakta, merkezi sınavlarda okulun akademik başarı motivasyonu da ders seçimlerini belirlemede etkili olabilmektedir.
Bakanlık, ‘okulun dersleri yönetiminde’ devlet okullarına ya özel okul statüsü tanıyabilir; dahası, sıkı denetim sağlayarak özerkleştirebilir ya da devlet okullarının seçmeli ders sorununa ya da derslerin gereksinimlerine ciddiyetle ve hızlıca çözüm bulabilir. Örneğin, bazı özel okullar her ay bir seçmeli dersi öğrencilerine tanıtabiliyor, böylece okuldaki her öğrenci her bir beceri geliştirici seçmeli dersle tanışma ve isterse devam etme imkanı bulabiliyor.
Bazı okullarda okul idarecileri seçmeli derslerin bir kısmını kendileri yürütmekte ancak ani idari işler yüzünden bu dersler verimli geçmemektedir. İdareciler iş yoğunluğu yüzünden seçmeli dersin “boş geçmesi” nedeniyle öğrencilerin okula olan bağlılığı zarar görebilmektedir.
Kalabalık okullarda seçmeli dersler şube bazlı değil de karma oluşturulsa bile, yine öğrenci devamsızlığı ve örneğin beden eğitimi dersinde öğrenci okulda olduğu halde derse katılmaması yüzünden kargaşa yaşanabilmektedir.
Günümüzde okullarda seçmeli dersler açısından içinden çıkılamaz bir süreç yaşanmaktadır ya da yaşanan süreç seçmeli ders politikasına ve amaçlarına aykırıdır. Kalabalık okullarda çözüm seçmeli dersleri şube bazlı belirlemek ve yürütmek olmaktadır. Bazı okullarda ise sınıf çoğunluğu neyi istiyorsa o dersler seçilmektedir. Spor ve fiziki etkinlikler için alan yetmediği için bazı seçmeli dersler açılmamaktadır.
Başlangıçta okullarda seçmeli derslere belirli gün ya da günlerin ayrılması yönetmelikte belirtilmiş, yani haftanın belirli bir günü ve 6 saat boyunca seçmeli ders yapılması istenmiştir. Seçmeli dersler için okulların belirli bir gününü ayırması geçmişte kargaşa, devamsızlık, ciddiyetsizlik gibi problemlere neden olmuştur. İkili eğitim veren okullarda çoğu öğretmen bir günde en fazla 7 derse girebilmektedir. Bazı seçmeli dersler sınıf farkı olmaksızın alınabilse de kalabalık öğrenciye sahip ve ikili eğitim yapılan okullarda bu dersin açılmasını mümkün kılmamaktadır. Bu tür okullarda bazı seçmeli dersler için başlangıç düzeyine göre de gruplandırma yapılamamaktadır. Belirli gün ya da günler denildiğinde okul normu da bunu karşılayamamaktadır. Belirli bir gün yapılan seçmeli ders zamanında düzensizlik artmakta, kontrol güçleşmektedir.
Seçmeli dersler halihazırda farklı ya da aynı şubelerdeki 10 öğrencinin tercihi sonucu belirlenmemektedir. Bazı okullarda tercihler şube bazlı alınmaktadır. Hangi derslerin seçileceği sınıftaki oylamaya göre sıralanarak dersler belirlenmektedir. Ancak, bazı okullarda seçmeli dersler sadece okul yönetimi ve bazen de öğretmenlerin etkisiyle belirlenmektedir. Seçmeli dersler LGS ve TYT odaklı da belirlenebilmektedir. Bazı okullarda, örneğin, her yıl 5. sınıfta beden eğitimi, din kültürü ve İngilizce; 6. Sınıfta fen, okur yazarlık, peygamber efendimizin hayatı; 7. sınıfta fen, matematik ve yazarlık becerileri ve 8. sınıfta ingilizce, matematik ve inkılap dersleri ‘tamamlayıcı’ seçmeli ders olarak yürütülebilmektedir.
Seçmeli derslerde öğretmen ihtiyacı da dikkate alınan bir kriterdir. Seçmeli ders için sadece okul içi değil okul dışındaki öğretmenlerin görev alabileceği ve hatta yetersiz olursa ücretli öğretmen ile açığı giderme olanakları mevcutken buna pek uyulmamakta ve seçmeli dersler okul içi öğretmen kadrosu ile planlanmaktadır. Yapılması gereken öğrenci tercihlerinin gerektireceği öğretmen, derslik ve donanım gereksiniminin çözümünü Bakanlığa bırakmaktır. Ancak okullar bunu bakanlığa havale etmek yerine okul içinde halletmektedir. Böylece seçmeli derslerin gerektireceği farklı branşlardaki öğretmen, derslik ve donanım ihtiyacı sanki hiç yok gibi görünmektedir.
Okul, Bakanlığa ihtiyaç bildirse bile bakanlık çözümü İl’den, İl İlçe’den ve ilçe de tekrar okuldan bekliyor ve böylece sadece zaman kaybedilmiş oluyor. Seçmeli derslerin belirlenmesi ve açılması süreçlerinde okullar yönetmeliğe aykırı tutum sergileyebilmektedir ve bu nedenle bu tür aykırılıklar kovuşturmalıktır. Ancak bu uygulamalar hemen her okulda mevcuttur ve olanaksızlık nedeniyle mevcut seçmeli ders sistemi zorunlu seçmeli ders haline gelmiş ve kendi içinde sorunsuz bir yaşantıya erişmiştir. Bu yaşantıda olumsuz etkilenen tek kesim öğrencilerdir. Eğer sistem bu şekilde devam edecekse; seçmeli ders kararları okullarda ya öğretmenler kurulu kararıyla yapılabilir, aksi taktirde okullar normal prosedüre uymalı ve çözümü bakanlığa bırakmalıdır çünkü mevcut süreçlerde yönetmeliğe uygun karar alınmamaktır, aykırıdır.
Daha önce seçmeli dersler norm dışıydı ancak artık norm kadro seçmeli derslerle etkileniyor. Bir öğretmen seçmeli ders açılmazsa norm fazlası olabiliyor.
Kalabalık mevcutlara sahip (en az 40’ar kişilik sınıflar) okullar bazı seçmeli derslerin altyapı ve sakin işleniş gereksinimini karşılayamıyor. Örneğin robotik için ya da zeka oyunları dersleri için atölye de, altyapı bulunmamaktadır.
Seçmeli derslerin tercih süreci ve açılması öğretmen ve idarecilere ek yük getirdiği, seçmeli derslerin amacı dışına çıktığı bu nedenle revize edilmeyecekse, seçmeli derslerin kaldırılması ve günlük ders sayısının düşürülmesi de eğitimin bileşenlerince tartışılmaktadır. Ayrıca, seçmeli derslerin sadece 5, 6, 9 ve 10. sınıflarla sınırlı tutulması da önerilmektedir.
Çoğu okulda spor ve fiziki etkinlikler, matematik, bilim uygulamaları, yabancı dil ve din öğretimi dersleri seçilmektedir. Çoğu okulun sportif alanı, donanımı, oyun alanı yoktur. Öğrenci spor derslerini talep etse bile bazı durumlarda ebeveyn de öğrencisini kendi istediği seçmeli derse yönlendirebiliyor, ebeveyn akademik başarıyı esas alıyor ya da önemsiyor.
Yine okullarda tartışılan bir konu olarak: Bazı bürokratlar ve siyasiler tarafından seçmeli derslerde ‘nicelik’ yani belli bir dersi seçen öğrenci sayısı başarı kıstası olarak alınıyor. Örneğin belli bir dersi seçen toplam öğrenci sayısı ve diğer dersleri tercih edenlere oranı ile ilgileniliyor; nitelik ya da o seçmeli ders yoluyla değişim kıstas olarak değerlendirilmiyor, sorgulanmıyor, kalite sunularak nitelik artışının sağlanması esas alınmıyor. Ayrıca, LGS’de Türkçe katsayısı 4 ise, Din Kültürü, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil derslerinin ağırlığı 1’dir. Din Kültürü sınavında 10 soru yapılacağına Fenden 2.5 doğru olması yeterli olmaktadır. Bazı bürokrat ve siyasilerin belli bazı derslere öğrenciye “milli manevi değerleri benimsetmeyi amaçlayan” ilgisi, ısrarı sınav sisteminde karşılığını bulmamaktadır.
Tartışma
Seçmeli derslerin başlatıldığı 2012 yılından beri bu derslerle ilgili her bir süreç ve derslerin yürütülüşüne dair tartışmalar, eleştiriler dinmemektedir. Bakanlık 2012 yılında yayınladığı yönetmeliği ihtiyaçlar ve yaşanan genel ya da dönemsel güçlükler açısından halen revize etmemiştir. Geçtiğimiz yıla kadar okullardan sadece din öğretimini seçen öğrencilerin sayısını isteyen Bakanlık, bu sene ilk kez tüm seçmeli dersleri tercih eden öğrenci sayılarını okullardan istemiştir. Eğer öğrenci tarafından tercih edilmiyorsa ya da bir okulda herhangi bir şubeden 10 öğrenci bir seçmeli dersi tercih etse bile o ders açılmamaktaysa bu dersleri listeden çıkarmak için 8 yıl yeterli bir zaman değil midir? Yıllardır bir kez bile açılmamış bir dersin halen seçmeli dersler listesinde görünür olmasına gerek var mıdır? Bir dersi listeden çıkarabilmek için o dersin ebeveyne ve öğrenciye tanıtımı için ısrarlı performans sergilenmeli; buna rağmen ilgisizlik sürüyorsa o dersi listeden çıkarmak gerekebilir.
Sınav sonucuna göre öğrenci alan liselere ve lisans bölümlerine yerleşen öğrenci sayısında devlet okullarında düşüş devam etmektedir. Özellikle devlet okullarına öğrencisini gönderen ve akademik ilerleme ve başarı hedefleyen ebeveynler öğrencisinin akademik eksiklerini okul dışından karşılamaya çalışmaktadır. Bu noktada öğrenci ve ebeveynin okulla ilişkisi, okuldan beklentileri tartışması yapılmalıdır. Bakış açısını ortaya çıkarıcı çalışmalar belirlenince mevcut yaklaşım ve tutumu değiştirici politikaların uygulanması da tartışılmaya başlanabilir. Devlet okulundan akademik ya da beceri gelişim beklentisi içinde olmayan ebeveyn, bu beklentisini okul dışından sağlamaya yöneliyor. Aralarında ‘nitelik’ farkı olan devlet okulları arasındaki fark hızla kapanmaz hale dönüşüyor. Güzel Sanatlar lisesi öğrencisi dahi alanında bir fakülteye yerleşmek için yeteneğini geliştirici arayışları seçmeli derslerde değil de okul dışı özel kurumlarda arıyorsa ve buluyorsa bu durumda çoğu devlet okulu sadece diploma alınması gereken, katlanılan kurumlara dönüşmektedir. Ebeveynler de öğrencisinin okullarda akademik, sportif, sanatsal kültürel gelişim gösteremediğine şaşırmıyor; istenilen gelişimi okul dışından temin etmesine direnç göstermiyor ve itiraz etmiyor. Bu nedenle okula başlangıçlarında sosyoekonomik olarak büyük eşitsizlikler olan iki öğrenci arasında sosyoekonomisi düşük olan öğrencinin kişisel başarı öyküleri ve haberleri daha az işitilir olmaktadır. Bu nedenle, sadece seçmeli dersler değil, zorunlu dersler de verimlilik açısından tartışılmalıdır. Öğretmenin okul içi ve sınıf içi motivasyonunun günden güne azalması, devlet okullarında heyecanı ve dinamizmi etkilemektedir.
Liseye ya da üniversiteye giriş sınavına hazırlıkta konu tekrarı ya da soru çözmeye takviye olarak da kullanılabilen bazı seçmeli dersler ile seçmeli din öğretimi dersleri; geri kalan seçmeli derslerden ayrıcalıklı, öncelikli konumdadır. Ebeveyn ve öğrencinin sınav kaygısı ile seçmeli din öğretimini seçen öğrenci sayısının artırılmasına dair açık ve örtük etkiler, çabalar; sadece Türkçe dışındaki seçmeli anadili derslerini değil diğer kültür, spor ve sanat içerikli seçmeli derslerin seçilmesini güçleştirmektedir.
Bir kentin herhangi bir okulunda Okçuluk, Drama, Ebru, Tezhip ya da Minyatür seçmeli derslerinden birini ya da birkaçını seçen 10 öğrenci yok mudur? Evet, vardır ancak o okulda bu derslerden biri de halen devam etmektedir ancak o dersi sosyal ya da fen bilimler öğretmenleri yürütmekte ve ders sınava hazırlık için değerlendirilmektedir.
Öğrencilerin yapılandırmacı yaklaşıma uygun şekilde hareket ederek ilgi ve yeteneklerine göre seçmeli derslere yönelmemesi yapılandırıcı yaklaşımın kendisinden mi, yoksa seçmeli derslerin işlenişinden mi kaynaklanmaktadır; yoksa öğrencilerin ve ebeveynlerin yapılandırmacı yaklaşıma direnmesinden, bu yaklaşımı kabullenmemesinden mi kaynaklanmaktadır? Hatta, LGS ve TYT gibi sınavlar bu derslerin varlığı ve seçilmemesi, seçilse bile açılmamasına dair tartışmaları yersiz mi kılmaktadır? Bu tür soruları sormak ve tartışmak ve gerekiyorsa önlem almak, eksiklik varsa gidermek, engel varsa aşmak, revize etmek için kaç yıl daha geçmesi beklenecektir? Okul yaşantısında yapılandırmacı yaklaşım 16 yıl uygulanmaktadır ve beklenen, bu yaklaşımın gereklerine uygun öğrencilerin yetişmiş olmasıdır. Eğer yapılandırmacı yaklaşım gereği yetişmişlerse, bunu içselleştirmiş öğrenciler kişisel yeteneklerini açığa çıkarıcı, geliştirici seçmeli dersleri almakta neden ısrarcı olmamaktadır?
Öğrencilerin zorunlu derslerden ya da zorunlu derslerin alt alanlarından çok daha farklı seçmeli dersleri tercih etmemesi ciddi bir sorun, kriz durumu değil midir? Örneğin, atletizmin seçilmemesi, koro dersinin seçilmemesi bir ülke için alarm durumu gerektirmez mi?
Sınav sistemi öğrencilerin okul döneminde hobi edinmesinin, eğlenceli seçmeli dersleri tercih etmesinin en büyük engellerindendir. Ancak örneğin 6 ve 7. sınıflarda sınav baskısı henüz tam kendisini hissettirmiyorken, en azından bu sınıflarda seçmeli dersler gerektiği gibi yürütülemez mi? Yürütülmüyorsa, seçmeli derslerin öğrenciyi odağına alan çok önemli dersler olduğu gerçeğinin unutulduğu, önemsenmediği ve bu sistemin öğrenci dışında kalan eğitimin diğer birkaç bileşenine yarar sağlayan bir alt alana dönüştüğü tartışılabilir. Ek olarak, sınav sistemi değişmediği sürece, önlem alınmadığı sürece getirilecek yeni uygulamalar da seçmeli derslerin akıbetine uğrayabilir.
Okuldaki sınıf ve donanımın yetersiz olması da okul idaresinin seçmeli derslere müdahalesinde etken olabilmektedir. Nedeni her ne olursa olsun öğrencilerin seçmeli ders tercihine etkide bulunulmamalı ve planlama, çözüm bakanlığa bırakılmalıdır. Talep ve eksiklikler bakanlığa havale edilmediği için sanki okullarda seçmeli ders seçimi, derslerin başlatılması ve derslerin yürütülmesi yolunda gibi görünmektedir ve böylece bu alanda yaşanan ciddi sorunlar bu nedenle açığa çıkmamaktadır. Seçmeli ders seçiminde karar öğrenciye, bu kararı onaylamak da sadece ebeveyne aittir.
Neler yapılabilir!
Sınav odaklı katı bir sisteme rağmen seçmeli dersler farklı öğrenme yollarına, farklı zeka alanlarına sahip olan öğrencileri ortaya çıkarmada etkili olabilirdi. Ancak bu sistem MEB tarafından ifade edilen öğrencilerin “yaratıcılık, eleştirel ve yansıtıcı düşünme becerisi, etkili yazı yazma, sorgulama, problem çözme benzeri özelliklerini geliştirmeyi” amaçlansa da, istenilen ölçüde yardımcı olamamıştır (İlköğretim 1-5. sınıf programları tanıtım el kitabı. MEB, 2005, Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi). Seçmeli ders seçimi ve uygulanması ile ne işbirlikli çalışmalar ve okul süreçlerine katılım sağlanabilmiş ne de okul demokratik süreçlerin işlediği bir yer haline getirilebilme olanağı kullanılabilmiştir. Okullarda alınan kararlar katılım sürecinde aktif olmak bir yana öğrencinin kendisi ile ilgili kararları kendisinin almasının önüne geçilmiş ve pasiflik kabullendirilmiştir.
Öneriler
DİERG; okulların her tür kapasitesinin, azami ihtiyacının ortaya çıkması ve çözüm arayışına girilmesi amacıyla öğrenci, ebeveyn, öğretmen ve idarecileri ‘sadece bir kez’ yönetmeliği esas almalarını ve tutum almalarını önermektedir.
1.Diyarbakır’da geçmiş yıllarda öğrencilerin seçmeli dersleri tercihlerine dayalı açıldığı okullar olmuştur, devam ettirilmemiştir ancak bu deneyim seçmeli derslerin öğrenci merkezli yürütülebileceğinin bir örneğidir. Olanaksızlıkların ebeveyn ve öğrenciye makul gösterilmesi için değil, seçilen derslerin mutlaka açılması için çaba sarf edilmelidir.
2.Öğrencilerin müzik, beden eğitimi, bilişim gibi , 21. yüzyıl becerilerini edindiren ve güçlendiren beceri gerektiren bir dersi her yıl seçmeleri zorunlu hale getirilebilir. Böylece öğrencilerin üzerindeki sınav baskısı hafifleyebilir.
3.Belli birkaç seçmeli dersin açılması önümüzdeki yıllarda müzik, resim, beden eğitimi gibi branşlara olan ihtiyacı azaltacaktır. Bu branşların atama bekleyen öğretmenleri ya da halen okullarda çalışan öğretmenleri kendi alanlarındaki seçmeli derslerin açılması ve gerektiği gibi yürütülmesi için çaba sarf etmeli ve organize olabilmelidir. Bu nedenle anadili öğretimi de dahil bazı az tercih edilen branşlarda okul normu değil ilçe normu uygulamasına geçilebilir.
4.Laz, Gürcü, Kürd, Çerkes gibi toplumlarının yoğun nüfusa sahip oldukları bölgelerde anadili dersleri haftada en az iki saat zorunlu ders kapsamına alınabilir (DİERG’in anadilinde eğitim politikası; nüfus yoğun olan yerlerde ‘anadilinde zorunlu eğitime’ geçiş iken, bu yerler dışında haftada en az iki saat olmak üzere anadilinde seçmeli derslerin zorunlu olmasıdır.)
5.Her ebeveyn öğrencisinin tercih edeceği seçmeli dersleri online seçebilmeli, online tercih olanağı yaygınlaştırılmalı ve seçilen ders ya da dersler açılmadığında açılmama gerekçelerine ebeveyn online ulaşabilmelidir.
6.DİERG tarafından eğitimin bileşenleri ile yapılan görüşmelerde seçmeli ders seçimlerinin öğrencinin ilgi ve isteği doğrultusunda gerçekleşmediği ifade edilmiştir. Derslerin tanıtımı, toplanan dilekçelerin sayısı o dersin açılması için yeterli bile olsa ders açılmayabiliyor. Öğretmen ve okul idaresi alınan dilekçeleri il ya da ilçe milli eğitim müdürlüklerine iletmekle yükümlüdür. Okulda hangi dersin açılıp açılmayacağı konusunda yönlendirme yapamaz.
7.Ortaokulda görev yapan ve seçmeli dersleri verebilecek öğretmenler ile ayrıca lisans öğrencileri, atama bekleyen öğretmenler de ilkokul 4. sınıf öğretmenlerine ulaşarak derslerinin sınıflarda tanıtımı için destek isteyebilirler. Yine 4. Sınıfta öğrencisi bulunan ebeveynlere ulaşarak ders tanıtımı yapabilirler.
8.Sadece Kürd dili lisans öğrencileri değil seçmeli dersleri verebilecek diğer tüm branşlardaki lisans öğrencileri, atama bekleyen öğretmenler ve seçmeli dersleri verebilecek kadrolu ortaokul öğretmenleri 4, 5, 6 ve 7. sınıfta öğrencisi olan ebeveynlerle ve öğrencileriyle görüşerek branşlarının ve dersin tanıtımını gerekli izinleri alarak okul içinde yapabilirler. Ayrıca okullara verilen dilekçeleri de takip ederek öğrencilerin seçtikleri derslerin açılması için süreci takip edebilirler.
9.Özellikle 4. sınıf öğrenci, ebeveyn ve öğretmenlerinin seçmeli dersler konusundaki eksik bilgilerini giderici çalışmalar yapılabilir.
10.Seçmeli ders tercihi için belirlenen tarihin geç ve tarih aralığının dar olmasının önüne geçilebilir.
11.Ebeveynler tarafından tercih edilmiş derslerin sisteme işlenmesinin ardından 10 öğrenci dersi seçmesine rağmen açılan dersin uyuşmazlığı bakanlık tarafından kontrol edilmeli ve gerekçeleri ebeveynlere bildirilmelidir.
12.Bir yönergenin uygulamada sorun yarattığı ya da yetersiz kaldığı durumlar hızla tespit edilerek ya hızla iptal edilmeli ya da hızla revize edilebilmelidir.
13.Seçmeli derslerin işlenişinde de öğretmen ve ebeveyn ciddiyeti gerekmektedir. Bu dersler daha çok eğlenceli ve baskısız atmosferde yapılmalı, dersin her bir dakikası heyecanla işlenmelidir.
14.Öğrencinin okula uyumu, davranış gelişimi akademik hedeflerinde bir artı sağlamıyor. Okullardaki disiplin yönetimi ve işleyişi sorunludur. Veli bilinci, iş birliği oldukça yetersizdir ve bu nedenle velilerin bilgilendirilmesi gereklidir. Velinin bilgilendirilmesi gereken en önemli konu çocuğunun okulda emin ellerde olduğu düşünce ve güvenini terk etmesi gerektiğidir.
15.Yönetmeliğin okula tanıdığı en az 10 derslik bir seçmeli ders grubu oluşturma uygulaması kaldırılmalıdır çünkü örneğin bu durumda okulca belirlenen ders grubunda Yaşayan Diller ve Lehçeler derslerine yer verilmeyebilmektedir.
16.Kamuoyunda bazı okullarda Kürdce dersine karşı öğretmen ve idarecilerin engelleme, öğrenci ve ebeveynin akademik başarı beklenti ve kaygısını öne çıkarma, önemsizmiş gibi gösterme, ya da imkansızlaştırma açıklamaları tartışılmaktadır.
Bakanlık bu yaklaşımın ve tutumun soruşturma konusu olacağını personeline bildirebilir.