Haseke’deki cezaevi baskını: IŞİD şehri almaya değil bazı liderlerini kaçırmaya gitti
Erbil (Rûdaw) - Irak ordusundan emekli Albay Abdulkerim Hasan Mirani, IŞİD'in Haseke'deki Sinaa Hapishanesi'ne düzenlediği saldırının, yenilgiye uğratılmasından bu yana, karadaki en büyük IŞİD saldırısı olduğunu söyledi ve Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) istihbaratının zayıf olduğunu öne sürdü. Mirani ayrıca; IŞİD’in Haseke’yi almaya gitmediğini sadece bazı liderlerini cezaevinden kaçırmak istediğini söyledi.
Eski Albay Abdulkerim Hasan Mirani, Rûdaw canlı yayınında yaptığı değerlendirmede, “Bu saldırı DSG’nin istihbaratının zayıf olduğunu gösteriyor. Zira 6 aydır planlanan bu saldırıdan haberdar olamamışlar ve önüne geçememişler. 5 bin IŞİD’linin tutulduğu bir hapishane için daha büyük güvenlik önlemlerinin alınması gerekirdi” dedi.
Abdulkerim Hasan Mirani, “Sina Hapishanesini korumak için 3 kademeli savunma devrede olmalıydı. Bunlardan biri cezaevinin içinde, biri cezaevinin dışında, diğeri de cezaevinin çatısında olmalıydı. Cezaevi içindeki DSG istihbaratının da güçlü olması gerekiyordu” diye konuştu.
Hasan Mirani ayrıca sivillerin ikamet ettiği mahallede böyle bir cezaevinin olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Eğer DSG’nin gücü yeni bir cezaevi yapmaya yetmiyorduysa bu kişileri mevcut cezaevlerine dağıtabilirdi” dedi.
Hasan Mirani, “IŞİD Haseki'yi ve cezaevini kontrol etmeye gelmedi. Sadece cezaevindeki birkaç liderini kaçırmak istedi. Eğer kontrol etme plana olsaydı öncelikle Rakka’da, Bağuz’da Şedade’de cephe açardı” dedi.
Eski Albay, Suriye-Irak sınırından IŞİD'lilerin sızabileceği ihtimali üzerine de bu korkunun yersiz olmadığını, zira iki ülke arasında uzun bir sınır bulunduğunu ve sınırın bazı bölgelerini kontrol etmenin çok güç olduğunu söyledi.
600 kilometre civarında uzunluğu bulunan sınır hattında uzun yıllar çalıştığını ve bu sınır hattı hakkında detaylı bilgileri olduğunu ifade eden eski komutan, “Yaklaşık 15 kilometrelik bir bölüm kontrol edilmesi çok zor bir bölüm. Sadece insanlar değil trenler bile burada kaybolur. Çünkü derin vadilerin bulunduğu bir yer burası” dedi ve bu sınır hattının kontrol edilmesinin tek yolunun her 100 metrede bir sınır kontrol noktası kurulması olduğunu kaydetti.
Sınır hattının kontrol edilmesinin bir başka güçlüğünün de burada görev yapan bazı askerlerin para karşılığında geçişlere göz yumması olduğunu söyleyen eski Albay, bu konuda bir örnek vererek, 2012 yılında Irak ordusundan bir kişinin 670 bin dolar karşılığında sınırı 1 saat boyunca açtığını bu nedenle tutuklandığını ancak 2 ay sonra serbest bırakılıp terfi ettirildiğini söyledi.