Erbil (Rûdaw) – Kanlı Behdinan Enfal Soykırımı’nın üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen hala binlerece insanın cansız bedenine ulaşılamadı. 35 yıldır Enfal'de kaybettiği yakınlarının geri dönmesini gözleyen 75 yaşındaki Azize Cercis, devrik Baas rejimi tarafından işlenen bu insanlık suçunun hafızalarda hala taze olduğunu anlattı.
25 Ağustos 1988 yılında Enfal Soykırım’ının son aşaması olarak devreye sokulan kanlı Behdinan Katliamı’nın üzerinden 35 yıl geçti. Binlerce insan ailesinden, binlercesi de babasız ve kardeşsiz kaldı. Cansız bedenine ulaşılamayan binlerce masum insanın akıbeti şu ana kadar bilinmiyor.
Daha yaşamının baharındayken eşini ve oğlunu Enfal’de kaybeden 75 yaşındaki Azize Cercis, aylarca işkenceye maruz kaldığı kampa geri dönünce yaşadıklarını ağlayarak Rudaw’a anlattı.
Eşi ve oğlunun işkence gördüğü odaları hiçbir zaman hafızasından silemeyen Azize Cerciz, ailesini tekar göreceği umudunu hiç kaybetmediğini söylüyor.
Aziz Cercis, “Umutsuz olmadık, sağ salimlerdi onları bizden alıp kopardılar, kaç yıl oldu görüşmeyeli. Hayatta olmadıklarını nereden bileceğiz. Öldüklerine dair şu ana kadar bize ne cenazeleri ne de giyisileri getirilmedi” dedi.
Duhok’taki Nızarke Kalesi devrik Baas rejiminin masum insanlara işkence ve infaz etmek için kullandığı bir yer olarak Behdinan insanlarının zihninde yer etmiş durumda.
Binlerce insanın infaz ve işkence edilmek üzere Nızarke Kalesine getirildi. Kale içerisinde şahit olduğu işkence ve infazları anlatan Selam Zewayi o da diğer Behdinanlı aileler gibi babası ve 3 ağabeyini kaybettiğini söyledi.
Selam Zewayi, “Buradakilerin hepsi ağaç, taş ve tuğla ile işkence görerek şehit edildi. Canları bedenden çıkana kadar işkence gördüler. Dökülen kanları ağaçlar ve duvarlara sıçarmıştı. Sonra hepsini alıp götürdüklerini gördüm. Bir daha da geri getirmediler” diye konuştu.
Behdinan Enfal Kurumu’nun bilgilerine göre, sadece 11 günde 5 bin insan katledildi. 60 bine yakın insan da yerinde ve yurdundan oldu. 663 köy Enfal soykırımının hedefi oldu. Bunlardan 40’ı Hristiyanların 81 biri de Ezidi Kürtlerine ait köylerdi. 79 köye kimyasal silahla saldırı yapıldı.
Bağdat’ta Irak Enfal Suçları Mahkemesi 2006 yılından bu yana Enfal Soykırım ile ilgili bilgi topluyor, görgü tanıklarının ifadelerine başvuruyor ancak şu ana kadar bu konuda somut bir adım atılmış değil.
Enfal mağduru yakını Aqar Qehar “Şu ana kadar Irak hükümeti Enfal’i soykırım olarak tanımadı. Bir özür dilemedi şu ana kadar hiçbir tazminat ödemedi” dedi.
Soykırım ve vahşet dinler arasında da bir ayrım gözetmeksizin kilise ve camilere saldırarak ateşe verdi.
Enfal mağduru yakını Heysem Pitro da “Ben Duhok’un bir evladıyım beni zorla Araplaştıramasınız, hükümet herkesin kendini Arap olarak tanıtmasını istiyor ve bunu dayatıyordu. Bir karar çıkarmıştı, aksini söylediğimiz zaman işte bizi bekleyen kadar buydu” diye konuştu.
Ağlayarak ailecek çektikleri acıları anlatan Enfal mağduru yakını Ali Enfal de yakınlarının mezar taşının dahi olmadığını ifade ederek, “Kürdistan hükümeti Enfal kurbanlarının cenazelerini geri getirsin, diğer bölgelerdeki gibi yakınları en azından başlarını koyacak bir mezar taşına sahip olsunlar. Duhok’ta Enfal edilenler ile Barzan, Germiyan ya da Halepçe’dekilerle ne farkı var. Onlarda insan değil mi? onlarda kendi halkları için devrim yapmadı mı? tek suçları Kürt olmalarıydı” dedi.
Enfal Soykırımı
Enfal, Güney Kürdistan’da dönemin devrik Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’in emri ile Kürt halkına karşı uygulanan 8 aşamalı soykırım hareketinin adıdır. Enfal soykırımında kadın, çocuk, yaşlı yaklaşık 182 bin Kürt katledildi.
Operasyon ismini Kur'an'daki Enfal Suresinden alıyor. Enfal’in Arapça anlamı “Savaş Ganimetleri” dir. 23 Şubat 1988’de başlayıp, 7 Haziran 1989’da sona eren 8 aşamalı Enfal soykırım projesinde 182 bin Kürt zorla yerinden edilerek Irak çöllerine götürüldü ve buralarda kazılan çukurlara canlı olarak gömüldü.
Yine 4500 köy ve 30 ilçe yerle bir edildi, 1800 okul, 300 hastane, 3000 cami ve 27 kilise yıkıldı.
Enfal soykırım projesi özellikle 1988 yılında doruğa ulaştı. Enfal Operasyonu kara harekatları, havadan bombalamalar, yerleşkelerin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal silah kullanımı dahil her türlü insanlık dışı uygulama ile hayata geçirilmişti.
Güney Kürdistan’da en az 1 milyon insanın göç etmesine neden olan Enfal operasyonları döneminde, 16 Mart 1988’de Halepçe ve çevresine yönelik yeni bir saldırı başlatıldı. Kimyasal silahlarla saldırılan kentte en az 5 bin kişi hayatını kaybetti.
Soykırımdan canlı kurtulanlar ise normalden çok daha yüksek oranlarda sağlık sorunuyla karşı karşıya kaldı.
Baas rejimi tüm gücüyle Kürtlere saldırıyordu
Dönemin Baas rejimi, Enfal operasyonunda sadece askeri güç kullanmadı. Irak’taki sivil kuruluşlar da bu operasyonlara katılıp, görev yaptılar. Enfal operasyonlarında görev yapan sivil ve askeri kuruluşlar şunlar:
Devrim Komuta Konseyi, Arap Baas Sosyalist Partisi, Irak Ordusu, Özel Kuvvet, Kimyasal Silah Birliği, Cumhuriyet Muhafızları, İstihbarat Başkanlığı, Asayiş Kuvvetleri, Sivil Milis Güçleri ve bakanlıklarla birlikte bankalar, diğer devlet kuruluşları.
Enfal Soykırımı 8 aşamada gerçekleşti
23 Şubat 1988’de başlayıp, 7 Haziran 1989’da sona eren 8 aşamalı Enfal operasyonlarında ilk aşamada Süleymaniye’deki Dola Caafayeti (Caf Vadisi) hedef alınmıştır. Kimyasal silahlarla 5 binden fazla kişinin ölmesine ve on binlerce kişinin yaralanmasına neden olan Halepçe Katliamı da birinci aşamanın bir parçasıdır.
Soykırımın ikinci aşamasında Süleymaniye’ye bağlı Karadağ bölgesi hedef alındı. 22 Martta başlayan ikinci aşamada 1 nisan 1988 tarihine kadar sürdü.
En fazla insan ve maddi kayba yol açan 3’üncü aşamada Süleymaniye’nin Germiyan bölgesi hedef alındı. 7-20 Nisan 1988 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu kanlı eylemlerde binlerce kişi katledildi.
3-7 Mayıs 1988 tarihleri arasında gerçekleştirilen 4’üncü aşamada, Erbil’in Koye (Köysancak) ve Süleymaniye’nin Çemçemal bölgeleri, Şivan, Taktak ve Akçeler ilçeleri hedef alındı.
Kanlı planın 5, 6 ve 7’inci aşamaları 15 Mayıs 1988’de başladı ve 6 Ağustos’a kadar sürdü. Operasyonun hedefi Rewandız ve Şaklava ilçelerinde yaşayan Kürtleri kaçırıp Irak’ın orta ve güney bölgelerine zoraki bir şekilde göç ettirmekti.
Kanlı eylemlerin 8’inci ve son aşaması ise Duhok’u da kapsayan Behdinan bölgesinde gerçekleştirildi. 25 Ağustos’tan 6 Eylül tarihine kadar süren projede Duhok, Zaho, Amadiye ile sınırdaki yerleşim yerleri yıkımın hedefi oldu. Ancak Güney Kürdistan Bölgesi genelinde 7 Haziran 1989’a kadar da devam etti.
Komutasını ‘Ali Kimyavi (Kimyasal Ali)’ yaptı
Kürtleri yok etmeyi amaçlayan bu kanlı planı Ali Kimyavi olarak bilinen Ali Hasan Mecid uyguladı. Operasyonun baş ismi el-Mecid buradan hareketle Halepçe Katliamından sonra ‘Kimyasal Ali’ olarak anılmaya başlandı.
Devrim Komuta Konseyi’nin 29 Mart 1987 tarihinde aldığı bir kararla Kürdistan’daki Ordular Komutanlığı’na atanan Ali el-Mecid, operasyonlarda hedef alınan bölgeleri “Yasak Bölge” ilan ederek bu bölgelere giren herkesi vurma emri vermişti.
Ali Kimyavi, Irak rejiminin 2003 yılında yıkıldıktan sonra tutuklanarak idam edildi.
Soykırım planlarının amaçları
Enfal operasyonlarının gerçekleştirildiği tüm bölgeler özellikle seçildi. Bu bölgeler Kürdistan’da yürütülen özgürlük mücadelesinin stretejik bölgeleriydi. Baas rejimi bu soykırımla Güney Kürdistan devrimini ortadan kaldırmak ve bir daha başkaldıramaz hale getirmeyi umuyordu.
Operasyon döneminde Kürt halkı zengin petrol yataklarının bulunduğu bölgelerden uzaklaştırıp yerine Irak’ın diğer bölgelerinden getirilen Arap aileleri yerleştirildi. Böylece bu bölgelerin demografisi değiştirildi.
Operasyonlarda 4 bin 500 köy ve 30 ilçe yıkıldı, halk göçertildi. Halkın malına “ganimet” olarak elkonuldu. Meyva ağaçları kesildi, bağ ve bahçeler ateşe verildi.
Baas rejimi tüm bu vahşet planlarının hedefinde Kürdistan’da Kürt tarih ve kültürünü yok etmekti.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın