Filistin Başkonsolusu Hazuri: Kürtler ve Filistinliler Sykes-Picot’un bedelini ödüyor

Erbil (Rûdaw) - Filistin’in Erbil Başkonsolosu Nezmi Hazuri, Kürtlerle Filistinlilerin Sykes-Picot anlaşmasının bedelini ödediklerini söyledi.

Nezmi Hazıri, Sykes-Picot anlaşmasının Filistin’i işgalcilere verdiğini, Kürdistan’ı da parçalara ayırdığını söyledi.

Kürdistan Bölgesinin istikrarlı, barış ve güvenli bir yer olduğunu belirten Hazuri, Kürdistan halkıyla birlikte yaşamanın ve dayanışmanın çok iyi olduğunu ifade etti.

Hazuri, “Kürtlerin kazanımları çok önemli. Bayrak, Milli Marş, Başkan, Bölge Başkanı, Başbakan, Güvenlik ve Kürdistan halkının özgürce yaşadığı bu atmosfer çok önemli. Bu atmosferin Kürdistan ailesi için bir nimet olduğunu söyleyebilirim. Bu fırsat şu ana kadar Filistin için oluşmamıştır” dedi.

Rûdaw TV’de yayınlanan ve Kani Halepce’nin sunduğu özel programa konuk olan Filistin’in Erbil Başkonsolsu Hazuri, Kürdistan’daki çalışmaları ve özel yaşamı hakkında konuştu.

 Kani Halepçeyi ile Hazuri, arasındaki söyleşi şu şekilde:

 Arkamda Yaser Arafat’tan anlaşılacağı üzere şuan Filistin’in Erbil Başkonsolosluğu önündeyim. Bakalım Başkonsolos Kürdistan Bölgesi’nde günlerini nasıl geçiriyor.

Nezmi Hazuri 1958 yılında Filistin’in Akka kentinde dünyaya geldi. Ticaretle uğraşan bir aileye mensup olan Hazuri daha bir yaşındayken ailesiyle birlikte Lübnan’a göç etmek durumunda kalıyorlar.

Nezmi Hazuri 8 yıldır Filistin’in Erbil Başkonsolosu olarak ailesiyle birlikte Kürdistan’da yaşıyor.

 Merhabalar

Hoşgeldiniz

 Nasılsınız?

Filistin evine hoş geldiniz

 Çok teşekkür ederim

 Sayın Başkonsolosum, Konsolosluk binanız çok güzel

Gerçekten mi beğendiniz mi?

 Evet hem de çok

Biz günlük burada Filistin ile ilgili dosyalarla ilgileniyoruz ve bazı sorunları çözmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda Kürdistan Bölgesi Hükümeti, siyasi partiler ve diğer konsolosluklarla siyasi ve diplomasi işlerimizi yürütüyoruz. Toplumla da iç içeyiz.

 Kürdistan’da yaşayan çok sayıda Filistinli var mı?

Kürdistan’da yaşayan 150 Filistinli aile ve 300 Filistinli var, 8 yıllık Kürdistan deneyimimde şunu söyleyebilirim, Kürdistan Bölgesi istikrarlı, barış ve güvenli bir yer. Kürdistan halkıyla yaşamak çok kolay ve birlikte yaşam ve dayanışma çok iyi.

Söyleşi sırasında bize Mahmut Derveş’in Kürdistan’la ilgili yazdığı şiir dizelerini okuyor.

Mahmut Derviş 1965 yılında Kürdistan’a şiir yazdığı dönemde yaşı çok da büyük değildi. Mahmut Derviş bu şiirle tanındı. Bunu kaydedin ben Arap’ım diyor. Kürt meselesinde Araplığının rehinesi olmadı. Kürdistan’ı tanımadan Kürtlerin yanında yer aldı.

Kürdistan

Halkın kalbi sizlerle

Füzeler dağlar üzerinden uçuşursa bile

Halkın gözü sizlerle

Dikenlerin üzerinde yürüyorsunuz ama umurunuzda bile değil

Toprağın hizmetkârları sizinle

 

 Ben de sizinleyim

Babam da sizinle, annem de

Zeytin ve portakal kokusu da

Duygularımız ve şiirlerimiz

Askerlerimiz savaşlarda sizinle

 Maşallah çok duygulu

Ben bunu büyük bir şeref olarak görüyorum. Bu şeref ne kadar bizim göğsümüzü kabartıyorsa bir o kadar da Filistin’i. Bütün Filistin halkı için bir şereftir. Kahraman Filistinli ailelere karşı bir saygı, şehitlere ise bir vefa borcudur. Barış ve özgürlük şehitleri. Bu nedenle ben bunu şahsi bir mülküm olarak görmüyorum.

Bu fotoğrafı Başkan Barzani’nin ofisinde çektik, kendisini ziyaret etme şerefine nail olduk. Bu ziyaretimizde bölgedeki siyasi gelişmelerin yanı sıra Kürtlerle Arap ülkelerin ilişkilerini değerlendirdik. Çok özel bir görüşmeydi. Başkan Barzani o görüşmede, “Ben şu anda yabancı temsilcilerle bir arada değilim ben ailemle birlikteyim. Sizlerle sevdiğimiz insanlarla bir aradayız” dedi. Başkan Barzani’nin Arap Kral ve liderlere karşı yüce ve güzel duygularına şahit olduk.

Mam Celal’de o görüşmede konuşamadı ancak yüz ifadesi ve hisleriyle çok şey söylüyordu. Hissettikleri anlaşılıyordu. Bakışları ve vücut dili, gözlerinin dolması bize Filistin ve Kürdistan’ın ve Araplarla olan ilişkilerini anlatıyordu.

Gözlerinin dolmasına neden olacak ne dediniz?

Kendisine, Filistin halkı adında sizi selamlıyorum ve size teşekkür ediyorum. Çünkü siz 1975’te Filistin’e geldin ve amacın Filistin’i savunmaktı. Siz Filistin devriminin önderi kutsal lider Yaser Arafat, George Hadeş ve Mahmut Abbas ile omuz omuzaydınız. Siz Filistin halkı hatırına Kürdistan liderlerinin de sığınağı ve dayanağıydınız.

Filistin Başkonsolosu yemek yemeyi çok sevdiğini söylediği için biz de kendisini Kürt yemeği yapan bir lokantaya götürdük. Ortadoğu’da siyasetin her şeye karıştığını söylerler, biz de sofrada bir yandan yemek yiyip diğer yandan siyaset konuşacağız.

Kürt Kültürünü yansıtan bir yere geldik

Çok güzel bir yer

Buradaki ambiansla Filistin’deki her hangi bir lokanta arasında bir benzerlik görüyor musunuz?

Çok benzerlik görüyorum. Doğallığı, kültürel yansımaları ve renkleri çok benziyor. Oturma şekli de bizim oraya çok benziyor. Bizim de yer minderlerimiz ve yastıklarımız var. Gerçekten sanki Filistin’de bir mekanda oturuyormuşum gibi geliyor bana.

Mesele gördüğünüzde evet bu Filistin’de var dediğiniz başka neler var?

Doğası, örneğin Duhok’ta gittiğimde kendimi Cinin’deymişim gibi hissediyorum. Akre’yi Nablis kentine benzetiyorum. Doğasında o kadar çok benzerlik var ki. Şaklawa’da Ramallahı görüyorum mesela, çünkü Ramallah kenti de yüksek bir yerde. Her ne kadar Filistin’de yeşillik daha çok olsa da ama doğası birbirine benziyor. Bizler siyaset olarak da benzerliğimiz var. İkiz yaralarız. Evet aynı acıyı paylaşıyoruz. Biz Sykes-Picot’un bedelini ödüyoruz. Filistin’i işgalcilere verdi Kürdistan’ı da parçalara ayırdı.

Ancak her zaman şunu ifade ediyorum Kürtlerin kazanımları çok önemli. Bayrak, Milli Marş, Başkan, Bölge Başkanı, Başbakan, Güvenlik ve Kürdistan halkının özgürce yaşadığı bu atmosfer çok önemli. Bu atmosferin Kürdistan ailesi için bir nimet olduğunu söyleyebilirim. Bu fırsat şu ana kadar Filistin için oluşmamıştır.

Filistin yemekleri çok çeşitlidir, muhakkak bölgenin doğası da bu konuda rol oynuyor. Örneğin nar ekşisiyle yapılan prinç pilavı benim favorim, bana kuz ile nar ekşili pirinç pilavı ikram etseler ben pirinci seçerim.

Yani pirinci seçersiniz öyle mi?

Evet kesinlikle

Ben de nar ekşili pirinç pilavını çok severim

Önemli olan nar ekşisiyle yapılmasıdır. Ben her zaman Filistinli ve Lübnanlı dostlarıma bu pilavdan ve ne kadar çok yediğimden bahsediyorum.

Bu pilavı ilk nerede yediniz, Hawramanda yemeniz gerekiyor çünkü bu pilavın kaynağı orasıdır.

Karadağ bölgesinde, Raniya ve Çemçamal’da yedim.

Hazuri günlük çalışmalarının yanında spor yapmayı çok seviyor. Zaman buldukça ya koşuya ya da yüzmeye gidiyor. Koşu yaparken bize hobilerinden bahsediyor.

Birincisi ilk olarak bu spora verilen önemdir, ikincisi de gençleri bu konuda teşvik etmektir. Koşu, hayatımın en başından bu yana yaptığım bir aktivitedir. Tunus ve Beyrut’tayken ben devamlı koşu ve yüzmeye giderdim.

Sanatla aranız nasıl?

Nezmi Hazuri: Sanatla çok ilgiliyimdir, sözcüklere aşığım. Sanatçılara karşı özel bir duyguya sahibim. Müzisyenler ve müziğe karşı da. Huzur bulduğum bir şey.

Hangi şarkıcıları dinelmekten hoşlanırsınız?

Daha çok Abdulhelim, Abdulwahab, Um Kelsum, Kazım El Sahir ve bir çok sanatçıyı daha dinlemeyi seviyorum.

Kürtçe şarkı dinliyor musunuz?

Kürtçe bir sanatçı vardı, Şıvan

Şıvan.

Evet onu dinliyorum.

Onu mu diliyorsunuz?

Evet, müziği ve şarkı sözleriyle entegre oluyorum.

Filistin’in Erbil Başkonsolosu, haklarında söylenenleri değil de kendilerine kulak verilmesi gerektiğini söylüyor. Bazı kesimler Filistin’in Kürtlerden uzak olduklarını ve onlarla fikir birliği içinde olmadıklarını söylüyor ancak Nezmi Hazuri bunun tersini ifade ediyor ve Filistin’in Kürdistan’a destek olduğunu Kürdistan’ın da Filistin’e karşı duygusal bir bağı olduğunu söylüyor. O şu anda bir proje üzerinde çalışıyor, konsolosluk binasının bir bölümünde Filistin devriminde şehit olan bütün Kürtlerin isimlerini yazmayı hedefliyor.