Ezidi kadın: Amerikalı IŞİD'li çocuğumu benden zorla almak istedi
Duhok (Rûdaw) - Kürt Ezidi kadın Nazo, Amerikalı IŞİD’linin ısrarla kız mı ya da kadın mı olduğunu ve çocuk doğurup doğurmadığını öğrenmek istemesine şaşırmıştı.
Nazo’nun IŞİD’in elindeki hikayesinin ilk bölümünü “Teslim olmayan Ezidi kadınları zindana atıyorlardı” başlığıyla vermiştik.
Nazo’yu Amerikalı IŞİD’liye satan Ebu Hasan, çocuğun Nazo’ya ait olduğu konusunda yemin içmişti. Amerikalı IŞİD’li de doğum ameliyat izinin olup olmadığını öğrenmek için Nazo’nun karnına bakmak istiyor. Nazo, çocuğun doğal yollardan olduğunu söyleyerek yemin içiyor ve karnına bakmasına gerek olmadığını belirtiyor. Amerikalı IŞİD’li Nazo’nun karnına bakmak için elbiselerini kaldırmaya çalışırken Nazo onun yüzüne tükürüyor. O da Nazo’ya tükürerek bir tokat atıyor. Amerikalı IŞİD’linin çocuğun Nazo’ya ait olup olmadığı ısrarı bir müddet sürüyor.
Ebu Hasan her ne kadar Amerikalıyı tanımıyormuş ve satıcı gibi davransada Amerikalı IŞİD’li ile ilişkileri varmış. Nazo’nun Amerikalı’nın peşinden gitmesi ve teslim olması için bir yol bulma konusunda Amerikalının Nazo’nun kızını satın alması için ısrarcı olmasını kararlaştırıyorlar. Bu şekilde Nazo’yu çaresiz bırakarak kendilerine teslim olmalarını amaçlamışlar.
Nazo, “Çocuğun bir elinden ben çekiştiriyordum, diğer elini de Amerikalı çekiştiriyordu. Oğlumda ağlıyordu. Benden ayrılmasındansa ‘ölsün’ daha iyi diyerek haykırdım. İkimizin çekmesiyle çocuğumun acıdan morardığını gördüm. Artık dayanamayarak elini bıraktım. Çünkü ölümünü gözümle görmek istemiyordum” diyerek Amerikalı ile Ebu Hasan’ın kirli planını anlattı.
Amerikalı IŞİD’linin Nazo’nun çocuğunu götürmek istemesi üzerine Nazo, ağlayarak çığlık atmaya başlıyor. Nazo’nun çığlıklarıyla Ebu Hasan’ın eşi dışarı çıkıyor. Annelik duygusuyla içi parçalanan Ebu Hasan’ın eşi, “Bu çocuğu annesinden ayıramazsınz, bunu kabul etmiyorum” diyor.
Nazo ve oğlunun geleceği “seks” düşkünlerinin elindeydi. Savaşan IŞİD’liler seks yapmak istiyorlardı ve kadınlara ihtiyaçları vardı. Ama bu seferki kadın kalender ve mücadeleci çıkmıştı. İlk kez bir kadının gücü ve direnciyle erkekleri yenilgiye uğrattığını görüyorlardı.
Nazo, “Artık Amerikalı vazgeçerek gitti. Ebu Hasan’a yaşananların suçlusunun kendisi olduğunu söyledim. ‘kimsenin senin çocuğunu almasını kabul eder misin?’ diye sordum. Bana, ‘kimse yapamaz ama herkes senin çocuğunu götürebilir’ yanıtını verdi” dedi.
Nazo IŞİD’in elinde olduğu süre boyunca bütün gücüyle çocuğunu ondan uzaklaştırmamaları için mücadele ediyor.
Kapının kodunu unutuyor
IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadınlar, kendilerini satın almak için gelenlerin çok ince ayrıntısına kadar süzdüklerini söylüyor. Bazı IŞİD’liler Ezidi kadınların sadece elbise giyerek kendileri için mankenlik yapmasını istiyormuş.
Nazo, Ebu Hasan’ın evine gelen iki tane IŞİD’linin kendisini görme isteğinde bulunmadan evin bahçesinde Ebu Hasan’a ‘bu evde bir kadın ve çocuk var onları satın almak istiyoruz’ demeleri karşısında çok şaşırdığını belirtiyor.
Gelenlerin sadece çocuğuna baktıklarını görünce Amerikalı IŞİD’linin onları gönderdiğine yemin ettiğini ifade eden Nazo, gelen IŞİD’lilerin Amerikalı tarafından gönderildiğini kaydetti.
Ebu Hasan IŞİD’lilere “eşime bu çocuğu satmayacağıma dair söz verdim” yanıtını veriyor. Ancak sonraki gün Ebu Hasan ve eşi Nazo’ya bir süreliğine sefere çıkacaklarını ve dönene kadar Ebu Hasan’ın amca oğlunun gelip Nazo ve çocuğunu bir eve götüreceğini söylüyorlar.
Nazo, “Telefonla bazı vidyolar çekerek paylaştılar. Bu şekilde bana müşteri bulmaya çalıştılar. Evin kapısını üzerime kapatıp gittiler. Kapı kod ile açılıyordu” dedi.
Bir sonraki gün Nazo’ya almak için bir kaç kişi geliyor. Nazo,” Ancak kapının kodunu karıştırdıkları için açamıyorlardı. Birbirlerine kapının kodunu hatırlatarak açtılar. Ama ben tekrarladıkları kodu unuttum” diye kaçma fırsatını kaçırdığını belirtiyor.
Gelenler Nazo’yu satın almak istemiyor. Gelen IŞİD’lilerden birisi kodu unuttukları için Nazo’nun bu evde kalmasının doğru olmayacağını söyleyerek başka bir eve götürüyorlar. Gittikleri evin sahibi Nazo’ya evde başka Ezidi kadınların da olduğunu ve onlarla konuşabileceğini söylüyor.
Nazo, “O evde amca kızım Hediye’yi gördüm. Hediye çok çaresiz ve garibandı. Bana çocuğunun elinden alınmaması için çektiği bütün acıları anlattı” diyor.
Nazo ve Hediye’nin karşılaştığı ev, eşi Arap bir kadın olan Alman bir IŞİD’liye aitmiş. Nazo Alman IŞİD’linin Kürtçe bildiğini düşünerek Kürtçe konuşmaya çalışıyor. Alman IŞİD’li Nazo’ya “Kürtçe kafirlerin dilidir” diyen Amerikalı IŞİD’linin aksine Nazo’yla bildiği kadarıyla Kürtçe konuşuyor.
Çok geçmeden Ebu Hasan’ın amcası oğlu gelerek, Ebu Hasan’ın Nazo’yu Ebu Ömer adından bir kişiye sattığını ve adamın kendilerini beklediğini ve gitmeleri gerektiğini söyleyerek Nazo’yu götürüyor.
“Anlaşmayı bozdu”
Kendisini zevk ve sefa düşkünü olmayan birisi olarak tanıtan Ebu Ömer, Nazo’nun yüzüne ve boyuna bakmıyor bile.
Ebu Ömer: Seni, evimi temizlemen ve hizmetçilik etmen için alacağım.
Nazo: Benim de tek şartım var. Ne söylerseniz yapacağım ama kesinlikle sizinle yatmayacağım.
Nazo, bu sözüyle Ebu Ömer’in yüzünün ekşidiğini söylüyor.
Ebu Ömer, Nazo’yu alıp bir köye götürüyor. Nazo, köyün ismini hatırlamadığını ancak öğleden sonra 16:00’da yola çıktıklarını ve gece 03:00’de vardıklarını belirtiyor.
Nazo, “Halep’e yakın bir köy olabilir” dedi.
Ebu Ömer’in karısı onları kızgın bir surat ve soğuk bir şekilde karşılıyor. Nazo, daha sonra Ebu Ömer’in karısına, “Eşinle benimle birlikte yatmaması şartıyla gelmeyi kabul ettim” diyerek gönlünü ferahlatıyor.
Nazo’nun sözleriyle sevinen Ebu Ömer’in karısı, “Eğer seninle birlikte yatmasına izin vermeyeceğine söz verirsen kurtulman için çaba göstereceğim” diyerek, Nazo’ya kaçması için yardımcı olacağını söylüyor.
Köle olarak alınıp satılan Ezidi kadın ve kızlar, IŞİD’lilerin eşlerinin gönlünde bir yara olmuştu. Her ne kadar önceden erkeklerin savaşta ele geçirilen kadınları bir mal gibi arzuları için kullanabilecekleri anlatıldıysada, ancak IŞİD’lilerin eşlerinin Ezidi kadın ve kızları kabullenmesi çok zordu.
Ebu Ömer güneş doğmadan önce Nazo’yu çağırarak uyanmasını ve evin işlerini yapmaya başlamasını istiyor.
Nazo: Oğlumu süt vereyim geleceğim.
Ebu Ömer (sinirli bir şekilde): Seni oğluna bakman için getirmedim. Çok çabuk dışarı gel.
Ebu Ömer o günden sonra üç gün boyunca Nazo’nun olduğu odaya gitmedi. Ancak dördüncü gün gece saat 02:00’da kapının cızırtısı Nazo’yu uykudan uyandırdı.
Telefon karşılığında birlikte olma teklifi
Nazo, Ebu Ömer’in gecenin bu saatinde ne istediğini biliyordu. Çünkü onunla yatmayacağı konusunda aralarında yaptıkları anlaşmanın yalan olduğunu biliyordu. Çünkü bütün IŞİD’liler bunu yapıyordu. Ebu Ömer yanında bir vantilatör götürerek “sıcakta yatmamanız için bunu getirdim” yalanını söylüyor.
Ebu Ömer: Bir şey söylemek istiyorum.
Nazo : (konuşmasını tamamlamasına izin vermeden) Ne istediğini anlıyorum. Rica ediyorum sözünde dur.
Ebu Ömer o gece Nazo’yu ikna etmek için çok şeyden bahsedip konuştu. En son yine niyetini açıkladı:
Ebu Ömer: İzin ver sadece bu gece seninle yatayım.
Nazo: Geldiğim günden beri evinizin temizlik ve diğer işleri için fazlasıyla çalıştım ve yoruldum. Senin de sözünde durman lazım ve bana yaklaşmaman lazım.
Ancak Ebu Ömer Nazo’yu kandırmak için her yolu deniyordu.
Ebu Ömer, yakınlarından kimi aramak istiyorsan telefon numarasını söyle arayalım gönlünce konuş diyor.
Nazo elini çantasına atarak üzerinde bazı telefon numaralarının yazılı olduğu bir kağıt çıkarıyor. Ebu Ömer Nazo’nun elindeki kağıdı yırtarak küçük parçalara ayırıyor ve Nazo’ya, “Bu şekilde sende yakınlarının telefon numaralarının olduğunu öğrendim” diyor.
Ebu Ömer ve Nazo arasındaki konuşmalar sonuçsuz kalıyor ve Nazo, Ebu Ömer’in ona yaklaşmasına izin vermiyor. Ebu Ömer bu şekilde artık bir sonuç alamayacağını anlayınca tekrar başa dönüyor.
Ebu Ömer: Tamam bir yakınınla konuşmana izin vereceğim ama bir şartla: O da bir kez benimle yatman karşılığında.
Nazo: Eğer gitmezsen şimdi çığlık atarak eşini uyandırıp buraya geldiğini öğrenmesini sağlayacağım.
Be sonde zorî lêda, bellam nazo neçuwe jêr barî dawakarîyekey.
Ebu Ömer elindeki hortumla Nazo’yu korkutmaya çalışıyor ama Nazo baskılara boyun eğmiyor.
Ebu Ömer o gece gidiyor ancak sonraki gün ısrarını devam ettirdi. Ebu Ömer’in maskesi düşmüştü. Ebu Ömer ne ev temizliği ne de inatçı eşinin gönlünü almayı istemiyordu. Evdeki beşinci günde Ebu Ömer’in eşi Nazo’nun yanına gelerek, “Sen bizim evde büyük bir fitneye sebep oldun. Hayatımızı kararttın. Eşim bir yere göndermek istiyor. Bunu seninle yatabilmek için yaptığımdan eminim” diyor. Öğleden sonra bir kişi gelip Ebu Ömer’in eşini götürüyor.
Eşinin gitmesinden sonra Nazo’nun yanına gelen Ebu Ömer, “Seninle yatacağımı bilmeni istiyorum. Güzellikle olsun daha iyi” diyor.
Satılıklara ekmek vermeyeceğim
Nazo’nun kabul etmemesi üzerine Ebu Ömer çok kızgın bir şekilde, “Ahd olsun ki seni öyle birisine satacağım ki yüz keşke ile beni arayacaksın. Daha sonra benim senden rızanla istediğimi, başkalarının rızan olmadan nasıl yaptıklarını göreceksin” diyerek Nazo’yu tehdit ediyor.
Gecenin geç saatlerinde yanlarında başka bir Ezidi kız olan Ebu Selmani Suudi ve Ebu Abdullahi Tunusi geliyor. Yanlarındaki Ezidi kızı Ebu Ömer’e vererek Nazo’yu alıyorlar. Yani Nazo ile diğer Ezidi kızı “değiş tokuş” yapıyorlar. Ebu Selman Nazo ve oğlunu evine götürüyor. Nazo, “Evinde eşinin yanı sıra kızkardeşi ve annesi de yaşıyordu” dedi.
Nazo’nun belirttiğine göre, Ebu Ömer’in anlattığının aksine Ebu Selman, sakin ve ılımlı birisiymiş. Seks, cariye ve karmaşık bir yaşama meyilli değilmiş. Nazo’ya götürdüğü ilk andan itibaren gözünün namusunda olmadığına dair güvence vermiş. Ebu Selman, “Sana hiçbir şey yapmayacağım. Seks için de getirmedim. 10 gün boyunca burda kalacaksın. Ama Ebu Ömer’e verdiğimiz kız Ebu Abdullah’ın hakkıydı. Bundan dolayı seni ona vermek zorundayım” diyor.
Ebu Abdullah zalim birisi değildi ama Nazo’ya, “Seni hediye olarak aldığım için hiçbir sorumluluk almayacağım ve bir kuruş masraf yapmayacağım” diyor.
Nazo’yu bomboş bir eve yerleştiriyor. İki kez bombalamaya maruz kalmış. Evde kalmak çok zor ve iyi değilmiş.
Nazo, “Evde neden tek bir kaşık da olmadığını anlamadım. Güneş batttıktan sonra korkudan ürküyordum. Ebu Abdullah’ı görünce, bağırarak ‘rica ediyorum beni bu evden kurtar. Burada yaşayamam’ dedim. O da iyi o zaman ‘iki Ezidi kızın olduğu bir eve götüreceğim’ diye cevap verdi” şeklinde yeni evdeki zorlu yaşamını anlattı.
Ebu Abdullah, Nazo’yu 10 IŞİD’linin kaldığı Babulhalep köyündeki IŞİD karargahına götürüyor. Ezidi kızlar karargahta kalan IŞİD’lilerin günlük hizmetlerini yapıyormuş.
Karargahtaki bir IŞİD’li, Ezidi bir kızı Nazo’nun yanına göndererek, kendisiyle birlikte olmak istediğini söylüyor. Nazo’da cevaben zaten kendisinin sahibinin olduğunu ifade ediyor.
Artık dünya gönlünce
IŞİD karargahındaki bir kişi Nazo’yla konuşmak istiyor ancak bu istek, arzularını gerçekleştirmek için Nazo’yu kandırma ve yalan bir konuşma olmuyor.
IŞİD’li kişi hikayesini dinledikten sonra Nazo’ya, “Seni birisinin yanına götüreceğim. IŞİD devleti için çalışıyor. Ama halka da yardımcı oluyor. Kaçman için sana bir yol da bulabilir” diye umut ışığı yakıyor.
Bu kişi Nazo’yu halkın yoğun bir şekilde gelip gittiği bir eve götürüyor. Evine götürüldüğü kişi her ne kadar zorba ve zalim IŞİD devletinin hakimiyetinde de olsa şeyhlik geleneğini halen devam ettiren ve şeyh olarak çağrılan bir kişiydi.
Nazo, “Adı Ebu Süleyman’dı. Kısa boylu ve kel birisiydi. Bana, “Seni soran ve satan almak isteyenler olursa onlara biz satılık değiliz zaten bizi almışlar. Daha sonra şeyhin neden böyle söylediğini anladım” diyerek Ebu Süleyman’la konuşmasını anlattı.
Ebu Süleyman, IŞİD’lilerin evindeki sofradan kalkıp gitmesi ve divanın boşalmasından sonra Nazo’ya, “Çabuk uyu sabah erken yola çıkacaksın. Artık dünya gönlünce olacak. Korkma ve kimsenin burda zarar görmesini istemiyorum” diyor.
Nazo, “Sabah erken bir otomobil getirdi ve üç kızla birlikte bizi Rakk’ya ulaştırdı. Rakka’da bizi Kürtçe konuşan bir şoföre teslim etti. O da bizi başka birisine teslim etti ve bizi teslim alan üçüncü otomobil YPG’nin kontrolü altındaki bölgeye ulaştırdı” diyerek mutlu sonu anlattı.
Hikayelerini anlatan Ezidi kızların çoğu ağlıyordu ancak Nazo hiç derinden ağlamadı. Sadece kaybettikleri ve elindeki albümden baktıkları kişilerin adını anıyor.
Nazo’nun IŞİD’in elindeki hikayesinin ilk bölümünü “Teslim olmayan Ezidi kadınları zindana atıyorlardı” başlığıyla vermiştik.
Nazo’yu Amerikalı IŞİD’liye satan Ebu Hasan, çocuğun Nazo’ya ait olduğu konusunda yemin içmişti. Amerikalı IŞİD’li de doğum ameliyat izinin olup olmadığını öğrenmek için Nazo’nun karnına bakmak istiyor. Nazo, çocuğun doğal yollardan olduğunu söyleyerek yemin içiyor ve karnına bakmasına gerek olmadığını belirtiyor. Amerikalı IŞİD’li Nazo’nun karnına bakmak için elbiselerini kaldırmaya çalışırken Nazo onun yüzüne tükürüyor. O da Nazo’ya tükürerek bir tokat atıyor. Amerikalı IŞİD’linin çocuğun Nazo’ya ait olup olmadığı ısrarı bir müddet sürüyor.
Ebu Hasan her ne kadar Amerikalıyı tanımıyormuş ve satıcı gibi davransada Amerikalı IŞİD’li ile ilişkileri varmış. Nazo’nun Amerikalı’nın peşinden gitmesi ve teslim olması için bir yol bulma konusunda Amerikalının Nazo’nun kızını satın alması için ısrarcı olmasını kararlaştırıyorlar. Bu şekilde Nazo’yu çaresiz bırakarak kendilerine teslim olmalarını amaçlamışlar.
Nazo, “Çocuğun bir elinden ben çekiştiriyordum, diğer elini de Amerikalı çekiştiriyordu. Oğlumda ağlıyordu. Benden ayrılmasındansa ‘ölsün’ daha iyi diyerek haykırdım. İkimizin çekmesiyle çocuğumun acıdan morardığını gördüm. Artık dayanamayarak elini bıraktım. Çünkü ölümünü gözümle görmek istemiyordum” diyerek Amerikalı ile Ebu Hasan’ın kirli planını anlattı.
Amerikalı IŞİD’linin Nazo’nun çocuğunu götürmek istemesi üzerine Nazo, ağlayarak çığlık atmaya başlıyor. Nazo’nun çığlıklarıyla Ebu Hasan’ın eşi dışarı çıkıyor. Annelik duygusuyla içi parçalanan Ebu Hasan’ın eşi, “Bu çocuğu annesinden ayıramazsınz, bunu kabul etmiyorum” diyor.
Nazo ve oğlunun geleceği “seks” düşkünlerinin elindeydi. Savaşan IŞİD’liler seks yapmak istiyorlardı ve kadınlara ihtiyaçları vardı. Ama bu seferki kadın kalender ve mücadeleci çıkmıştı. İlk kez bir kadının gücü ve direnciyle erkekleri yenilgiye uğrattığını görüyorlardı.
Nazo, “Artık Amerikalı vazgeçerek gitti. Ebu Hasan’a yaşananların suçlusunun kendisi olduğunu söyledim. ‘kimsenin senin çocuğunu almasını kabul eder misin?’ diye sordum. Bana, ‘kimse yapamaz ama herkes senin çocuğunu götürebilir’ yanıtını verdi” dedi.
Nazo IŞİD’in elinde olduğu süre boyunca bütün gücüyle çocuğunu ondan uzaklaştırmamaları için mücadele ediyor.
Kapının kodunu unutuyor
IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadınlar, kendilerini satın almak için gelenlerin çok ince ayrıntısına kadar süzdüklerini söylüyor. Bazı IŞİD’liler Ezidi kadınların sadece elbise giyerek kendileri için mankenlik yapmasını istiyormuş.
Nazo, Ebu Hasan’ın evine gelen iki tane IŞİD’linin kendisini görme isteğinde bulunmadan evin bahçesinde Ebu Hasan’a ‘bu evde bir kadın ve çocuk var onları satın almak istiyoruz’ demeleri karşısında çok şaşırdığını belirtiyor.
Gelenlerin sadece çocuğuna baktıklarını görünce Amerikalı IŞİD’linin onları gönderdiğine yemin ettiğini ifade eden Nazo, gelen IŞİD’lilerin Amerikalı tarafından gönderildiğini kaydetti.
Ebu Hasan IŞİD’lilere “eşime bu çocuğu satmayacağıma dair söz verdim” yanıtını veriyor. Ancak sonraki gün Ebu Hasan ve eşi Nazo’ya bir süreliğine sefere çıkacaklarını ve dönene kadar Ebu Hasan’ın amca oğlunun gelip Nazo ve çocuğunu bir eve götüreceğini söylüyorlar.
Nazo, “Telefonla bazı vidyolar çekerek paylaştılar. Bu şekilde bana müşteri bulmaya çalıştılar. Evin kapısını üzerime kapatıp gittiler. Kapı kod ile açılıyordu” dedi.
Bir sonraki gün Nazo’ya almak için bir kaç kişi geliyor. Nazo,” Ancak kapının kodunu karıştırdıkları için açamıyorlardı. Birbirlerine kapının kodunu hatırlatarak açtılar. Ama ben tekrarladıkları kodu unuttum” diye kaçma fırsatını kaçırdığını belirtiyor.
Gelenler Nazo’yu satın almak istemiyor. Gelen IŞİD’lilerden birisi kodu unuttukları için Nazo’nun bu evde kalmasının doğru olmayacağını söyleyerek başka bir eve götürüyorlar. Gittikleri evin sahibi Nazo’ya evde başka Ezidi kadınların da olduğunu ve onlarla konuşabileceğini söylüyor.
Nazo, “O evde amca kızım Hediye’yi gördüm. Hediye çok çaresiz ve garibandı. Bana çocuğunun elinden alınmaması için çektiği bütün acıları anlattı” diyor.
Nazo ve Hediye’nin karşılaştığı ev, eşi Arap bir kadın olan Alman bir IŞİD’liye aitmiş. Nazo Alman IŞİD’linin Kürtçe bildiğini düşünerek Kürtçe konuşmaya çalışıyor. Alman IŞİD’li Nazo’ya “Kürtçe kafirlerin dilidir” diyen Amerikalı IŞİD’linin aksine Nazo’yla bildiği kadarıyla Kürtçe konuşuyor.
Çok geçmeden Ebu Hasan’ın amcası oğlu gelerek, Ebu Hasan’ın Nazo’yu Ebu Ömer adından bir kişiye sattığını ve adamın kendilerini beklediğini ve gitmeleri gerektiğini söyleyerek Nazo’yu götürüyor.
“Anlaşmayı bozdu”
Kendisini zevk ve sefa düşkünü olmayan birisi olarak tanıtan Ebu Ömer, Nazo’nun yüzüne ve boyuna bakmıyor bile.
Ebu Ömer: Seni, evimi temizlemen ve hizmetçilik etmen için alacağım.
Nazo: Benim de tek şartım var. Ne söylerseniz yapacağım ama kesinlikle sizinle yatmayacağım.
Nazo, bu sözüyle Ebu Ömer’in yüzünün ekşidiğini söylüyor.
Ebu Ömer, Nazo’yu alıp bir köye götürüyor. Nazo, köyün ismini hatırlamadığını ancak öğleden sonra 16:00’da yola çıktıklarını ve gece 03:00’de vardıklarını belirtiyor.
Nazo, “Halep’e yakın bir köy olabilir” dedi.
Ebu Ömer’in karısı onları kızgın bir surat ve soğuk bir şekilde karşılıyor. Nazo, daha sonra Ebu Ömer’in karısına, “Eşinle benimle birlikte yatmaması şartıyla gelmeyi kabul ettim” diyerek gönlünü ferahlatıyor.
Nazo’nun sözleriyle sevinen Ebu Ömer’in karısı, “Eğer seninle birlikte yatmasına izin vermeyeceğine söz verirsen kurtulman için çaba göstereceğim” diyerek, Nazo’ya kaçması için yardımcı olacağını söylüyor.
Köle olarak alınıp satılan Ezidi kadın ve kızlar, IŞİD’lilerin eşlerinin gönlünde bir yara olmuştu. Her ne kadar önceden erkeklerin savaşta ele geçirilen kadınları bir mal gibi arzuları için kullanabilecekleri anlatıldıysada, ancak IŞİD’lilerin eşlerinin Ezidi kadın ve kızları kabullenmesi çok zordu.
Ebu Ömer güneş doğmadan önce Nazo’yu çağırarak uyanmasını ve evin işlerini yapmaya başlamasını istiyor.
Nazo: Oğlumu süt vereyim geleceğim.
Ebu Ömer (sinirli bir şekilde): Seni oğluna bakman için getirmedim. Çok çabuk dışarı gel.
Ebu Ömer o günden sonra üç gün boyunca Nazo’nun olduğu odaya gitmedi. Ancak dördüncü gün gece saat 02:00’da kapının cızırtısı Nazo’yu uykudan uyandırdı.
Telefon karşılığında birlikte olma teklifi
Nazo, Ebu Ömer’in gecenin bu saatinde ne istediğini biliyordu. Çünkü onunla yatmayacağı konusunda aralarında yaptıkları anlaşmanın yalan olduğunu biliyordu. Çünkü bütün IŞİD’liler bunu yapıyordu. Ebu Ömer yanında bir vantilatör götürerek “sıcakta yatmamanız için bunu getirdim” yalanını söylüyor.
Ebu Ömer: Bir şey söylemek istiyorum.
Nazo : (konuşmasını tamamlamasına izin vermeden) Ne istediğini anlıyorum. Rica ediyorum sözünde dur.
Ebu Ömer o gece Nazo’yu ikna etmek için çok şeyden bahsedip konuştu. En son yine niyetini açıkladı:
Ebu Ömer: İzin ver sadece bu gece seninle yatayım.
Nazo: Geldiğim günden beri evinizin temizlik ve diğer işleri için fazlasıyla çalıştım ve yoruldum. Senin de sözünde durman lazım ve bana yaklaşmaman lazım.
Ancak Ebu Ömer Nazo’yu kandırmak için her yolu deniyordu.
Ebu Ömer, yakınlarından kimi aramak istiyorsan telefon numarasını söyle arayalım gönlünce konuş diyor.
Nazo elini çantasına atarak üzerinde bazı telefon numaralarının yazılı olduğu bir kağıt çıkarıyor. Ebu Ömer Nazo’nun elindeki kağıdı yırtarak küçük parçalara ayırıyor ve Nazo’ya, “Bu şekilde sende yakınlarının telefon numaralarının olduğunu öğrendim” diyor.
Ebu Ömer ve Nazo arasındaki konuşmalar sonuçsuz kalıyor ve Nazo, Ebu Ömer’in ona yaklaşmasına izin vermiyor. Ebu Ömer bu şekilde artık bir sonuç alamayacağını anlayınca tekrar başa dönüyor.
Ebu Ömer: Tamam bir yakınınla konuşmana izin vereceğim ama bir şartla: O da bir kez benimle yatman karşılığında.
Nazo: Eğer gitmezsen şimdi çığlık atarak eşini uyandırıp buraya geldiğini öğrenmesini sağlayacağım.
Be sonde zorî lêda, bellam nazo neçuwe jêr barî dawakarîyekey.
Ebu Ömer elindeki hortumla Nazo’yu korkutmaya çalışıyor ama Nazo baskılara boyun eğmiyor.
Ebu Ömer o gece gidiyor ancak sonraki gün ısrarını devam ettirdi. Ebu Ömer’in maskesi düşmüştü. Ebu Ömer ne ev temizliği ne de inatçı eşinin gönlünü almayı istemiyordu. Evdeki beşinci günde Ebu Ömer’in eşi Nazo’nun yanına gelerek, “Sen bizim evde büyük bir fitneye sebep oldun. Hayatımızı kararttın. Eşim bir yere göndermek istiyor. Bunu seninle yatabilmek için yaptığımdan eminim” diyor. Öğleden sonra bir kişi gelip Ebu Ömer’in eşini götürüyor.
Eşinin gitmesinden sonra Nazo’nun yanına gelen Ebu Ömer, “Seninle yatacağımı bilmeni istiyorum. Güzellikle olsun daha iyi” diyor.
Satılıklara ekmek vermeyeceğim
Nazo’nun kabul etmemesi üzerine Ebu Ömer çok kızgın bir şekilde, “Ahd olsun ki seni öyle birisine satacağım ki yüz keşke ile beni arayacaksın. Daha sonra benim senden rızanla istediğimi, başkalarının rızan olmadan nasıl yaptıklarını göreceksin” diyerek Nazo’yu tehdit ediyor.
Gecenin geç saatlerinde yanlarında başka bir Ezidi kız olan Ebu Selmani Suudi ve Ebu Abdullahi Tunusi geliyor. Yanlarındaki Ezidi kızı Ebu Ömer’e vererek Nazo’yu alıyorlar. Yani Nazo ile diğer Ezidi kızı “değiş tokuş” yapıyorlar. Ebu Selman Nazo ve oğlunu evine götürüyor. Nazo, “Evinde eşinin yanı sıra kızkardeşi ve annesi de yaşıyordu” dedi.
Nazo’nun belirttiğine göre, Ebu Ömer’in anlattığının aksine Ebu Selman, sakin ve ılımlı birisiymiş. Seks, cariye ve karmaşık bir yaşama meyilli değilmiş. Nazo’ya götürdüğü ilk andan itibaren gözünün namusunda olmadığına dair güvence vermiş. Ebu Selman, “Sana hiçbir şey yapmayacağım. Seks için de getirmedim. 10 gün boyunca burda kalacaksın. Ama Ebu Ömer’e verdiğimiz kız Ebu Abdullah’ın hakkıydı. Bundan dolayı seni ona vermek zorundayım” diyor.
Ebu Abdullah zalim birisi değildi ama Nazo’ya, “Seni hediye olarak aldığım için hiçbir sorumluluk almayacağım ve bir kuruş masraf yapmayacağım” diyor.
Nazo’yu bomboş bir eve yerleştiriyor. İki kez bombalamaya maruz kalmış. Evde kalmak çok zor ve iyi değilmiş.
Nazo, “Evde neden tek bir kaşık da olmadığını anlamadım. Güneş batttıktan sonra korkudan ürküyordum. Ebu Abdullah’ı görünce, bağırarak ‘rica ediyorum beni bu evden kurtar. Burada yaşayamam’ dedim. O da iyi o zaman ‘iki Ezidi kızın olduğu bir eve götüreceğim’ diye cevap verdi” şeklinde yeni evdeki zorlu yaşamını anlattı.
Ebu Abdullah, Nazo’yu 10 IŞİD’linin kaldığı Babulhalep köyündeki IŞİD karargahına götürüyor. Ezidi kızlar karargahta kalan IŞİD’lilerin günlük hizmetlerini yapıyormuş.
Karargahtaki bir IŞİD’li, Ezidi bir kızı Nazo’nun yanına göndererek, kendisiyle birlikte olmak istediğini söylüyor. Nazo’da cevaben zaten kendisinin sahibinin olduğunu ifade ediyor.
Artık dünya gönlünce
IŞİD karargahındaki bir kişi Nazo’yla konuşmak istiyor ancak bu istek, arzularını gerçekleştirmek için Nazo’yu kandırma ve yalan bir konuşma olmuyor.
IŞİD’li kişi hikayesini dinledikten sonra Nazo’ya, “Seni birisinin yanına götüreceğim. IŞİD devleti için çalışıyor. Ama halka da yardımcı oluyor. Kaçman için sana bir yol da bulabilir” diye umut ışığı yakıyor.
Bu kişi Nazo’yu halkın yoğun bir şekilde gelip gittiği bir eve götürüyor. Evine götürüldüğü kişi her ne kadar zorba ve zalim IŞİD devletinin hakimiyetinde de olsa şeyhlik geleneğini halen devam ettiren ve şeyh olarak çağrılan bir kişiydi.
Nazo, “Adı Ebu Süleyman’dı. Kısa boylu ve kel birisiydi. Bana, “Seni soran ve satan almak isteyenler olursa onlara biz satılık değiliz zaten bizi almışlar. Daha sonra şeyhin neden böyle söylediğini anladım” diyerek Ebu Süleyman’la konuşmasını anlattı.
Ebu Süleyman, IŞİD’lilerin evindeki sofradan kalkıp gitmesi ve divanın boşalmasından sonra Nazo’ya, “Çabuk uyu sabah erken yola çıkacaksın. Artık dünya gönlünce olacak. Korkma ve kimsenin burda zarar görmesini istemiyorum” diyor.
Nazo, “Sabah erken bir otomobil getirdi ve üç kızla birlikte bizi Rakk’ya ulaştırdı. Rakka’da bizi Kürtçe konuşan bir şoföre teslim etti. O da bizi başka birisine teslim etti ve bizi teslim alan üçüncü otomobil YPG’nin kontrolü altındaki bölgeye ulaştırdı” diyerek mutlu sonu anlattı.
Hikayelerini anlatan Ezidi kızların çoğu ağlıyordu ancak Nazo hiç derinden ağlamadı. Sadece kaybettikleri ve elindeki albümden baktıkları kişilerin adını anıyor.