Haber Merkezi - PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Metina’da Peşmerge Güçlerine saldırı ile Efrin’deki hastane saldırılarının NATO toplantısına hazırlık için yapıldığını ileri sürdü.
PKK’ye yakın Medya Haber TV’ye konuşan Duran Kalkan, Abdullah Öcalan’ın hayatı ve sağlık durumu hakkında bir bilgiye sahip olmadıklarını söyledi.
27 Haziran 2019’da Kandil’de TSK tarafından düzenlenen hava saldırısında yaşamını yitiren KCK Başkanlık Konseyi üyesi “Helmet” kod adlı Diyar Garib’e yönelik saldırının son derece bilinçli, planlı olduğunu belirten Kalkan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kürdistan Bölgesi toprakları içerisindeki bombardımanlarına dikkat çekerek, “Tayyip Erdoğan bizzat açıklıyor. MİT ve TSK ortak operasyonu diyor. İşin içine MİT girdi mi tabii ki rengi farklılaşıyor. O zaman kim bu MİT, nerede geziyor? Ne iş yapıyor? Kimler bu MİT'e alet oluyor?” diye sordu.
Türkiye hükumetinin Suriye’de topladığı silahlı grupları Efrin, Serê Kani ve Girê Spi’den sonra Haftanin, Metina ve Avaşin’e gönderdiğini savunan Kalkan, “Güney Kürdistan'ın bir bölümünü Kuzey Kürdistan'ın Çolemerg'ini Şırnak'ını alıp buralarda bir çete bölgesi kurmak istiyor. Kürt soykırımını buna dayanarak gerçekleştirmek, Kürtleri soykırıma uğratmak, Kürdistan'ın merkezine bunları yerleştirerek Kürt toplumunu buralardan sürmek, tehcir uygulamak, soykırım uygulamak istiyor” ifadesini kullandı.
“Irak-Türkiye sınırı savaş için elverişli değil”
Kalkan, “Bir de diyorlar; burada niye savaş oluyor? Sınırda PKK niye savaşıyor? Aslında Irak ile Türkiye'nin sınırı denen şey savaş için çok elverişli değildir. Biz oralarda hiç savaşmadık, Botan'da savaştık. Zagros dediğimizde de Çolemêrg'in öbür tarafına geçtik, savaştık. Sınıra hiç yakın değildi bizim savaşımız” diye konuştu.
“Orada ne geziyordu peşmergeler”
5 Haziran’da Metina’da Peşmerge Güçlerine yönelik saldırıya değinen Duran Kalkan, şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi bu 5 Haziran da önemli. Yine Mahmur’a saldırı oldu. Ardından Metina'da bu olay oldu, deniyor. Kuşkusuz Peşmergenin yaşamını yitirmiş olması önemli Karargahımız somut çağrı yaptı. İncelensin, açıklansın. Yani biz sorumlusu değiliz, dedi. Ortak araştırmaya davet etti. Ondan daha önemlisi; orada ne geziyordu o peşmergeler, ne yapıyordu? 5 kişi değil, 40 zırhlı araçla. Yani gerillanın üstlenme alanına girmek ne demektir? Bunun askeri mantığı var mıdır? Niye oldu bu? Şaşırdık yani; ne oluyor diye.
14 Haziran'da NATO zirvesi oldu. ABD ile TC görüşmeleri oldu. Tayyip Erdoğan çıktı, NATO salonunda konuşma yaptı. O konuşmayı duyunca bunları anladık. Bilmem YPG hastaneyi vurdu, sivilleri katlediyor. Demek ki tutturabilseydi daha çok PKK saldırıyor, Metina'da saldırıyor, KDP'ye. Biz onun için oradayız, diyecekti. Belki de gizliden söylediler de. Açığa çıktı ki bunlarla PKK'ye karşı bir NATO kararı yaratmak istiyor. Yeniden bütün NATO güçlerinin PKK'ye karşı savaşta desteğini almak istiyor. Zirve için bir hazırlıkmış.”
“PKK Kürt örgütü değildir deniliyor”
Kürdistan Bölgesi hükumeti yetkililerinin, “PKK savaşı Kürdistan Bölgesi topraklarından uzak tutsun” şeklindeki açıklamaları hakkında da konuşan Duran Kalkan, PKK ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında 1982’de bir anlaşma yapıldığını söyledi.
Kalkan, “Şimdi öyle şeyler çıkartılıyor ki; sanki Hakurki’den Haftanin’e kadar PKK yeni gelmiş, sanki PKK yeni kurulmuş, sanki KDP ile hiç ilişkisi olmamış, ortak iş yapmamışlar gibi, işte burada ne geziyor PKK, Kürt örgütü değildir, bilmem şudur budur deniliyor. Biz, bu KDP'yle 40 yıl önce anlaşma imzaladık. Önder Apo ile Mesut Barzani'nin imzaları vardır 1982'de. Bu orada imzalanırken altında Kuzey Kürdistan İşçi Partisi yazmıyordu, Kürdistan İşçi Partisi ile imzaladı KDP bu anlaşmayı. Bu çok nettir” dedi.
Kalkan şöyle devam etti:
“Ben 12 Aralık 1982'de Azad Berwari ile birlikte geldim. Ben de PKK'nin yönetimiydim. Azad Berwari de KDP'nin mektep siyasi üyesiydi. Aynı görevlerimizdeydik? Şu anki görevlerimiz neyse ikimiz de aynıydık. Gelirken Doğu Kürdistan'ın köyünde Karasungur arkadaşla birlikte İdris Barzani ve Mesud Barzani ile iki defa görüşme yaptım. KDP'nin başkanı, genel başkanı ve genel başkan yardımcıları olarak. Ben gelmedim, yüzlerce geldik Güney Kürdistan'a. İkinci Kongre'den karar almış olarak geldik. Gezmeye gelmiyorduk. Kürdistan'ın özgürlüğü için savaşmak amacıyla geldik.”
“ENKS DAIŞ’e karşı savaşmadı”
Rojava’da PYD ile ENKS arasındaki görüşmelere değinen Kalkan, “Rojava'da bilgiler yayılıyor Amerikalıların denetiminde. Bu ENKS’liler DAİŞ'e karşı savaşta mücadele etmediler, şimdi gelmişler hak istiyorlar, diyorlar. Orada aracılık yapan Amerikalı diyor ki; niye biz savaşmadık mı? Biz savaştık ya. Yani ENKS biziz, diyor. Şimdi biz bunları biliyoruz, onu da duyduk, onu da duyduk, bu gerçeği anladık. Dikkate alıyoruz” dedi.
“KDP saldırarak PKK'yi nasıl yok edecek?”
Kalkan şu ifadeleri kullandı:
“Askeri bakımdan Neçirvan Barzani için de bir şey söyleyebilirim. Onlar da bir şeyleri dikkate alabilirler yani. PKK'nin on binlerce silahlı gücü var. Ha dese en kısa sürede yüz binlerce genci silah altına alacak potansiyeli var. KDP iki vilayette örgütlü, PKK 22 vilayette örgütlü. Peki bu KDP saldırarak PKK'yi nasıl yok edecek? Yani buna inanıyor mu gerçekten? AKP-MHP buna ant içmiş, yaparım, diyor. Kendilerini inandırmışlar. O ayrı bir konu. Onlar inandırabilirler. Peki gerçekten KDP de inanıyor mu? Olacak gibi değil. Yani biz kendilerinin söylediklerini dikkate alıyoruz, ciddiye alıyoruz, üzerinde duruyoruz. Bazı gerçekler üzerinde KDP yönetimi de dursa iyidir.”
“Ulusal birlik gerekli tabii ki” diyen Kalkan, “İttifak yapmalıyız. Hepimize kazandıracak olan bu tarihi misyonumuzu oynayalım. Geçmiştekiler gibi biz de olumsuzluk yapıp da gelecekte eleştirilmeyelim suçlanmayalım. Yönetimimiz, bütün PKK camiası iman etmiştir bu görüşlere, doğruluğuna” şeklinde konuştu.
“Türkiye’yi HDP yönetebilir”
İzmir’de HDP İl binasına yönelik saldırıya ilişkin de konuşan Kalkan, “Ben öncelikle katledilen Deniz Poyraz'ı saygıyla anıyorum. Ailesinin ve halkımızın acısını paylaşıyorum, başsağlığı diliyorum. Deniz Poyraz, halkların kardeşliğinin şehididir. Demokrasinin zafer sembolüdür. Böyle olacak, böyle yaklaşmak ve böyle anmak lazım” dedi.
Kalkan, HDP’ye açılan kapatma davası hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
“HDP'nin kapatılması diye bir şey yok. Onu çok fazla vurgulamamak gerekli. Yani bir bürokratik parti değil ki, bir toplumsal hareket, demokrasi hareketi, durdurulamaz bir hareket. Dolayısıyla kapatılamaz. Aman bizi kapatmasınlar diye çalışmak değil, faşizmi yıkmak, demokrasiyi kurmak için çalışmak lazım. Yani o hep tersyüz etmek istiyor, saptırmak istiyor. Çöküş tarihinde çöküşü engellemek için bunların hepsi gündem saptırma. HDP gerçekten de Türkiye'nin demokrasisini temsil ediyor. Türkiye'yi HDP yönetebilir. Bütün yönetim HDP'yi devredilmelidir. HDP yönetimi istemelidir. Türkiye'de mevcut yıkılışı, çöküşü, çözülüşü bu gerginliği, bu kadar sömürüyü, her şeyi ortadan kaldıracak tek çizgi var: HDP çizgisi. Bu çok net.
Bu bakımdan da aslında bütün kapatmak değil de bütün yönetimi̇ HDP'ye devretmek lazım. HDP bütün yönetime aday olmalı, bütün yönetimi istemeli. Bunu gerçekleştirecek bilinci var, iradesi var, programı var, kadrosu var. Türkiye’nin sorunlarını çözecek, Türkiye'yi bu kadar parçalanmışlık, gerginlik, çatışmadan çıkartacak, demokratik istikrara, birliğe kavuşturacak, sorunlarını çözecek yegane çizgi mevcut partiler içerisinde HDP çizgisidir. Bu bakımdan da Türkiye'de HDP'nin kapatılması değil, HDP'nin yönetim olması tartışılmalı. HDP'nin nasıl yönetim olacağı tartışılmalı. Yönetime nasıl geleceği, kimlerle yönetimi nasıl paylaşacağı tartışılmalı.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın