Erbil (Rûdaw) - Geçtiğimiz 20 yılda Recep Tayyip Erdoğan ve Neçirvan Barzani, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri büyük ölçüde genişletti ve bu aynı zamanda genel olarak Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin güçlenmesine de fayda sağladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok kez hassas konuları görüşmek üzere Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'yi toplantılara davet etti. Neçirvan Barzani, son olarak da 3 Haziran 2023'te dünya ülkelerinin liderlerinin katılımı ile Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı yemin törenine davet edildi.
Erdoğan törende Barzani için “Kuzey Irak'tan dostumuz Neçirvan Barzani var. Kendisine özellikle hoş geldiniz diyorum" diye hitap etti.
İlişkilerin gelişmesi ve ilerletilmesi adına, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Türkiye hükümeti ile Neçirvan Barzani’nin başbakanlığı dönemindeki Kürdistan Bölgesi hükümet kabineleri, iki taraf arasında diplomatik ilişkilerin kurulması yönünde önemli adımlar attı.
Ayrıca Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani’nin de Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sürekli ve güçlü ilişkiler içinde oldu.
Erdoğan geçtiğimiz Cuma günü “Erbil'de de Kuzey Irak sorunlarını aynı zamanda merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşme fırsatımız olacak. Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak” dedi.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, 18 Nisanda yaptığı konuşmada Kürdistan Bölgesi'nin komşuları ile kurduğu iyi ilişkilerin örnek verdi.
Barzani, "Dost komşu ülkelerle barış yoluyla işbirliğinin, ekonomik ve ortak kalkınmanın güzel bir örneğini sergiledik. Pek çok ortak çalışma olanağı yarattık. Eminim ki geleceğin büyük projeleriyle bu iyileştirmeleri çok daha yaygın hale getireceğiz” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan iktidarı döneminde Kürdistan Bölgesi ile ilişkiler resmileştirildi, istihbarat ve askeri ilişkileri geride bıraktı. Bu, her iki tarafın da sanayi, ticari ve sosyal çıkarlarına fayda sağlayan büyük bir ekonomik kalkınmaya yol açtı.
Erdoğan, 2012 yılında Türkiye'de Kürt sorununun çözümü için "Açılım Süreci" adıyla yeni bir süreç başlattı.
Açılım Sürecinin en büyük adımı 2013 yılında Barış Sürecinin başlatılması oldu. Hükümet ve Kandil, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Kürdistan Bölgesi'nin katılımıyla mesaj ve görüşlerini paylaştı.
2013 yılında Erdoğan Başkan Barzani’yi Diyarbakır'da düzenlenen büyük buluşmaya davet etti. Bu tarihi bir yakınlaşma oldu.
O gün çok sayıda kişi oradaydı ve bugüne kadar hiçbir siyasi parti öyle bir atmosferi yaratamadı.
Başkan Mesud Barzani, burada yaptığı konuşmada, "Bize bu fırsatı verdiği için Sayın Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyorum. Kürdistan halkının selamını Türkiye halkına, Erbil'in selamını da sevgili Diyarbakır'a getirdim” dedi.
O dönem Başkan Barzani'nin ziyareti ve Kürdistan Bölgesi'nin barış sürecine verdiği destek Türkiye medyasının da başlıca gündemi oldu. Bu etki bugüne kadar da devam ediyor ve çoğu yorumcu hâlâ Erdoğan ve AK Parti'nin aynı şekilde bir süreç başlatacağından umutlu.
Gazeteci Nagehan Alçı, Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi hükümetiyle ilişkilerinin bu sürece çok olumlu etkiler yarattığına dikkati çekerek “Ortadoğu ve Türkiye için de çok olumlu bir ortam yarattı. Erdoğan Kürt meselesinde en cesur adımları attı. Uzun vadeli bakmamız ve sadece son gelişmelere odaklanmamamız gerekiyor” yorumunu yaptı.
Rûdaw Araştırmalar Merkezi Direktörü Ziryan Rojhilati de, "2015'ten itibaren bu politikadan bir kopuş yaşanıyor ve bu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin geri adım atması olarak görülüyor. Erdoğan’ın Türkiye'deki tüm liderlerinden daha uzun süre iktidarda kalan akıllı bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum, Kürt sorununda da benzer şekilde fark ve dönüşüm yaratabilecek bir politikaya sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan o süreçte Osmanlı’daki vilayet sistemini anlatırken, “Bu sistem devleti güçlendirir” dedi ve Kürdistan ile Lazistan eyaletinden bahsetti.
2003 yılında 1587 sayılı Kanun kimlik kanununu değiştirerek çocuklara Kürtçe isim verilmesi önündeki yasakları kaldırdı. Türkiye hükümeti yeni bir yasayla Kürtçe yayıncılığın önünü açtı ve 2009 yılında devlet televizyonu TRT bünyesinde Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı açtı.
Ayrıca Türkiye genelin öğrenciler için okullardaki seçmeli dersler listesine Kürtçe dili de eklendi. Her sınıfta 10 veya daha fazla öğrencinin talep etmesi durumunda tercih edilen sınıflara bir Kürtçe öğretmeni atanmasına karar verildi. Erdoğan'ın bu hamlesi, 2002 öncesinde Kürtçe konuşmasının bile engellendiği bir dönemde geldi.
Elbette Erdoğan'ın adımları o kadar kolay olmadı. Erdoğan tehditler karşısında geri adım atmadan 19 Kasım 2013'te AK Parti'nin TBMM'deki toplantısında yaptığı konuşmada eleştirilere yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet köksüz değildir. Bu millet reddi miras yapacak, ecdadını unutacak, ecdadına sırt çevirecek bir millet değildir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şurada 90 yıl 100 yıl öncesine gidin. MHP’nin, CHP’nin yöneticileri Meclis kütüphanesine gitsinler ilk Meclis zabıtlarını, gizli celse zabıtlarını okusunlar. Milletvekilidirler, okumaya hakları var. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa, orada ilk Meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyi görecekler. Hem de en başta Gazi Mustafa Kemal’in nutuklarında görecekler. Kürt kelimesini o Meclis’te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler. Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Ana asır İslam kavramını o zabıtlarda görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, okumayan cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu-Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz’in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin, bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz” dedi.
Erdoğan, Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerde de önemli adımlar attı; Bu adımlardan biri ülkesinin Erbil'deki konsolosluğunun açılmasıydı. Şimdi gözler Erdoğan'ın ikinci Erbil ziyaretinde.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın